Şengül Şirin
|
27 Mayıs Rejimi
İkinci Dünya Savaşının sona ermesiyle tek partili dönemden çok partili döneme geçen Türkiye de
Milli Kalkınma Partisi, Demokrat Parti gibi yeni partiler kurulur 
1945 - 1950 genel seçimlerine kadar Türkiye 'de 24 siyasal parti kurulur
1950 genel seçimlerinde Demokrat Parti çoğunluğu sağlayarak iktidar, resmen kurulduğu 1924 yılından beri iktidar olan Cumhuriyet Halk Partisi de, muhalefet partisi oldu
1950 - 1960 dönemi sonlarına doğru devlette bazı tepki ve huzursuzlukların artması üzerine, 27 Mayıs 1960 da Ordu ülkenin yönetimine el koyar
38 subaydan kurulu Milli Birlik Komitesi , TBMM ni kapatmış, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri ile iktidar partisi milletvekillerini tutuklamış, çoğunluğu sivillerden oluşan bir hükümet kurmuştur
Milli Birlik Komitesi, 12 Haziran 1960 da “Teşkilatı Esasiye Kanununun Bazı Hükümlerinin Kaldırılması ve bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında” geçici bir yasa yayınlayarak, 27 Mayıs harekatını anayasal bir temele oturtmuştur Buna göre 1924 Anayasası genel çizgileriyle korunmakta ve Anayasada aşağıdaki değişiklikler yapılmaktadır:
TBMM yerini, Milli Birlik Komitesi almıştır
Devlet Başkanlığı görevini Milli Birlik Komitesi Başkanı yürütecektir
Milli Birlik Komitesi yürütme yetkisini, Devlet Başkanınca atanan ve Komitece uygun görülen Bakanlar Kurulu eliyle kullanacaktır Milli Birlik Komitesi Bakanları denetleyebilecek ve gerektiğinde görevden uzaklaştırabilecektir Bakanlar Kuruluna Devlet Başkanı başkanlık edecektir
Düşürülen Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanları, eski iktidar milletvekillerini yargılamak üzere bir de Yüksek Adalet Divanı kurulacaktır
Milli Birlik Komitesi, ilk iş olarak anayasa yapılması için bir bilim kurulu oluşturmuştur
MBK, Anayasanın yapılmasını bir bilim işi sayarak, anayasa yapılması çalışmalarında siyasal çevreden kimseyi kabul etmemiştir Türkiye’nin gerçeklerine ve gereksinmelerine uygun bir anayasanın yapılması için, tarafsız bir bilim kurulu oluşması gerektiğine inanmıştır
İstanbul Bilim Komisyonu , 1950 – 1960 arası durumun yeniden ortaya çıkmaması için anayasal önlemleri alırken, ölçüyü kaçırmış, ortaya güçsüz bir yönetim biçimi getirmiştir
Anayasa Komisyonunca hazırlanan Anayasa Tasarısı, 27 Mayıs 1961’de Kurucu Mecliste oylanarak kabul edilmiştir 9 Temmuz 1961’de halkoyuna sunulan Anayasa, oylamaya katılanların % 61 ‘i tarafından kabul edilerek Türkiye Cumhuriyetinin Anayasası olmuştur
15 Ekim 1961 seçimlerinden sonra, TBMM nin 25 Ekim 1961 de toplanması ile Milli Birlik Komitesi dönemi sona ermiştir İlk Hükümet, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile Adalet Partisi (AP) ortak hükümeti biçiminde kurulmuştur
1961 ANAYASASI
1961 Anayasası, demokratik bir anayasa yapma amacı güden bir Anayasa olmuştur Çok partili döneme geçtikten sonra, ülkeye egemen güçlerin uzlaşmalarının bir sonucu olarak ortaya çıktığı için , ve her sorunun çözümü Anayasada arandığı için , 1961 Anayasası, 1924 Anayasasına göre, daha uzun ve daha ayrıntılı bir anayasa olmuştur
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde anayasalar, bir özlemin, çoğu kez kendi yapımcılarının amaçlarını da aşan bir atılımın belgesi niteliğindedir; içinde bulunulan düzeyden daha ileri bir düzeye geçişe açık metinlerdir 1961 Anayasasında da bu eğilim görülür
1961 Anayasasının özellikleri, 1924 Anayasası ile karşılaştırmalı olarak, şöyle sıralanabilir:
Milliyetçi devlet kavramı bu anayasada yer almamış, buna karşılık Türk milliyetçiliğinden ve milli devletten söz edilmiştir
“Türkiye Devleti bir cumhuriyet’tir” kuralı, bu Anayasaya tartışmasız ve görüşmesiz olarak alınmıştır
