Konu: Ayak
Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Ayak

Eski 06-03-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Ayak



—Mak san MERKEZLEME PiMİ' nin eşanlamlısı || Biyel ayağı, iki kızak yolu arasında ya da bir pistonun ekseni üzerinde yer değiştiren bir kancaya eklemle bağlanmış biyel ucu




—Marangl Basit bir iskemlede dört dikmeden her biri

—Matbaac Dikdörtgen biçimli harf kalıplarında, harf kabartmasının bulunduğu yüzün tam karşısında yer alan oluklu bölüm — -

—Mim Bağlı gömme ayak, tabanı ya da başlığıyla bir sütuna ya da başka bir gömme ayağa bağlanan ayak

|| Çeşme ayağı, fıskiye teknesini taşımaya yarayan ve kimi zaman üstünde konsollar, figürler bulunan, yuvarlak ya da pahlı düşey öğe

|| Gömme ayak, duvardan küçük bir çıkıntı yapan, genellikle bir taban ve bir başlıkla donatılan düşey yapı öğesi (Eşanl Pi-LASTR)

|| incelen gömme ayak, üst bölümü altından daha dar olan gömme ayak

|| Kalınlaşan gömme ayak, tepeden tabana doğru daralan gömme ayak || Kıvrımlı gömme ayak, girintili bir açı oluşturan gömme ayak

|| Taşkın gömme ayak, tabanı ve başlığı olan gömme ayak

—Mobc Ayak arası, masa, koltuk, konsol gibi eşyaların ayakları arasındaki boşluk —Bir mobilyanın ayaklarını birbirine bağlayan başlık ya da çapraz bağlama

—Müz Çalgı yapımcılığında, orgun birtakımının en pes ses veren borusunun uzunluğunu hesaplamaya yarayan ölçü birimi (Sekizayak'lık [8'] birtakım, en uzun borusu [do] 8 ayak 2,66 m boyunda olandır Ayrıca 32,16 ve 4 ayaklık takımlar da vardır Bu sistem, başka çalgılara da uyarlanmıştır Örneğin, klavsende tellerin kuramsal uzunluğu bu yöntemle belirlenir Sekiz ayak, klavsenin ana takımıdır Dört ayaklık 4 takımlı klavsenlerde, teller yarı yarıya kısaltılmıştır ve bir oktav daha tiz ses verirler Onaltı ayak'\ık takımlı klavsenlerde, teller bir oktav daha peştir)

—Ormanc Gövde ayağı, ağacın gövdesinin dip kısmı ile kökleri arasında kalan' toprak üstü bölümü (Gövde ayağı, bazı tropikal ağaç türlerinde çok gelişmiştir Türkiye'de çınar ve meşe gibi büyük çaplı ağaçlarda gövde ayağına rastlanır) —Oto ve Dy Kaya ayağı, otomobil ya da demiryolu araçlarında tavanı taşıyan ve panolarla kapıların bağlanmasına yarayan karoseri dikmesi

—Oy Ayak hoplamaca -> ATLAMA BACAK OYUNU

—Olçbil KADEM'in eşanlamlısı

—Kenarı bir foot (30,4 cm) olan bir kübe eşdeğer hacim ölçüsü birimi (Genellikle buzdolabı ölçülerinde kullanılır)

—Pato\ Çukur ayak, ayak tabanı kubbesinin aşırı çukurlaşması ve bunun yanı sıra genellikle parmakların tırmık biçimini alması (hemen her zaman iki ayakta birden olur)

|| Düztaban ayak, ayak tabanı kubbesi çökmüş ayak (Normalde topuk ve ayak tarağı kemiklerinin gerilmesini sağlayan kasların yetersizliğinden ileri gelir)

—Saatç Baskının ve şasenin konumunu duyarlı bir biçimde ayarlayan silindir biçimindeki küçük parça

—Seram Fırınlama levhalarını alttan desteklemeye yarayan değişik boyutlarda, pişirilmiş topraktan, ateşe dayanıklı silindir

—Sey oy Ayak kuklası, XVI yy metinlerinde adı geçen bir kukla türü (Bk ansikl böl) j\Ayak oyunu, XIX yy'da bale gibi batı kaynaklı sahne danslarına verilen ad

