07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Küskün Begonvil 14
Küskün Begonvil 14 hikayesi - Hicran akçakaya yazıları
Doktorun muayenehanesinden çıktıktan sonra hemen eve gitmek istememişti Zeynep
Deniz kenarında oturdular Karşılarında tüm görkemiyle Bodrum Kalesi kucaklamıştı mavi
suları Marinada her boy tekne yan yana dizilmişlerdi Teknelerin yanaklarını okşayan
suyun sesi, gökyüzünde uçan martıların çığlıkları, balıkçıların tezgahlarını boşaltmak için
yüksek sesle ’’Hayde taze balık bunlar, canlı canlı, şimdi çıktı hanım abla, bey abi’’ diyen
naraları, balık tezgahlarına sürtünen kedilerin miyavlamaları … hiç birini duymuyordu
Zeynep Tüm seslere sağır olmuştu kulakları Yüzü solgun, gözleri donuktu Kemal soru
sormaya çekindi Suskun suskun oturup uzaklara baktılar hep Ne kadar oturdular orada
öylece, ne kadar sustular bilmiyorlardı Zeynep suçluluk, şaşkınlık, pişmanlık ve daha adını
koyamadığı duygularıyla boğuşurken, Kemal, Zeynep için endişeleniyordu:
-Canım geç oldu gidelim mi artık? Hem Arda da merak etmiştir bizi Mızmızlanıp anneannesi
ile dedesini üzmesin sonra
-?
-Zeynep! Aşkım beni duymuyor musun?
-?
-Hadi kalk canım, eve gidelim
Kemal, yavaşça elinden tuttu karısının Zeynep biraz daha sokuldu kocasına, başını
omzuna yasladı Sanki gözlerinin önündeki bent yıkılmış, seller akıyordu Kemal biricik
Zeynep’inin sıcak gözyaşlarını omzunda değil taa yüreğinde hissetmişti
Öylece yürüdüler 
Arda’yı almak için gittiklerinde hava kararmıştı iyice Zeynep’in içi gibi kapkaranlıktı Tek
fark Zeynep’in o yıldız yıldız gözleri, göktekileri kıskandırırcasına parlamıyordu artık
Annesiyle babasının gelişi ile Arda ellerini çırparak:
-Yaşasın! Annemle babam geldi, anneanne dede geldiler, geldiler!
Diyerek kapıyı açtı onlara
Zeynep eğildi, kollarının altından tuttu, kaldırdı, beline yerleştirdi oğlunu Tüm gün ayrı
kalmışlardı Arda annesinin yanaklarını, boynunu, öpücük yağmuruna tutmuştu Zeynep
suçluluk duygusunu bastırmak istercesine, Arda’ya daha bir sıkı sarılıyor, öpücüklerine
fazlasıyla karşılık veriyor, bu da yetmiyor saçlarını kokluyor, ellerini öpüyordu oğlunun
Annesi hiçbir şey sormadı Soramadı Kızının gözlerine bakınca anlamıştı olan biteni
Zeynep’in gözlerindeki pişmanlık bir yol bulup annesinin yüreğine akmıştı sanki Yorgun
olduğunu, dinlenmesi gerektiğini söyledi Zeynep, yaşlı çifte teşekkür edip, iyi akşamlar
dileyerek, Arda’yı da alıp evlerine gittiler
Vakit hayli ilerlediği için Arda hemen uyudu Karı koca salonda sessizliğin girdabında
öylece kalakaldılar Kemal bir şeyler söyleyip karısını teselli etmesi gerektiğini düşünüyor
ama kelimeler boğazında düğümleniyor, bir türlü serbest kalıp dilindeki yerini
alamıyorlardı Zeynep’in bu haline dayanamıyor içi eriyordu Sonunda:
-Zeynep’ciğim Ne olur kendini bu kadar harap etme Olan oldu artık Daha önümüzde
upuzun bir hayat var Pişmansan bu yaptığından, telafi edilebilir canım Tekrar hamile
kalabilirsin Ama n’olur böyle durma
-?
-Sen de konuş Bir şeyler söyle Zeynep Pişmansan pişmanlığını söyle… Hatalar bizim
içindir Fevri bir karar ile belki en büyük hatayı yaptık ama…
-……?
-Zeyneb’im … Susma n’olur……
-Ben kendimi bu yaptığımdan ötürü asla affetmeyeceğim Kemal asla asla! Varlığına
alışmamam diyordum meğer yokluğuna alışmak daha zormuş İçimdeki boşluğun tarifini
edemem sana Bir damla kan pıhtısı deyip katlettiğim bebeğim bana anne diyor durmadan
Anne ,anne, anne 
-Allah Arda’mızı esirgesin ona uzun bir hayat versin Zeynep’im
Zeynep iç dünyasında sürekli Allah’a yalvarıyor, onu affetmesi için dua ediyordu:
-Allah’ım yalvarırım beni affet Bağışla beni Sana sığındım Beni bu suçumdan dolayı
cezalandırma Merhametine sığındım Merhamet et… Allah’ım ne olur bana tekrar hamile
kalabilmeyi nasip et… Söz veriyorum bu kez hiç şikayet etmeden doğuracağım
DEVAM EDECEK
Hicran akçakaya
|
|
|