Konu
:
İğdır Tarihi
Yalnız Mesajı Göster
İğdır Tarihi
11-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
İğdır Tarihi
Bölgede
zengin bir turizm potansiyelibulunmasına rağmen
bu potansiyelin iyi değerlendirilemediği ve turizm faaliyetlerininhenüz istenilen düzeyde bir gelişme göstermediği söylenebilir
Bunun nedenleriolarak; Bölgenin sahip olduğu turistik değerlerin yeterince tanıtılmamış olması
az sayıdaki konaklama tesisleri hariç
bölgede bu amaca yönelik tesislerinkurulamamış olması gibi faktörler gösterilebilir
Iğdır Ovası'nın güneyindekiBüyük Ağrı Dağı ülkemizin dağ turizmi yönüyle yüksek bir potansiyele sahipdağlarından birisidir
Bu volkanik dağ
dağcılık sporu ile uğraşanların belki dearadığı bütün özelliklere sahiptir
Gerçekten
tırmanış mesafesinin yüksekolması ve çıkışın başladığı yere kadar motorlu araçlarla gidilebilmesi önemlibir avantajdır
Bir çok ülkede
dağın kaidesine varabilmek için bazen günlerceyürümek gerektiği halde
Ağrı Dağı; Doğubeyazıt
Iğdır ve Aralık gibimerkezlere gelen asfalt yollarla kolayca ulaşılabilecek bir konumdabulunmaktadır
Büyük Ağrı Dağı'na tırmanışlar
sadece dağcılık sporunayönelik olmayıp
bunların çoğu bilimsel amaçlıdır
Bu tür tırmanışların ilki
1829'da F
Parrot ve ekibi tarafından gerçekleştirilmiştir
Bunu
1845'te H
Abich
1848'de M
Wag-ner
1900'de A
Osvvald ve 1955'te M
Blumental gibi jeologların
dağınjeolojik yapısını incelemek amacıyla gerçekleştirdikleri tırmanışlar izlemiştir
Dağcılık sporu amacıyla daha bir çok iniş ve çıkışlar yapılmıştır
Ağrı'yatırmanan ve zirvesine Atatürk'ün büstünü koyan
1937'de Binbaşı Cevdet SUNAYolmuştur
Ağrı Dağı'nın Hz
Nuh Tufanı hadisesi dolayısıyla diğer dağlara göredaha fazla turist çekme özelliği bulunmaktadır
Ağrı Dağı'nda yüksek bir turizmpotansiyelinin varhğını ve değerlendirilmeyi beklediğini söyleyebiliriz
Bu konudayapılan bir araştırmada
dağın belli bir yüksekliğine Hz
Nuh'un temsili gemisiyerleştirilip
Aralık KKTİ yakınlarından buraya ve tesislerden dağın doruknoktasına bir teleferik hattı döşenerek
bölgenin turist çekme cazibesiartırılabilir
Bölgede
tarihi ve turistik değer taşıyan 7 adet eser bulunmaktadır
Ancak
bu tarihi eserlerin yerli ve yabancı turist çekme özelliğinin zayıf olduğunusöyleyebiliriz
Bu eserler:
Karakale Ören (Harabe) Yeri :
Iğdır Ovası'nın batısında
Ermenistansınırında
savunmaya elverişli bir konumda kurulmuş olan Karakale
SürmeliÇukuru'nun en eski yerleşim merkezlerinden biri olup
Urartular'a belki
daha da eskileredayanır
Ancak
1664 ve 1840 yıllarında meydana gelen depremlerde
kale duvarlarıtahrip olmuştur
Günümüzde tamamen harabe halindedir Kale
Büyük Ağrı Dağı'nıneteklerinde bulunmaktadır
Savunmaya elverişli sarp kayalıklar üzerinde ve kervanticaret yolunun en iyi şekilde kontrol altında tutulabileceği bir konumda yer alanIğdır Korganı
XI
yüzyılda Oğuz Türkleri tarafından kurulmuştur
