Şengül Şirin
|
Cevap : Padişahlarımız/ Yavuz Sultan Selim
Yavuz’un hükümdar ilan edildigi sirada Istanbul’da bulunan Sehzâde Korkud, ona sadik kalacagina ve saltanat dâvasina kalkismayacagina dair söz vermisti Selim de muhalefet edilmedigi müddetçe rahat ve müreffeh bir hayat geçirebilecegini kendisine vaad etmisti Bununla beraber Korkud’un büyük bir huzursuzluk ve sikinti içinde bulundugu anlasilmaktadir Çünkü her seyden önce Yavuz’un verdigi söze sadik kalip kalamayacagi belli degildi Ayrica onun sert ve hasin tabiatini da biliyordu Belki de bunlari dikkate aldigi içindir ki, Istanbul’dan ayrilip sancagina hareket ettigi zaman Yavuz’dan Midilli Adasi’ni istemisti Bu talebi yaparken elbette bir düsüncesi vardi Bunu sadece gelir bakimindan mi istemisti, yoksa basina nasil olsa bir felaket gelecegini düsünerek, buradan Misir’a veya amcasi Cem gibi baska bir ülkeye kaçmayi mi düsünmüstü? Bunu simdilik kesin olarak söylemeye imkân yoktur
Ancak onun bu arzusu, ne padisahça ne de henüz o tarihlerde sag olan II Bâyezid tarafindan olumlu karsilanmisti Bununla beraber Yavuz Sultan Selim, istediklerinden daha çogunun verilebilecegini ancak biraz sabirli olmasi lazim gelecegini kendisine bildirir Bu vaad samimi olmasa bile tam zamaninda yapilmasi bakimindan dikkate sayandi Çünkü Sehzâde Ahmed isyaninin devam ettigi bu siralarda Korkud’un da ayaklanacagina dair söylentiler çogalmisti Öyle bir an geldi ki bizzat Sehzâde Korkud bir mektupla Yavuz’a “taife-i ehl-i nifakin” bos durmadigini ve aleyhinde birçok seyler uydurdugunu, bunlara inanilmamasi gerektigini ve kendisinin tam bir sadakat içinde bulundugunu bildirmek zorunda kalir Selim’in, bu mektuba verdigi cevapta kisaca “sen sözünde durdukça bu cânipten asla endise etmemelisin” denilmisti Korkud’un süpheli bir hareketi de, Midilli’yi elde edemeyince Teke ve Alaiye taraflarinin kendisine verilmesini istemesi idi Halbuki vaktiyle kendisine ait olan bu yerlerden o, sihhatine elverisli olmadigini söyleyerek ayrilmis bulunuyordu Onun, yeniden bu topraklara sahip olmak istemesini, bir tehlike vukuunda, deniz yolu ile baska bir tarafa kolayca kaçma maksadina baglamak mümkün oldugu gibi idare ettigi topraklarin biraz daha genisletilmesi seklinde yorumlamak da mümkündür Ancak, sehzâdenin bu gibi istekleri, Yavuz’un süphelerini artirmaktan baska bir ise yaramadi
Yavuz Sultan Selim, Ahmed’e karsi kesin sonuç almak için harekete geçme zamaninin geldigine karar vererek, devlet ricali agzindan ona da mektuplar göndertmis, geldigi takdirde bu ricalin kendisine iltihak edecekleri bildirilmisti Bu mektuplardan cesaret alan Ahmed, topladigi kuvvetler ile Bursa üzerine yürümüstü Iki kardes Yenisehir Ovasi’nda karsilastiklari zaman Ahmed, kendisine gönderilen mektuplarin uydurma oldugunu anlamis ise de artik savasi kabul etmekten baska çare bulamamisti Burada maglub olan Ahmed kaçarken atindan düserek yakalanir Yakalandiktan sonra kardesi Selim’e adam gönderip özür diler ve kendisini affedip küçük bir yer vermesini ister Fakat Selim, Sahkulu olayinda askerinin basinda olup onlarla savasmadigi ve birçok Müslümanin ölümüne sebep oldugu için kendisini bagislamaz Bundan sonra Selim, fitnenin ortadan kalkmasi için, daha önce Korkud’u öldürdügünü gördügümüz Sinan Agayi gönderip 8 Safer 9l9 (5 Nisan l5l3)’te onu da bogdurur Tahnid edilen cesedi, Bursa’da II Murad türbesi dahilinde bulunan Sehinsâh’in türbesi yanina defn edilir Bununla beraber Selim, bu olaydan dolayi çok üzülmüstü Selim, bu üzüntüsünün bir nisânesi olmak üzere Bursa’da bin koyun kestirecek ve fakirlere de 700 000 akça dagitacaktir
Sehzâdelerin sebep oldugu iç karisikliklari sona erdiren Yavuz Sultan Selim, yukarida görüldügü gibi kardeslerini ortadan kaldirmaya muvaffak olur O, kardesleri arasinda en çok Korkud’u severdi Kaynaklar, Yavuz Selim’in, Korkud’un idami esnasinda adeta çocuklar gibi agladigini kaydederler Onun, bu esnada “nesl-i Osman”in bu garip kaderine âh-u vah ettigi de nakledilir Yavuz’un bu sekildeki davranislari, kardesleri ve yegenleri hakkindaki mülahazalari, onun iki yönünü açikça ortaya koymaktadir Biraderlerinin ölümüne karsi derin ve insanî bir aci duymakta ve bunun için aglamakta, onlarin kadin, kiz, ana ve hizmetinde bulunanlara en büyük lütfu gösterip elinden gelen iyiligi yapmaktadir Iste bu, onun kardeslik tarafidir