—Spor Ayak çırpma, suda ilerlemeyi kolaylaştıran, bacakları sırayla vurma hareketi |\Ayak değiştirme, sol ayakla sekerek adım alıp, sağ ayak sol ayağa yakın mesafede yere konarak ve tekrar sol ayakla bir adım atılarak gerçekleştirilen hareket |\Ayak kündesi, yağlı güreşte bir oyun (Yerde duran rakip, yere çökmeden bacaklar arasından yakalanıp göbek hizasına kadar kaldırılır ve sırtüstü çevrilir (Yüksek künde de denir) ||Ayak oyunu,sporcunun etkili biçimde rakibini^aldatmak amacıyla yaptığı ayak hareketleri

|| Ayağında top tutmak, futbolda, topla gereğinden fazla oyalanıp topu zamanında bir başka yere aktarmamak \\Ayakla köstek, yağlı güreşte bir oyun (Rakibin bir ayağını iki bacak arasına sıkıştırıp kilitleme ve hareketini engelleyerek, sırtüstü çevirme) |\Ayakta pedal, bisiklet yarışçısının, bisikletini, seleden kalkıp, vücudunun tüm ağırlığını önce bir pedala, sonra öbürüne vererek sürmesi

—Tarım mak Kültivatör ayağı, kültivatör-de, gövde ve uçdemirinden oluşan ve toprağı yırtarak işleyen, yaysız, yarıyaylı ya da yaylı parça (Ayağın iç derinliği 25 cm'yi geçmez; ancak, özel amaçlarla kullanılan ağır kültivatörlerde derinlik 35 cm'yi bulur)

—Tasav Ayak mühürlemek,mevlevilik ve bektaşilikte şeyhe saygıyı simgeleyen bir duruş biçimi (Bk ansikl böl) —Tek res ve Mak san Pergel ayakları, bir pergelin kolları —Bir oran pergelinin devingen cetvelleri

—Tekst Belirli bir desene göre çözgü iplikleri arasından geçirilen atkı ipliklerinin durumu; aynı hareketi yapan çözgü ipliklerinin geçirildiği gücü çerçevesi; mekikli dokuma tezgâhlarında, basılınca gücü çerçevesini aşağı indiren pedal ¡¡Ayak aramak, kopan atkının ağızlıktaki yerini saptamak amacıyla makineyi geri almak Çoğu tezgâhta bu işlem otomatiktir,

|| Ayak hareketi, dokuma sırasında aynı gücü çerçevesine geçirilmiş çözgü tellerinin birlikte kalkıp inmesi

|| Ayak hazırlama, gücü tellerinin belli bir desene göre ayaklara takılarak, tahara hazırlanması || Ayak kaçığı, aynı gücü çerçevesine bağlı çözgü ipliklerinin, bir arıza nedeniyle düzenli hareketini yapamamasından kaynaklanan desen bozukluğu

|| Ayak kolu, el tezgâhlarında ve ilkel otomatik tezgâhlarda, gücü çerçevelerinin hareketini sağlayan tahta ya da döküm kol

|| Ayak kontrolcüsü, belli bir desene göre gücüleri hazırlayıp İşin taharlanmasını ve tarak dişlerinden geçirilmesini sağladıktan sonra, atılan ilk mekiklerle gücülerin doğru çalışıp çalışmadığını kontrol eden uzman işçi ilk 5 cm'lik dokunmuş kumaş üzerinde desen kontrolünü yapar, yanlış geçirilmiş çözgü teli varsa bunları bulup düzeltir

|| Ayak sayısı, dokunacak kumaşta, aynı hareketi yapacak gücü tellerinin geçirildikleri gücü çerçevelerinin tümü ||Ayak tahtası, dokumacının üstüne bastığı, dokuma tezgâhı boyunca yerden 5 cm yükseğe yerleştirilmiş tahta

—Terz Baskı ayağı, dikiş makinesinde, malzemenin platin üzerinde düzgün olarak yayılmasını sağlayan parça

—Tıp Ayakta tedavi, hastanın günlük çalışmalarını aksatmadan ya da çok az zamanını alarak yapılan tedavi; hasta yatağa ya da hastaneye yatırılmadan yapılan tedavi

|| Ayakta anestezi, sağlığı yerinde bir kişiye, ameliyat sırasında ya da sonrasında herhangi bir sakınca doğurmayacağı öngörülerek, hastaneye yatırılmadan ya da birkaç saat için yatırılarak çok kısa bir sürede yapılacak yerel ya da genel bir cerrahi müdahale için yapılan anestezi

—Vet Hayvanlarda bacakların son kısmı (Bk ansikl böl)

—Yumş bil Yumuşakçaların sürünerek ilerlemek için dayandıkları karın uzantısı (Bk ansikl böl) a —Zool Karada ya da suda yaşayan, yürüyen, koşan, sıçrayan ya da tüneyen hayvanların bu işe elverişli organı

—ANSİKL Anat Ayak, bacağın alt bölümündeki iki kemiğe kavalkemiği-bilek ek-lemiyle bağlanır Ayak iskeleti de elinki gibi üç bölümden oluşur: arkada bulunan ayakbileği, iki sıra halinde dizili yedi kısa kemikten yapılmıştır; arka sırada aşıkke-miği ile topukkemiği, ön sırada küpsüke-mik, kayıksıkemik ve üç tane köşelikemik yer alır; ortada bulunan ayaktarağı beş uzun kemikten oluşur; önde parmakke-mikleri bulunur Ayak iskeleti yere düz oturmaz; önden arkaya doğru ve yanlamasına içbükey bir kubbe biçimini alır (taban çukuru), öyle ki ayağın yalnız iki ucuyla dış kenarı yere değer Ayağın yumuşak kısmı ikiye ayrılır: ayaksırtı ve taban Ayaksırtı, ayak kaslarının bağlanma yeri ve parmakların ekstensor kas kirişlerinin ve bacak ön kasının geçit yeridir Daha karmaşık olan taban üç bölüme ayrılabilir: iç, orta ve dış Bunların içinde birçok kas, fleksor kiriş, damar ve sinir yer alır

—Balıkç Kanadın ve yüzgecin tersine, ayak, uç kısmıyla gerek hareket edebilmek için yere, gerek bir yere tutunabilmek için çeşitli katı cisimlere değmeye yarar Dokunacın tersine ayak daima aralarında birbirine eklemli bir dizi katı bölüt-ten oluşur; ayrıca dallanmış da olabilir (parmaklar, eksopoditler, vb) Belli sayıda çift ayağa sahip olmak eklembacaklıların ve dörtayaklı omurgalıların temel özelliğidir Tek ayaklı ya da ayağı bedeninin ortasında bulunan hiçbir yaratık bilinmemektedir

—Bayınd Ayaklar bir temelden ve dikdörtgen kesitli bir som duvardan oluşur; ayakların bir akarsu içinde olması durumunda bu som duvar, genellikle bir ön mahmuz ve bir arka mahmuzla uzatılarak, suların ve yüzen cisimlerin kolayca akması ve kazılma etkilerinin azalması sağlanır Ayaklar genellikle kâgir, beton ya da çoğunlukla kesme taşla kaplanmış betonarmeden yapılır Bir başka ayak türü, temel üstünde, üst bölümleri enine masif parçalarla birbirine bağlanmış bir dizi sütundan oluşur Ayaklar, köprünün boyuna eksenine dik olmayabilir Gerçekten de köprünün konumuna göre, ayakların iç biçimleri ve yapıları farklılıklar gösterir Kenar ayaklar, bir köprünün dikkatle incelenmesi gereken bölümleridir Koşullara bağlı olarak, bunların biçimleri büyük değişiklikler gösterebilir Köprüde, kemerler, tonozlar ya da tahliyeler sözkonusu olabilir; dolayısıyla kenar ayağın görevi bu farklı yapıları taşımak ve genellikle toprağın uyguladığı itme kuvvetlerini karşılayarak köprüyü, kendisini çevreleyen araziye bağlamaktır Kemerler ya da tonozlar sözkonusu olduğunda kenar ayak bu öğelerin itme kuvvetlerini karşılar Kenar ayaklar kâgir, beton, betonarme ve gereğinde öngerilmeli beton olabilir En yaygın kenar ayaklar, bir "alın" duvarından ve konumlarına göre "kanatlı" ya da "köşeli" denilen yan duvarlardan oluşur —Esk sil