Dağyamaçlarında "Kız Kalesi" ve onun 200 m
kadar aşağısında "OğlanKalesi" adı verilen iki kale kalıntısı bulunmaktadır
Sürmeliden Büyük AğrıDağı'na doğru giden ilk çağın kervan yolu
bu iki kale arasından geçer ve Ahurayönünde uzanarak Küçük ve Büyük Ağrı Dağları arasındaki SerdarbulakGeçidi'nden Beyazıt'a (Doğubeyazıt) doğru giderdi
Iğdır Korganında
o devirlerdenkalma bir değirmen harabesi de bulunmaktadır
Kervansaray
Iğdır il merkezini Asma köyüne bağlayanyolun 25 inci km'sinde bulunan kervansaray
XII
yüzyıl Selçuklu taş işlemeciliğininen güzel örneklerinden biridir
Sürmelii Emiri Şerafeddin Ejder tarafındanyaptırılmıştır
Kervansaray
Ba-tum-Tebriz karayolu üzerindeki menzil noktalarındanbirisi olup
kervanlar Çilli geçidini aşmadan önce burada konakmıyorlarmış
1988yılında koruma altına alınan eser
halen harabe halindedir
Iğdır Korganı (Kalesi)
Kale
Büyük Ağrı Dağı'nın eteklerindebulunmaktadır
Savunmaya elverişli sarp kayalıklar üzerinde ve kervan ticaret yolununen iyi şekilde kontrol altında tutulabileceği bir konumda yer alan Iğdır Korganı
XI
yüzyılda Oğuz Türkleri tarafından kurulmuştur
Dağ yamaçlarında "KızKalesi" ve onun 200 m
kadar aşağısında "Oğlan Kalesi" adı verileniki kale kalıntısı bulunmaktadır
Sürmeliden Büyük Ağrı Dağı'na doğru gidenilk çağın kervan yolu
bu iki kale arasından geçer ve Ahura yönünde uzanarakKüçük ve Büyük Ağrı Dağları arasındaki Serdarbulak Geçidi'nden Beyazıt'a(Doğubeyazıt) doğru giderdi
Iğdır Korga-nı'nda
o devirlerden kalma bir değirmenharabesi de bulunmaktadır
Koç Başlı Mezarlar :
Hemen hemen Iğdır Ovası'ndaki bütüneski mezarlıklarda bulunan koç başlı mezarlar
Karakoyunlu-lar döneminden kalmadır
Bu mezar taşları yiğit ve kahraman kişiler ile genç yaşta ölen delikanlılarınmezarlarına dikilirdi
Bölgedeki ekonomikfaaliyetlerin başlangıç tarihinin
en az yerleşme tarihi kadar eski olduğu tahminedilmektedir
Bölgede
Urartu Devleti vaktinde tahıl tarımı
bağcılık vemeyvecilik faaliyetlerinin çok ileri bir düzeyde bulunduğu sanılmaktadır
Ancak
bölgede yetiştirilen tarımsalürünlerden bazıları zamanla önemini kaybederken
bazıları önemini korumuş
bazıürünlerin tarımı ise
ancak 1956'dan sonra başlamıştır
Örneğin; halen ovanıngüneyindeki yamaçlarda üzüm bağları izlerine rastlanması
Araş nehri boyuncaKazancı köyünden Koçkıran köyüne kadar olan sahada toprak altından üzüm bağıköklerinin çıkması
bölgede eski devirlerde (özellikle Rus işgali döneminde)bağcılığın bir hayli yaygın olarak yapıldığını göstermektedir
Oysa bugün
birkaç köy dışında üzümyetiştiriciliğine pek rastlanmaz
Keza ovada yetiştirilen dut ağacı sayısınıngiderek azalması
ipek-böceği yetiştiriciliğinin zamanla ortadan kalkmasına yolaçmıştır Ovada önemini kaybeden bir b
aşk
a tarım ürünü de çeltiktir
Yörede1970'li yıllara kadar geniş ölçüde yapılan çeltik ekimi
