Yalnız Mesajı Göster

İslamiyet Öncesi Türklerde Toplum Yapısı Ve Devlet Yönetimi ..

Eski 11-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslamiyet Öncesi Türklerde Toplum Yapısı Ve Devlet Yönetimi ..



İslamiyet Öncesi Türklerde Toplum Yapısı ve Devlet Yönetimi
Tanrı buyurduğu için,kendim devletli olduğum üçün,kağan oturdumKağan oturup aç,fakir milleti hep toplattımFakir milleti zengin kıldımAz milleti çok kıldımYoksa,bu sözümde yalan var mı?Türk beyleri,milleti,bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdumYanılıp öleceğini yine burda vurdumHer ne sözüm varsa ebedî taşa vurdumOna bakarak bilinŞimdiki Türk milleti,beyleri,bu zamanda itaat eden beyler olarak mı yanılacaksınız? Ben ebedî taş yontturdum

Üstte mavi gök,altta yağız yer kılındıkta,ikisi arasında insan oğlu kılınmışİnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumın Kağan,İstemi Kağan oturmuşOturarak Türk milletinin ilini töresini tutu vermiş,düzenleyi vermiş

Milletlerarası metinlerde “insan hakları” olarak geçen kavram,hukuk literatüründe kişinin temel hakları,temel özgürlükleri ve kamu özgürlükleri anlamında kullanılmaktadırAncak,hak ve özgürlük kavramlarının soyut ve herkes için farklı algılanabilen çok yönlü ve değişken terimler olmaları insan hakları ifadesinin tam bir tanımının yapılabilmesini güçleştirmektedirFakat burada amacımız insan haklarının teorik açıklamaları olmadığından bu kavramın en azından,genelde ne ifade ettiğini söyleyebilir ve “devletin otoritesi ile kişinin hak ve hürriyetleri arasında kurulması gereken ‘hassas bir denge’ olarak tanımlayabilirizİşte bu dengenin sağlanması ve “iktidar ile özgürlük” ihtiyaçlarının karşılanması ancak “hukuka bağlı devletlerde" mümkün olmuştur

Tabiatı ve yaratılışı itibariyle sosyal bir varlık olan insanoğlu yüzyıllar boyu,bir arada yaşamanın bir gereği olarak barış ve düzeni sağlayabilmek için,hukukî bir düzen ve teşkilat oluşturmuşturİşte bu gün ulaşmış olduğumuz hukukî olgunluk seviyesi,bu tarihî gelişim sürecinin bizlere bir armağanıdırÇağlar boyunca devletler kurmuş olan devletlerin hukuk sistemleri ve insanı hangi hukukî platformda değerlendirdiklerine bakarak bugünkü seviyeyi tesbit etmemiz daha kolay olacaktır“Çin,Hint,Mısır,Sümer,Babil,Asur,İ brani, Eti ve İran medeniyetlerinde hukukî bir takım düzenlemelerin yapılmış olduğundan bahsetmekle birlikte,o çağlarda,siyasî ve hukukî esasların ve insan haklarının bugünkü şekli ve ifadesiyle aranmasının doğru değildir

Eski Yunanistan’da ise; hukuk kuralları ve insan haklarının belli bir kesime hitab ettiği ortadadırŞehir devletleri (polis) mozaiği halinde teşkilatlanmış olan eski Yunan demokrasisi,aslında bir oligarşidir ve bu sistemde halk hakimiyeti sözde kalmıştırAncak,Atina’da oturan belli sayıda insan,vatandaş statüsünde kabul edilmiş,bunlar arasında da,ancak kriterleri idare edenler tarafından konulmuş olan özellikleri taşıyanlar birtakım hak ve özgürlüklere sahip olabilmişlerdir