Egemenliğin Kayıtsız şartsız Türk ,ulusunun olduğunu belirtmiştir Meclis, egemenliği kullanan tek organ olmaktan çıkarak, Anayasada belirtilen organlardan biri durumuna gelmiştir
Oy hakkının genel ve eşit olması yönünden açık ve ayrıntılı bir düzenlemeye gitmiştir Buna göre, seçimler, serbest, eşit, gizli, tek dereceli genel oy ilkelerine göre yapılacaktır
İkinci Dünya savaşından sonra siyasal partilerin Anayasalara girmeye başladığı görülür 1961 Anayasası da bu akıma uyarak, siyasal partileri demokratik yaşamın vazgeçilmez ögesi saymıştır
Anayasa ayrıca, siyasal partilerin, tüzüklerinin, programlarının ve faaliyetlerinin, insan hak ve özgürlüklerine dayanan, laik cumhuriyet ilkelerin ve devletin ülkesi ve milleti ile bölünmezliği temel hükmüne uygun olmak zorunda olduğunu ve bunlara uymayan partilerin temelli kapatılacağını belirtmiştir
1924 anayasasında açıkça yer almayan hukuk devleti ilkesi, 1961 Anayasasının temel ilkelerinden biridir Bu lkenin özü, yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan devlet düzenidir
Yasama organının Anayasaya uygunluğunu sağlamak açısından yasaların anayasaya uygunluğunun denetimini, bu iş için kurulmuş olan, Anayasa Mahkemesine vermiştir
Laiklik ilkesi aynen korunmuştur
Yeni kavramlardan biri , sosyal devlet kavramıdır Sosyal devlet anlayışının sağlanabilmesi için, ekonomik ve sosyal yaşamın, adalete, herkes için insaanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış düzenine ulaşılması amacına göre düzenlenmesini, ekonomik ve kültürel kalkınmanın demokratik yollarla gerçekleştirilmesini ve kişilerin sosyal güvenliğe kavuşturulmasını öngörmüştür
Temel hak ve özgürlükler alanında geniş bir düzenlemeye gidilmiş, kişi hakları, sosyal ve iktisadi haklar, siyasal haklar olmak üzere üç kümede, ortak kuralları da genel hükümler adı altında toplamıştır
Güçler birliği ilkesinden biraz daha ayrılarak, parti disiplini ile çalışan parlamenter sisteme uygun düşebilen bir güçler ayrımı ilkesini benimsemiştir
1924 Anayasasından farklı olarak iki Meclisli parlamento sistemini kabul etmiştir Millet Meclisinin yanında Cumhuriyet Senatosunu da kabul ederek, iki Meclisli sistemi gerçekleştirmiştir
Fakat,
Bu Anayasanın da özgürlükler düzeni toplumun gereksinmelerine uygun değildir Anayasa, özgürlüklerin kötüye kullanılmasına elverişlidir İki Meclisli sistem yasaların çıkarılmasını geciktirmekte ve güçleştirmektedir Yürütme güçsüzleştirilmiştir Anayasa mahkemesinin Yasama, Danıştayın da Yürütme üzerindeki denetimi iktidarı iş göremez bir duruma getirmektedir
Ve yine karşılaşılan sorunların ortadan kaldırılmasının çaresi, anayasada değişiklik yapmada bulunmuştur
1961 Anayasasında, ilki 1969 ve sonuncusu da 1974 yılında olmak üzere yedi kez değişiklik yapılmıştır
Şöyle ki ;
Siyasal partilere hazine yardımı yapılması, bir Anayasa kuralı haline getirilmiştir
TBMM üyelerinin mali durumlarını iyileştirme olanağı sağlanmıştır
Temel hak ve özgürlükler, Devletin ülkesi ve milleti ile bütünlüğünün, Cumhuriyetin, milli güvenliğin, kamu düzenini, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın korunması amacı ile kısıtlanabilecektir Anayasada yer alan hak ve özgürlüklerden hiç birisi, insan hak ve özgürlüklerini veya Türk Devletinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü, veya dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayrımına dayanarak, nitelikleri anayasada belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak kastı ile kullanılamayacak ve temel hak ve özgürlükleri kötüye kullananlar cezalandırılacaktır
Yasama alanında yapılan değişikler arasında; hükümete ‘kanun hükmünde kararname’ çıkarma yetkisi tanınmıştır
