Prof. Dr. Sinsi
|
İnci Aral'ın Anlattıkları
İnci Aral'ın Anlattıkları Yazısı - İnci Aral'ın Anlattıkları Başak Sayan - Başak Sayan Yazıları
Bir sonbahar günü yaptığımız bir telefon görüşmesinin ardından şirin bir bahçe içindeki evine gitmiştim İnci Aral'ın
Kafamda, dahil olmasını istediğim bir proje vardı
Oturup konuşurken sadece o projeyi değil, hayatı, insanları, ilişkileri, aşkı, romanları, edebiyatı, tarihi, toplum bilincini, siyaseti kattık sohbetimizin içine
İlk romanlarını nasıl yazdığını anlattı Yazarken neler hissettiğini Karşısına çıkan tümsekleri nasıl geçtiğini  
O anlatırken ben can kulağıyla dinledim kendisini, yazmaya yeni başlamış genç bir yazarın ilgisiyle  
Zaman içinde öğrendiği pek çok şeyi paylaştı benimle O sıralarda en büyük derdim olan ve yaklaşık bir ay boyunca hiçbir şey yazamamış olmamın getirdiği huzursuzluğun bir parça da olsa dinmesini sağladı  
O gün üç-dört saatlik sohbetten çok şey öğrenmiş olarak çıktım
İnci Aral'ın o gün üzerinde çalıştığını söylediğini yeni romanı 'Şarkını Söylediğin Zaman' çıktı geçtiğimiz günlerde
Hemen alıp, bir çırpıda okuyuverdim yine
Ve okur okumaz İnci Aral'ı neden sevdiğimi bir kez daha anladım
İkili ilişkileri ve bu ilişki içindeki tarafların psikolojilerini, olayların nedenlerini o kadar güzel ve akıcı anlatıyor ki kitabı elinizden bırakamıyorsunuz
Aşkı, ilişkilerin yorucu ama aynı zamanda kadersel doğasını, zaman içinde karşımıza çıkan dönemeçlerin bizi hiç bilemeyeceğimiz yerlere nasıl götürdüğünü anlatıyor yine
Ve çok güzel anlatıyor  
SCREAM  
'Scream' serisi, 90'lı yılların en çok izlenen film serilerinin başında geliyordu
Ben de ortaokul yıllarımda tüm seriyi kaçırmadan izlemiştim
2011 yılının şu günlerinde serinin yeni filminin vizyona girdiğini görünce izleyelim bakalım bir dedim
Eski bir dostu yad edercesine kuruldum koltuklara
Fakat o da ne?
Art arda perdede görülen klişe sahneler, 90'larda herkesin yediği ama 2011 yılında hiç kimsenin yemeyeceği, ortaokul müsameresi tadında trükler, diyaloglar, planlar  
Film boyunca sıkıntıdan patlayacağımı düşünsem de ilk yarı çıkıp gitme dürtümün önüne geçtim büyük bir sabırla Finali nasıl bağladıklarını merak ettiğimden  
Orada da bir numara yok En akla gelmeyecek insanı yapıvermişler maskeli, eli bıçaklı katil
İnsan böyle bir bütçe elinde varken daha doğru dürüst, günün tekniklerinden yararlanarak bir film çekmez mi?
