Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Majestelerinin, Sancağında Hilal Taşıyan Gemisi

Eski 06-15-2009   #2
KRDNZ
Varsayılan

Cevap : Majestelerinin, Sancağında Hilal Taşıyan Gemisi



Nerede kalmıştık? Sanırım, İsveç Kralı "Demirbaş Şarl"ı bugünkü Moldova sınırları içinde kalan Bender’de bırakmıştık
Her neyse, İsveç kralının Bender’de başlayan konukluğu sırasında hoş olmayan olaylar da yaşanmıştı Karl ordusunu kaybettikten sonra, siyasi bir mülteci, daha doğrusu “sürgündeki kral” olmuştu Poltava’dan sonra Ukrayna bozkırlarına dağılan İsveç ordusundan arta kalanlar, savaştan sonraki altı ay boyunca Bender’e akın edince, başlangıçta 1000 askerle Bender’in hemen dışında kamp kuran XII Karl’ın çevresindeki İsveçliler 10000 kişiye ulaşmıştı!
Bu zorunlu ziyaretin öyle çok da “geçici” olmadığını anlaşılmış; “Demirbaş Şarl”ın, Bender’in hemen dışında Karlstad adıyla kurduğu yerleşim birimi zamanla giderek kalabalıklaşmıştı Bunda, padişah III Ahmet’in, krala jest yapmak amacıyla, Rusların esir alıp pazarlarda köle olarak sattıkları İsveçli kadınlarla çocukları satın alıp azat etmesi de büyük rol oynamıştı Sadece bu kadar mı? Kralın Karlstad’daki kampının çevresinde müstahkem mevkiler istihkâmlar yapılmış, evinden kıyıdaki “kançılarya”sına kadar da bir tünel kazılmıştı İsveçliler yerleşiyordu!
İsveç kralının uzayan konukluğu ve “devlet içinde devlet” kurması, Osmanlı’yı kızdırmaya başlarken, İsveç cemaatinin Bender esnafına ciddi bir borç takması da ortamı fena halde gerginleştirmişti Sonuçta, İsveç kralına karşı ayaklanan “kızgın kalabalık”, kent dışında bekleyen yeniçerilerle de birleşerek, İsveçlilere “temiz bir sopa” attı Demirbaş Şarl’ın da ağır yaralandığı bu “kent savaşı”, İsveç tarihinde “Kalabaliken-i Bender” adıyla geçiyor Duruma el koyan Osmanlı, Bender’den aldığı XII Karl’ı önce Dimetoka’da ev hapsinde tutmuş, ardından da İstanbul’a getirtmişti
İlk Jarramas’ın çok merak edilen planı
Kaynak: Architectura Navalis Mercatoria (1768)
Bu kitabın Türkiye’deki tek tıpkıbasımı sanırım bendedir, bunu da gururla söylerim:)

“Türk donanması gibi donanmam olsa”
“Demirbaş Şarl”, Dimetoka’da ev hapsinde tutulduğu dönemi iyi değerlendirmiş, İstanbul’daki günlerinde Marmara kıyılarında görüp hayran olduğu donanma gemilerinin planlarını çizmişti İsveç kralı, dönemin parmakla gösterilen matematikçi ve mühendislerinden biriydi Geniş karinaları ve yüksek hızları ile Osmanlı teknelerinin benzerleri İsveç’in elinde olsa; en büyük arzusu sıcak denizlere açılmak olan Deli Petro’nun bu amaçla kurdurduğu St Petersburg (Leningrad) daha doğmadan haritadan silinebilirdi
“Demirbaş Şarl”, 1714’te göz hapsinde bulunduğu Dimetoka’dan gizlice kaçmış; kaçmadan iki ay önce çizdiği planları da casusları aracılığıyla İsveç’e yollamıştı Stockholm’deki savaş konseyine bir de mesaj gönderen kral, konseyden, kendisi ülkeyle dönünceye kadar Jilderim ve Jarramas adını verdiği firkateynlerin inşa edilmesini emretmişti
XII Karl’ın Dimetoka’daki ev hapsi günlerinde çizdiği tekne eskizleri bugün elimizde Titrek bir yazıyla altına “Carolus” yazarak imzaladığı planlar, bugün Stockholm Kraliyet Kütüphanesi’nde sergileniyor
İsveç donanmasında iki Türk:

“Yaramaz” ve “Yıldırım”
Demirbaş Şarl, Türkiye’de kaldığı beş yıl içinde Türkçe’yi epey öğrenmişti Nitekim, bu iki gemiye ad koyarken de, kulağına hoş gelen iki Türkçe kelimeyi seçmişti: Yıldırım ve Yaramaz… Kral, çizdiği planların üstüne, güzel bir sülüs yazıyla teknelerin ismini Osmanlıca yazdırmayı da ihmal etmemişti! (Yukarda)
Kralın emriyle, Karlskrona Tersaneleri’nde yapımına başlanan “Yaramaz” ve “Yıldırım”, 1716 yılında bitirildi 44 top taşıyan ve 39 metre uzunluğundaki Jarramas (Yaramaz), artık İsveç donanmasının sancak gemisiydi Türk korsan teknelerinin çizgilerini taşıyan bu tekne, İsveç donanma sancağını buharlı tekneler çağına kadar gururla taşıdı
Yüksek hıza ve üstün manevra yeteneğine sahip bu iki firkateyn, suya indirildikleri andan itibaren Baltık Denizi’ni Ruslara dar etmişti Bu gemiler, sadece Ruslara karşı değil, başka düşmanlara karşı da kullanılmıştı 1756-1763 yılları arasındaki “Yedi Yıl Savaşları”nda Yaramaz ve Yıldırım, Kuzey Denizi’nde sayısız İngiliz gemisi batırmış, 1805’te de müttefiklerle birlikte Napolyon donanmasına karşı güçlerini göstermişlerdi
Jilderim (Yıldırım), Prusyalılar ile yapılan bir deniz savaşında batırılmış; İsveçliler tarafından uğuruna inanılan Jarramas ise, her hizmetten çekilişinde inşa edilen daha modern bir tekneye adı verilerek efsanevi ününü sürdürmüş, İsveç donanmasında da bir geleneğin oluşmasına yol açmıştı: Hizmete giren her yeni Jarramas’ta, “Demirbaş Şarl”ın orijinal planlarına ve Türk teknelerinin o muhteşem çizgilerine sadık kalınması kaydıyla!
Dördüncü kuşak son Jarramas, 1899’da yine Karlskrona Tersaneleri’nde inşa edilip denize indirildi Jarramas, son askeri görevine II Dünya Savaşı günlerinde 1944’te çıktı Bu son görev, Alman denizaltılarının İsveç karasularına girmesini engellemekti
Jarramas, bugün İsveç denizciliğinin gurur kaynağı olarak, 1944’ten bu yana okul gemisi olarak hizmet veriyor Dünyanın en güzel firkateynlerinden biri sayılan, Karlskrona’daki Kraliyet Deniz Müzesi önünde demirli Jarramas, bir zamanlar Akdeniz’i titreten Türk korsanlarının belki de dünyada hâlâ yaşayan tek tanığı…
Sisli günlerde, Jarramas tüm yelkenlerini fora ettiğinde, İsveçli denizcilerin bağrışmalarına yabancı bir sesin daha karıştığı söyleniyor… Yolunuz Karlskrona’ya düştüğünde, belki siz de o sesi duyabilirsiniz Öfkeli bir Türk korsan reisinin güvertedeki “İsveçli leventlerine” verdiği “Yelkenler foraaa!” emrini…

__________________

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?




Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
Alıntı Yaparak Cevapla