05-31-2008
|
#1
|
|
gulhan
|
Babam, Oğlum ve Ben
Babam hâlâ büyüme çağlarımdan anımsadığım gibi görünüyor: Gür saçlar, biçimli bir beden, bronz tenli bir yüz ve keskin bakışlı gözler Farklı olan ise yumuşaklığı ve sabrı  Bunları çocukluk dönemimden anımsamıyorum ve hangimizin değişmiş olduğunu merak ediyorum
Oğlumla birlikte altmışyedi yaşındaki babamı ziyarete gittiğimizde babam gitarıyla çalmak için kendisinin çok sevdiği bir şarkıyı bilip bilmediğini sordu oğluma
Bu sırada oğlum koltuğun üzerinde coşkuyla zıplıyor ve elini sürmemesi gerektiğini bildiği halde çaktırmadan elini uzatıverip gitarın tellerini tıngırdatıyor ve hiç durmaksızın konuşuyordu
Bir zamanlar babam ve ben birbirinin tümüyle zıddı iki insandık Çocukken babamı çok az görürdüm Süt dağıtım işinde haftada yedi gün çalışırdı Ancak yokluğunda bile her şeyin denetimi onun elindeydi Küçük yanlışlarım birikirdi ve gece eve geldiğinde fazla sert bir tavır sergilemese ya da azarlamasa da cezayı keserdi
Bir gün kimi arkadaşlarımla birlikte okulun araç park yerindeki engel tahtalarını tatilin başladığı gün yakılacak şenlik ateşi için hazırlanan odun yığınının içine gömdük
Yaptığımızın komik olduğunu düşünerek babama anlattım Babam bunun hiç de komik olmadığını söyledi ve onunla birlikte gidip engelleri çıkarmamızı emretti
Onaltı yaşındaki biri için daha aşağılayıcı bir şey düşünebiliyor musunuz? Ona karşı çıktım ve birden burun buruna geldik Babam öfke içindeydi ve ben o anda sınav gününün geldiğini düşünüyordum
Ancak babam başını salladı ve uzaklaştı Ertesi gün arkadaşlarım babamı şenlik ateşi kutlamalarında gördüklerini anlattılar Yüzlerce çocuğun önünde odun yığınının üstüne tırmanmış ve park yeri engellerini çıkarıp oradan ayrılmış
Baba oğul çekişmelerimize karşın babamın bana olan sevgisinden hiç kuşkulanmadım Bu, zor anlarımızda bağlarımızın kopmamasını sağlayan bir sevgiydi Çok sayıda sıcak anılarım var onunla Birlikte televizyon seyredişimiz, alacakaranlıkta yaptığımız yürüyüşler, arabada şarkılar söyleyerek yaptığımız gezintiler ve daha pek çok anı  
Babamın bana karşı kendine özgü bir gülümseyişi, benimle ve başarılarımla gururlandığını göstermek için elinin tersiyle yaptığı bir takdir edişi vardı Haşin bir biçimde takılmayı severdi ve ben onun hiç söylemediği büyük sevgisini hep bu takılmaları sırasında duyumsardım Ve ben onun “Seni seviyorum” deme tarzını ona burnunun çok büyük olduğunu ya da kravatlarının çok çirkin olduğunu söyleyerek taklit ediyordum
Ancak babamın beni kucakladığını, öptüğünü ya da beni sevdiğini söylediğini hiç anımsamıyorum Pazar sabahları yanına uzanıp yattığımı anımsıyorum Onun kollarında uyumanın güçlü ve sıcak duygusunu anımsıyorum Fakat erkekler, hatta küçük erkekler bile, öpüşmüyor ve kucaklaşmıyorlardı, yalnızca el sıkışıyorlardı
Çok sonraları üniversiteye gittiğim zamanlarda evden ayrılıp okula dönerken onu kucaklamayı ölesiye istediğim anlar oldu Ancak duygular kasları eyleme geçiremiyordu Annemi kucaklıyor, babamla el sıkışıyordum
“Bir erkeğin ne söylediği değil ne yaptığı önemlidir” derdi Sözler ve duygusal gösteriler kuşkuya yer bırakırmış Her gün işe gidiyordu, beni koruyordu, doğruyu yanlışı ayırt etmeyi öğretiyordu, benim zihinsel ve tinsel olarak güçlü olmamı sağlıyordu Bu bizim bağımızdı Bu bizim aramızdaki duvardı aynı zamanda
Babamın yanlışı olarak gördüğüm şeyleri tekrar etmemek için çaba sarf ettim Oğlumla sarmaş dolaş kucaklaşıyoruz ve ayrılırken öpüşüyoruz
Kendi oğlum olmasından sonradır ki ancak babalar ve oğullar arasındaki ilişkiler üzerinde daha çok düşünmeye ve kendi babamı çok daha açık bir biçimde görebilmeye ve anlamaya başladım
Eğer dünyadaki tüm erkeklerin babalarıyla ilgili ortak bir yakınması varsa, bu olsa olsa babaların sabırsız olmasıdır Ben altı yaşındayken, yağmurlu bir günde babam, annesinin evinin çatısını onarıyordu Bu, kuru bir günde bile hayli tehlikeli bir işti ve ben yardım etmek istedim Babam “Hayır” dedi Ben olay çıkardım ve anımsadığım tek tokadı yedim babamdan Yıllar içinde bunu anımsayıp kıkır kıkır güldüğünü defalarca gördüm ama bunun komik tarafını hiçbir zaman anlayamadım
Ancak şimdi ben evi boyarken ya da arka bahçedeki ölmüş ağacı kesmeye çalışırken oğlum yardım etmek için ısrar ettiğinde o gün olanları babamın gözleriyle görmeyi başarabiliyorum Kendim de oğlumla benzer deneyimleri yaşayıncaya dek, ki eminim şimdi oğlum da bana karşı aynı duygular içindedir, babama otuz yıl boyunca kızgın olacağımı kim tahmin edebilirdi ki?
