Prof. Dr. Sinsi
|
İslamiyetde İbadetler , Taharetler
İslamiyetde İbadetler , Taharetler
İslâm dini, Yüce Allah´a ibadetten, itaat ve teslimiyetten ibaret en kutsal bir dindir Bu kutsal din, Yüce Allah´ı bilmek, ona ibadet ve itaatta bulunmak için insanların yaratılmış olduklarını bildirmektedir
Büyük İslâm dini, insanları yükseltir, insanları melekler gibi temiz bir hayata kavuşturur, insanların ruhlarını manevî duygularla aydınlatır Bütün kâinatın yüce yaratıcısına kulluk ve ibadet görevinde bulunmalarını emreder
İkramı bol olan ezelî yaratıcımızın manevî huzurunda kabul edilmek, insan için ne büyük bir nimet, ne büyük bir şereftir İşte ibadet ve itaat, insana bu nimet ve şerefi kazandırır
Uyanık bir ruhun ferahlığı, sağlam düşünceli bir insanın kalben huzuru, gerçek bir neş´eye ve bir mutluluğa kavuşması, ancak Yüce Allah´a ibadet sayesinde elde edilir
İbadet ve itaat zevkinden yoksun olanlar, kendi yaratılışlarındaki hikmetten habersiz olan zavallılardır
Yüce Allah´a kulluk ve ibadette bulunmayanlar, borçlu oldukları şükür görevini terk etmiş, sonsuz âhiret hayatlarını tehlikeye düşürmüş mutsuz kimselerdir
Hiç şübhe yok ki, insanların mutluluk ve selâmeti, gerçek varlığı, Yüce Allah´a güzel niyet ve samimi bir kalb ile ibadet ve itaat etmekle kazanılmış olur İbadetlerin bir kısmı da temizliğe ve pâklığa bağlıdır
Müslümanlık, temizliğe büyük bir önem vermiştir Taharet, maddî ve manevî kirlerden arınmak demektir Bir kısım ibadetlerin şartı, başlangıcı, anahtarıdır Temizlik bulunmadıkça bu ibadetler yerine getirilemez Temizlik bulunmadıkça insan Yüce Allah´ın manevî huzuruna giremez Nitekim bir hadis-i şerifte: "Temizlik imandandır," buyurulmuştur
Diğer bir hadis-i şerifde de: "Namazın anahtarı temizliktir " buyurulmuştur
Aynı zamanda temizlik sağlık için yararlıdır Rızkın çoğalmasına sebeb olur Nitekim bir hadis-i şerifde: "Temizliğe devam et ki, rızkına genişlik verilsin" buyurulmuştur
Sonuç
Ehliyet ve yetki sahibi olan her insan birtakım ibadetlerle, temizliklerle din bakımından görevlidir Bazı şeyleri yapmakla ve bazı şeyleri yapmamakla sorumlu tutulmuştur Bunlara dair ilmihalimizde yeterince bilgi verilecektir Ancak din kitablarında, yazışmalarda ve konuşmalarda çokça tekrarlanan bazı deyimler vardır ki, önce bunların anlamlarını bilmek gerekir Bunun için önce bunların lûgat ve terim manalarını yazacağız
İbadet
Lûgat´ta kullukta bulunmak demektir Şeriat teriminde "İyi niyete bağlı olarak yapılmasında sevab bulunan her iştir Yüce Allah´a saygı ve itaat için yapılır Namaz kılmak, oruç tutmak gibi  
Tâat
Emri benimseyip yerine getirmek demektir Buna itaat de denir Şeriatta itaat ise, yapılmasından dolayı sevab kazanılan herhangi bir iştir; gerek niyet bulunsun, gerek bulunmasın Kur´an-ı Kerim´i okumak gibi  
Kurbet
Yakınlık demektir Şeriatta ise, Yüce Allah´a manevî olarak yakınlığa sebeb olan herhangi güzel bir iştir Sadakalar ve nafile kılınan namazlar gibi  
Niyet
Kasıd manasındadır ki, kalbin bir şeyi yapmaya yönelmesi demektir Şeriatta ise, yapılan bir görevle Yüce Allah´a ibadette bulunmayı ve O´na manevî bakımdan yaklaşmayı kasdetmektir
Bir işin ibadet olabilmesi için böyle bir niyete ihtiyaç vardır Örnek: Biz namazlarımızı, yalnız Yüce Allah´ın emrine uymak için, O´nun rızasını kazanmak için kılarız İşte bu, namaz hakkında bir niyettir Yoksa başkalarına göstermek veya vücut sağlığı için namaz şeklinde yapılacak olan hareketler, Allah rızasını taşımadığı için, ibadet sayılmaz Allah rızası niyetine bağlı bulunan temizlik gibi bir abdest de, bir ibadettir
Teklif
Bir kimseye zorluk veren bir şeyi emretmek ve ona yüklemek demektir Şeriatta ise: İslâm dininin ehliyet ve yetkiye sahib olan insanlara birtakım şeyler yapmalarını ve birtakım şeyleri yapmamalarını emredip yüklemesidir Bunlarla din yönünden görevlenmiş olan bir insana da Mükellef (Yükümlü) denir Çoğulu "Mükellefin" dir
İnsanlar yetki ve kudretleri nisbetinde mükellef (yükümlü) olurlar Aklı bulunan ve büluğ çağına ermiş olan kimsenin ehliyeti tam olacağından yükümlülüğü de öylece tam olur
Akıl
Ruhun bir kuvvetidir ki, insan onunla bilgi sahibi olur İyi ile kötüyü ayırır ve eşyanın gerçek hallerini onunla anlar
Diğer bir tarife göre akıl ruhsal bir nurdur ki, insana gideceği yolu aydınlatır, insana hak ve gerçeği bildirir Bu ruhsal kuvvete sahib olana akıllı kimse denir Bundan yoksun olana da Mecnun (deli) denir
Büluğ
Belli bir çağa yetişmek ve belli birtakım vasıflara sahib olmak demektir Belli bir yaşta bulunan ve belli vasıflara sahib olan kimseye "bâliğ ve bâliğa" denir Şöyle ki: Uykuda gördüğü bir rüyadan dolayı üzerine gusletmek gereken (ihtilâm olan) bir erkek bâliğdir Evlendiği takdirde çocuk yapabilecek genç bir erkek de baliğdir
Baliğ veya baliğa olma yaşının başlangıcı, erkek çocuklar için tam on iki, kız çocuklar için de tam dokuz yaştır Bu yaşların sonu da her ikisinde tam on beş yaştır
Böyle on beş yaşını bitirmiş olduğu halde, kendisine ihtilâm ve gebelik gibi büluğ eseri belirmeyen kimse, hükmen baliğ sayılır
Hüküm
Karar, bir şeyin sonucu olma, bir sonucu gerektirme, etki, emretme manalarında kullanılır Din deyiminde ise, bir şeyin üzerine düşen eser demektir Yükümlülerin (mükelleflerin) işleri ile ilgili olan dine ait hükümlerden her birine "Şer´î hüküm, çoğuluna da Ahkâm-ı Şer´iye (Şer´î hükümler) denilir
Örnek: Zekât farzdır, hırsızlık haramdır, denilmesi birer Şer´î hükümdür
Ef´al-i Mükellefin
Mükellef insanların yaptıkları işlerdir ki, farz, vacib, sünnet, müstahab, helal, mübah, mekruh, haram, sahih, fasid, batıl gibi kısımlara ayrılır
|