sıtma salgınlarınınönüne geçmek amacıyla bu tarihte yasaklanmıştır
Ovadaki şeker pancarı üretimiErzurum Şeker Fabrikası kurulduktan (1956) sonra başlamış (1958) olup
bu ürün
halen yörede pamuktan sonra en geniş ekiliş alanına sahiptir
Pamuk tarımı
buğdaytarımı
meyvecilik ve sebzecilik geçmişte olduğu gibi bugün de ovadaki en önemlitarımsal faaliyetler arasındadır
Iğdır Ovasının güneyindeki dağlık bölgedehakim ekonomik faaliyet
tahıl tarımı (buğday
arpa) ve hayvancılıktır
Bölgeninyaklaşık 358
351 hektarı bulan toplam yüzölçümünün yaklaşık 81
178 hektarı(%23) kadarı ekili ve dikili tarım arazilerinden oluşmaktadır (nadas alanları dahil)
Aynı yıl
Türkiye'de bu oranın %33
9 dolayında olduğu hatırlanırsa
bölgedekitarım topraklarının ülkemiz geneline göre daha kısıtlı olduğu anlaşılır
Budurum
bölge arazilerinin büyük bir kısmının çoraklık sorunu dolayısıyla tarımauygun olmamasından kaynaklanmaktadır denilebilir
Nitekim
ovada sulanabilecek 66
627hektar alanın
2002 yılı itibariyle ancak 49
348 hektar (%74) kadarı sulamalı tarımaaçılabilmiştir
Ovada ticarete yönelik tarla ve bağ-bahçe tarımı faaliyetleri
hemen bütünüyle birinci grup tarım arazilerinin bulunduğu Batı Iğdır Ovasındagelişmiştir
Buna karşılık
Doğu Iğdır Ovasının çorak toprakları üzerindekurulmuş bulunan köylerde
iktisadî anlamda herhangi bir tarımsal faaliyet söz konusudeğildir
Bu köylerde temel geçim kaynağı hayvancılığa dayanmaktadır
Sulama Kanalı (Batı Iğdır Ovası) :
Bölgedeki toplam tarım arazilerinin (81
178ha
) %26
7 kadarında (yaklaşık 20
792 ha
) kuru tarım yapılmaktadır
Tamamen ovanıngüneyindeki dağlık kesimde yer alan bu grup tarım arazilerinin önemli bir kısmınadas nedeniyle her yıl boş bırakılmaktadır
Ovada yıllık yağış tutarı 250 mm
kadar olup
bu miktar
yörede tarımı yapılan çeşitli kültür bitkilerinin suihtiyacını doğal olarak karşılama bakımından çok yetersizdir
Yıllık yağıştutarının azlığına
yağış rejiminin düzensizliği ve buharlaşma miktarınınfazlalığı da eklenirse ovadaki tarım hayatında sulamanın ne derece önemtaşıdığı daha kolay anlaşılacaktır
Bu nedenle yörede sulamalı tarımsistemlerine başvurulmaksızın kesinlikle tarım yapılamayacağını ifade etmekgerekir
Bölgede
2001 yılı itibariyle yaklaşık20
642 dolayında çiftçi ailesi bulunmaktadır
Bölge çiftçilerinin ancak %50'sitoprak sahibidir
Tarım işletmelerinin ortalama parsel yüzölçümü ise 6
8 dekarkadardır
Parsel yüzölçümlerinin küçük olması yanında
arazilerin de çokdağınık olduğu dikkati çekmektedir
Nitekim
her bir çiftçi ailesi başınaortalama olarak 5
4 adet parsel düşmekte olup
bölgede 10-15 parçadan oluşan tarımarazisine sahip olan aile sayısı da az değildir
Buna karşılık
200 dekar'dan dahabüyük tarım toprağına sahip olan ailelere de rastlanmaktadır
Bu gibi ailelerinbölgenin toplam çiftçi sayısına oranı %1'i bulur
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul