07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Aşk Tesadüfleri Mi Sever Gerçekten
Aşk Tesadüfleri mi Sever Gerçekten Yazısı - Aşk Tesadüfleri mi Sever Gerçekten Başak Sayan - Başak Sayan Yazıları
Ankaralı'yım ben Ancak Ankaralılar bilirler İstanbul'un bir Ankaralı için ne ifade ettiğini
Her şey başkadır Ankara'da
İlişkiler, arkadaşlıklar, aile kavramı  Hatta aşk bile daha farklı  
Ömer Faruk Sorak'ın yeni filmi 'Aşk Tesadüfleri Sever'i izlerken geçmişte geriye gittim ben
Lise zamanlarım, gittiğim mekanlar, yaşadıklarım geldi aklıma bir bir
Cafemiz'de ilk erkek arkadaşımla ayrıldığım gün mesela
Ya da her sene okulun son günü yaptığımız yumurta atma şenlikleri
Bir Kolej ve Deneme Lisesi muhabbeti vardı ki sormayın Sadece bir Ankaralı anlar şu an ne demek istediğimi
Tunalı, Bahçeli, Ankara Sanat Tiyatrosu, Kıtır ve Tadım Pizza  Tabii Akün Sineması'nı da unutmamak gerek bu durumda  
Çocukluğumun tam içinden geçen bu filmi izlerken aşkı sorgulamaya başladım tabii ister istemez
'Gerçekten seven birisi ne yapar'ı filmi izlerken anlıyorsunuz Gerçekten seven birisi için ne mesafe vardır ne de imkansızlık sonuçta
Filmin bir yerinde, önemli bir film görüşmesinden çıkan kadın kahramanın sevgilisinin söylediği 'Oscar mı alacaksın sonunda, ne olacak?' demesi başka anlamlar ifade ediyordu benim için o anda
Ben şunu düşündüm bu filmi izlerken;
Eğer birisi seni seviyorsa gerçekten, yaptığın her şey önemli olur onun için de, önemsizleştirmeye, küçümsemeye, sıradanlaştırmaya çalışmaz
Eğer birisi seni seviyorsa gerçekten, en ufak sorunda çekip gitmek yerine meydan okur her türlü rüzgara, fırtınaya  
Eğer birisi seni seviyorsa gerçekten, birlikte geçirilen anlar zorunluluk olmaz Mutlu olduğu anlardır onlar sonuçta
Eğer birisi seni seviyorsa gerçekten, tek bir an bile bir ömre bedel olabilir yeri geldiğinde  
Eğer birisi seni seviyorsa gerçekten, bunu bilirsin, kelimelere gerek bile duyulmadan Çünkü bu öyle bir şeydir ki konuşulmasa bile tüm hücrelerinle hissedersin
Eğer birisi seni seviyorsa gerçekten, sadece sen olduğun için seviyordur hatta bazen sana rağmen  
Filme girmeden evvel şunu unutmayın; bu filmi izledikten sonra ilişkinize kayıtsız kalamayacaksınız Ya takkenizi koyacaksınız önünüze yanlışınızı, doğrunuzu tartacaksınız ya da daha azıyla yetinmeyip hak ettiğinize sahip olmak için savaşacaksınız  
Mehmet'in olağanüstü gülümsemesi de cabası  
SEVGİLİLER GÜNÜ'NÜ SEVMEMİN NEDENLERİ
1) Duyarsız sevgililerin, eşlerin kendilerini yılın en azından bir günü çiçek, hediye, çikolata almak zorunda hissetmeleri Bu gün olmasa çiçek ve çikolatayı rüyanızda görürsünüz bu çeşit bir sevgiliyle  
2) Kolaysa deyin bakalım sevgilinize normal bir günde; hadi gel falanca otelde romantik bir gece geçirelim diye Hemen 'delirdin galiba' yanıtını alır oturursunuz aşağıya İşte böyle bir günde istediğiniz kadar acayip gelecek istekte bulunabilir ve Sevgililer Günü'nün ardına saklanabilirsiniz
