12-19-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Matematik Korkusunu Nasıl Yenebiliriz ?
Bir eğitimci olarak Türk Milletinin ''Milli Korkusu'' olan matematik korkusunu nasıl yenebilirizin sorusunun cevaplarını yıllardır araştırıyorum Araştırmalarımın sonucunda aradığım sorulardan bir çoğunun cevaplarını kitaplarda değil bilakis hayatın içinde buldum
Gelin Türk Milleti olarak daha önce yendiğimiz korkuları bir bir gözden geçirelim
70-80 ve 90'lı yıllarda futbolda ''Milli Takım'' ve ''Kulüp Takımları'' mız Avrupa Ülkeleri ile her yapacağımız maçtan önce yenilgiyi baştan kabul ederek daha başlamadan maçı kaybederdik Arada bir galip gelince de bir mucize gerçekleştirmenin sevinciyle kendimizden geçerdik Farklı yenilince üzülüyorduk ama eğer az farklı bir sonuçla yenilince ''Yenildik ama ezilmedik!'' diyerek avunuyorduk
2000'li yıllarda Türk gençlerine inanan teknik direktörlerin katkısı ile Milli Takımımızın ve kulüp takımlarımızın aldığı başarılı sonuçlar kendimize güvenimizi kazanmamıza neden oldu Artık eskisi gibi yenilgileri kabul ederek ''Yenildik ama ezilmedik!'' demeyi bıraktık ve daha önce bizi sokağa döken galibiyetleri normal bir sonuç kabul etmeye
daha başarılı sonuçlar beklemeye başladık
Futbolda yaşadığımız gelişimin benzerini voleybolda , basketbolda yaşadık
Sporda yaşadığımız bu değişimin ana nedeni nedir ? Tabii ki kendimize duyduğumuz inanç ve özgüvenin artması Aslında Avrupalı sporcuların bizden yetenekli olmadıklarını, asıl yeteneğin çalışarak geliştirildiğini öğrendik Kazandığımız her yeni başarı kendimize olan inancımızın ve özgüvenimizin daha da gelişmesini sağladı
Bu kısa girişten sonra konuyu matematiğe ve eğitime getirirsek yaşadığımız başarısızlıklarımızın çoğunda ana nedenin yetenek değil toplumumuzda var olan yanlış öngörülerdir
Beynimizi bir bilgisayar programımıza benzetirsek , o programları çalıştırmak için ek programlara da ihtiyaç vardır
Beynin Programlanması: Her toplumun bir genel hafızası bir de toplumun fertlerine ait bireysel hafızası vardır Birçok insan özel hafızasını programlarken toplumda oluşan genel hafızanın etkisinde kalır ve özel hafızasına bu programları depolar Eğer o toplumda olayların nedenleri ve niçinlerini sorgulayan bir sistem yoksa sorgulamadan aldıkları bilgileri yine aynı yollarla toplumun yeni bireylerine ulaştırırlar
Beş Maymun Hikayesi ve Kuramsal Negatif Öğrenme
Kafese beş maymunu koyarlar Ortaya da bir merdiven ve tepesine de iple muzları asarlar Her bir maymun merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkarlar 
Her bir maymun ayni denemeye giriştiğinde buz gibi soğuk suyla ıslatılır  
Bütün maymunlar bu denemeler sonunda sırılsıklam ıslanırlar Bir süre sonra muzlara hareketlenen maymunlar diğerleri tarafından engellenmeye başlanır
Daha sonra, suyu kapatıp maymunlardan biri dışarı alınıp yerine yeni bir maymun (adı: "A" olsun) koyulur İlk yaptığı iş muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur; fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler  
Daha da sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla ("B") değiştirilir ve merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer Bu ikinci yeni maymunu (B) en şiddetli ve istekli döven ilk yeni maymundur (A)
Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir En yeni gelen maymun (C) da ilk atağında cezalandırılır Diğer dört maymundan yeni gelen ikisinin (A ve B) en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiç bir fikirleri yoktur 
Son olarak en bastaki ıslanan maymunların dördüncüsü ve besincisi de yenileriyle (D ve E) değiştirilir Tepelerinde bir salkım muz asılı olduğu halde artik hiç biri merdivene yaklaşmamaktadır Neden mi?
Çünkü burada işler böyle gelmiş ve böyle gitmelidir  
Toplum tarafından oluşturulmuş hafızanın bizim duygularımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımızı ne kadar etkili ve nasıl etkileyebileceği konusunda daha bir uç örnek verelim
Fransız, İngiliz, Alman ve Türklerden oluşmuş bir topluluğunun lokantada yemek için oturduğunu düşünelim Yemeğin başında tabaklarda nar gibi kızarmış etler geliyor Doğal olarak bu etleri gören herkes iştahla yemeğe hazırlanırken Türklerin bulunduğu gruptan bir kişi garsona bu etin ne eti olduğunu soruyor Garson ‘’ Efendim, etimiz kurbağa bacağı ’’ dedi
Bu cevap Fransız,İngiliz ve Almanlar tarafından sevinçle karşılanırken Türk müşteriler üzerinde tam bir tiksinti ve şoka neden olur Çünkü herkes yemeğe o zamana kadar zihinlerinde oluşturulmuş toplumsal programa göre tepki vermiştir
Verdiğim örnek biraz uç örnek oldu ama derdimiz daha iyi anlatmak için bulabildiğim en iyi örnek Çünkü matematiğin toplumsal bir canavar ilan edildiği bir ülkede bu şartlar altında matematik öğrenirken öğrencilerin doğal zekalarını ortaya koyarak başarılı olmaları imkansız değil ama çok zordur
ÇÖZÜM
1- Çözümün ilk şartı matematikte yaşadığımız başarısızlıkların nedenlerini ve sonuçlarını iyice sorgulayarak sorunun matematikte değil matematik öğretiminde olduğunu ortaya koymalıyız
2- Tüm matematik başarısının temelinin ilköğretimin 1 kademesi olduğu gerçeğinden yola çıkarak sınıf öğretmenlerinin en az matematik öğretmenleri kadar matematik sevmesi gerektiğini görerek onların eğitimine daha fazla önem vermeliyiz
3- Matematik başarısını bir zekâ ölçeği gibi düşünmekten vazgeçmeliyiz
4- Matematik öğretiminde ezber yönteminden vazgeçerek öğrencilere matematiği sevdirecek yeni yöntemler ve yollar bulmalıyız
5-Öğrencileri sözel , sayısal türü zeka türleri ayrımına tabii tutarak, her biri parmak izleri gibi farklı özelliklere sahip ama her zeka türünden renklere ve tonlara sahip öğrencilerin bu renk mozaiğini parçalamamalıyız
6-Eğitimcilikte diplomanın tek başına her şeyi çözen sihirli bir değnek olmadığı bilinciyle öğrenmenin ve gelişmenin beşikten mezara kadar olduğu gerçeğini unutmamalıyız
Eğitimci-Yazar Necip GÜVEN Eskişehir
|
|
|