| 
[KAPLAN]
 | 
				  "Z" Harfiyle Başlayan Deyimler 
 
               "Z"  Harfiyle Başlayan Deyimler   
 
 Zahmet çekmek: Sıkıntı, güçlük, yorgunluk ve eziyetlere katlanmak
  "Senin adam olman için az zahmet çekmedim ben  " 
 Zahmete sokmak: Birine sıkıntı, güçlük ve yorgunluk vermek; masraf ettirmek
  "Adamcağızı durup dururken zahmete sokmuşsunuz  " 
 Zaman kazanmak: Birini oyalayarak ihtiyacı olduğu zamanı mümkün olduğunca uzatmaya çalışmak
  
 Zaman kollamak: 1
  Uygun bir fırsat beklemek  2  Bir işin sırasını beklemek  "Zamanını kolla öyle gir işe, zamansız girip de rezil olma  " 
 Zaman öldürmek: Kimi şeylerle uğraşarak belli bir zamanın geçmesini sağlamak, boş şeylerle vakit geçirmek
  "Burda beklemekle zaman öldürüyoruz beyler  " 
 Zaman vermek: Bir iş için belli bir süre ayırmak
  "Bana biraz zaman verirseniz gidip onu çağırabilirim  " 
 Zaman zaman: Belli olmayan zamanlarda, ara sıra
  "Zaman zaman o da aramıza katılırdı  " 
 Zamane çocuğu: Eski nesile göre hayli yadırganacak davranışlarda bulunup sözler sarf eden kimse
  "Zamane çocuğu ne olacak  " 
 Zar tutmak: Tavla oyununda istediği sayıyı getirmek için, atmadan önce, zarlara parmaklar arasında belli bir biçim verip öyle atmak
  
 Zart zurt etmek: Bağırıp çağırarak, yükseklerden atıp tutarak çıkışmak; kendini büyük göstererek kaba kuvvet gösterisinde bulunmak
  
 Zar zor: 1
  Güçlükle, zorla  2  "Ucu ucuna, kıt kanaat, istenilen ölçüye ancak yaklaşabildi  " anlamında kullanılır  "Zar zor getirdik adamı  " 
 Zehir etmek: Bir şeyin tadını kaçırmak, iyiyken kötü duruma sokmak
  "Yediğim şu yemeği zehir ettiniz bana  " 
 Zehir zemberek: İnsanın içine işleyen, onurunu zedeleyen çok acı söz
  Bilgicik
  Com, Türkçe, Edebiyat, Roman Özetleri, Duvar Yazıları, Atasözleri, Hızlı Okuma, Özlü Sözler, Türk Zembereği boşanmak: 1
  Saatin zembereği kurulmaz duruma gelmek  2  Kendini tutamayarak uzun uzun gülmek  
 Zemheri zürafası (gibi): Kışın ince elbise giyip gezenler için söylenir
  
 Zemin hazırlamak: Bir işin gerçekleştirilmesi için uygun ortam hazırlamak, meydana getirmek
  
 Zemzemle yıkanmış olmak: Biri, ötekine göre çok daha iyi nitelikte olmak
  
 Zerre kadar: Hiç denecek kadar az
  "Onu zerre kadar sevmiyorum  " 
 Zevahiri kurtarmak: Bir işi gereği gibi değil de üstünkörü yapmak ve böylece söz gelmesini önlemek, görünüşü kurtarmak
  "Bu girişimimizle zevahiri kurtardık, daha ne istiyorsun?" 
 Zeval bulmak: Son bulmak, bozulup yok olmak, çökmek
  
 Zeval vermemek: Zarar ziyan vermemek, korumak
  "Allah kimseye zeval vermesin  " 
 Zevkten dört köşe olmak: Çok mutlu olduğu anlaşılmak, çok sevinip keyiflenmek ve aşırı zevk duymak
  "Takımı galip gelince zevkten dört köşe oldu  " 
 Zevkine varmak: Bir şeyin tadını alabilmek, çıkarmak ve duymak; inceliklerini görebilmek
  "O sabah, manzaranın zevkine vardık  " 
 Zevkini çıkarmak: Bir şeyin tadından, güzelliğinden olabildiğince yararlanabilmek
  "Gelin şu gezinin zevkini çıkaralım  " 
 Zeytinyağı gibi üste çıkmak: Bir konuda haksız olduğunu kabullenmeyerek kurnazlıkla kendini haklı ya da suçsuz çıkarmaya çalışmak
  
