gülgüzeli
|
Bir Pazar Sabahı Ölü Düşlere Otopsi
Yüreğimin devrik hükümdarlığı isyanın eşiğindedir 
Ve artık her şeyin boşluğunda salınırken,her şeyden tanım çıkarmaya ve anlam bulmaya zorlanırken yabancılar kolonisidir her bildik yüz  
Bir amaçsızlık yatağına varmaktadır her eylemimle içimde yükselen nehir  
Şimdi;
Her yaşadığım bir fotoğraftır  İncelen ve giderek soluklaşan her bakışta,
kalbimde bir telaş hazırlanır yeni bir yaşama     
Yaşama ve aşka dair gizlerim ayaklandığında bir özlem parçalar sızlayan yüreğimin kapakçıklarını  
Nabız zorlar,çözerim gözlerimi,
kendimle oynadığım oyunu bitiririm 
Gelmeye çalışırım gittiğim yerlerden zordur kendime dönüş,artık bilirim     
Şimdi,gecenin bir vakti,erken ve hesapsız devinimlerimde inceldiği yerlerden kopmasına izin verdiğim bir şeyleri bağlamaya çalışıyorum 
Onarılması zor yanlarımı anestezik yazılarla uyuşturuyorum 
Herkese bir şeylerin açıklamasını yapmaya çalışan ben,herkesin sorunlarının cevap anahtarlarını çoğaltmaya uğraşan ben,anahtarını kaybetmiş bir çilingir gibi dışarıdayım şimdi  
Üşüyorum,sabah güneşinin aydınlığı ortaya çıkarıyor karanlığımı ve ben karanlıkta görebiliyorum ama üşütüyor beni görebildiğim her şey 
Üflediğim zaman geçmişin tozlarını,geleceğin pasları ortaya çıkıyor sanki 
Hiç tanımadığım insanlar hakkında bildiklerimi,kendime ait bilgisizliğe dönüştüren ne ??
O bir türlü dindiremediğim en derinlere inebilme isteği mi ??
Yoksa başkalarının yaşamlarını,aşklarını,acılarını paylaşırken,bir türlü kendi iç dökümünü kimseye yapamayan kalbim mi ??
Nedir,içimi en acıyan yerlerinden mühürleyen?
Nedir insanı en yükseklerden kuytulara sürükleyen?
Ve konuşur içim,dudağımı ısırırken düşlerim:
"Aşk;ihanetine bile ihtiyacım var  
Artık biliyorum  Yokluğunda çoğalıyor yokluklar  "
Şimdi ben,vaktin ağır aksak ivmesinde,bir sigara paketinin arkasına yazmış olduğum imlası alkollü şu satırları okuyorum:
"Gözlerimle kurşuna dizebilmek için seni,son bir hoşçakal ıssızlığını
yaşayabilmek için geldim kapılarına korkma İçeri girecek değilim sadece kapına asılı kalsın istedim dualarım,gözlerim ve tüm düşlerim  "
Bir "Hoşçakal" ıssızlığıyla kalmak nedir bilir misin?  
Bilir misin ardından kapanan kapılara asılı kalan göz bebeklerinin inanılmaz harabeliğini?
Tüm anlamlarını kaybetmiş bir alfabeyle,"Lütfen" kelimesini kekeleyebilir misin? Defalarca yutkunarak ve direnmeye çabalayarak gözlerini sürüklemeye hazır sele,nasıl "Kendine iyi bak" denir bilir misin?
"Sen de" dendiğinde çoktan dağılmış yanlarını saklayabilir misin? 
Aşkın ihanetini bile özleyecek kadar, Aşkı sevebilir misin? 
