Şengül Şirin
|
Cevap : Maaş Için Ihtar
ÜCRET ÖDEMEMENİN CEZAİ YAPTIRIMI
Yazar: ÖcalKemalEVREN (*)
E-Yaklaşım / Aralık 2006 / Sayı: 41
I- GİRİŞ
İşçi ve ailesinin tek geçim kaynağı olarak kabul edilebilecek ücret, kazanılması ve giderleri karşılaması anlamında büyük bir değer taşımaktadır Bu nedenle ücretin özellikle işverene karşı korunması önem arz etmekte; işverenin bu sorumluluğunu yerine getirmemesi halinde işçi tarafından ücretlerinin ödenmesi için çeşitli kanun yollarına başvurulabilmektedir
Diğer taraftan ücretle ilgili düzenlemeler genellikle kamu düzenini de ilgilendiren türden düzenlemelerdir Bu itibarla işverenin ücreti ödememesi aynı zamanda kamu düzenine de bir aykırılık teşkil etmektedir
Açıklanan bu iki husus hakkında öngörülen hukuk normları, bir daha muhalefetin ortaya çıkmasını engellemeye çalışmakta; bu özelliği itibariyle de cezai yaptırımlar olarak kavramlaştırılmaktadır
Bu çalışmanın amacını da ücretin ödenmemesi halinde işverenin karşı karşıya kalabileceği cezai yaptırımları bir arada sunmak oluşturmaktadır Ancak önce cezai yaptırım kavramı ve ücret ilişkilerine değinmek gerekmektedir
II- CEZAİ YAPTIRIM VE ÜCRET
Cezai yaptırım genel olarak, kişinin kastı veya kusuru ile kamu düzenine aykırı eylem ve sözleriyle kişi veya kişilere yahut Devletin şahsına zarar vermesi halinde Devletin yargı erkiyle zarar veren kişinin hürriyetini sınırlaması veya mal varlığına başvurarak kamunun maddi veya manevi zararını karşılamasına yönelik kurallar bütünü olarak kabul edilebilir Buna göre cezai yaptırımı hukuki yaptırımdan ayıran en önemli farkın eylem ve sözlerin kişi yanında kamuya da zarar vermesi hali olduğu dikkat çekmektedir O halde cezai yaptırımdan söz edebilmek için kişinin eylemleri nedeniyle zarar meydana geldiğinde bu durumun aynı zamanda kamu düzeniyle de ilişkilendirilmiş olması gerekmektedir
Konumuz anlamında, ücretin içeriği itibariyle taşıdığı önem göz önünde tutularak ve kamu düzeni ile ilişkilendirildiği ölçüde, ücretin ödenmemesi veya belli ücret türlerinin ve eklerini ödenmemesi yahut ücret ödeme sorumluluğuna aykırı davranılması veyahut ücretin korunması hükümlerinin ihlal edilmesi halinde failin (işverenin) cezai yaptırımlarla karşılaştığını görmek mümkündür
Ceza hukuku sistemimiz içinde son değişikler de göz önünde tutularak, hürriyeti sınırlayıcı cezalara ve para cezalarına rastlanmaktadır Para cezaları da arttırılabilir nitelikteki adli ve idari para cezaları ile arttırılma özelliği olmayan nispi para cezalarından oluşmaktadır Ücretle ilgili olarak iş hukuku ve ceza hukuku sistemi içinde tanımlanan bu ceza türlerinin tümüne ait çeşitli yaptırımlara yer verilmiştir
Bu arada ücrete ilişkin cezalar sosyal ceza hukuku kavramı ile de bütünleştirilmiş, sosyal hukukun amacı doğrultusunda ve bu amacın uygulamada gerçekleştirilebilmesi için işçileri korumaya dönük kurallara aykırı davranacak kişilere uygulanacak ceza yaptırımlarını sağlayan hukuk dalı olarak tanımlanabilen, sosyal ceza hukukunun, iş ilişkisinin ve nihayetinde sosyal hukuk düzeninin esaslı bir unsuru olması nedeniyle ücreti de konu aldığı açıklanmıştır (1)
III- ÜCRETE İLİŞKİN CEZALAR
Ücretin ödenmemesi, eksik ödenmesi, geç ödenmesi, ücretle ilgili işlemlerin yerine getirilmemesi, bazı ücret eklerinin yahut normal çalışma dışındaki ücretlerin veya izin ücretlerinin ödenmemesi gibi hususların iş kanunlarında, bazı yönleriyle işi ilişkisini ilgilendiren sair kanunlarda ve nihayet ceza kanunlarında suç olarak tanımlandığı ve yaptırım olarak bu suçlar hakkında adli, idari ve nispi para cezalarına ve Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan bazı hallerde ise hürriyeti sınırlayıcı cezalara yer verildiği görülmektedir