3) Diğer günler sevgisini pek belli edemeyen ağır ağabeylerdense eğer sevgiliniz, bu günde çevresindeki sevgi temalı baskı yüzünden en azından iki çift güzel kelam edecektir
4) Ele güne karşı 'afiyette' olduğunuzu göstermenin en güzel yolu olmasından dolayı  
5) Sevgiliyi takıp kolunuza içten içe kıskanan hemcinsinizi çatlatmak için Sevgililer Günü'nden daha iyi bir gün yoktur, bu yüzden  
KÜÇÜK ARMUTLU'DA BİR 'DÜKKAN'
Etle hiç aram yoktur Ama gel gör ki Armutlu'daki 'Dükkan'a ne zaman gittim, o vakit değişti tüm fikirlerim  
Neredeyse her hafta gider oldum Hatta gitmediğim zaman rüyalarıma bile giriyor yediklerim, o kadar yani  
Dana bacon'ının, özel bir sistemle soğutulmuş etlerinin, eskiden ateşin içinde közlediğimiz patateslere benzer bir tadı olan patateslerinin, enfes salatalarının ve tabii harika sunumlarının tadını çıkarın bence bir kere  
Bu arada yemek sonrası ikram edilen dev çikolata kalıbının hepsini yiyen masadan hesap alınmıyor Bugüne dek sadece bir kez bunu yapabilen olmuş bu arada  
SANCTUM
James Cameron'ın 'Avatar'dan sonra nasıl bir film ile karşımıza geleceği merak konusuydu benim için
Bunun için başladığı gün gittim filmi görmeye Fantastik öğeler katılmış bir şeyler beklerken hayatımda hiç görmediğim denli gerçekçi bir anlatım ve çarpıcı görüntülerle karşılaştım
Mağaracıların, dalgıçların, macera peşinde olan belgeselcilerin hikayesini anlatan film gerçek bir olaydan alınma
Üç boyutlu olmasının da etkisiyle hayal bile edemeyeceğiniz doğa manzaralarıyla karşı karşıya getiriyor sizi film
Bir de doğanın ve evrenin karşısında bir toz zerresinden hiçbir farkınız olmadığını anlamanızı sağlıyor Ve insan doğasının acımasızlığını bir de tabii  
Filmi izlerken zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varamıyorsunuz, öyle soluk kesiyor
Cameron, yine 10 üzerinden 10 numara bir film yapmış  
BİRAZ DAHA DİKKAT!
Ben de okuduğum zaman üzüldüm Ne zaman ölüm haberi okusam üzülürüm elbet Kim olsa üzülür Özellikle genç yaşta aniden gelmişse ölüm  
Tüm hafta bu haberle yaşadık, toplumsal bir infial halini aldı neredeyse Defne'nin ölümü  
Şimdi;
Ölünün ardından konuşmak güzel değildir doğru
Hıncal Uluç'un yazısı bu açıdan insanın içini acıtıyordu ama;
O gece nerede, nasıl olduğunu en ince ayrıntısına kadar nerdeyse dakika dakika haber olarak vermek de aynı şey değil miydi? Bardan çıkarken çekilmiş görüntülerle birlikte yan yana sunulan aile fotoğrafları ve evli olduğunun altının çizilmesi de?
İnsanları ne düşünmeleri gerektiği konusunda yönlendirmek değil miydi bu da? Gizli bir alt metni yok muydu yani?
Madem bu konuda bu kadar duyarlıyız, ki olmalıyız, o zaman çarşaf çarşaf o gecenin haberlerini yaparken biraz daha dikkatli neden olunmadı? Ortaya teoriler ve olasılıklar atacağımıza biraz bekleyip sonuçları görsek
Ailesi bile böyle davranırken medyanın daha aklıselim yaklaşması gerekmez mi?
Başak Sayan
|
|
|