01-03-2010
|
#2
|
Şengül Şirin
|
Cevap : Sabahattin Ali- öykü ve Roman Yazarı

Sabahattin Ali Kimdir?
25 Şubat 1907 tarihinde, bugün Bulgaristan sınırları içindeki Gümülcine kazası Eğridere köyünde doğdu Öğrenimini Balıkesir ve İstanbul Muallim Mekteplerinde yaptıktan sonra Yozgat’ta öğretmenliğe başladı Kazandığı sınavla gittiği Almanya’da Postdam ve Berlin’de öğrenim gördü Dönüşünde çeşitli okullarda öğretmenlik, Devlet Konservatuvarı’nda dramaturgluk yaptı
Hey bir zaman bakıp bakıp
Seyrine doyamadığım!
Şimdi gurbette bırakıp
Sesini duyamadığım!
Evde kapanıp kaldın mı?
Seyrana çıkıp güldün mü?
Başkalarının oldun mu?
'Benimsin!' diyemediğim!
Akıtıp gözüm yaşını
Hatırlarım gülüşünü;
Kıvırcık saçlı başını
Göğsüme koyamadiğım!
Dik yamaçların selisin,
Sen benden daha delisin,
Şimdi kimlerin kulusun?
Başını eğemediğim!
Nasıl vurgunum bilirdin,
Niçin benden yüz çevirdin?
Kimlerin koynuna girdin?
Öpmeğe kıyamadığım!
1931 yılında bölücü propaganda yaptığı ihbarı üzerine üç ay tutuklu kaldı, kovuşturma sonunda aklandı Görevine döndü, bu sırada yazdığı bir romanı yayımlamaktan vazgeçince, gazete sahibi iki tanıkla birleşerek, bir toplantıda okuduğu bir taşlamayı okunmasından 6 ay sonra ihbar etti, yargılandı ve mahkum edildi
geçmedi yare sözümüz
yollarda kaldı gözümüz
yere sürüldü yüzümüz
böyleymiş karayazımız
çiçekler açılmaz oldu
pınarlar içilmez oldu
yar bize gülmez oldu
böyleymiş kara yazımız
yalnız ona yar demiştik
onda bir şey var demiştik
o bizi anlar demiştik
böyleymiş kara yazımız
hey gönül gene bu gece
kederim geceden yüce
gel susalım beraberce
böyleymiş kara yazımız
Konya ve Sinop Hapishanelerinde yattı [Eğer, yolunuz Sinop ‘a düşerse ve halen Müze olarak gezilebilen Ünlü Sinop Cezaevinde Sabahattin Ali’nin duvarlarından sular süzülen nemli hücresini de görebilirsiniz ]
burda çiçekler açmıyor
kuşlar süzülüp uçmuyor
yıldızlar ışık saçmıyor
geçmiyor günler geçmiyor
avluda volta vururum
kah düşünür otururum
türlü hayaller görürüm
geçmiyor günler geçmiyor
dışarıda mevsim baharmış
gezip dolaşanlar varmış
günler su gibi akarmış
geçmiyor günler geçmiyor
gönülde eski sevdalar
gözümde dereler bağlar
aynadan hayalin ağlar
geçmiyor günler geçmiyor
yanımda yatan yabancı
her söz zehir gibi acı
bütün dertlerin en gücü
geçmiyor günler geçmiyor
1933'te memuriyet kaydı silindi Cumhuriyetin Onuncu Yılı nedeniyle çıkan aftan yararlanarak salıverildi
1937'deki askerliğini takiben, önce Ankara Musiki Muallim Mektebi Türkçe öğretmenliğine, ardından çevirmen, öğretmen ve dramaturg olarak çalışacağı Devlet Konservatuarı’na atandı (1938)