—Esk Yun ed Ayak, iki yarım-ayağa bölünür; ayağın iki bölümü arasındaki yoğunluk farkı hiçbir karşıtlık yaratmaz: ritim yalnızca uzun ve kısa hecelerin almaşmalı biçimde art arda gelmesiyle sağlanır Her ayakta, hecelerden biri ritmi sağlayan bir vurma'nın karşılığıdır (kuvvetli zaman), öteki heceyse kaldırma'nm karşılığıdır (zayıf zaman) Kuvvetli zamanın başta gelmesi durumunda ritim inici'dir; tersi du-rumdaysa ritim çıkıcı'dır Uzun heceler iki, kısalar bir sayıldığına ve ayaklardaki hece biriminin altıdan az ya da çok oluşuna göre basit ayaklar, bileşik ayaklar ya da ölçüler ayırt edilir

Basit ayaklarda şunlar bulunur:

1 iki yarım-ayağın aynı ölçü birimini simgelediği eşit ayaklar (pyrrikhe, spondeios, daktylos, anapaistos, proke-leusmatikos, khoriambos);

2 yarım -ayaklardan birinin ötekinin iki katı değere sahip olduğu çifte ayak (iambos, trok-haios, tribrakhys, molossos, ditrokhaios, ionia);

3 yarım-ayaklardan birinin ötekinden bir buçuk kat değerli olduğu sesqui-alter ayaklar (krikitos, bakkheios, antibak-kheios) Ender olarak kullanılan öteki ayaklarda, iki yarım-ayak arasındaki ilişki üçte bir (amphibrakhys) ya da dörtte üçtür (epitritos) En sık kullanılan ayaklar spondeios, daktylos, anapaistos, iambos, trokhaios ve tribrakhystir

—Folk Ayak kösteğini kesmek Çocuğun iki ayağı pamuk ipliğiyle bağlanır, cuma günü bir caminin önüne götürülür Anne ya da baba elinde bir bıçak ya da makasla bekler Cuma namazından çıkan ilk kişiye bu iplik kestirilir, ipliği kesen, ardına bakmadan oradan uzaklaşır Çoğu kez çocuk yürüyene değin bu iplik ayağından çıkarılmaz Kimi yörelerde daha törensel uygulamalar vardır Cuma sela-sı verilirken annesi çocuğu bahçeye çıkarıp kıbleye doğru yere bastırır Kösteği kesecek kadın dualar okur, anneyle çocuğun çevresine kara saplı bıçakla bir daire çizer Çocuğun annesi ne yaptığını sorduğunda: "çocuğun ayak kösteğini kesiyorum" der Soru ve yanıt üç kez yinelenir Ondan sonraki iki cuma daha aynı uygulama yapılır Üçüncü cuma çocuğun ayağı pamuk ipliğiyle bağlanıp, kös-tekçi kadına kestirilir

—inş Yükler bir noktada toplanıyorsa, bunları karşılayan desteğe dikme adı verilir Böyle bir desteğin kesiti küçük olabilir ve ahşap, taş, metal ya da beton bir öğeden oluşabilir Yükler bir noktada toplanmıyorsa ayak adı verilen kâgir bir taşıyıcıya başvurulur Örülen ya da kaplamalı taş dolgu sistemiyle yapılan ayak, dört yüzlü bir duvardan farksızdır Bu nedenle ayak diye nitelendirilen ve tek parçadan oluşan desteklerin birçoğu, gerçekte birer dikmedir Sütun' daha karmaşık bir öğedir: ister tek parçalı olsun, ister damar yönüne dik taş dilimlerinin üst üste yerleştirilmesiyle oluşsun, sütun bir dikmedir; örülerek oluşturulmuşsa, sütun, ayak adını alır Mısırlılar'ın yaptığı "ayakların pek çoğu, gerçekte kare kesitli dikmelerdir

Bir heykelden yapılmış bir payandası olan osiris ayaklarıysa kuruluş bakımından gerçek ayaklardır Tuğladan yapılmış Mezopotamya "sütunları" som olduklarından yuvarlak ayakları andırır Bir revak ya da sıra kemerler üzerinde yükselen duvarı, dikme sütunlar ya da ayaklar taşıyabilir (Erken Latin uygarlığından ve Bizans'tan Ortaçağ'a değin bunun sayısız örneği vardır) Daha sonraları, kalın tonozlar yapılması, som destekler gerektirmiştir: Roma döneminde ayak, haç biçimini alarak gömme sütunlarla güçlendirilmiştir

