Yalnız Mesajı Göster

Cevap : İmâm-ı Ahmed Rabbâni Kimdir?

Eski 04-04-2009   #3
meLankoLik_asaLet
Varsayılan

Cevap : İmâm-ı Ahmed Rabbâni Kimdir?



İmam-ı Rabbani hazretleri, benzeri az yetişen, müstesna bir İslam âlimi ve büyük bir mürşid-i kamildir Peygamber efendimizin vefatından bin sene sonra da İslam düşmanları dine, imana insafsızca saldırmışlardı ALLAHü teâlâ kullarına acıyarak, İmam-ı Rabbani gibi bir müceddid yarattı

Ona derin ilimler ihsan eyledi Onun vasıtasıyla din düşmanlarının korkunç saldırısını durdurdu Hakkı batıldan ayırıp, çok kalblerden batılı kaldırdı Bu yüce İmam'ın mektup ve kitapları, insanları gafletten uyandırdı Dünyaya ışık saldı Yani ALLAHü teâlâ onu, Peygamber efendimizden bin sene sonra, din-i İslamı yenilemek ve kuvvetlendirmek için göndermişti

İmam-ı Rabbani hazretlerinin dine yıllarca yaptığı bu büyük hizmetleri, sağlam, ikna edici delillerle sapık fikirlerinin çürütüldüklerini, Ehl-i sünnet itikadının ve doğru din bilgilerinin yayıldığını, bid'atlerin kalktığını gören bazı sapık kimseler, ona cephe aldılar hased ve iftira etmeye başladılar

Bunun için bazı kimselerin cefa oklarına, eziyet ve iftiralarına hedef oldu Nice âlimlerin, fadılların, kamillerin kendi yollarından ayrılıp, rehberlerini bırakıp, etrafına ve hizmetine koşuşmaları ise, hasedlerini daha da artırdı İmam'ı tehlikeye düşürmek için, hilelere başladılar

Mesela, Cüneyd-i Bağdadi, Bayezid-i Bistami gibi büyük meşayihi aşağı görüyor diyerek, cahil tabakayı aldattılar Yüksek meşayihin bildirdiği vahdet-i vücudu inkâr ediyor, diyerek, görüşü kısa kimseleri İmam'dan soğutmaya başladılar Onu sevenlere de; "Meşayih-i izamı inkâr ediyor, ALLAHü teâlânın marifetine vasıtasız olarak kavuştum diyor" dediler Çeşit çeşit iftiralarda bulundular

O zamanın sultanı Selim Cihangir Hanın devlet adamları, hatta büyük veziri, baş müftüsü ve etrafındakiler Ehl-i sünnet düşmanı idiler Halbuki İmam-ı Rabbani hazretlerinin birçok mektupları ve bilhassa ayrıca yazdığı Redd-i Revafıd Risalesi, Eshab-ı kiram düşmanlarını red etmekte, böylelerinin cahil, ahmak ve alçak olduklarını anlatmaktaydı

İmam-ı Rabbani bu risalesini Buhara'da bulunan en büyük Özbek hanı Abdullah Hana yollamıştı "Bunu İran'da, Şah Abbas-ı Safevi'ye gösterin! Kabul ederse ne iyi, etmezse onunla harb caiz olur" demişti Kabul etmedi Harb oldu Abdullah Han, Herat'ı ve Horasan'daki şehirleri aldı Buralarını daha evvel Safeviler almıştı

İşte bundan sonra, Hindistan'daki bozuk fırkalar, Eshab-ı kiram düşmanları elele verdiler Sultana gidip İmam-ı Rabbani hazretleri hakkında çeşitli iftiralarda bulunarak şikayet ettiler Sultan, oğlu Şah Cihan'ı gönderip, İmam-ı Rabbani hazretlerini, evladlarını ve yetiştirdiği talebelerini çağırıp, hepsini öldürmeye karar verdi

Bunun üzerine Şah Cihan, bir müftü ile yanına gitti Sultana secde caiz olduğunu gösteren bir fetvayı da götürdü İmam-ı Rabbani'nin üstünlüğünü biliyordu "Babama secde edersen seni kurtarabilirim" deyince, İmam-ı Rabbani hazretleri bu fetvanın zaruret zamanında izin olduğunu, Azimet ve din bütünlüğünün secde etmemek olduğunu, ecel gelince, ölümden hiçbir şeyin kurtaramayacağını söyledi ve secde etmeyi kabul etmedi

