07-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ayın Karanlık Yüzü
Ergenlik çağımızın unutulmaz albümü "Dark Side of the Moon," 30 yaşına bastı bu ay  Albümde aniden patlayan çalar saatin anlamını hep merak ederdim, anladığımda epey geç olmuştu Sessiz gecelerde Pink Floyd dinleyerek hayal kurmaların, dans ederken bir öpücükle aşkı tatmaların devri bitti Güneşten, "ayın karanlık yüzü"nü göremez olduk Sonra bir gün  
Benim kuşağım için bütün zamanların en unutulmaz albümüydü
Kapağından üçgen ışık prizmasına soldan bir huzme girer ve prizmada kırılarak rengârenk dağılırdı
O zamana dek, Beatles tipi 3'er dakikalık kısa parçalara alışkındık Böyle, birbirine zincirlenerek uzayıp giden temalar, etkileyici ses efektleri yeniydi Plaktan yankılanan müzik, insanı soyut bir boşluğa çeken girdap gibiydi
Pink Floyd'un "Dark Side of the Moon'u, 1973'te piyasaya çıkmış, 30 milyondan fazla satmış ve 14 yıl müzik listelerinin zirvesinde kalarak bir rekora imza atmıştı
Ödevden "başımızın çatladığı" uzun gecelerde gözlerimizi semaya çevirip henüz bir hayalden ibaret olan sevdalımızın siluetini arardık, "ayın karanlık yüzü"nde  
Albümde ilk dikkatimi çeken parça "Time" olmuştu
Parçanın girişinde bir saatin tiktakları dinleyeni huşu içinde uyutuyor, sonra aniden alarm çalarak gaflet uykusundan uyandırıyordu
Seviyorduk bu parçayı; dinlerken dans ediyor, hayal kuruyorduk ama sözlerini anlamıyorduk
10'lu yaşlarımızın sonlarındaydık henüz  
Zaman, bir ışık prizmasından süzülürcesine tembel ve asude akıyor, saatler geçmek bilmiyordu
Parçanın da bundan söz ettiğini anladığımızda, vakit geç olmuştu
"Bir bir sayarak saniyelerini sıkıcı bir günün,
Harcayarak geçiriyorsun saatlerini düşünmeksizin
Dolanarak bir karış toprağın üzerinde doğduğun yerin,
Bekleyerek birini ya da bir şeyi sana yol göstermesi için  
Bıkkınsın güneş altında uzanmaktan,
Yağmuru izlemek için evde oturmaktan,
Gençsin ve yaşam uzun; ve öldürecek zamanın var bugün  "
(Nedime Harmandağlı'nın tercümesi, "Pink Floyd", Stüdyo İmge, 2000)
Okullar bitti sonra  
Önce akreplerle yelkovanlar, sonra takvim yaprakları "büyük koşu"ya başladı
Sessiz gecelerde Pink Floyd dinleyerek hayal kurmaların, dans ederken bir öpücükle aşkı bulmaların devri bitti
Güneşten, "ayın karanlık yüzü"nü göremez olduk
Sonra bir gün  
"Ve sonra bir gün fark ediyorsun ki 10 yılı arkanda bırakmışsın"
Şarkıdaki gibi oldu gerçekten  
İlk gençliğimizin o akmak bilmez kum saati birden gürüldeyen bir çağlayana döndü
30'larımızı aşıp arkaya baktığımızda, peşinden ölesiye koşturduğumuz şeyin, kendi sonumuz olduğunu fark ettik
"Time" adeta bunları biliyor, "Yapma" diye çığlık çığlığa peşimizden koşuyordu:
"Ve koşuyorsun ve koşuyorsun yetişmek için güneşe; fakat o batıyor,
Ve hızla dolanıyor doğmak için arkandan bir kez daha,
Güneş aynı güneş, fakat sen daha yaşlısın,
Daha soluksuzsun ve bir gün daha yakınsın ölüme"
Saatin alarmı buymuş meğer  
"Ayın Karanlık Yüzü"nü yeniden fark ettiğimizde vakit geç olmuştu
Onu dinlemeyenler çabuk yaşlandı, o ise hep genç kaldı
Belki de sırrı buydu, 30 yıl taptaze yaşamasının ve hayatının yarısını zirvede tamamlamasının  
Alıntı 
|
|
|