Gotik duvar ustalarının, itme kuvvetlerini belirli bir noktada toplama eğilimi, tapınaklarda taç biçiminde düzenlenen, sahınlarda dizi halinde sıralanan sütun-dikmelere ulaştı Ama genellikle, basit bir sütun biçiminde yapılsa bile destek, sütuncuk demetiyle ince bir görünüm verilmeye çalışılan, İç bölümü taş dolgulu kalın bir ayak olarak kaldı, işlevi birçok yükü karşılamak olan ayak, Ortaçağ sonunda, dalgalı ya da prizma biçiminde öğelere doğru gelişti Klasik mimarlar, sütunların noktasal işlevini duvar -ayağın sağlamlığından ayırmayı ustaca başardılar; barok dönemde sürdürülen araştırmalar, ayağın sunduğu olanakları artırmaya yöneldi

—Kur tar Ayak divanı, padişah dışında herkes ayakta durduğu ve görüşülen iş de ivedi karara bağlandığından bu toplantı "ayak divanı" diye anıldı Ayak divanı genellikle Topkapı sarayı'nda, Ba-büssaade önünde toplanırdı Başlangıçta padişahın önemli gördüğü bir konu ya da bir yolsuzluk nedeniyle kurulan ayak divanları, sonraları daha çok askerin ayaklanması ve ender olarak da halkın yakınmalarını dinlemek üzere gerçekleştirildi Kanuni Sultan Süleyman, halkın şikâyeti üzerine istanbul'un artan su gereksiniminin karşılanmasını sağlamak ve hacca giden bir türk gemisini ele geçiren Malta şövalyelerine karşı önlem almak amacıyla iki ayak divanı düzenledi Ancak, hükümdarların askerin ya da halkın baskısı sonucu kurmak zorunda kaldıkları ayak divanları çok daha önemlidir Murat IV döneminde kurulan üç ayak divanının birincisinde, sadrazam Topal Recep Paşa'nın kışkırttığı yeniçeriler, genç padişahı ayak divanına çıkmaya zorladılar Sadrazam Hafız Ahmet Paşa'yı gözü önünde parçaladıkları gibi, memurlukların satılmaması ve devlet dairelerine işi düşen halktan rüşvet alınmaması konusunda da padişahtan söz aldılar, ikincisinde, sadrazam Hüsrev Paşa'nın Tokat' ta idamı üzerine ayaklanan yeniçeriler, saraya yürüyerek Murat IV'ten ayak divanı istediler Hüsrev Paşa'ya karşılık defterdar Mustafa Paşa'nın, yeniçeri ağası Hasan Halife'nin ve musahip Musa Çe-lebi'nin başlarını istediler ve bunları alıp öldürdüler

Ayrıca, sağ olup olmadıklarını anlamak için saraydaki şehzadeleri görme isteğinde bulundular Şehzadeleri gördükten sonra padişaha güveneme-yeceklerini bildirdiler, şeyhülislamla sadrazam Recep Paşa'nın kefil olmaları üzerine de dağıldılar Üçüncüsü, bu kez padişahının isteği doğrultusunda Sinan Paşa köşkünün bahçesinde toplandı Sadrazam, şeyhülislam, kazasker, nakibüleş-ref, bilginler ve Yeniçeri ocağı ağalarının katıldığı divanda padişah, ocak ağalarına itaat andı içirdi Mehmet IV döneminde, piyasaya sürülen "züyuf akçe" nedeniyle padişahı ayak divanı kurmaya zorlayan esnaf ve halk, sadrazamın görevden alınmasını sağladı (1651) Ayak divanlarının sonuncusunu yine Mehmet IV döneminde Abaza Hasan Paşa'nın kışkırttığı Anadolu'daki paşaların sadrazam Köprülü Mehmet Paşa'ya karşı ayaklanmaları üzerine kuruldu (1658) Erdel seferinde bulunan sadrazamı Edirne'ye çağıran padişah, otağı hümayunda toplanan ayak divanında Anadolu'daki ayaklanmacılar üzerine asker gönderilmesini istedi Padişahın buyruk niteliğindeki bu isteği hazır bulunan devlet erkânı tarafından oybirliğiyle kabul edildi

