Şengül Şirin
|
Kerbela
Kerbela
Hüseyin, onlara soruyordu?
— Ben kimim?
Cevap veriyorlardı:
— Muhammed Peygamberin kızı Fâtıma’nın oğlusun?
Soruyordu;
— Şeraitte bir değişiklik mi yaptım, birinizi mi öldürdüm, bir sünneti mi değiştirdim?
Hayır diyorlardı O halde diyordu, neden benim kanımı helâl biliyorsunuz? Her yanı size bırakmayın, bir er gibi, sınırlara gidip savaşayım yahut bırakın beni, Medine’ye gideyim, hiçbir şeyinize karışmadan oturayım orada Bunların hiçbirine razı değilseniz bırakın, Yezîd’in yanına ben gideyim, onunla ben konuşayım
Gene hayır diyorlardı, ya Yezîd’e biat edersin yahut seni, hem de babana düşmanlığımız yüzünden öldürürüz
Huseyn, Yezîz’in saltanatından itibaren iki şeyden birini yapabilirdi;
Zilletle yaşamak, izzetle ölmek
Huseyn, ikincisini üstün buldu Savaşa girişti Dostları, birer birer, gözü önünde öldüler Kardeşinin kolları kesildi, Fırat kıyısına düştü, on dokuz yaşındaki oğlu, param parça edildi, kardeşinin on bir yaşındaki oğlu, gözü baka baka öldürüldü, altı aylık yavrusu, kucağında oklandı Kardeşinin küçük çocuğu, bağrında can verdi Ayali esir oluyordu, açdı, susuzdu onlar gibi Fakat aslanlar gibi düğüştü ve inancına can verdi, başı kesildi, mızrağa dikildi, vücudu, atların nallarıyla ezildi, hurdahaş oldu
Bu, bir beylik davası değildi; bu bir aldanış değildi; bu, bir körü körüne tehlikeye atılış değildi Bu, bir inanç davasıydı; bu, bir anlayış örneğiydi; bu, bir şeref savaşıydı
Huseyn, biliyordu ki oyuz iki bin kişilik bir orduya yüz kişiyle karşı durulmaz Huseyn biliyordu ki kuvvete, kuvvetle karşı konur, Huseyn biliyordu ki yaşayış, ölümden çok tatlıdır Fakat gene biliyordu ki azlık, bir an içindir ve mağlûplar vardır ki zaman geçtikçe gelenleri alt ederler Kuvvet, kuvveti yense bile gerçeği yenemez, ölüm acıdır ama ******** yaşamak, ölümden beterdi
Zulme karşı durmazsa biliyordu ki gerçek bildiği yok olacak, kutlu saydığından eser kalmayacak, yüceltmek istediği alçalıp ezilecek, adı bile anılmayacak Dilediklerini yapmalarına izin verdikten sonra dostlarını, sevgilerini, yakınlarını, oğullarını, kendisini feda etmekten başka çaresi yoktu ve ayalini esir vermesi gerekti
Böylece Huseyn, yalnız inanç şehidi olmadı, şeref, izzeti nefs ve insanlık şehidi de oldu Zilletle yaşamayı kabul edenler, onun hareketini manasız bulur, onu gafil sanır, mazurdur bunlar Fakat izzetle ölmeyi bilenler, onun şehâdetini kutlar, onu, en uyanık bir er, bir fedakârlık bayrağı sayar
Abdülbaki Gölpınarlı,Gülzâr-ı Haseneyn Kerbelâ Vakası kitabından alıntılanmıştır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|