Aynaya baktığımda bu sabah,canlanmak için sabırsızlanan bir heykel duruyordu karşımda 
Nedense bu sabah erken başladım içmeye,nedense erken uyandı içimdeki kozasını kalın ören duygu sinsilesi Kozasından çıkabilmek için tek kanadını feda etmeye hazır bir kelebek gördüm içimde bu sabah Ve hatırladım ne kaldıysa dün geceden  
Suskunluğum yeni cinayetler tasarlıyordu,
Eski tanıdıklar geçiyordu içimden  
Üçüncü tekil şahıs olarak,nesnesiz ve kimsesiz kurabildiğim tüm cümleler,tek tek yıkılıyor işte bu sabah  
Kendimi düelloya davet ettim bu sabah Senin için düello eden iki erkek,ikisi de benim  
İkisi de ölecek ve sen gideceksin,ben kalacağım cesedimle,yine gömüleceğim içime,kendimi bulamayacak kadar derinlere 
Oysa ne kadar huzurdun,ne kadar bendin,biliyorum belki uzaktın ama o gece uyuduğumda suydun,başucumdaydın 
Uyandığımda yoktun devrilmişti bardak akmıştı su 
İçimde;bir düşün yükseklerden düşme korkusu  
Okuduğun bu darmadağın yazı,darmadağın bir Pazar sabahında kendime özgü bir sen anlatımıdır sadece Satır aralarında saklı hiçbir anlam kendimden sakladığım,yüzleşmeye korktuğum anlamları açıklayabilecek kadar cüretkar değil  
Seni özledim sevgilim  
Sana sevgilim dememi yadırgıyor musun sevgilim?
Çocuk yanlarımın kimliğini sana gösterebilmek isterdim sevgilim  
Aşkın ihanetine bile ihtiyacım olduğunu bilebilmeni isterdim,
Sevgilim  
Çok eski bir zamanda ailesiz,oyunsuz,şaşkınlığını ve açlığını örtbas etmeye çalışan gözleriyle,kimseyle konuşmayan,baktığı her şeyi anlamaya ve küçük aklına sığdırmaya çalışan bir çocuk varmış Üşümesini ve açlığını sıcacık düşleriyle örtermiş küçük çocuk 
Susarmış susmasına,düşleri büyürmüş,bedeni açlıktan küçülürken yine de direnmeye çalışırmış küçük busesinden taşan yaşlarına 
Bir gün düş tacirleri gelmiş küçük çocuğun büyük şehrine  
Büyük paralar veriyorlarmış büyük düşlere 
Açlığından,üşümesinden bitkin düşen küçük çocuk daha fazla dayanamamış Satmış düşlerini 
Sahip olduğu tek varlığını da takas etmiş düş tacirleriyle
Aldığı paralarla karnını doyurmuş,üstünü örtmüş küçük çocuk Ama şimdi daha çok üşüyormuş 
Şimdi midesi aç değilse bile içinde bir yerlerde bilemediği bir yanları acıyormuş tokluk açlığından  
Şimdi senden bana kalan ne bir resim ne de yüzünü anımsatacak bir hayal bıraktın zaman denilen ve senden olan --------in işbirliğiyle  
Ama sen unuttun mu yoksa şizofren oyununda sürükleyici bir sahne yaratma düşüncesi miydi bilmiyorum  
Seninleyken yap-bozundaki yanlış adlandırmalarına kurban giden soğuk benliğime ters kaynayan kalbimin alt katındaki eksik çocukluk geçiren mide ağrılarım seni hatırlamaya ve yaşamaya yetiyor Onun için ülser krizim
başladıkça sen daha bir sen oluyorsun ruhum tırmıklanırken midem ağrıyor ve kalbim aldanıyor yine aldatan sana  Satılık düşün var mı sevgilim?
Bu yazının ilk harfinden bu yana üç saat geçti Bu yazıyı yazan parmaklardan kaç ömür geçti,kaç ütopya kendi okyanuslarında kayboldu sen bilemezsin  
Kaç Eylül' de dirildim daha Mayıs'taki cesedimi toprağa vermeden
Kaç kere bu mevsimde kıyılara vurdum,karasularımın genişliğinden  
Yılın en güzel ayı Eylül değil mi sevgilim?
