Prof. Dr. Sinsi
|
Platonya Güz Aşk Hüzün
Yaprak dökümü yine!
Eylül gözlerinin yanaklarına ıslak akıntısı olmuştu hep Yaprakların dallarına olan sadakatsizliği miydi sararıp dökülmeler, yoksa dalın yaprağa olan küskünlüğü mü? Nedense bu mevsimde yağardı yüzünün coğrafyasına hüzünler Sonbahar sağanaklarına inat, şehrin bütün sokaklarına yayardı ayak seslerini Tekil Dünyalı Bu mevsimde farklı bir sızı duyardı ruhunun derinliklerinde Akşamın alacası ve tanyeri kızıllığı, bu mevsimde daha bir hevesli otururdu içine ve daha bir iştahla duyardı kalbinde, ateşten yalnızlığı
Evet; sonbahar çalmıştı kapıyı Artık hüzzamı giydirmek geceye ve sabahı mumla aramak zamanıydı Nereye baksa, neye tutunsa, gördüğü ve dokunduğu her şey düş kırıntılarıydı Başını göğe kaldırdı Tekil Dünyalı Gece perdesini çoktan çekmiş, sağanak yüklü bulutlar boğmuştu yıldızları Aklının kuytu köşelerine saklı; söylemek isteyip de söyleyemediği sözler, hüzünsel sağanaklara karışmış ve gözlerinin setlerini devirmişti çoktan Bir an yeryüzü meleğini düşündü İnkârın faydasızlığıydı son sözleri Aşktı hücrelerine dolan Şiir de yazmıyordu artık Her satırda; adı aşk olan, o acı veren gerçeği solgun sarı sayfalara aktarmak ağır geliyordu ona Bu yüzden öznesi yitik, imgelerden yoksun vatansız sözcüklere satıyordu yüklemlerini Kaleminin eylemsizlik kararı bu yüzdendi belki de Kuralsız, hissiz, uyaksız ve anlamsızdı bütün cümleler
- Neden? Dedi
Oysa o kadar çok çaba sarf etmişti ki ondan nefret etmek, ya da nefretini kazanmak için Boşuna mıydı bu kadar huysuzluk ve kaçış? Aslında her kaçış bir bağlılık yemini gibiydi… Keşkeleri çoktu kayıtsız zamanlardan Yürümek yoktu bir başka aşka ama; bütün sabahlarının yakan tanyeri kızıllığı oluyordu onun hayali ve kalbinin coğrafyasına aykırı olan bu atış halleri, sözlerini dile getirip yüzüne karşı ifade etmekte halsizliği oluyordu hep
İçinde yüzdürdüğü gemilerdi özlemler ve o gemilerde yüklüydü söylenmemiş sözler ve daha neler neler 
—Nereye kadar bu doğruya benzer yalanların çokluğu? Dedi ve ekledi Tekil Dünyalı
—Nereye kadar yalana benzer doğrularla yetinmek?
—Yatağını şaşırmış bir nehir gibi bu akış nereye? Diye söylendi içinden
Uçurumlar ve yıkımlardı zayi zamanlardan arta kalanlar Artan sızısıyla mutlu ve umutlu çocuklardı içindekiler Yağmurun ellerine dokundu Tekil Dünyalı Yükselen toprak kokusu, sokak lambalarının loş ışığı, belli belirsiz gölgesi ve ıslığından çığlık gibi yükselen hüzünlü melodilerdi yareni
Ördüğü bütün duvarlara rağmen; hiç istemediği halde zamanla, ağır ağır gelip oturmuştu yüreğinin en ücra yerlerine yeryüzündeki melek Uhdeleri çoktu söyleyemediklerine dair
—Artık birer eylem olmalı düşünceler, sözler Dedi içinden
Güz hüzünlerinin yansıması ve hislerin paylaşılması olan sözleri yazmak üzere yeni bir sayfa daha açtı gönül defterinden Tekil Dünyalı Aşkla gelen ve aşık edeni anlatmak için kaleminin ilhamını uyandırdı ve başladı yazmaya yürek mecmuası Güz Aşk ve Hüzündü sözlerinin kimyası…
GÜZ AŞK HÜZÜN
Güz okşar başımı
Ağaçlar uykuya hazır;
Çiçekler çoktan rüyasını görmekte,
Taze bahar sevinçlerinin
Ve sabahlar serin sisli
Hiç çarpmamıştı kalbim
Bu kadar gür ve sesli
Varlığın içimde büyüyen bir insan NESLİ…
İnkâr faydasız
Yitik inançlarım, direncim bitik
Aşka meylediyorum zannetme!
