07-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ben Hayatı Alayım Şıklık Size Kalsın
Boşver, aldırma diyorsun içinden
Olur mu, boşvermek yakışır mı hiç sana, diyorlar
Önemsiyorsun, dertleniyorsun, üzülüyorsun Uykuların kaçıyor
Hiç takmayacaksın, bunları dert etmek sana yakışmıyor, diyorlar
Üstten bakıyorsun  
Yakışmadığını söylüyorlar
Aşağıdan alıyorsun
Yakışmıyormuş, öyle diyorlar
Arkanı dönüyorsun
Olmuyor
O zaman gözünün içine içine bakıyorsun
Bu sefer de kabalık sayıyorlar
Sanki hayat yakaya takılan bir gül bunlara göre  
Öyle uzaktan bakıp değerlendiriyorlar: İyi duruyor mu, durmuyor mu? Uymuş mu, uymamış mı? Cıvık mı, şık mı?
Öyle olsa ne güzel olur
Ama değil, bu bizim mecburiyetlerimizle özgürlüklerimizi aynı kazanda harmanlamaya çalıştığımız hayat olsa olsa ancak solgun bir gül oluyor dokununca  
Duygularının dikine gidiyorsun
Yaşına başına yakıştırmıyorlar
Aklını başına topluyorsun
Bu kadar usluluk sana yakışmaz, diyorlar
Öfkeleniyorsun Yakıştıramıyorlar
Sakin kalıyorsun
Bu kez ya tepene çıkıyorlar ya da yakışıksız bir kayıtsızlık olarak algılıyorlar
Susuyorsun Sana yakışmaz!
Konuşuyorsun Sana yakışmaz!
Bağırıyorsun Hiiiç yakışmaz!
Arkanı dönüp gidiyorsun Oldu mu ya şimdi, biz seni böyle kaçak bilmezdik!
Orada durup kişiliğinde, sevginde ve inancında ayak diriyorsun Şık olmadı!
Sanki her şey hayatın üzerine geçirdiğimiz kılık kıyafetten ibaret!
Sanki bir kravatın hafifçe yana kayık, bir davranışın hafifçe uyumsuz görünmesinden daha önemli bir şey yok!
Anlıyorum hepsini, anlıyorum da; bu dışın hiç mi içi yok yahu?
Bu garip şıklık merakınının zirve noktasına gelince  
Ölüyorsun
Basbayağı ölüyorsun
Herkes gibi  
Eninde sonunda herkesin öleceği gibi  
Gazeteye ilan veriyorlar:
Ölüm sana yakışmadı
Geride kalanların acı duygularının, ince kederlerinin sonucu elbette böyle bir ifade!
Ama en derin şıklığın; bile ne kadar sığ bir arayış olduğunu nasıl da nasıl da yüzümüze vuruyor
Yok Yanlış anlaşılmasın!
Şıklığı seviyorum (Dikkat! Önemsemiyorum şıklığı, seviyorum İkisi farklı!)
Her şey birbirine; davranışlarımız da her zaman bize yakışsa ne güzel olur!
Fakat biliyorum 
Çoktandır biliyorum ki, göze hoş görünen nice şeyin içi boş!
Üstelik şıklıkta horlayıcı bir alay; yakıştırma çabasında gizli bir şiddet de var
Oysa gerçek şu ki, içtenlik çoğu zaman dışardan bakana yakışıksız geliyor
Aşk, itici
Zekânın saçı başı dağınık, gömleği dışarda
Bilgelik, bir lokma bir hırka
Özgür düşünce deseniz, o zaten hepten kaba saba kalıyor
Bu durumda tercihim açık!
Şıklığınız; içi şiddet dışı etiket medeniliğiniz size  
Bazen vandallık gibi algılanan ve çoğu zaman biçimsiz olan şey; yani bütün saflığıyla hayat bize!
Haşmet Babaoğlu yazılarından alıntıdır  
|
|
|