Daha şaşırtıcı olan şey, onlu yaşlarımdayken babama hiç benzemediğim konusundaki inancımın tersine bir durumun farkına vardım Ben ona çok benziyordum Aynı mizah duygusu, aynı inatçılık ve hatta sesimiz bile aynı  Bu benzerlikler konusunda çok istekli olmama karşın büyüdükçe ona benzedim ve ona benzemeyi sevdim
Babamın, örneğin telefonu yanıtlarken kendine özgü bir tarzı vardır “Alll-o” diye yanıtlar ilk heceyi bastırarak ve sonundaki ‘o’yu kısa keserek Bugün beni telefonla ararsanız aynı bizim yaşlı adam gibi “Alll-o” diye yanıtladığımı duyarsınız Bunu söylediğimi her duyduğumda hoşuma gidiyor
Babama karşı yeni geliştirdiğim bu onun tarafından bakabilme yetisi beni şaşırtıcı bir iç görüye götürdü: eğer ben hâlâ babamla ilgili duygularımı çözümlemekle uğraşıyorsam, demek ki ben küçükken babam da hâlâ kendi babasıyla ilgili duygularını çözümlemeye çalışıyordu
O beni kendi babasıyla ilişkisinin bir sonucu olarak ve ona bir tepki olarak yetiştirdi ve bu da benim oğlumu yalnızca bana ve benim babama değil, babamın babasına da ve sanırım daha önce yaşamış tüm babalarımıza da bağlıyor
Yıllar önce, çok derin fakat anlatmaya değmeyecek denli önemsiz nedenlerle babamla ben konuşmuyor ve birbirimizi görmüyorduk Sonunda ben inadı bıraktım ve beklemediği bir günde onu ziyarete gittim İki gün boyunca herşey ve hiçbir şey hakkında konuştuk Ancak ikimiz de beş yıldır birbirimizi görmediğimiz konusunda tek sözcük söylemedik
Anlaşmamızın olanaksız olduğunu düşünerek oradan her zaman olduğu gibi üzgün bir durumda ayrıldım İki gün sonra babamın yaşamı boyunca bana göndermiş olduğu tek mektubu aldım Yazar olan benim o ise süt dağıtımcısı fakat mektubun nitelik ve uyumu, duygusallığı ve sadeliği onu benim yazmış olduğumu düşündürebilirdi
“Biliyorum ki” diyordu, “Yeniden yapabilme olanağım olsaydı seninle birlikte daha fazla zaman geçirebilmek için bir yol bulurdum Ancak bunu çok geç olmadan anlayamıyoruz ”
Anlaşılan, ben kapıdan çıkıp giderken artık birbirimizi tümüyle umutsuzca kaybetmiş olduğumuzu düşünürken o da arkamdan bakarken beni durdurmayı, oturup konuşmayı ve eğer bunu yapmazsak beni bir daha hiç göremeyeceğini düşünüyormuş “Ancak seni durdurmadım ve kapıdan çıkıp gidişini hüzünle izledim” diye yazıyordu
Anladım ki kasları duygularına hizmet etmemişti ve tüm bilmek istediğim de buydu
Kısa bir süre önce oğlum bana, “Oğullar büyüyünce babaları olurlar, değil mi?” diye bir soru sormuştu Dikkatle yanıtlamıştım
“Hayır” dedim, “Oğullar büyüyüp kimi yönlerden babalarına benzeyebilirler ama babaları olmazlar Kendileri olmalıdırlar ” Sözlerimi umursamamıştı bile  
“Oğullar büyüyünce babaları olurlar!” diye kafa tutarak ısrar etti “Evet babaları olurlar!” Tartışmadım Doğrusu hoşuma gitmişti
Bu sabah çok huzursuz ve gerginim Oğlumla birlikte kendi evimize döneceğiz ve şimdiye dek hiç yapmadığım bir şeyi yapmaya kararlıyım
Her oğlun yaşamında, kendisinin farklı bir birey olduğuyla övünmesine karşın yine de babasının oğlu olduğunu anımsatan zihinsel yankılara karşı öfke duyduğu bir zaman vardır Ancak aynı bana olduğu gibi öyle bir zaman gelecektir ki bu yankılar, yalnızca nesillerin kesintisiz bir biçimde birbirine karışıp devam ettiğini anlamanızı sağlayacaktır
Bu nedenle oğlumla birlikte biniş kapısından geçip de uçağa binmeden önce geriye döndüm, babamı kucakladım ve, “Bilmeni isterim ki seni seviyorum Her zaman sevdim” dedim
__________________
|
|
|
|