Ücret-ceza ilişkisinde değinilmesi gereken diğer bir nokta, ücretle ilgili cezaların uygulamasının da ceza hukukunun temel prensiplerinin dikkate alınması gerekliliğidir Buna göre suçta kanunilik, cezanın geriye götürülemeyeceği, sanık lehine yorum vb temel ilkelerin ücretle ilgili cezaların uygulanmasında da birebir göz önünde bulundurulması gerekmektedir (2)
Bu genel açıklamalardan sonra ücretle ilgisi bulunan cezaların türlerine göre tek tek tanıtılmasına geçilebilir Bu bağlamda hürriyeti bağlayıcı (hapis) cezalarına, idari para cezalarına ve nispi para cezalarına rastlanmaktadır (3)
A- HÜRRİYETİ BAĞLAYICI CEZALAR
Hürriyeti bağlayıcı ceza genel anlamıyla suçlunun suçundan dolayı hapsedilerek hürriyetinin geçici bir süre ile yahut süresiz tahdit altına alınmasıdır İş hukuku anlamında da özellikle toplu iş hukuku alanında Sendikalar Kanunu ve Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu hükümlerinde rastlanan hapis cezaları 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun ile idari para cezasına dönüştürülmüş; böylelikle iş hukukunda failin hapsedilmesi sonucunu yaratan bir suç kalmamıştır
Ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun kimi hükümlerinin iş hukuku ile bağlantısı vardır ve bu suçlar hakkında hapis cezası veya muadili adli para cezası öngörülmüştür Bu suç tanımları içinde konumuz olan ücretle ilgili olarak iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçlarını düzenleyen 117 madde ile bu suçun ağırlaştıran hususların sıralandığı 119 maddenin incelenmesi gerekmektedir Belirtilen 117 maddeye göre, “  çaresizliğini, kimsesizliğini ve bağlılığını sömürmek suretiyle kişi veya kişileri ücretsiz olarak veya sağladığı hizmet ile açık bir şekilde orantısız düşük bir ücretle çalıştıran (4)  kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis veya yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası (5)  ” verilecektir Aynı madde hükmüyle cebir veya tehdit kullanarak, işçiyi veya işverenlerini ücretleri azaltıp çoğaltmaya veya evvelce kabul edilenlerden başka koşullar altında anlaşmalar kabulüne zorlayan ya da bir işin durmasına, sona ermesine veya durmanın devamına neden olan kişiye de altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verileceği hükme bağlanmıştır
Ortak hüküm başlıklı 119 maddede ise belirtilen suçları ağırlaştırıcı hususlar sıralanmıştır Buna göre 117 maddedeki suçların silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılacaktır
B- İDARİ PARA CEZALARI
İş hukuku sistemi içinde ceza kurallarının caydırıcılığını sağlamak ve devam ettirmek, değişen ve gelişen çalışma ilişkilerinin kötüye kullanılmasını engellemek, yargı yükünü hafifletmek ve pahalı ve uzun yargısal faaliyet yanında kolay ve ucuz tahsil edilebilen cezalar öngörmek ve farklı hukuk sistemleri arasında yahut aynı hukuk sistemi içinde görülen aykırılıkları gidererek uygulama birliği sağlamak amacıyla (6) idari para cezalarının varlığı her geçen gün artmaktadır Öyle ki, yukarıda da değinildiği üzere toplu iş hukuku içinde yer alan hafif hapis ve hapis cezaları dahi idari para cezasına dönüştürülmüştür Yine 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle idari para cezaları konusunda bir birlik sağlanmaya çalışıldığı gözlemlenmektedir (7)