 Zıddına gitmek: Karşısındakini sinirlendirmek, sinirini bozmak; bir şeyin tersine hareket etmek
  "Niçin devamlı benim zıddıma gidiyorsun  " 
 Zılgıt yemek: Azarlanmak, paylanmak
  "Senin yüzünden öğretmenden zılgıt yedik  " 
 
 Zınk diye durmak: Birdenbire, aniden durmak
  "Önümdeki adam zınk diye durunca ne yapacağımı şaşırdım  " 
 Zırnık (bile) vermemek: Az da olsa, en ufak bir şey de olsa vermemek
  "Ona bu mirastan zırnık bile koklatmayacağım  " 
 Zıvanadan çıkmak: 1
  Çok sinirlenip öfkelenmek, taşkınca hareketlerde bulunmak  2  Delirmek, aklını oynatmak  "Biraz daha konuşup da beni zıvanadan çıkarmayın!" 
 Zihin açıklığı: İyi, sağlıklı düşünebilme gücü
  "Sana Allah`tan zihin açıklığı dilerim  " 
 Zifiri karanlık: Çok karanlık
  "Zifiri karanlıkta yola çıktık  " 
 Zihni bulanmak (karışmak): Sağlıklı düşünemez olmak, olaylar arasındaki bağlantıyı kaybetmek, ne yapacağını şaşırmak
  "Bir anda zihnim bulandı, saçmalamaktan korkup konuşmayı yarıda kestim  " 
 Zihnini bulandırmak: 1
  Kuşkulandırmak  2  Düşünemez hâle getirmek  
 Zihnini çelmek: 1
  Bir kimseyi yanıltmak  2  Kandırıp baştan çıkarmak  
 Zihnini kurcalamak: Aklına takılan bir şeyi anlamaya, kavramaya çalışmak
  "Akşamki mesele zihnimi kurcalayıp duruyor  " 
 Zihnini oynatmak: Çıldırmak, aklını yitirip delirmek
  "Sen zihnini mi oynattın?" 
 Zil takıp oynamak: Çok sevinmek
  
 Zimmetine geçirmek: 1
  Kendine mal etmek  2  Bir hesabı birinin borcuna eklemek  "Devletin onca malını zimmetine geçirmiş  " 
 Zincire vurmak: Prangaya vurmak (mahkûmu)
  "Bütün esirleri zincire vurup zindana atmışlardı  " 
 Zindan kesilmek: 1
  Çok karanlık duruma gelmek  2  Yaşanılan yer çok sıkıntı verici, yaşanılamayacak derecede kötü hâle gelmek  
 Ziyafet çekmek: Konukları yemek vererek ağırlamak
  "Düğünümde bir ziyafet bile çekemedim  " 
 Ziyan etmek: Yersiz, boş yere harcamak
  "O kadar ekmeği ziyan etmeye utanmıyor musun?" 
 Ziyanı yok: "Önemli değil, önemi yok!" anlamında kullanılır
  
 Ziyaret etmek: Birini görmeye, biriyle görüşmeye, bir yeri görmeye gitmek
  "Hastaları ziyaret etmek görevlerimiz arasındadır  " Bilgicik
  Com, Türkçe, Edebiyat, Roman Özetleri, Duvar Yazıları, Atasözleri, Hızlı Okuma, Özlü Sözler, Türk Zokayı yutmak: Aldatılıp zarara sokulmak
  
 Zora binmek: İş güçleşmek, ancak zor kullanarak halledilecek hâle gelmek
  "Bir yolunu bulun, sakın işi zora bindirmeyin  " 
 Zora gelmemek: Sıkıntıya ve baskıya katlanamamak, güçlüğe sabredememek
  "Zora gelemem ben, lütfen ısrar etmeyin!" 
 Zorun ne?: "Ne istiyorsun, amacın ne?" anlamında kullanılır
  
 Zoru olmak: Kendisini zorlayan bir sıkıntısı, derdi olmak
  "Adamın bir zoru olduğu yüzünden belliydi  " 
 Zurnanın zırt dediği yer: Yapılmakta olan işin en hassas, en önemli, en can alıcı noktası
  
 Züğürt tesellisi: Kötü bir işte en önemli şeyi kaybettiği zaman bazı önemsiz, iyi olmayan bir yan bularak sevinmek ve kendini avutma
  
 Zülfüyâra dokunmak: İşle ilgili olanı, hatırlı ve güçlü kimseyi veya yüksek bir makamı kimi söz ve davranışlarla gücendirmek, darılmasına yol açmak
  "Hayır geri duramam, zülfüyâra dokunsa da söyleyeceğim  " 
 |