Prof. Dr. Sinsi
|
Küçük Narin Kar Tanesi
Küçük Narin Kar Tanesi Öyküsü - Selma Polat - Küçük Narin Kar Tanesi Hikayesi - Hikayeler
Nedir masal dediğimiz?
Dili yok ülkesi yok, hayallerle kol kola gezer, gönülden gönüle düş deryasıdır adeta  
Masal bu ya, narin bir kar tanesi yaşarmış ormanların birinde, aşıkmış,çamların altındaki küçük kulübenin, akşam olunca içinden sızan,sarı cılız ışığına  
Dua edermiş bir rüzgar esse de kulübenin camına konsa diye, çam yapraklarının,arasına saklarmış kendisini, güneşin eritmesinden korkarmış,aşkıyla kavuşmayı hayal edermiş hep  
Işığın gizemi,fütursuzca ,süzülme isteği doğuruyormuş kar tanesinde  
Güneşin olmadığı rüzgarlı bir günde savrulmuş çok istediği camın kenarına  
Kulübenin içine bakmış sarı cılız ışığı aramış gözleri fakat ışık yokmuş  
Şöminenin başında koltuğuna yaslanmış bir adam görmüş, ağlayan   
Yalnızmış adam omuzunda battaniyesi ısınmaya çalışıyormuş, yüzünden okunuyormuş yılların yorgunluğu, alnında derin çizgiler,gözlerinde uzaklaşmış düşler varmış adamın  
Ağlarken bir şeyler söylüyormuş adam dinlemeye koyulmuş narin kar tanesi  
Yalvarıp, af diliyormuş geçmişinden,sevenlerinden bir zamanlar onu çok sevmiş olan birtanesinden  
‘'Burası benim mabedim duyarmısın, bilmem sesimi'' diye haykırıyormuş adam, ''Aşkından kaçıp saklandığım tek yer''
‘'Aşktan kaçar mı? insan" diye düşünmüş kar tanesi  
Kendisi bir rüzgarın, onu savurması için yalvarırken, bu adam neden kaçmış aşktan diye düşünmüş  
İçerideki sesleri duyabilmek için rüzgardan biraz sessiz olmasını istemiş, rüzgar
gülümsemiş kar tanesine  
Şömineden yayılan sıcaklık camın buğulanmasına sebep olmuş narin kar tanesi içeride olanları görememenin endişesine kapılmış bir an  
İçeride , yalnız adam varmış  
Aşık olduğu sarı cılız ışık görünürlerde yokmuş henüz, ''Burada beklemeye kararlıyım yeter ki görEyüm beni kendisine bağlayan o ışığı''
Cam kenarından adamın,konuşmalarını dinlemeye devam etmiş  
Adam şiir tadında anlatıyormuş, kendisini dinleyen narin kar tanesinden habersiz  Elinde billur kadehi yudumlarken şarabını, dökülüyormuş inci gibi göz yaşları  
‘'Hani bir gün, aniden gelivermiştim ya, hayatına, sonra sevmiştim kıskanır olmuştum gözümden bile işte öyle tutkulu sevmiştim seni, elimden uzaklaşsa ellerin bir an üşürdüm yokluğunun soğuğunda   
Kelimeleri,yarıştırır olmuştum birbirleriyle en güçlü olanlarla öyle cümleler kurardım ki, sende kapılmıştın aşkın büyüsüne   
Kağıtla kalem sayemizde defalarca dans etmişti hatırlarmısın bir tanem, posta kutularımız gereksiz, ruhsuz kağıtlarla dolmuyordu artık  
Anlam yükleniyordu yazdığımız satırlar, zarflar gönüllü hamallarımızdı, rengarenk zarflara saklardık beyaz sayfaları mürekkep kıskanırdı, satırlara bıraktığımız sevdamızın kokusunu  
Ne çok sevmiştik, bir tanem biz birbirimizi  Bir gün bozulacaktı bu büyü biliyorduk bir tanem  savuracaktı zaman bizi bir yerlere  
İşte ben buradayım bir tanem senden çok uzaklarda kışların uzun sürdüğü, kuytu bir ormanın içinde kalbim buzdan artık sevgiden uzak güneşten uzak en önemlisi senden uzaklardayım bir tanem  
İzin vermiyorum kalbimdeki buzların çözülmesine   seni çok özledim bir tanem, bak yine akşam oluyor birazdan kararır hava her akşam misafirim oluyor mum ışığı ve bir kadeh şarap  sen benden hiç gitmeyen, gitmeyecek olansın, bende senden gitmedim biliyorum bir tanem   
Bir gün yağmur damlaları döverse camlarını uyandırırsa seni en derin uykundan bil ki seni hiç unutmadım bir tanem  ''
Narin kar tanesi duyduğu bu sözler karşısında hüzünlenmiş, dışarıda hava kararmış yalnız adam,masanın üzerindeki mumu yakmış  
O an kar tanesi öyle heyecanlanmış ki günlerdir merak ettiği sarı cılız ışık oradaymış kulübenin içinde  
Çok yakınmış aslında yanına gitmek istemiş nasıl açacakmış camı ya da kapıyı buna gücü yokmuş ki  
Rüzgardan yardım istemiş ‘'Deli gibi essene açsana şu camı içeri girmeliyim aşkıma kavuşmalıyım ‘' demiş  
Rüzgar, uyarmak istemiş kar tanesini ‘' ışığa yaklaşmak senin sonun olur'' demiş  
Ne dediyse dinletememiş rüzgar, kararlıymış Narin kar tanesi sonu olsa da gidecekmiş ışığının kollarına  
Rüzgar bütün gücüyle esmiş,esmiş,esmiş  Ta ki kar tanesi ışığıyla kavuşuncaya dek  
Yalnız adam şarabın ve geçmişin hayalleriyle daldığı derin uykusundan uyanamamış  
Kulübeyi alevler sarmış bir anda, bütün kar taneleri koşmuşlar arkadaşlarının yardımına , rüzgar esmeye yangın büyümeye devam etmiş  
Yardıma koşan kar taneleri ve narin kar tanesi artık su damlaları haline dönüşmüş, bir damlaymış, narin kar tanesi  
Rüzgara ‘'Senden son, bir isteğim var'' demiş  "Ne olur beni ve arkadaşlarımı yalnız adamın, çok sevdiği o kadının yaşadığı yere gotür  " öyle yalvarmış ki, rüzgar çaresiz tamam demiş  
Rüzgar, damlaları önüne katıp bütün gücüyle yol almış  
‘'İşte burası'' demiş narin kar tanesi'' bu cama, öyle bir savur ki bizi içeride uyuyan bizim sesimizle uykusundan uyansın``
O sırada   
Derin uykusunda, olan kadın rüyasında seneler önce onu bırakıp gitmek zorunda kalan adamla konuşuyormuş  
Adam ‘'Çok uzaklardan, sevgi elçilerim gelecek her biri sana olan aşkımı, hasretimi haykırmak için camlarına yağacaklar'' demiş  
Rüzgar, olanca gücüyle damlaları cama savurmaya başlamış, kadın rüzgarın ve yağmurun sesiyle uyanmış  
Cama vuran her damlada sevdiğinin sesi yankılanmış kulaklarında  
Karşılık vermiş bu sese ``Ben de, bir tanem , bende seni çok özledim ve sevmekten hiç vazgeçmedim seni  ``
Küçük narin kar tanesi hiç pişman olmamış bir damlaya dönüştüğüne bu manzara karşısında  
Öyle mutluymuş ki, sevgi elçisi olduğu için  
Selma Polat
|