Şengül Şirin
|
Cevap : Mirac - Meâric
Bu noktada önemle kaydedilmesi gereken bir şey daha vardır: Buhari'nin beyanına göre, Hz Aişe "Peygamberimiz Mirac'da Rabbini gördü mü? sorusuna şu cevabı vermiştir: "Sorduğunuz soru tüylerimi ürpertiyor Öyle şey olur mu? Her kim, Muhammed, Rabbini gördü derse yalan söylemiş olur Allah şöyle buyurmuştur: 'Gözler, Allah'ı idrak ve ihata edemez Fakat O, bütün gözleri ihata eder " (En'**, 103)
Görüşlerden herhangi birini ne ret, ne de kabul durumunda değiliz Doğrusunu Allah bilir Bizim bilmemiz ve kabul etmemiz gereken şudur: Hz Peygamber, Mirac'da, Yaratıcı'nın huzurunda, başka hiçbir faninin mazhar olamadığı bir mertebeye ulaşmış ve ilahi lütufların en yükse-ğiyle taltif edilmiştir Bunun mahiyeti, başka bir ifadeyle, "nasıl?"ı, Allah'la O'nun arasındadır
Mirac'ın ruhsal bir yolculuk mu, yoksa ruh - be^en beraberliğinde gerçekleşmiş bir yolculuk mu olduğu hususu, sahabiler arasında bile tartışılmıştır Bu konuda, başlangıçtan beri iki görüş vardır Birinci görüşe göre, Miraç bir ruhsal olaydır Hz Peygamber'in göklere yükselişinin bedenle bir alakası yoktur Bu görüşün en büyük temsilcisi Hz Aişe'dir O'na göre Miraç olayında Hz Peygamber'in bedeni yatağından hiç ayrılmamıştır, (bk İbn Hişam, 1/397^102)
Yükselişin ruhsal olduğunu söyleyenler Kur'an'ın İsrâ Suresi 60 ayetine dayanıyor Bu ayet, sadece Mirac'ın değil, İsra olayının da rüyada gerçekleştiğini söylemektedir
Miraç gibi yüce bir erişin rüya olarak düşünülmesi onun değerini küçültücü bir yaklaşım olarak görülmüş ve buna karşı çıkılmıştır Oysa ki, rüya bizim uyanıklık dediğimiz keyfiyetten çok daha yüksek bir boyuttur ve realiteyle temasta, uyanıklığın çok ilerisindedir Gerçek rüya, özellikle nebilerin rüyaları, benliği en ileri idrak alanlarına taşır O halde, Mirac'ın bedenle değil, rüya halinde gerçekleştiğini söylemek onun şanını küçültmek değil, tam aksine, yüceltmektir
Olay, Hamidullah'ın güzel ifadesiyle, şöyle özetlenebilir: "Bu mucize, tamamen ruhsal — manevi alanda cereyan etmiş bir olaydır ve bu olayın tasavvufı manada olmak üzere açıklanıp ortaya konması gerekir Miraç, asla bir coğrafi ve turistik seyahat gibi ele alınamaz " (Hamidul-lah, İslam Peygamberi, 1/143)
İkinci görüşe göre, bu yükseliş bedenle birlikte olmuştur
Tasavvufta hâkim olan izah şekli, insilah—i külli kavramına dayanır Buna göre, göklere yükseliş maddi unsurlardan oluşan cesed-i unsun ile değil, ama büsbütün cesetsiz de değildir Hz Peygamber, Mirac'a, cesed-i latif (maddi olmayan ceset) ile gitmiş, yolculuğu tamamlanınca, yeryüzünde bıraktığı maddesel cesedine geri dönmüştür Bu anlayış, sonuçta Mirac'ı ruhsal kabul etmekten başkası değildir
Görüşlerden hangisi esas alınırsa alınsın, Miraç, mucize varlığını korur ve bir iman konusu olur; O, "turistik ve coğrafi" bir seyahat değil, mistik bir yükseliştir ve bu yükselişten beklenen sonuçlar, beden ve madde kavramı etrafında değil, ölümsüz benlik, yani ruh etrafında küme-lenmektedir
Yükselişin bedenle gerçekleştiğini, söyleyenler, Mirac'la ilgili hadislerdeki Burak adlı bineğe dikkat çekerler Hadisteki tanımına göre Burak, "Merkepten büyük, katırdan küçük bir binektir ki, ayağını, gözünün görebildiği en ileri noktaya basar " Bu tanım da Burak kelimesinin Arapça'daki Berk (şimşek) kelimesinden türediği dikkate alınırsa, hadiste bize anlatılmak istenen şeyin, maddi ölçülerin üstünde bir sürat olduğu söylenebilir Bu da, Burak'ı bir maddesel kütle olmaktan çok, Miraç yolculu-ğundaki süratli intikali anlatmada bir sembol olarak alabileceğimizi gösterir