—Mad oc Ayak, yürüyen tahkimatlardan ya da demir direklerden oluşan sistemli destek hatları kurularak, baş ile dip arasında boydan boya açık tutulur Daha önce işletilmiş bölüm olan ayak arkası ya tümüyle göçertilir ya da doldurulur Şantiyenin boyuna ve yerel kullanımlara göre uzun ayak, kısa ayak ve çok kısa ayak ya da küçük ayak biçiminde bir ayırım yapılabilir

Uzun ayaklarla işletme yöntemi özellikle kömür ocaklarında kullanılır; ayrıca potas ve fosfat ocakları da bu yöntemle işletilir En iyi koşullarda günlük üretim 6 000 ile 8 000 t arasında değişir

Ayak arınının uç yollarına göre aldığı konumu ve eğimi göz önüne alınarak bir sınıflandırma yapılırsa şu türler sayılabilir: ilerlemeli ayaklar (yollar arını izler), dö-nümlü ayaklar (yollar önceden kazılmıştır), yükselen ayaklar (yatay arın), katman eğimli ayaklar (en büyük eğimli hatta göre arın)

—Mobc Ayağın şekli ve süslemesi genellikle bir mobilya ya da eşyanın yapılış tarihinin belirlenmesini sağlar Eski Mısır' da ayaklar, hayvan ayağı biçiminde, Ro-ma'daysa parmaklık ya da aslan pençesi görünümündeydi Ortaçağ'da, dikmelerin uzantısı olarak dörtgen kesimliydiler Rönesans'tan başlayarak, bağlama ku-şaklarıyla birleştirilmiş yassı yuvarlakların üstünde duran, tornaya çekilmiş ayaklar ortaya çıktı Bağlama kuşakları ve ayakların bütününe ayaklık adı verilirdi Ayaklar, kimi zaman Antikçağ'dan esinlenilerek karyatit, düşsel yaratıklar ya da sütun şeklini aldı XVII yy'da ayaklar, parmaklık, ayaklık ya da ters çevrili konsol biçiminde, çok ender olarak da tornalanmış olurdu XVIII yy başında ve Louis XV döneminde, ince marangoz işi mobilyalarda, S biçiminde kıvrıntılı bir görünüm alan ayak, bir geyik toynağına dayanıyor ya da bronz bir kübün taşıdığı bir kıvrımla bitiyordu Louis XVI döneminde, yeniden dikleşip sarmal ya da düşey yivlerin yer aldığı topaç biçimine büründü, imparatorluk döneminde, antik mobilyalardan esinlenildi Restauration dönemındeyse yeniden burmalı (bazen kılıç şeklinde) bir görünüm aldı XX yy'da ayaklarda düz çizgiler ağır basmaktadır —Sey oy Ayak kuklası hakkında kesin bilgi yoktur Bir görüşe göre Fransa'da marionettes à la planchette, italya'da fan-tocclni denen türdür

Bu kukla türünde, bir ucu yerdeki tahtaya çakılı sopaya, öteki ucu oynatıcının ayağına bağlı ip üzerinde, iki kukla vardır Oynatıcı ayağını çektikçe ip gerilir, kuklalar hareket eder Bir görüşe göre de Anadolu'da günümüzde de rastlanan bir türdür Kuklacı düz bir yere boylu boyunca uzanır Dizlerine bir büyük kukla bağlamış, eline iki küçük kukla almıştır Ayaklarını bükünce, dizlerine bağlı büyük kukla, elindekilerin arasına girer, üçü birlikte oynatılır

—Tasav Şeyhin huzuruna yalınayak çıkan mürit, ellerini çaprazlama omuzlarına koyar, sağ ayak başparmağını sol ayak başparmağına bastırarak ayak mühürler Bu duruşla mürit, şeyhin emrinden çıkmayacağını ve emirlerini tam olarak alana kadar mühürlenmiş gibi duracağına anlatmış olur iran kültüründe kölenin efendisi, öğrencinin öğretmeni, müridin şeyhi huzurundaki bu saygı duruşu, Mev-lana'nın babası Bahaeddin Velet*'in öğ-retisiyle Anadolu'ya geçmiş ve mevlevi-likte buna 'niyaz durmak' denmiştir

