Prof. Dr. Sinsi
|
Feyzullah Seçkin (Ozan Feyzi)
"Teknik Ressam olarak çalıştığım meslek hayatımda,ekvatorun etrafını en az iki defa dolaşacak uzunlukta çizgi çizdim de; haksızlığın, adaletsizliğin, yoksulluğun ve kötü kaderin üstünü çizemedim"
diyen Feyzullah SEÇKİN: 1953 yılının Mart ayında Sivas - Şarkışla Ortaköy'de gökyüzünü tepe pencereden alacakaranlık gören, toprak bir damda doğdu Doğduğu ay gibi, gâhî fırtınalı, gâhî ılıman bir yaşam geçirdi
Babasının dostları olması dolayısıyla çocukluğu Âşık Veysel, Âşık Ali İzzet, Sefil Selimi, Aziz Üstün ve dayısı olan Âşık Hasan (Mihmani) gibi ustaların sazlı, sözlü muhabbetlerini dinleyerek geçti Mahlasını bu ustaların, Feyzullah olan adını "Feyzi" diye kısaltarak çağırmalarından aldı
Daha çok, Mustafa Abdal Tekkesi'nde Baba'nın seferberlikte askere alınması sonucu "Baba Vekili" olarak görevlendirilen, Âşık Veysel'e ilk sazını veren, okur-yazar olmadığı halde, bütün halk ozanlarının deyişlerini ezbere bilen, "Karaşıh" diye anılan dedesi Mustafa'dan etkilendi Bu etkilenmenin yanı sıra ilk Bektaşi öğretisini de dedesinden aldı
Ortaokul ikinci sınıfa kadar Ortaköy'de okudu Daha sonra Sivas'a göç edildi Öğrenimine Sivas'ta devam eden Ozan, Kongre Lisesi'nin edebiyat bölümünde okudu
Sivas'daki yaşamında, resmi ve özel sektörde çalıştığı sıralarda, aynı zamanda uzun yıllar siyasi parti yöneticilikleri, sendikacılık, belediye meclis üyeliği gibi toplumsal görevlerde bulundu
Emekli olduktan sonra mesleki çalışmalarına, yurtiçinde çeşitli illerde ve yurtdışında (Rusya, Ukrayna, Türkmenistan) devam etti
Halen Ankara'da yaşamını sürdüren Feyzullah SEÇKİN (Feyzi) evli, bir erkek çocuk babası ve iki erkek torun dedesidir
Geleneksel Türk Halk Şiiri'ni yaşatmak amacıyla, kurallara bağlı kalarak şiirlerini türkü (koşma) formatında: 6+5, 4+4+3, 4+4, 5+3 ölçülerinde ve abab - aaab - aaba düzenindeki kalıplarla yazmaktadır Ayrıca, "halk şiiri"nin diğer şiir türlerinden ayrılması için, Aşık Veysel gibi ozanların da kullandığı "deyiş" ya da "deme" sözcüklerini kullanmayı tercih etmektedir
Eserleri Ozanlar Birliği tarafından çıkarılan Antoloji I-II ciltlerinde ve çeşitli internet sitelerinde yayınlanmakla birlikte; ozanın bir de kendi sitesi bulunmaktadır
feyzullahseckin sitemynet com
Eserlerinden bazıları şöyle:
CANANI GÖRDÜM
Alnımın yazısı kara bahtımda:
Canımın içinde cananı gördüm
Sevgiden kurduğum gönül tahtımda:
Canımın içinde cananı gördüm
Bülbülüm bir güle tutuldum erken,
Güz yelleri değdi güleyim derken
Dost bağında ahı figan ederken:
Canımın içinde cananı gördüm
Gönül sevdasından aldım yareyi,
Sevgide aradım derde çareyi
Bağlarken başıma türlü kareyi:
Canımın içinde cananı gördüm
Var mıdır sevdayı murattır sanan;
Derdine düşmeden yârini anan?
Çölün ortasında hasretle yanan;
Canımın içinde cananı gördüm
Feryat ile geçti gençlik çağları;
Yol vermedi bize hüsran dağları
Gezerken gönlümde viran bağları:
Canımın içinde cananı gördüm
Feyzi'yim cananım göynür özümde,
Divane gönlümde dertli sözümde
Türküler yaktığım harlı közümde:
Canımın içinde cananı gördüm
O YÂRE KÜSTÜM
Gönlümün defteri karalanınca,
Yıkıldı dağlarım o yâre küstüm
Sevgiye yolumuz aralanınca,
Ah edip ağlarım o yâre küstüm
Dertlere tutuldum yüreğim hasta,
Derman bulamadım güzelde hasta
Yüzümde güllerim açmıyor yasta,
Karalar bağlarım o yâre küstüm
Karları yağdırdı gonca gülüme,
Ölürsem gelmesin artık ölüme
Gözyaşları doldu firkat gölüme,
Selinde çağlarım o yâre küstüm
Yeni bir yaşama bensiz başlasın,
Nerede isterse orda kışlasın
Bulduğu yâri de onu dışlasın,
Eridi yağlarım o yâre küstüm
Feyzi'yim sevmiştim zalim kadını,
Tövbe olsun daha anmam adını
Anılarda kaldı etmem yâdını,
Kesildi bağlarım o yâre küstüm
DERDİMİ YANAYIM
Derdimi yanayım bilmem ki kime?
Aklımı başımdan aldı bir güzel
Merhemi bulamaz gitsem hekime,
Beni dertten derde saldı bir güzel
Resmine bakıp da bana yâr sandım,
Yaktığım türküde adını andım
Tatlı sözlerine diline kandım,
Şu garip gönlümü çaldı bir güzel
Kapıldım sevdanın coşkun seline,
Ölürsem kınalar yaksın eline
Siyah saçlarını dökmüş beline,
Verdiği resimde kaldı bir güzel
Feyzi'yim sönmüyor gönlümün harı,
Köz olup yandığım sevdamın narı
Ben petek misali canansa arı,
Söyleyen dilimde baldı bir güzel
GAM ÇEKER
Ben sevda peşinde nara yandıkça;
Közümde titreyen küller gam çeker
Göğsümü döverek yâri andıkça;
Sözümde inleyen diller gam çeker
Göklere yükselir ahım figanım,
Gayri boy vermiyor servi fidanım
Selâmsız sabahsız geçer revanım;
Düzümde inmeyen beller gam çeker
Sırrı serdarımdı bildiğim ezel,
Lâl olan dilimden düşmeyen güzel
Ömrümün bağından uçtu bir gazel;
Yüzümde gülmeyen güller gam çeker
Feyzi'yim yâremiz gül yâresidir;
Kadrimi bilmeyen can paresidir
Bilmem ki yârenin ne çaresidir;
Gözümde dinmeyen seller gam çeker
ÖZÜ ÇÜRÜK
Özü çürük sözü çürük bir yâre,
Verirsen gönlünü ağlar gezersin
Tabipler Tabibi bulamaz çare,
Başına karayı bağlar gezersin
Yoksunsa ikrarsız imandan dinden,
Akıl başta kalmaz eder kendinden
Gözünün yaşını yıkar bendinden,
Kızılırmak gibi çağlar gezersin
Divane gönüller anlamaz durdan,
Geçmeye çalışır çekilen surdan
Işık gelmeyince ay ile nurdan,
Hüsran yüreğini dağlar gezersin
Feyzi'yim sararıp soldukça yüzün,
Dalın gazel olur gelmeden güzün
Kaplar yüreğini derinden hüzün,
Virane bahçeler bağlar gezersin
|