En güzel anın sen olduğun bir mevsimde  
Hikayelerim bittiği zaman,sana çocukluğumu anlatırım Sıkılmayasın ve hüzünlenmeyesin diye başka çocukluklardan mutlu alıntılar bile yaparım Aşkın, onurun ve iyi bildiğim her şeyin,çocukluk kütüphanemdeki kitaplarımda yazılı kaldığı zamanlarımı anlatırım sana O kitapları okuyarak nasıl büyüdüğümü, büyüdükçe küçülmenin ne olduğunu anlatırım  
"Çocukluğun bittiği zaman ne anlatacaksın?" diye sorma sevgilim  
Çocukluğum bittiği zaman kendimi terk ederim  
Bu yazı bir pul istemez sevgilim  
Bu Pazar sabahı hissettiğim her şeyin,bir ana fikir istemediği gibi 
Keşif atlaslarında ikimizi işaretlemeye kalkıştığım bu Pazar sabahında,bildiğim tüm gemicileri konuk ettim sana yazdığım bu yazıya 
İstedim ki bağlayabilsinler inceldiği yerden kopmasına izin verdiğim onca şeyi  
Amacım;en çözülmez düğümde buluşmaktı seninle 
Sonbaharın en inatçı yaprağıyla dalı gibi  
Şimdi uzaktasın
Yaşıyorsun kendi şehrini
Surlarında boşuna bekleme geceni
Bir Pazar sabahı şehrine geleceğim sevgilim
Gözlerimle kurşuna dizebilmek için seni   
Artık Pazar değil,sabah da değil 
Kendinden bir şeyler çıkarmaya çalışmanın,en karanlık labirente girme cüreti istediği,birimi umursanmaz,bir dingin zaman şimdi  
Seninle ve kendimle konuşmaya başladığım,giderek,tanımadığım insanlara şahitlik yaptığım zamanların,tutanakları bu harfsel coşku Tahribatı yüksek,zaman ayarsız duygular sana yapmaya çalıştığım tarifler Akan suyun,yatağını bulduğunu sanıp durgunlaşması,yatağından kovulup tekrar çağlaması bu sezinlediğin gel-gitler 
Aslında;gidilecek yerin aynı olması bu gelmeler  
Barındıracak anlamı bile olmayan yerlere sığınmayacak kadar cesur,sığındığı yerlerde fazla kalamayacak bir göçebe kadar korkak olmanın gel - gitleri siniyor kelimelere 
Yine de bu yazıya başladığımda biliyordum keşif atlaslarında ikimizi işaretlemenin zorluğunu  
Yırtılan onca yelkenime rağmen hazırdım fırtınalarının hırçınlığına   
Kayıp adaları geçecektim,
En derin okyanusları içecektim,
Yeni kıtalarda oyalanmayıp bulacaktım şehrini,
Gelecektim  
Gözlerimle kurşuna dizebilmek için seni  
Adressiz sorgulara bulaşmayan,hiçbir nedene ihtiyaç duymamasına rağmen,çok sebebini kendi içinde gizleyebilen,zamanı bazen birimsiz,bazen çekilmez bırakan, dibine kadar yaşanmasını kendiliğinden zorunlu kılan,duygusal bir coşkuydu yaşadığımız  Göz ucuyla aşka bakarken gizliden gizliye,
Adlandırmaya çalıştığımız   
Yokluğun, ismi bile henüz konmamış bir çocuğun ağlamasıdır şimdi Yine de o çocuk ödedi ne varsa aşkın vasiyetinde yazanı Ve ben bir vasiyet gibi saklıyorum ne kaldıysa bana senle yaşanan özlemi  
Bir Pazar sabahı ansızın ve hiçbir şeyin hesabında olmaksızın çıkıp geleceğim geleceğim şehrine gözlerimi bırakacağım gözlerine ve birkaç kurşunu  
Yığılıp kalabilmek için ellerine  
alıntı
__________________
|