Hemen bu noktada Kabahatler Kanunu ile getirilen düzenlemeler hakkında bilgi vermek gerekmektedir 5326 sayılı KK’nın 3 maddesiyle (8) Kanun hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da muteber olduğu hükme bağlanmış; böylelikle idari para cezasını uygulama mercii, itiraz süresi ve mercii, temyiz ile ilgili hususlar, para cezalarının tahsili ve zamanaşımı konularında bir birlik oluşturulma yoluna gidilmiştir Bu konular hakkında ise aşağıdaki açıklamalar yapılabilir
İlgili hükümlere göre idari para cezaları ile ilgili olarak, cezanın yer aldığı Yasa’yı uygulamakla görevli kılınan kamu kurumunun aynı zamanda ceza vermekle de yetkili kılındığı görülmektedir Bu bağlamda İş Kanunu’nun 108 maddesiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlükleri idari para cezası uygulamakla yetkili ve sorumlu kılınmışlardır Bunların dışında ilgili oldukları yönleriyle iş hukukunu ilgilendiren bazı yasalarda belediyelerin ve mülki amirlikleri de idari para cezası uygulamaya yetkilidirler Yine Kabahatler Yasası’nın 23 maddesinde kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idari yaptırım kararı verme konusunda cumhuriyet savcıları yetkili kılınmıştır (9)
Cezanın tebliği usulü genel olarak Kabahatler Yasası’nın 26 maddesinde ve özel olarak ilgili Yasalarda yer alan haliyle, 7201 sayılı Tebligat Yasası hükümleri çerçevesinde yapılacaktır Tebligat metninde; itiraz yolu, mercii ve süresinin açık bir şekilde belirtilmesi zorunludur
Eski düzenlemelere göre oldukça dağınık bir hal arzeden itiraz yolu, mercii ve süresi hususları, 5326 sayılı KK’nın 3, 27, 28, 29, 30 ve 31 maddeleri ile genel bir düzenleme altında birleştirilmiştir Buna göre konumuz anlamında İş K , D İş K ve B İş K uyarınca idari para cezası uygulandığında kararın tebliği tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurulabilecektir Eğer mücbir sebep dolayısıyla bu süre kaçırılmış ise, sebebin ortadan kalkmasından itibaren 7 gün içinde karara karşı itiraz edilebilecektir İlk halde 15 günlük sürenin aşılması kararı kesinleştirmekte, ikinci halde ise karar kesinleşmekle birlikte, mahkeme uygulamasını durdurabilmektedir İdari para cezası ilgili kurum tarafından değil de, mahkeme tarafından verilmiş ise bu düzenlemeler uygulanamayacaktır Bu düzenlemeler KK’da başvuru yolu olarak tanımlanmış; verilen mahkeme kararına karşıda itiraz yolunu ayrıca düzenlemiştir Buna göre verilen mahkeme kararına karşı işverenler anlamında itiraz edebilmek için öncelikle kararın “başvurunun reddine” şeklinde verilmiş olması ve miktarının 2 000 TL’yi geçmesi gerekmektedir Dolayısıyla 2 000 TL dahil daha aşağı tutarlarda verilen cezalarda sulh ceza mahkemesi kararı kesin almaktadır Sulh ceza mahkemesi kararına itiraz ise yargı çevresinde yer aldığı ağır ceza mahkemesi nezdinde en çok 7 gün içinde yapılabilecektir Eğer idari para cezası ağır ceza mahkemesi tarafından verilmiş ise bu karara karşı itiraz mercii en yakın ağır ceza mahkemesi alacaktır Diğer taraftan özellikle toplu iş hukuku içinde bulunan ve yukarıda da açıklandığı üzere adli para cezasına veya idari para cezasına dönüştürülen cezalarda itirazların ise genel olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasası hükümlerine göre, 7 gün içinde bölge adliye mahkemeleri ve devamında yine 7 gün içinde Yargıtay’a yöneltilmesi gerekmektedir Ancak ilk adımda istinaf yoluna başka deyişle bölge adliye mahkemesine başvurulabilmesi için 5271 sayılı Yasa’nın 272 maddesine göre verilen adli para cezasının ikibin lirayı geçmesi gerekmektedir Yine bölge adliye mahkemesince verilen bir karara karşı temyize gitmek, başka deyişle Yargıtay’a başvurmak için aynı Yasa’nın 286 maddesi uyarınca, adli para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere ilişkin suç niteliğini değiştiren türden bir bölge adliye mahkemesi kararı bulunması şarttır (10)
