Bazen yorar insanı küçük şeyler; büyük sırlar vardır küçük şeylerin içinde

Açıldıkça açılır, boyuna posuna bakmadan


Bazen dinlendirir insanı uzaklar; uzaklığa bir yakınlığı vardır gözlerin

Gözlerin olduğu kadar gönlün de


Bazen durur tüm adımlar; adamların tembelliğinden değil, yolların düşündürücülüğünden

Öyle çetrefillidir ki, susar ayaklar da kimi zaman


Bazen sorar gözler, diller kabul etse bile

Maharet gözleri bile ikna etmektir, güzel söz söylemek değil
Bazen durur dünya, inecekler iner, sonra yoluna devam eder

Ne var ki, herkes için o duruş anı farklıdır

Kimisi içinse hiç dönmez dünya, ki o da apayrı mesele
Bazen her şeyi bir mimik anlatır, bazen gözyaşı, bazen bir kelime

Ne kadar da ağır gelir söylemek bazen bir kelime bile
Bazen bir anı, bir ömür kokar

Bazen bir daha yaşayamayacağını hisseder insan içinde bulunduğu ânı
Bazen şair olur insan, mısra kuramaz

Bazen mısra kurar insan, şair değildir

Bazen hiçbiridir, ne diyeceğini bilemeyen sıradan biridir işte


Bazen yaşadığını daha çok hisseder insan, öleceğini unutur büsbütün
Bazen yaşadığını tamamen unutur, hatta bazen her ikisini de

Bir anı bir anına uymaz derler ya insan için, ya bütün anları birbirinin aynı olsaydı

Bazen korkutmaz mı bu ihtimal insanı?
Bazen korkar insan gölgesinden

Gölgesinin şahsında kendisinden

Zira kendi vücudu geçmiştir güneşin önüne

Kendi eseridir gölgesi
Bazen susar insan, dudakları çatlar susuzluktan

Bazen susar insan, söylenecek çok söz varken bile
Bazen dolar insan, kimse anlamaz

Bazen herkes anlar, kendisi kendisini anlamaz

Yalnızdır bazen insan, öyle yalnız bakar ki dünyaya

Bazense hiç yalnız değildir, nasıl baktığını bilirse
Bazen büyük görür insan kendini, ne acizliktir! Bazen aciz görür, ne büyük bir görüş!
Bazen, 'bazen' değil, 'her zaman' demek gerek

Ama bilmek gerek, ne zaman?
Her 'bazen'in bir zamanı vardır
