Yalnız Mesajı Göster

İstanbul Dünyanın Gözdesi Şehir Resimli Tanıtım-İstanbul'un Tarihi Yerleri Resimleri

Eski 06-26-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstanbul Dünyanın Gözdesi Şehir Resimli Tanıtım-İstanbul'un Tarihi Yerleri Resimleri



İstanbul





Tarihçesi

Her ne kadar tarihi şehirde daha erken buluntulara rastlanmamış ise de; kentin Haliç bölgesinde ve Asya kısmında yapılan kazılarda ele geçen buluntular bölgedeki ilk yerleşimin MÖ 3 Bin yıllarına dayandığını göstermektedir Byzantion olarak anılan kentin Akropolü bugünkü Topkapı Sarayının bulunduğu alanda yer almaktaydı Haliç, günümüzde de kullanılmakta olan sakin bir limana sahiptir Buradan başlayan kuvvetli bir sur şehri çevreleyerek Marmara Denizi'ne ulaşırdı Byzantion, bir liman ve ticaret şehri olarak Roma Imparatorluğu döneminde de yaşamını sürdürürken, MS 191 yılında başlayan ve iki yılı aşan bir kuşatmadan sonra Roma Imparatoru Septimus Severius tarafından fethedilerek yerle bir edilmiştir Aynı Imparator tarafından sonradan baştan inşa edilen şehir genişletilmiş ve yeniden donatılmıştır


MS 4 yüzyılda Roma İmpatorluğu çok genişlemiş, İstanbul stratejik konumundan dolayı İmparator Büyük Konstantin tarafından Romanın yerine yeni başkent olarak seçilmiştir Kent 6 yılı aşkın bir sürede yeniden düzenlenmiş, surlar genişletilmiş, bir çok tapınak, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom inşa edilmiştir 330 yılında yapılan büyük merasimlerle kentin Roma Imparatorluğunun başkenti olduğu resmen açıklanmıştır Yakın çağın başladığı dönemde Ikinci Roma ve Yeni Roma adları ile anılan kent, daha sonra "Byzantion" ve geç devirlerde Konstantinopolis olarak adlandırılmıştır Halk arasında ise kentin adı tarih boyunca "Polis" olarak anıla gelmiştir


Büyük Konstantin'den sonraki imparatorların şehri güzelleştirme çabalarının devam ettiği görülür Kentteki ilk kiliseler de Konstantin'den sonra inşa edilmiştir Batı Roma Imparatorluğunun 5 yüzyılda çökmesi nedeniyle İstanbul uzun seneler Doğu Roma İmparatorluğunun (Bizans) başkenti olmuştur Bizans döneminde yeniden inşa edilen kent surlarla tekrar genişletilmiştir Günümüzdeki 6492 m uzunluğundaki ihtişamlı şehir surları İmparator Il Theodosius tarafından yaptırılmıştır 6 yüzyılda nüfusu yarım milyonu aşan kentte, İmparator Justinyen idaresinde bir altın çağ daha yaşanmıştır Günümüze gelen meşhur Ayasofya, bu İmparatorun eseridir Bizans İmparatorluğu ve başkent İstanbul'un sonraki tarihi, saray ve kilise entrikaları, İran ve Arap saldırıları ve sık değişen imparator sülalelerinin kanlı kavgaları ile doludur


726-842 yılları arasında kara bir devir olan Latin egemenliği, 4 Haçlı seferinin 1204 yılında şehri istilası ile başlamış, tüm kilise ve manastırlar ile abidelere kadar şehir yıllar boyu talan edilmiştir 1261'de idaresi tekrar Bizanslıların eline geçen kent eski zenginliğine tekrar kavuşamamıştir Kent, 53 günlük bir kuşatma sonrası 1453'te Türklerin eline geçmiştir


Fatih Sultan Mehmet'in savaş tarihinde ilk defa kullanılan iri boyutlardaki topları Istanbul surlarının aşılmasının bir sebebidir Osmanlı Imparatorluğunun başkenti buraya taşınmış, ülkenin çeşitli yerlerinden getirilen göçmenlerle şehir nüfusu arttırılmış, boş ve harap olan şehrin imar çalışmalarına başlanmıştır Şehrin eski halkına din hürriyeti ve sosyal haklar tanıyarak, yaşamlarını sürdürmeleri sağlanmıştır Fatihin tanıdığı haklardan dolayı Hıristiyan Ortodoks Kilisesinin başı olan Patrikhane günümüze kadar yerinde kalmıştır Fetihten yüzyıl sonra da Türk Sanatı şehre damgasını vurmuş, kubbeler ve minareler şehir siluetine hakim olmuştur16 yüzyıldan itibaren de Osmanlı Sultanlarının Halife olmalarından ötürü Istanbul tüm Islam dünyasının da merkezi olmuştur