Cezaların tahsili ve gecikme zammı söz konusu olduğunda konunun sadece adli ve idari para cezaları bağlamında değerlendirilmesi mümkündür Bu anlamda adli ve idari para cezaları ile ilgili olarak öncelikle cezaların tahsil usulüne yer verilmesi ve tahsil konusunda önemli bir yer teşkil eden gecikme zammı hakkında açıklamalarda bulunulması gerekmektedir Adli ve idari para cezaları ilgili oldukları yasalarda ve Kabahatler Yasası’nda açıklandığı üzere Devlet alacağı hükmündedir ve Devlet Hazinesi’ne ödenmesi gerekmektedir Bu nitelikleri nedeniyle tahsili ile ilgili olarak, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uygulanması gerektiği hükme bağlanmıştır Bunun dışında belediyelerce uygulanacak bazı cezalarda -Hafta Tatili Hakkında Yasa ve Öğle Dinlenmesi Yasası- tahsil işlemlerinin 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 ve 486 Numaralı Kanun’un Bazı Maddelerini Muaddil Yasa hükümlerine göre yürütüleceği öngörülmüşse de Kabahatler Yasası’nın 3 ve 17/4 maddeleri uyarınca tahsilin 6183 sayılı Yasa hükümlerine uygun şekilde yapılması gerekmektedir Gecikme zammı için ise konunun idari nitelikteki para cezaları ve adli nitelikteki para cezaları olarak iki yönlü incelenmesi gerekmektedir 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un gecikme zammını düzenleyen 51 maddesinin anlatımından hareketle idari nitelikteki para cezalarından gecikme zammı alınmayacaktır Yine 6183 sayılı Yasa’nın 51 maddesine göre mahkemeler tarafından verilmiş adli nitelikteki para cezalarının ödenmemesi halinde belirlenen gecikme zam oranı % 50 indirilerek uygulanacaktır Buna göre ilgili Yasa’da % 4 olarak belirlenen gecikme zam oranı, mahkeme tarafından para cezası verilmesi durumunda % 2 olarak dikkate alınacaktır Esas hüküm bu olmakla birlikte diğer taraftan aynı madde hükmüyle Bakanlar Kurulu gecikme zammı oranlarını aylar itibariyle topluca veya her ay için ayrı ayrı yüzde onuna kadar indirmeye, gecikme zammı ile gecikme zammı asgari tutarını iki katına kadar arttırmaya, ayrıca gecikme zammı oranını aylar itibariyle farklı olarak belirlemeye ve gecikme zammını bileşik faiz usulüyle aylık, üç aylık, altı aylık veya yıllık olarak hesaplatmaya yetkili kılınmıştır Bu cümleden olarak gecikme zammı oranı Bakanlar Kurulu’nca 2006 yılı için % 2,5 olarak belirlendiğinden, burada sözü edilen gecikme zammının % 1,25 olarak uygulanması gerekecektir (11)
İş hukuku sistemi içinde var olan ve ceza hukuku sistemi içinde de iş hukuku ile ilişkisinden dolayı incelenmeye çalışılan ceza hükümleri ile ilgili diğer önemli bir başlığı da cezalara ilişkin zamanaşımı oluşturmaktadır Zamanaşımına dair hükümler, genel olarak, belli bir zamanın geçmesiyle, yasalarda yer alan ve özellikle cezalarda ve hak doğuran durumlarda artık cezanın kovuşturulamayacağını veya uygulanamayacağını yahut hakkın kullanılamayacağını belirten hükümlerdir Bu noktada zamanaşımı ile hak düşürücü süre kavramı arasındaki en önemli farkı, zamanaşımının ileri sürülmesiyle dikkate alınacağı, hak düşürücü sürenin ise re’sen aranacağı teşkil etmektedir