Yürütme alanında yapılan değişikliklerin en önemlisi özerk kuruluşlarla ilgili olanıdır Üniversiteler ve Radyo ve Televizyon Kurumunun özerklikleri kısıtlanmış, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunu düzenleyen anayasa maddesinde özerk sözü de çıkarılmıştır
Milli Güvenlik Kurulunun görüşlerine biraz daha ağırlık verilmiş, sıkıyönetimi gerektirecek durumların kapsamı genişletilmiştir
Yargı alanında yapılan bazı değişiklikler ise;
Askeri yargının yetki alanı genişletilmiştir
Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerini yalnız biçim yönünden inceleyecektir
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kurulmuştur
Tüm bu değişiklere rağmen , günümüzde halen Anayasamızda çeşitli değişiklikler öngörülmektedir
Türkiye Cumhuriyeti en ideal anayasasına bir an önce kavuşup , ideal ve örnek bir hukuk devleti olma yolunda büyük adımlar atmaktadır
12 Eylül Rejimi
12 Eylül 1980 de Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkenin yönetimine bütünü ile el koymuştur
Genelkurmay Başkanının başkanlığında, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanından oluşan Milli Güvenlik Konseyi, Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Hükümeti feshetmiş, siyasal parti faaliyetlerini yasaklamış, yeni bir hükümet ve yasama organı kuruluncaya kadar, yasama ve yürütme yetkilerini üstlenmiştir
Milli Birlik Konseyinin bir numaralı bildirisinde, Türk Silahlı Kuvvetlerini yönetime el koymasının amacı; “ülkenin bütünlüğünü korumak, milli birliği ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önleme, Devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmak” olarak açıklanmıştır Ve ilk iş olarak 21 Eylül 1980 de sivillerden oluşan ve yalnız kendisine karşı sorumlu olan bir hükümet kurmuştur
1982 ANAYASASI
Danışma Meclisi Anayasa tasarısını hazırlamak üzere , 15 kişilik bir Anayasa Komisyonu seçerek yeni bir Anayasa hazırlama girişimine başlar 17 Temmuz 1982 de Danışma Meclisine sunulan ve Milli Güvenlik Konseyinde de görüşülerek kabul edilen Anayasa Tasarısı 18 Kasım 1982 günü 2709 sayılı Kanun olarak kabul edilmiştir Önce Resmi Gazetede yayınlanıp, daha sonra halkoyuna sunuldu 1982 Anayasası da, her anayasa gibi, hazırlandığı dönemin izlerini taşır Uzunluğu ve hükümlerinin sıralanışı bakımından 1961 Anayasasına benzemektedir Anayasanın dayandığı temel ilkeler şunlardır :
Atatürk Milliyetçiliği,
Demokratik Devlet,
Laik Devlet,
Sosyal Devlet,
Hukuk Devleti
ve İnsan Haklarına Saygılı Devlet ilkeleridir Atatürk Milliyetçiliği, Türk Milliyetçiliği ile eş anlamda kullanılmıştır Bu ilke ırkçılığı reddeden, insancıl, barışçıl, birleştirici, bütünleştirici bir milliyetçiliktir
Anayasa cumhuriyetin Demokratik bir cumhuriyet olduğunu öngörmekle, anayasa mekanizmasını oluşturan organların kuruluş ve işleyişlerine, bu organların kişilerle olan ilişkilerine demokratik anlayışın egemen olması gereğini vurgulamıştır
Laiklik ilkesinin başlıca iki anlamı vardır :
- Kişilerin dinsel inanç ve düşüncelerinden ötürü kınanmaması, farklı işlemlere tabi tutulmaması, kamu düzenini bozmamak koşulu ile serbestçe ibadette bulunabilmesi;
Dinin devlet işlerine karışmamasıdır
Sosyal Devlet kavramından, genel olara, vatandaşlarının sosyal durumlarını iyileştirmeyi, onlara belirli bir yaşayış düzeyi sağlamayı, onları sosyal güvenliğe kavuşturmayı kendisi için ödev bilen devlet anlaşılır
Hukuk Devleti anlayışı ise, bir ülkede yerleşmiş hukuk düzenine yalnız bireylerin değil, yönetimin de uymasını gerektiren bir ilkedir
İnsan Hakları deyimi, bütün insanlara tanınması gereken ideal hak ve özgürlükleri içine alır
__________________
|