09-29-2008
|
#1
|
sudenaz
|
Hey Gidi Terslikler....
Eskiden evler bahçe içindeydi Değil içini görmek, penceresi dahi görülmezdi Kadınlar iyice örtünmüştü
Pek lokanta bulunmazdı Olanların da vitrini yoktu Ev bark sahipleri, evlerinde yemek yerlerdi, fakirler de aşhanelerde 
Merhamet ve şefkat, cemiyetin iki büyük kan damarıydı Zengin fakiri gözetirdi Fakir ümitsiz ve bedbin değildi
Yolcuya ikram edilir, yolda kalmışın elinden tutulurdu "Misafiri sevmeyende hayır yoktur" cümlesi, sanki her evin kapısında yazılıydı Yetim hakkı ocaklar söndürür diye yetimin bacası daima tüterdi Eski'den kastımız ne dün, ne de evvelki gündür Beşeriyet böyle günler gördü demek istiyoruz
Şimdiyse,
Evler yolların üstüne yapılıyor
Fakirin aylığı pencereye "perde" diye çekiliyor Bir de perdesiz pencereler var ki, sokaktan geçenlere, "patlayın!" der gibi bir hal içindeler 
Artık lokanta vitrinleriyle kadın arasında bir fark kalmadı İkisi de reklam ediliyor
At, merkep, deve gibi bineklerin yerini demir otomobiller aldı Ünsiyet etsin diye mi nedir, şimdi de kalpler demirleşti
Merhametin yerine menfaat geçti
Şefkat kelimesi dört mevsimin de "turfanda"sı oldu
Fakir misafirlere okul kitaplarında rastlanırken, zengin misafirler evleri doldurmaya başladı Bir gösteriş yarışına girişildi O ne ikram ettiyse, beriki bir fazlasını ortaya getirme gayretinde 
Hak, kuvvetlinin eline geçtiğinden, yetimin, kimsesizin hakkı yok kabul edildi Yevmiyeli şahitler çıktı Elli lira verdiğin, elli yalan söylüyor
Bir yanda dünyayı yiyenler, bir yanda dünyayı yiyenleri yemeye hazırlananlar 
Yine de geçmişteki ümitsizliğim bugün yok  Bu dünya sahipsiz olmadığı gibi, bu memleket de sahipsiz değildir Neden ümitsiz olalım? "Bu hayat yaşanır mı!" dediğim günler oldu Bugün hem geleceğimden ümitliyim hem de cennetten ümitliyim "Allah'tan ümidini kesenler, kafirlerin ta kendileridir" buyurmuş Rabbimiz (cc)
Göz yumma güneşten Ne kadar nuru kararsa, sönmez ebedî!
Her gecenin bir gündüzü vardır 
|
|
|