Eskinin kaymağını yeriz umuduyla hiçbir yenilik katmadan çekilmiş alelade üçüncü sınıf film olmuş
Bu haliyle ne bir korku filmi, ne komedi, ne macera ne de dram  Kötü bir film olmanın ötesine geçemeyen bir iş olmuş
Paranıza yazık  
TUTKU
İnsan kendi doğasını anlamakta zorlanıyor çoğu zaman
İlk gençlik kendini aramakla ve sorgulamakla geçiyor bu yüzden
Karşımıza çıkan her insan bir ayna adeta bizim için, kendi yansımamızı görebileceğimiz  
Sonra bir gün geliyor ve bir bakmışsın ki anlıyorsun artık kendini Daha da önemlisi tanıyorsun
Mesela kendim  
Tutkulu bir insanım ben Her şeye karşı üstelik tutkum Yaşarken de, bakarken de, severken de öyleyim
Hiç kimse fark etmeden önce ben fark ederim baharın gelişini mesela Kuru ağaç dalında gördüğüm tomurcuklarla  
Dünyanın bir ucunda, bir kanalın üzerinden gelip geçen tekneler, insanlar, gülüşmeler başkaları için bir şey ifade etmezken ben derin bir mutluluk duyarım mesela
İçtiğim şarabın, yediğim yemeğin, baktığım manzaranın tadını benden iyi kimse çıkaramaz mesela
Severken öyle büyük bir enerjiyle severim ki karşımdaki kendisini dünyanın en harika erkeği, tek merkezi zanneder Öyle olmasa bile  
Benim kadar hiç kimse göremez gözlerine baktığım insanın gözlerinin güzelliğini  
Ya da kimse bilemez benim kadar şükretmeyi  
Ama öfkem de dağları delip geçer bu yüzden Kimsenin aklına gelmeyecek şeyler yapabilirim mesela
Hepsinin nedeni tutku  Tutkulu olmak  
Yaşamak tutku olmadan ne mümkün ki zaten
Şimdi düşünüyorum da  
Şanslıyım ben
Ya tutkulu bir insan olarak yaşayamayıp bir sebze olarak devam etseydim soluk alıp vermeye  
YUUUUH!
Yeni Akit yazarı Serdar Arseven'in yazısını okuyunca uzun bir 'yuh' çektim
Beyefendi buyurmuş; Bedri Baykam'ın bıçaklanma olayı düzmeceymiş
Çünkü doktor arkadaşının dediğine göre bıçak karaciğere kadar ulaşamazmış
Çünkü bıçaklanan kişi ayakta duramazmış
Çünkü karın kasları yırtıldığından bağıramazmış
Çünkü paçalarından kan damlarmış
Yetmemiş bir de bunları ima etmiş korkusundan, delikanlıca yazacağına  
Öncelikle kendisine en kısa zamanda Allah akıl fikir versin deyip şunu söylemek istiyorum;
İnsan bıçaklandığı zaman hemen hissetmez sıcağı sıcağına Üstüne üstlük müthiş bir can derdine düşmüş insan son gayretiyle yapabilir her şeyi
Bu olayda sadece Bedri değil, Bedri'nin asistanı Tuba'yı da iyi tanırım En yakın dostumun kardeşidir
Hastanede nasıl perişan olduklarını, ailesinin yoğun bakım odasının önünde kızlarını bir saniye görmek için nasıl günlerce beklediklerini gözlerimle gördüm ben
Bu tür akıllara ziyan teoriler ortaya atan şahsa tek bir şey söyleyebilirim;
Umarım sizin başınıza benzer bir olay gelmez de; hastaneye gitmek için kendini paralamak nasıl oluyormuş, insanın paçasından kan damlar mıymış damlamaz mıymış, ayakta durabilir miymiş duramaz mıymış yaşayarak öğrenmek zorunda kalmazsınız
ŞU ÇILGIN PROJE DEDİKLERİ  
Memlekette yüzlerce köyde okul, alet, edevat, yol yokken  
Milyonlarca insan sanayi gelişemediğinden ve türlü nedenlerle işsizliğin pençesinde kıvranırken  
Tarım ve hayvancılığın ruhuna el-fatiha dedirtildiğinden, büyük şehirlere göç önlenemediğinden, buraya göç edenler ayak uydurmak için türlü sorunla uğraşırken  
Bunların hepsini at bir kenara, İstanbul'u Venedik gibi, Amsterdam gibi yapacağım de
Kanalımız olacak, içinde yüzen gondollarımız olacak de  
İyi, güzel, hoş da demezler mi;
Ayranı yok içmeye  
Başak Sayan
|