Bununla beraber, Osmanli mülkünün parçalanmamasi ve milletin rahat etmesi (nizâm-i âlem için ) de kardeslerinin katlini emretmekteydi Bu, onun devlet reisligi vazifesidir Bu vazife kendisine, devletin selâmetinin, akrabalik, sahsî alaka ve muhabbetinden daha üstün oldugunu devamli olarak hatirlatip duruyordu Bunun için, birbirine zit gibi görünen bu iki hareketi, gelecekteki nesillere ve tarihe, bu isleri isteyerek yapmadigini, kardeslerini isteyerek ortadan kaldirmadigini, bunu yaparken de büyük bir izdirap ve aci çektigini, buna ragmen devletin devam ve tekâmülü için buna mecbur oldugunu anlatan belig ifadelerle doludur Nesl-i Osman’in müsterek izdirabi olan bu aciyi duyanlarin hareketlerini takdirle karsilamak gerekir
Devletin selâmeti için kardeslerini ve onlarin çocuklarini ortadan kaldirmayi bir vazife bilen Sultan Selim, idam ettirdigi kardes ve yegenlerinin servetlerini hazineye mal etmeyerek tamamini ölenlerin zevcelerine, kizlarina, analarina, baska bir ifadeyle kanunî mirasçilarina vermisti O, bu kadarla da kalma¤¤¤¤¤ bunlarin tamamina maas baglatmisti Ayrica o, agabeyi Korkud’un iki kizi hakkinda pek lütufkâr davranmisti Sultan Ahmed’in pek büyük olan mal ve servetini, son kurusuna kadar hayatta bulunan yasli anasi Bülbül Hatun’a vermis, oglunun sanina layik hayir eserleri yaptirmasini da tavsiye etmisti Bu durum gözönüne alindigi zaman, daha önce sözü edilen idamlardan, Yavuz’un sorumlu tutulamayacagini, devletin birlik ve beraberligi ile yüksek menfaatlerinin bunu gerektirdigini söyleyebiliriz
Babasinin son saltanat yillarini ve memleketin Sah Ismail’in propagandasi sonucunda düstügü durumu bir süre vali bulundugu Trabzon sehrinden endise ile takib eden Yavuz, sonunda babasini tahttan indirerek devletin islerini ele almisti II Bâyezid devri sona ererken, gevsemis olan idareden türlü sekillerde faydalanmak isteyenler, kendi emellerini, ideolojilerini ve çikarlarini gerçeklestirmek üzere harekete geçip halkin huzurunu bozmuslardi Bu hâle sebep olanlar arasinda, vezirden devletin en küçük görevlisine kadar olanlar vardi Tansel, Topkapi Sarayi Müzesi Arsivi’nde 3l92 (ll) numarada kayitli bulunan Ali b Abdülkerim Halife’nin, Yavuz Sultan Selim’e sundugu rapora dayanarak hemen her zümrenin, memlekette bu neviden kanunsuz hareketlere giristigini açiklar Gerçekten, âlim, cesur ve konulara vâkif bir kimse olan Ali b Abdülkerim Halife, anabasliklar halinde raporunda su konulara temas etmektedir:
a Rüsvet belasi kadilara kadar inmistir
b Yer yer lüzumsuzca konan vergiler, halki çok zor durumda birakmistir
c Ölen sahislarin miraslari evladina kalmayip Beylik araziye katilarak, yetimlerin aç kalmalari
d Ulaklarin zulmü ve yagmalari
e Toplumun, gayr-i mesru (içki, zina, riba, afyon vs gibi) islere düskünlügü
f Kizilbas tehlikesi
Bu bakimdan biz de, burada anahatlari ile bilgi vermek suretiyle bir hatirlatma yaparak konuyu islemeye çalisacagiz Ali b Abdülkerim, raporunda bu konuya genis bir yer ayirmaktadir Gerçekten, birligini kurup Akkoyunlu Devleti’ni ortadan kaldiran, Iran, Azerbaycan, Horasan ve Irak’i zapt eden Sah Ismail, bütün gücünü Osmanli topraklarina çevirmisti Kendisi, Trabzon Rum Imparatorlugu’nun akrabasi sifatiyle Osmanli topraklarinda hak iddia ediyordu Halbuki böyle kritik bir dönemde Osmanli topraklari, birbirinden çok farkli, hatta birbirlerine düsman zümre ve siniflarin toplandigi bir saha halinde idi Asiri Rafizî, Babâî ve Bâtinî akidelerini benimseyenlerin yaninda Kalenderî, Haydarî, Abdal ve Seyyadlar vardi Sah Ismail, bütün bunlari kendisine baglamisti Bu gruplar, sadece onun propagandasini yapmakla kalmiyor, ayni zamanda “Nezir” adindaki vergiyi de muntazaman ona ödüyorlardi Rumelideki Seyh Bedreddin taraftarlari da bunlarla birlikte hareket ediyorlardi Bunlar, Sünnî Müslüman’i öldürmek kâfir öldürmek kadar gazâdir, sevabtir diyorlardi Farkli dinî kimlik tasiyan bu gruplar, her an Sah Ismail’in gelmesini bekliyorlardi Bunlar, “Sah Sah” diye Osmanli’yi yikmak isterlerdi
g O, Osmanli idaresinin, II Bâyezid döneminin sonlarinda nasil bozulup dejenere oldugunu da anlatir Devlet adamlarinin vergi ve gelirden baska bir sey düsünmediklerini, “halkin bir kisminin yokluktan öldügünü” belirterek, halki idare edenlerin “azgun ve bozgun” oldugunu ifade eder
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|