—Vet Ayak, anatomide, hayvanların art bacaklarında iç dizin altındaki kısımdır Zooteknide ise ayak dört bacakta da toynakların (atlarda) ya da tırnakların (geviş-getirenlerde ve domuzda) kapladığı son parçadır

Atta toynak, yerde ona doğru 45° eğik duran, hemen hemen silindirimsi bir ke-' *** koni biçiminde, boynuzsu maddeden bir kutudur Dış yüzü pürüzsüz ve cilalı gibidir, buna çeper denir; alt yüzünde çukur bir taban ve kabarık bir çatal bulunur, iç yüzünde ise lameller ve gözenekler vardır, bu sayede toynak parmak kemiklerine sımsıkı bağlanır

Atın ayağında birtakım bozukluklar, kusurlar olabilir; bunlar şöyle nitelenir: ayak çok iri olursa, büyük ayak; tersine olursa, küçük ayak; ayağa kule biçimi verecek tarzda bütün kısımların biniştiği ya da kaynadığı sıkı topuklu dar ayak, yani yüksek ayak, canlı kısımlara basınç yaparak topallamaya yol açar Ayak alçak topuklu olabilir, bu, öncekinin tersi bir kusurdur; buna ek olarak ayak çoğu zaman geniş ya da düz taban olabilir ve burkulmalara yol açar Dolu ayak düz tabandan da öte bir şeydir, bombeli ve çıkıntılıdır ve genellikle arpalama sonucunda olur Halkalı ayak'\a, çeperin üzerinde çepeçevre ardışık dalgalanmalar vardır Kaba ayak' ta, boynuzsu madde kalın, yumuşak ve nemlidir Zayıf ayak'ta, boynuzsu kısım ince ve kurudur, kolayca çatlar ve yarılır; bu durumda ayak yarılmış denir; böyle ayağa çivi zor girer ve zor tutunur Ucu içeriye dönük ayağa içe çarpık ayak, tersine dışa çarpık ayak denir; her iki halde de atın bir ayağı öbür ayağın nalıyla yaralanabilir


Ayakta çok çeşitli hastalıklar olabilir: önce nalbantın kusurundan kaynaklanan çivi batması, çivi yarası, yanık gibi kazalar olabilir; hayvan bir çivi* ya da cam kırığı gibi bir şeyin üstünde yürürse gene ayak yaralanabilir Toynak çeperi çok kuru ya da çok ince olursa ya da taç kısmı yaralanmışsa toynak yarılabilir ve bu da hep uzunlamasına olur ve taç kısmından başlar: tırnak çatlağı denen bu kusur tırnak kabuklanması yapabilir Ayakta boynuzsu kısmın altı kan toplayabilir; arpalama denen bu hastalığı karıncayuvası ya da yeniay denen rahatsızlıklar izler Nihayet ayağın derin eklemine (üçüncü parmak kemiği ile kayıksı kemik arası eklem) süreğen bir artrit yerleşebilir ki, buna kayıksı kemik hastalığı denir

—Yumş bil Yumuşakçaların üç büyük sınıfı, ayağın biçimine ve duruşuna göre belirlenir Karındanbacaklılar'da ayak bütün karın yüzeyini kaplar ve gerek kasılmayla, gerek kirpikli bir kenarın çırpınma-sıyla sürünmeyi sağlar Karındanbacak-lılar'da, ayak bol mukus salgılar ve birçok türde bir de kapakçıkla donanır, ikiçenet-liler'öe baltayı andıran ayaklar (bu nedenle bunlara baltaayaklılar da denir) sürünmeye (iyi kötü), kumu eşmeye ya da tutunma iplikçikleri (bisüs) salgılamaya yarar Ama ayağın en değişik olduğu sınıf kafadanbacaklılar'ö\r, çünkü bunlarda ayak baştadır ve ayrıca "tepki" ile yüzmeyi sağlayan bir huni biçimindedir; üzerinde de uçları çekmenli sekiz ya da on tane kaslı dokunaç bulunur

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla