06-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ve ben artık, kaybetmişliğin ardından ağlayan çocukları oynuyorum..
Artık kabullenmişliğin yorgun havasını çalıyorum şimdi 
Vurgun yemiş satırlarım son yıkıntıların altında çırpınırken,
Ben derinden bir türkü tutturmuşum akıp giden zamana 
Hislerim yanıyor! Dumanını çekiyorum içime efkar sigarasıdır diye,
Ve ben artık, kaybetmişliğin ardından ağlayan çocukları oynuyorum 
Neydi bizi bu karanlığın girdabında rotasız bırakan,
Neydi hislerimizin dumanını savuran? 
Yok olmuşluğun keyifsizliğini mi sürmeliyim şimdilerde,
Yoksa senin yok oluşunun acısını mı sindirmeliyim içime? 
Yoksun!
Bir hayal kadar duman, bir duman kadar bulanık hayalin 
Tutunacak gibi oluyor ümitlerim,
Bir adım veriyorum sana karşı,
Bulanıklığı da kalmıyor dumanının 
Yoksun! 
Az önce verdiğim nefes kadar anlıktı varlığın,
Az önce hayat verdin bana, ama şimdi; yoksun! 
Karşımda bulanık dumanın, içimde hislerin alevi
Ve elimde kalemim 
Son demlerini döküyorum satırlara teslim olmuşluğun,
Son nağmelerini mırıldıyorum titrek dudaklarımdan
Ve üşüyen ellerimle enkazını oluşturuyorum
Ardında yıkıntısını bıraktığın satırların 
Sen, tutulan el kadar sıcak bir gerçek,
Verilecek bir nefes kadar da gidicisin
Tutsam içimde öldürecek, bıraksam uçup gideceksin 
Sen, efkar sigaramdaki duman kadar hayal,
Enkazından kurtulamayacağım kadar da
Yıkıntı bıraktın ardında 
Ve ben kabul ettim Yenildim, yok edildim 
Bir ruh kadar sessizim şimdi odalarda gezinen,
Gözdeki fer kadar gidiciyim ben de 
Elveda hayallerin kahramanı, elveda aşkın dumanı,
Ve elveda yıkıntılarımın mimarı 
Yak! Yık! Estir dumanını! 
Gözlerimden feri de çek! Öyle git! 
|
|
|