Kalbimin mekânsızlığı bu,
Hisler sana yönelik
Geceyle dolar zihnime yüzün
Ve ellerimden sakındığım ellerin
Hayır! Sakın…
Sakın seni seviyorum zannetme
Başka bir olay bu, başka bir his
Anlatmaya, dört kitabın dili yetersiz
Öyle ki!
Ay oluyorsun gecelerimde
Rüyalarımda samanyolu,
Gözlerimde buğu,
İçimin dingin gölünde kuğu,
Çaresiz benliğimin tuttuğu;
En içten, en samimi dileğim oluyorsun
İnadına dünyama kayıyorsun
Her gece bir yusufçuk oluyorum
Kanatlarımda umut yükü,
Menzilim, yolum sen oluyorsun
Yorgun bedenimi demirlediğim,
Son durağım oluyorsun
“” Susuyordum!
Çoğul yalnızlıklar dünyamda kimseye yer yoktu, ””
“ Kim? ” oturttu içime seni;
İçimdeki “ hangi? ” ben gördü seni,
“ Hangi? ” ben bıraktı beni,
Bilmiyorum
Sol yanım ağrınla şen…
Düşündükçe devleşen sızım oluyorsun
Hayır! Sakın…
Sakın sevildiğini zannetme
Başka bir olay bu, başka bir his
Anlatmaya kelimeler yetersiz
Güz okşar başımı;
Bu yüzden dilim titrek, içim nefessiz
Dökülür dallarımdan bir bir yapraklar
“ Hangi? ” kapımı aralık bıraktım da geldin;
“ Hangi? ” pencerem açıktı,
Camlarımın buğusuna yer ettin
“ Hangi? ” çoğul etkenindi, sana etkensizliğim
“ Hangi? ” kalemin ihaneti bu bana;
Noktalarımda, virgüllerimde yer ettin
Suya hasret sahra, çöl kumsalı bir yarım
Bir yarım uğultulu fırtına
Sanmıştım geride kaldı,
Ateşi bol volkanik şiirler
Hiç istemedim ama sen oldun,
Beynimin merkezinde krater
Baktığım bütün yüzler sen;
Aynaların aksi sen,
Tan yeri kızıllığı sen,
Saatim, günüm sen oluyorsun
Artık, akrep yelkovandan habersiz
Tik tak sesleri yok akan zamanın
Hayır! Sakın…
Sakın zannetme seviliyorsun
Başka bir olay bu, başka bir his
Anlatmaya kelimeler yetersiz
“” Susuyordum
Çoğul yalnızlıklar dünyamda kimseye yer yoktu, ””
Her gece bir yusufçuk oluyorum
Kanatlarımda hüzünlerim…
Bulutlar sağanak yüklü, bu cinnet şehrinde
Toprak kokusu yok yağmur sonrası
Sokaklarda yankılanır kanat seslerim
Hiç bu kadar geçmedim kendimden
“ Kim? ” getirdi bana seni;
“ Kim? ” yeniden başlattı, sınır kent hikâyelerimi
Etrafımda çoğul yalnızlıklar…
“ Kim? ” fısıldadı kulağıma adını
Bu hüzzam esintisi nereden?
“ Nereden? ” bu aşk yansıması
“ Kim? ” döküyor seni, damla damla gözlerimden
Bilmiyorum
Üşüyerek geçiyorum gecelerin içinden
Kaldırımlar mayın tarlası;
Us da, fırtınalardan arta kalan talan
Sen oluyorsun, düşen her yağmur damlası
“” Susuyordum!
Çoğul yalnızlıklar dünyamda kimseye yer yoktu “”
Eylül döktü yapraklarımı,
Ekim, hasadı olmuş köklerimin
Ram oldum sana sevgili, direncim bitik
Kalbimin mekânsızlığı bu,
Hisler sana yönelik
Islak bedenimle geçiyorum gecelerin içinden
Ben, sen oluyorum sevgili
Öznesisin sözlerimin
Yüklem; gözlerin, dudakların ve ellerin
Başka “nasıl? “ anlatayım seni
Anlatmaya sözler yetersiz
Hayır! Sakın,
Sakın sevildiğini zannetme
Başka bir olay bu, başka bir his…
Sen yıktın duvarlarımı;
Gelişin, sevişim gibi habersiz…
’Güz okşar başımı
Sabahlarım serin, sisli
Hiç çarpmamıştı kalbim,
Bu kadar gür ve sesli
Varlığın içimde büyüyen bir insan NESLİ…’
DuyguluDuygusuz/TekilDünyalı
Yusuf Bozan
|