Sultanların idaresinde şehir tamamen imar edilmiş, büyüleyici bir atmosfere bürünmüştür Bu devirdeki İstanbul tarihinin renkli sayfalarında, geniş bölgeleri tahrip eden, sık sık çıkan yangınlar vardır Eski akropolde kurulu Sultan Sarayı Boğaziçi'nin ve Haliç'in eşsiz manzarasına hakimdir 19 yüzyıldan itibaren Batı dünyası ile sıklaşan temaslar sonrası, camiler ve saraylar, Avrupa mimarisi tarzında, Boğaziçi kıyılarına inşa edilmeye başlanmıştır Kısa sürede inşa edilen bir çok saray çöküş devrinin de sembolleridir Istanbul, bir diğer dünya imparatorluğunun sona ermesine I Dünya Savaşının bitişine şahit olmuştur


İmparatorluk bölünmüş, iç ve diş düşmanlar kendi payları için mücadele ederken, Türk ordusunun asil bir komutanı da Türk ulusu için mücadeleye girişmiştir Mustafa Kemal ismindeki bu milli kahraman, 4 yılı aşan Kurtuluş Savaşından sonra Türkiye Cumhuriyetini 1923 yılında kurmuştur Başkentin Ankara'ya taşınması Istanbul'un önemini değiştirmemiştir Bu eşsiz şehir büyüleyici görünümü ile yaşamını devam ettirmektedir








Sarayları




Topkapı sarayı

Fatih İstanbul aldıktan sonra bu günkü Üniversite kapısının olduğu yerde eski saraylar adıyla bir saray yaptırır Fakat, Sarayburnu’ ndaki tepeyi görünce, burada ikinci bir saray yaptırmaya karar verir Topkapı Sarayı inşaasına, ilk önce 1474’ te Çinili Köşk ile başlamış olur ve 1478’ e kadar diğer kısımlarda tamamlanır Topkapı Sarayı tahminen Dolmabahçe Sarayı’ nın inşaasına kadar padişahın ikamet ve imparatorluğun idare yeriydi İçinde 5000 kişiyi barındırırdı



Topkapı Sarayı’ nın dış kapıları 7 tanedir




















Dolmabahçe Sarayı

Dolmabahçe Sarayı'nın bulunduğu alan, bundan dört yüzyıl öncesine kadar Boğaziçi'nin büyük bir koyuydu
Osmanlı Kaptan Paşalarının gemilerini demirledikleri, geleneksel denizcilik törenlerinin yapıldığı bu koy zamanla bataklık haline gelmiş ve 17'nci yüzyıldan itibaren başlayarak doldurulmuş, padişahların dinlenme ve eğlenceleri için düzenlenen bir "hasbahçe"ye dönüştürülmüştü Bu bahçede, çeşitli dönemlerde yapılan köşkler ve kasırlar topluluğu, uzun süre Beşiktaş Sahil Sarayı adıyla anıldı

Beşiktaş Sahil Sarayı, Abdülmecit döneminde (1839-1861), kullanışsız olduğu gerekçesiyle ve 1843 yılından itibaren bölüm bölüm yıktırıldı Aynı yıllarda, Dolmabahçe Sarayı'nın 15000 m2'lik bir alanı kaplayan temelleri, meşe kazıklar ve ağaç hasırlar üstünde yükselmeye başladı

Yapımı, çevre duvarları ile birlikte 1856'da bitirilen saray 110000 m2'yi aşan bir alan üstüne kurulmuş ve ana binası dışında onaltı ayrı bölümden oluşmuştur Bunlar saray ahırlarından değirmenlere, eczanelerden mutfaklara, kuşluklara, camhane, dökümhane, tatlıhane, mefruşat dairesi ve işliklere kadar uzanan bir dizi içinde, çeşitli amaçlara ayrılmış yapılardır








Ata'nın odası











Çırağan Sarayı

Çırağan Sarayı; İstanbul, Beşiktaş ilçesi,Çırağan caddesi üzerinde bulunan tarihi saray

Haliç ve Boğaziçi’nin en güzel yerleri sultanlar ve önemli kişilere saray, köşkleri ve yapıtlar için tahsis edilmişti Zaman içinde bunların bir çoğu yok olmuştur Büyük bir saray olan Çırağan’da1910 yılında yanmıştı Önceki bir ahşap sarayın yerinde 1871 yılında Sultan Abdülaziz tarafından Saray Mimarı Sarkis Balyan’a yaptırılmıştı 4 yılda 4 milyon altına mal olan yapının ara bölme ve tavanı ahşap, duvarlarda mermer kaplıydı Yapımı için Avrupa devletlerinden borç alınmıştır












Beylerbeyi Sarayı

Beylerbeyi sarayı 1861-1865 yıllarında,İstanbul'u Beylerbeyi semtinde eski ahşap bir sahil sarayının yerinde Sultan Abdülaziz tarafından Sarkis Balyan'a yaptırılmıştır İnşaası 4 yıl sürmüş ve yapımında 5000 kişi çalışmıştır Çalışan işçilere moral ve şevk vermek amacıyla müzisyenler sürekli müzik çalmışlardır








Alıntı Yaparak Cevapla