Konumuz anlamında zamanaşımı sürelerinin KK’da soruşturma zamanaşımı ve yerine getirme zamanaşımı olarak hükme bağlandığı görülmektedir KK’nın 20 maddesine göre soruşturma zamanaşımının dolması ile kabahatten dolayı kişi hakkında idari para cezası verilemeyecektir Aynı madde hükmünde zamanaşımı süreleri ise ceza tutarlarına göre sıralanmıştır Buna göre soruşturma zamanaşımı; Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde beş, Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört, Yirmibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde üç, Yirmibin Türk Lirasına kadar idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde iki yıldır Nispi idari para cezalarında ise bu süre ceza tutarı ile bağlantı kurulmayarak sekiz yıl olarak belirtilmiştir Yerine getirme zamanaşımı ise Kanun’un 21 maddesinde düzenlenmiş; yerine getirme zamanaşımının dolması halinde idarî para cezasına ilişkin kararın artık yerine getirilemeyeceği kabul edilmiştir Yerine getirme zamanaşımı süreleri, yine ceza tutarları ile ilişkilendirilerek; Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde yedi, Yirmibin Türk Lirası veya fazlası idarî para cezasına karar verilmesi halinde beş, Onbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde dört, Onbin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar verilmesi halinde üç, yıl olarak Yasa’da yer almıştır Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemeyecektir
Bu genel anlatımlar ışığında İş Kanunlarında geçen ve ücretle ilgili idari para cezaları ise şu şekilde belirtilebilir:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 102 maddesinde göre 2006 yılı için geçerli ceza tutarları da belirtilmek üzere, Kanun’un 32 maddesinde belirtilen ücret ile işçinin bu Kanun’dan veya toplu iş sözleşmesinden veya iş sözleşmesinden doğan ücretini süresi içinde kasden ödemeyen veya eksik ödeyen işveren veya işveren vekiline bu durumdaki her işçi ve her ay için 156 YTL, 39 maddesinde belirtilen komisyonun belirlediği asgari ücreti işçiye ödemeyen veya noksan ödeyen işveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi ve her ay için 156 YTL, 37 maddesine aykırı olarak ücrete ilişkin hesap pusulası düzenlemeyen veya işçi ücretlerinden 38 maddeye aykırı olarak ücret kesme cezası veren veya yaptığı ücret kesintisinin sebebini ve hesabını bildirmeyen 52 maddedeki belgeyi vermeyen işveren veya işveren vekiline 313 YTL, 41 maddesinde belirtilen fazla çalışmalara ilişkin ücreti ödemeyen, işçiye hak ettiği serbest zamanı altı ay zarfında kullandırmayan, fazla saatlerde yapılacak çalışmalar için işçinin onayını almayan işveren veya işveren vekiline, bu durumda olan her işçi için 156 YTL para cezası verileceği hükme bağlanmış ayrıca 103 madde ile izin ücretini 57 maddenin üç ve dördüncü fıkralarında belirtilen usule aykırı olarak ödeyen veya eksik ödeyen veya 59 maddedeki hak edilmiş izni kullanmadan iş sözleşmesinin sona ermesi halinde bu izne ait ücreti ödemeyen işveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi için 156 YTL para cezası verileceği öngörülmüştür
854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 53 maddesine göre gemi adamı ücretlerinden 38 maddede gösterilen esaslar dışında para cezası uygulayan, 39 maddede sözü edilen zarar karşılığı kesintileri, anılan madde hükümlerine uymayarak yapan, 40 madde gereğince gemi adamına yıllık ücretli izin vermeyen, 41 madde gereğince gemi adamlarına hafta tatili izni uygulamayan, 42 madde gereğince gemi adamına hafta tatili ücretini ödemeyen, 43 madde gereğince gemi adamına genel tatil ücretini ödemeyen, işveren veya işveren vekili hakkında 500 liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezası hükmolunacaktır (12)