Çeşitli resmi kuruluşlarda 1945 yılına kadar çalıştı İşsiz kaldığı bir dönemde Aziz Nesin ile birlikte Marko Paşa’yı ve onun devamı olan mizah dergilerini çıkardı Bu dergilerdeki yazılarında, yayın yoluyla hakaret ettiği savıyla yargılandı ve mahkum oldu Yeniden memur olabilmesi için bağlılığını ispatlaması istendi ve bu amaçla 15 Ocak 1934 tarihli Varlık'ta (13 Sayı) "Benim Aşkım" başlıklı,
Sensin kalbim değildir, böyle göğsümde vuran,
Sensin "Ülkü" adıyla beynimde dimdik duran
Sensin çeyrek asırlık günlerimi dolduran
Seni çıkartsam ömrüm başlamadan bitiyor
Hem bunları ne çıkar anlatsam bir düziye
Hisler kambur oluyor dökülüyor yazıya
Kısacası gönlümü verdim Ulu Gazi'ye
Göğsümde şimdi yalnız onun aşkı yatıyor
dörtlüklerini de içeren Atatürk'e övgü şiiri yayımladı ve karşılığında MEB Talim Terbiye Dairesi Mümeyyizliği’ne atanarak işsizlikten kurtuldu (30 Eylül 1934)
Dağlar dik, çeşmeler kuru
Yarimin benzi çok sarı
Ölüm var, dönülmez geri
Yürü yağız atım yürü 
Dağlar geçilmiyor kardan
Aman yok candarmalardan
Ayrılamadım bu yardan
Yürü yağız atım yürü 
Yarim bu gece yoruldu
Kaçırdığıma darıldı
Bak daha sıkı sarıldı
Yürü yağız atım yürü 
Nasıl titriyor korkudan
Kaldırdım onu uykudan
Sesler geliyor doğudan
Yürü yağız atım yürü 
Peşime düştü takipler
Boynumu bekliyor ipler
Zeybekler seni ayıplar
Yürü yağız atım yürü  
Yurt dışında çıkmak için anlaştığı, kendisine kılavuzluk yapan Ali Ertekin tarafından, Bulgaristan sınırı yakınlarında Sazara köyü civarındaki ormanda , 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında öldürüldü Cesedi öldürülüşünden iki buçuk ay sonra (16 Haziran 1948) bulundu
Ela gözünden akan
Ateşli nazarların
Acaba acımadan
Kimi yakacak yarın?
Dudakların acaba
Kimlerle öpüşecek?
Kimler yarın acaba,
Tuzağına düşecek?
Anlıyorum, bizlerden
İntikam alıyorsun
Lakin ey kadın bilsen,
Nasıl alçalıyorsun (11 11 1926)
Sağlığında yayımlanmış dokuz kitabına, Varlık dergisinde tefrika edilen Esirler (1936) oyunu da eklenince on kitabı, yedi ciltlik bir külliyat halinde Varlık Yayınları arasında tekrar basıldı (1965/1966)
ŞİİRLERİ:
Dağlar ve Rüzgâr (1934)
Değirmen Dağlar ve Rüzgâr (1965)
Dağlar ve Rüzgâr, Kurbağaların Serenadı, Öteki şiirler (1988) tüm şiirleri
ROMAN:
Kuyucakli Yusuf (1837-1988) Çok Güzel bir Roman
İçimizdeki şeytan (1940-1982)
Kürk Mantolu Madonna (1943-1988) Çok Güzel bir Roman
ÖYKÜ:
Değirmen (1935)
Kağnı (1936-1983)
Ses (1927-1972)
Yeni Dünya (1943-1982)
Sırça Köşk (1980)
OYUN:
Esirler (1966)
BESTELENEN ŞİİRLERİ
Dağlar, Sezen Aksu - Dağlardır Dağlar
Hapishane Şarkısı - 3, Ahmet Kaya - Geçmiyor Günler
Hapishane Şarkısı - 5, Edip Akbayram - Aldırma Gönül
Kara Yazı, Ahmet Kaya - Kara Yazı
Kız Kaçıran, Ahmet Kaya - Kızkaçıran
Leylim Ley, Zülfü Livaneli - Leylim Ley
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|