07-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yalnızsın Şimdi

Yaban otlarının arasında sıkışıp kalan papatya kadar acı ve huzursuz kılıyorsun tahtadan parmaklarımı 
Oysa iki öykü vardı hep dilimizde, iki kısacık yaşam çizgisi Sağdan düşen parmak izlerim dolaşırken içimin en akılsız ezgilerinde, özgürlüğüm silkelenirdi sanki her dokunduğunda tenime
Şimdi her vurduğunda gözlerin sabahın üzerine, şimdi her düşündüğünde parmak uçlarımdan sana inen sokakları; sakın eski bir ihanetin hatrına düşme yine yollara  
Sakın yapma bunu sakın yapma  sakın yapma  Sakın
Bir ömrün fedaisi uyuyakalır en olunmadık bir zamanda, düşer kale, gül dikenleri papatyaları kandan kaderlere hapsedip kızıl topraklara vurur ne varsa istilacılar
Dedim ki inan, bir gün gelecek atlılar düşünden
Dedim ki inan, sabah olmadan kapın çalacak karanlıktan, iki çocuk sesi karışacak sonra sana, vurulacaksın ardından, gök yerle bir olacak vebali boyunun erişemediği zamanından
Dedim ki inan, soyun kuruyacak şerhin gazabından  
Şimdi bir intihar sesidir her bir nota, ve her dokunduğun yer Uzun yollar ve yolsuz korkuluklar
dedim ki; kal, dedimki; senin için dilim kahpeliğe lâl  
Şimdi dinlen bakalım, şimdi sensin haramdan hidayete ermiş bütün helallerimde ihtilal Ne secdedir sana bu yollar ne de tuttuğum oruçlar  
Dedim ki, bir ömür aradığım sensin diyar diyar  
Şimdi sen bir gelincik gibi düşlerimden akıyorsun ölümsüz yâr  
Sloganı susmuş bir yürüyüşün adımları düşüyor kaldırımlara Yorgun tuşlar bir bir ölüyor, bak 
birikinti-
|
|
|