07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Konuşamıyoruz Biz
Konuşamıyoruz Biz Yazısı - Konuşamıyoruz Biz İclal Aydın - İclal Aydın Yazıları
Tayland’a gitmiştim yıllar önce Bir Budist tapınağını ziyaret etmiştim her meraklı turist gibi Oradaki rahipler suskunluk orucundaydı ve sabırlarının büyük kısmını bizim şakır şukur fotoğraf çektirmelerimiz sırasında tüketiyorlardı sanırım
Bu susmak iyi fikirmiş biliyor musunuz? O rahiplerin niye öyle sakin sakin gülümsediğini şimdi anlıyorum Muhtemeldir ki bir süre sonra aynı ifade benim yüzümde de oluşacaktır (Daha yok, baktım aynaya ) Susmak güzelmiş  
Sonra yaprak yaprak açmaya başlıyormuş insan içinde bir yana kaldırdığı hesap defterini  
Alacaklıyım zannederken ödeyecekleriyle yüzleşmek kolay iş değil elbette Kendisiyle uzun bir süre baş başa kalınca daha rahat itiraf edebiliyormuş insan ayıplarını, yanlışlarını  
O Budist rahipler de ayda iki kez bir araya gelip yaptıkları hataları itiraf ederek benliklerini öldürürlermiş  
Dün hava 28 dereceydi benim bulunduğum şehirde Birbiriyle bacı olan çiçek açmış üç manolya ağacı var, her gün ziyaret ediyorum onları Dallarının altında toprağın nemini hissederek yatarken kulaklığımdaki şarkıya takıldım birden  Doğruldum 
Yaşar’ın sesinden, Kul Himmet’in sözleri tam da o dakikamı anlatıyordu işte:
“İki elim gitmez oldu yüzümden
Ah ettikçe yaşlar gelir gözümden
Kusurumu gördüm kendi özümden
Bir dost bulamadım gün akşam oldu  ”
(Şükür olsun az ve öz dostlara  Kuş kanadı gibi uçuran, kollayan, koruyan varlıklarına  )
Benim aklım “kusurumu gördüm kendi özümden” diyor ya, oraya takıldı işte  Yerde bir yaprak vardı, aldım koydum kitabımın arasına, dönünce, çerçeve içine alıp başucumda tutayım, unutmayayım bu dakikayı  
Çünkü birazdan kalkıp gideceğim Dört sokak sonra, elektrik kablosunun ucundan dünyanın öbür ucu akacak gözlerimin önüne  
***
Nitekim  Bilgisayarımı açtığımda an itibarıyla ne güneşin, ne bacı olmuş manolya ağaçlarının, ne insanın iç hesaplaşmasının pek bir önceliği olduğunu gördüm üzüntü ile  
Gözünü kapasan, kafanı çevirsen ne fayda  
İşte ülkem kan revan, toz duman içinde yine  
Konuşmuyor yine bağrışıyor herkes, vuruşuyor öfkeyle  
Tek tek sayfaları açıyorum internette  Bir şehit çocuğunun fotoğrafı; “o sabretmeyi bilmez daha” yazıyor üzerinde  Ahmet Türk’ün hastaneden çıkarken çekilmiş bir gözü mor fotoğrafı, “Diyarbakır’da kutlamalar iptal” yazıyor altında  
Siyasetçiler konuşmayacak, konuşamayacaksa, siyaset konuşularak yapılamayacaksa  
Her yıl, her yıl aynı mevsim, aynı vakitte aynı sorunlar, aynı şekilde yaşanacaksa  Tarafsız olmasını beklediğim “taraf”lar bile yorumlarıyla “kışkırtıcı” olacaklarsa  Derken 
Ben bütün bunları düşünürken birden gördüm ki  
Galatasaray maçı her şeyin önüne geçti  
Koca koca gazeteciler, adamlar, kadınlar Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı, falancası filancası başkalaşıverdiler yine  
Ve ardından internet üzerinden izlediğim Türkiye’de hayat normal gergin akışına döndü  
***
Neyse  Peki o halde  
Misilleme sanatında usta olmuş toprakların çocuklarıyız, peki  
‘Nasıl geçirdik’çiyiz  ‘Adamı perişan ederiz‘ciyiz İntikamcıyız  Kinciyiz 
Haklıyız hep, haklıyız  
Öyle olsun  Öyle olsun da  Günün akşamı da var ya  
Bakın ne diyor ama Kul Himmet  
“Bozuk şu dünyanın düzeni bozuk
Tükendi daneler kalmadı azık
Yazıktır şu geçen ömre yazık
Bir dost bulamadım gün akşam oldu ”
İclal Aydın
|
|
|