Şimdi biz, madde ve akıl ölçülerinin çok ötelerinde olan Miraç olayının "nasıl" ve "neredesi"ni, Allah ve Hz Peygamber'in bilgisine bırakarak Mirac'ın hadisler tarafından gösterilen seyrine ve bu mucize yoluculuk sırasında Hz Peygamber'in insanlık adına elde ettiği sonuçlara bir göz atalım:
Her şeyden önce şu noktaya, altını çizerek dikkati çekmek isteriz: "Miraç, Hz Muhammed'in eşsiz şahsiyetini, benliğinde taşıdığı hudutsuz insan sevgisini ve nihayet insanlığa verdiği hizmetin büyüklüğünü göstermesi bakımından da emsalsiz bir değere sahiptir Bir Müslüman velinin, Hintli Gengûhi'nin işaret ettiği gibi hiçbir fani Mirac'da ulaşılan yüce mertebeyi elde ettikten sonra tt krar bu noksanlıklar ve ıstıraplar dünyasına geri dönmeyi aklından geçirmez Fakat, Hz Peygamber, varılabilecek en yüksek makama ulaştığı halde, insanlığa hizmet için tekrar bu çileli dünyaya geri gelmiştir Bu, O'nun insanoğluna hizmeti, kendi rahatına tercin ettiğinin en açık delilidir
İslam'ın ruhsal yükseliş ve manevi kemal kurumu olan tasavvuf, Mirac'ın bu yönü üzerine ısrarla durmakta ve Hz Peygamber'in Mirac'da ortaya koyduğu bu tavrı, Kur'an ahlakının en tipik belirtisi olarak değerlendirmektedir
Kur'an buna İşar (başkalarının iyiliğini kendi rahatına tercih) ahlakı demekte ve bunu peygamberlerin en önemli özelliklerinden biri olarak kaydetmektedir ~($k İşar md ) Mirac'ı tamamlayan Hz Muhammed, Mekke'ye döndüğünde gerek Müslümanlar ve gerekse müşrikler tarafından birçok soruya muhatap oldu Putperestler, Hz Peygamber' i imtihan için O'na Kudüs ve civarı, hatta ö sıralarda yolda bulunan ticaret kervanlarıyla ilgili sorular sordular Hz Peygamber, bunların hepsine net ve kesin cevaplar verdi
Bazı İslâm bilginleri, İsra ayetinin geçtiği İsra süresindeki 12 emrin, Miraç sırasında vahyedildiğini ve bunların Musa'ya gelen 10 emre mukabil Muhammed ümmetine geldiğini söylerler, (bk İsra, 30 — 38)
Miraç olayı, Mekke devrinin sonlarına doğru, Taif'te Hz Peygamber'in taş yağmuruna tutulmasının ardından, O'na bir tür Tanrısal mükâfat olarak vücut bulmuştur
İsra ve Miraç, İslam tarihinde doğrudan veya dolaylı yüzlerce eserde ele alınmıştır Sufı yazarların en büyük ilham kaynaklarından biri de Mirac'dır Mirac'da sergilenen ruhsal yolculuğun etkisiyle yazılmış şahaserlerin biri ve belki de en büyüğü çağımızın Mevlana'sı diye anılan Muhammed İkbal (ölm 1938)'in ölümsüz eseri Cavidnâme' dir
Batı'da Mirac'ın etkisiyle yazılmış en büyük eser, Dan-te'nin İlahi Komedya'sıdır
Dante üzerine Mirac'ın ve kişi olarak da Dante ile çağdaş sayılabilecek İbn Arabi'nin etkileri ciddi çalışmalara konu edilmiştir İtalyan bilgini E Cerrulli, 1949'da Vatikan'da yayınlanan eseri İl Libro della Scala'da İlahi Komedya'nın kaynakları üzerinde durur ve en büyük etkiyi Ortaçağ Avrupası'nda Arapça'dan tercüme edilen Kitab el-Mirac adlı esere mal eder
Cerrulli'nin bu çalışması, bir başka oryantalist olan Asin Palacios'un 1920'de yayınlanan islam and the Divine Comedy adlı eserinde ortaya koyduğu görüşleri bir kez daha vesikalandırmıştır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|