5953 sayılı B İş Kanunu’nun 27 maddesine göre 14 maddede yazılı ücreti gazeteciye zaruret olmaksızın zamanında ödemeyen, 16 maddenin birinci veya ikinci yahut da üçüncü fıkralarında yazılı bulunan hallerde (13) gazeteciye verilmesi gereken ücreti ödemeyen, 17 maddenin birinci veya üçüncü (14) fıkralarında yazılı hallerde gazeteciye verilmesi gereken ücreti yahut da maddenin ikinci fıkrasında sözü edilen tazminatı ödemeyen, Kanun’un 30 maddesine göre de Kanun’un 25 maddesinde düzenlenen kazançların azaltılamayacağına dair hükme aykırı hareket eden işverene idari para cezası verileceği hükme bağlanmıştır
C- NİSPİ PARA CEZALARI
Nispi para cezaları idari para cezalarından farklı olarak yeniden değerleme oranında artmayan, birçok yönüyle KK kapsamında da bulunmayan türden yaptırımlardır Nispi para cezası, kanun hükmünde ceza tutarının yazılı olmadığı para cezaları olup, bu yönüyle idari para cezalarına göre farklılık arz ederler (15)
İş hukuku sistemimiz içinde bu tür cezalara Deniz İş Kanunu’nun ve B İş Kanunu’nun bazı ceza hükümlerinde rastlanmaktadır
Deniz İş Kanunu’nun 51 maddesine göre 28 madde gereğince gemi adamının fazla çalışma ücretini ödemeyen, 29 madde gereğince gemi adamının ücretini zamanında ve tam olarak ödemeyen, 37 maddede sözü geçen asgarî ücretten aşağı ücret ödeyen, işveren veya işveren vekili hakkında, bu durumda olan her gemi adamına karşılık, ödemediği meblağ veya temin ile mükellef olduğu iaşenin tekabül ettiği bedelin, 100 liradan aşağı olmamak üzere, iki katı tutarında ağır para cezasına hükmolunacaktır
B İş Kanunu’nun 29 maddesine göre gazeteciye Kanun’un 21 maddesinde yazılı yıllık izni vermeyen veya izni vermiş olup da izin müddetine ait ücreti ödemeyen işveren, yıllık izin vermediği veya izin süresine ait ücretleri ödemediği kimsenin izin müddetine tekabül eden ücretler toplamının iki katını ilgili gazeteciye ödemeye ve ayrıca bu miktarda ağır para cezasına mahkum edilecektir (16)
IV- SONUÇ
Görüldüğü üzere ücret ödeme yükümünü yerine getirmeyen işveren hakkında bu eylemin bir daha gerçekleşmemesini sağlamak ve kamu düzeni ile ilişkilendirilen pek çok ücrete dair hükme muhalefet edilmesini önlemek amacıyla çeşitli cezai yaptırımlar öngörülmüştür Bu yaptırımlar hürriyeti sınırlayıcı yaptırımlar ve adli, idari ve nispi para cezaları olarak karşımıza çıkmaktadır
İş hukuk sistemi içinde hapis cezaları kalmamakla birlikte Türk Ceza Kanunu’nda angarya olarak nitelendirilebilecek çalışma düzeni oluşturma halinde hapis cezası öngörülmüş; bu halde dahi hakime cezayı muadili adli para cezasına dönüştürme yetkisi tanınmıştır
Ücretle ilgisi bulunan para cezaları ise özellikle Kabahatler Kanunu’nun genel uygulamasını bir araya topladığı idari para cezaları ile nispi para cezalarından oluşmaktadır
--------------------------------------------------------------------------------
* İş Müfettişi
(1) Hasan BIYIKLI, Sosyal Ceza Hukuku, Kazancı Hukuk Yayınları; İşletmelerde İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, İnsan Gücü Yönetimi, 6 Cilt: s 17
(2) Öcal Kemal EVREN, İş Hukukunda Cezalar, Türmob Yayınları-277, Sirküler Rapor, Sayı: 2005-12, Aralık 2005, s 3-6
(3) İş Kanunlarında yer aldığı kadarıyla adli para cezası ise, iş hukukunu ilgilendiren bir takım fiillerle ilgili olmakla birlikte, ücreti ilgilendiren ve suç olarak tanımlanmış fiiller için uygulanması öngörülmüş bir ceza şekli değildir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|