Eski Türk hakimiyet telâkkisi siyasi iktidarın kaynağını Tanrıya bağlamakla,hükümdarı Tanrı hu*zurunda sorumlu tutuyorduHükümdar da Tanrıya karsı sorumluluğunaTanrının yardımı ile "Kut"unun devam edeceğine inandığından,onun iradesine uygun şekilde milleti yönetmek mecburiyetini hisse*diyorduTöreye uyması da gerekiyorduTöre yoluy*la idaresi altındakilere karsı sorumlulukları bulun*duğundanTürk hükümdarlarının insafsız,müstebit olmaları pek mümkün değildi

Mete'nin "Kurultay"ı Oğuzların "Kengeş"i ünlü*dürKaşgarlı Mahmud'un derlediği,"Geniş elbise parçalanmaz,danışmakla gelişen bilgi ise bo*zuk ve kötü çıkmaz" gibi sözlerden ve diğer atasözle*rinden anlaşılmaktadır[1]

Bu arada vatandaşlık kavramı,zamanla insanların hak ve hürriyetlere sahip olup olmamalarında tayin edici bir kişisel statü haline gelmiştirGünümüzde olduğu gibi,eski çağlarda da vatandaşlık kavramının,artık,hukukî,siyasî ve sosyal olmak üzere üç önemli temel üzerine oturduğu düşünülebilir Bunlardan en önemlisi kişiye konuşma,düşünce,inanç özgürlüğü veren,ona mal mülk sahibi olma hakkı tanıyarak,gerektiğinde kanun önünde adaletle yargılanmasını sağlayan hukukî yönüdürİşte insan hak ve özgürlüklerinin önemi bu noktada ortaya çıkmaktadırEski Yunanistan’da olduğu gibi,Roma’da da halk genelde pek çok sosyal sınıfa ayrılmış ve adalet sisteminden,ancak kendilerine vatandaşlık hakkı tanınanların bir kısmı faydalanabilmiştirYani fertlerin kanun önündeki durumları açısından halk temelde,vatandaşlar ve vatandaş olmayanlar olarak birbirinden ayrılıyorduVatandaş olmayanların alınıp satılmaktan başka toplumda hiçbir değerleri olmadığı gibi bunların hak ve hukuklarından söz etmek de imkansızdıRoma’da hiçbir zenginlik ve soyluluğa sahip olmayan halk, bağlı eyaletlerdeki halk ve köleler bu grubu oluşturuyorduBu gruptakiler herhangi bir suçlama karşısında yargılanmalarına gerek kalmadan cezalandırılabilirler,gladyatör gösterilerinde halkı ve imparatorları eğlendirmek için hayvanlara yem olarak kullanılabilirlerdiÇin'de aileler,ço*ğu zaman devlet için ve karşılıksız olarak,çalışma zorun*da idilerHunlar'da ise angarya,devletin yapısı ve ku*ruluşu bakımından mümkün görülmüyordu

Roma devleti,bir yandan eyaletlerde doktor,asker,eğitimci,artist,ticaret adamı gibi kendisine üstün hizmet verdiğine inandığı kimselere vatandaşlık hakkı tanırken diğer yandan da bunların hukukî durumları hakkında hiçbir endişe taşımıyorduFertlere birer ayrıcalık gibi dağıtılan vatandaşlık hakkının,eyaletlerdeki halkın oyunu alabilmek için yapıldığı,fakat bunlardan daha çok üst düzey Roma vatandaşlarının faydalandığı açıktır

Türklerde savaş ve savunma taktiği büyük ve surlu şehirlere dayanmıyorduBu sebeple köylü ve yaylacıların kitle halinde,kale ve yol gibi savunma gereklerinde çalıştırıldıklarını gösteren,herhangi bir belge elimizde yokturTürkler savaş çağında devlete karşı olan,her türlü yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadırlarFakat ba*rışta ise,serbesttirlerEski Türklere göre "halk" ile "t o p r a k",devleti meydana getiren iki önemli unsurduEski Türklere göre,topraksız bir devlet düşünülemezdiHalk toprağı ve toprak da halkı tamamlayarak,bir devlet meydana getirirlerdi[2]

Alıntı Yaparak Cevapla