Çocuklarını ve talebelerini bırakıp sultana yalnız gitti Kendisine yapılan iftiralara karşı sultana güzel ve doyurucu cevaplar verdi Sultan yüksek hakikatleri anlıyabilecek birisi olmadığı halde, neşelendi ve serbest bırakıp özür diledi Hatta, sultana kendisine yapılan iftiraların asılsız olduğunu açık delillerle anlatırken, orada bulunan ateşe tapıcı Hinduların büyük bir kumandanı, İmam-ı Rabbani hazretlerinin dinde olan kuvvetini, sözlerini, lezzet ve kıymetini görerek müslüman oldu

Sultanın ikna olduğunu gören iftiracı sapıklar; "Bunun adamları çoktur Sözleri bütün memlekette yürürlüktedir Bunu serbest bırakırsak bir karışıklık çıkabilir" diyerek, uzun konuşmalardan sonra sultanı aldattılar Sultan, İmam-ı Rabbani hazretlerinin, memleketin en sağlam ve korkunç kalesi olan Guwalyar Kalesi'ne hapsedilmesini emretti ve hapsedildi Bu hadiseye çok üzülen talebeleri sultana isyan etmek istediler Bunu yapabilecek güçte idiler Fakat İmam-ı Rabbani hazretleri onları rüyalarında ve uyanık iken bundan men etti

Sultana hayır dua etmelerini emredip; "Sultanı incitmek bütün insanlara zarar verir" buyurdu Kendisi de sultana hep hayır dua ediyordu Sultanın veziri, koyu bir muhalif olduğundan, zindanda, İmam-ı Rabbani hazretlerinin başına kardeşini tayin etmiş ve çok şiddetli davranmasını emretmişti Bu görevli ise ondan çeşitli kerametler, üzülmek yerine heybet, sabır ve hatta neşe görerek tövbe etti Bozuk itikadını terkedip Ehl-i sünneti seçti ve halis talebelerinden oldu

Kalede hapis bulunan binlerce kâfir, onun bereketi ve sohbetleri ile müslüman olmakla şereflendi Birçok günahkâr tövbe etti Hatta bazıları yüksek âlim oldu

İmam-ı Rabbani hazretleri hapiste üç sene kaldıktan sonra, sultan yaptığına pişman oldu Hapisten çıkarıp ikram ve ihsan eyledi Hatta halis talebesinden ve sadık dostlarından oldu Bir müddet, asker arasında kalmasını istedi Sonra serbest bırakıp, hürmetle vatanına gönderdi Hapisteki bu sıkıntılardan ve uğradığı dertlerden sonra, evvelce bulundukları hallerin ve makamların binlerce üstünde derecelere yükselmiş olarak memleketine döndü

İmam-ı Rabbani hazretleri önceleri; "Yetiştiğim derecelerin üstünde, daha çok makamlar vardır Onlara yükselmek celal sıfatı ile, sert terbiye edilmekle olabilir Şimdiye kadar cemal sıfatı ile okşanarak terbiye edildim" buyurmuştu Talebesinden bir kısmına; "Elli ile altmış arasında üzerime dertler, belalar yağacak" buyurmuştu Buyurduğu gibi oldu O makamlara da yükselmek nasib oldu

İmam-ı Rabbani hazretlerini hapsettiren Selim Cihangir Hanın oğlu Şah Cihan, padişah olmak için babasına karşı geldi Askeri çok ve babası tarafındaki kumandanların çoğu kalbden kendisine bağlı olduğu halde zafer kazanamadı O zamanın velilerinden birine halini anlatıp dua istedi O veli dedi ki: "Senin zafer kazanman için vaktin dört kutbunun sana dua etmesi lazımdır Bunlardan üçü seninle beraber ise de, en büyükleri olan dördüncüsü bu işe razı değildir O da İmam-ı Rabbani Müceddid-i elf-i sani hazretleridir Şah Cihan, İmam'ın huzuruna gelip dua etmesi için yalvardı Fakat, İmam-ı Rabbani onun babasına karşı gelmesine mani olup nasihat etti "Babana git, elini öp, gönlünü al, yakında vefat edecek, saltanat sana kalacaktır" diye müjde verdi Şah Cihan emirlerini dinleyip arzusundan vazgeçti Bir zaman sonra 1627 (H1037) de babası vefat edince saltanata kavuştu

Alıntı Yaparak Cevapla