Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Cenin Hatıra Defteri
Bir Ceninin Hatıra Defteri  
Gözlerim yoktu, gözlerimin olmadığını bir Sen gördün
Görmüyorum Görme isteğine bile körüm Görmek istediğimi bilmiyorum
Gözlerim yok Ne renklerden haberim var, ne şekilleri tahmin edebilirim
Sen bana gözlerimi verdin Görmek istediklerimi de sen verdin Görme isteğimi gördün  
Ben görmek istiyor bile değilken, beni gördün
Gözümün göreceklerini
gördün  
Sen gördün, Sen verdin
Elim yoktu, sen elimden tuttun
Tutunacak bir dal da bilmem Ellerim yok
Ne avucumda bir şeyim, ne de elde tutmak istediğim Yok
Sen bana el verdin Beni elimden tuttun Elimden tutacak bir ana verdin
Elde edeceklerimi Sen hazır ettin Her şey Senin kudret eline tutundu Ben, ellerim ve elde edeceklerim, öylece avuca geldi
Sağırdım, bana Sen kulak verdin
Bir haber yok, kötüsü bile Sesler uzak, müzik yabancı, ahenk dargın
Dalgaların sesini işiten, mahrem fısıltılardan haberli kulaklarım oldu
Kuru yaprağın dalından düşüşünü duyan, rüzgârın ıslığına ritim veren, yağmurun yağışına ahenk katan, her notada ruhuma yeniden üfleyen Sensin
Bana kulak verdin Her şeyi, her an işiten Sen
Ben kulak sahibi değilken, işitmek isteğimi işittin
Ben müziği bilmezken, ben rüzgârın ve denizin sesini işitmezken, ben annemin sesini tanımazken,ben sağır iken, beni Sen işittin, arzularıma Sen kulak erdin, iç çekişlerimi Sen duydun
Beni Sen işittin, şitmek istedklerime Sen kulak verdin
Beni şitir eyledin
Dilim dönmüyor Sesim çıkmıyor Dudaklarım suskun Konuşma yok; bir hece bile  
Damaklarıma hiç değmedi dilim Her dudak arasını gül bahçesine çeviren o ince çizgi, bir tebessüm yok, tebessüm eden de yok
Öpecek yok beni Ve öpemem de  
Daha dudağım dudağıma değmedi “Ağzı var dili yok” bile değilim Dilim yok, ağzımda, damaklarım da, dudaklarım da  Lezzetleri bilmiyorum Dilimi tuza bandırmadım daha Damağımda şeker tadı hiç gezinmedi Dudaklarıma pınar suyu değmedi
Ve Sen bana damak verdin Dudak verdin Dil verdin Söz verdin Dudağıma gökten soğuk sular değdireceğine, damağıma lezzetler ihsan edeceğine, dilime şiirler dolayacağına bana söz verdin
Ve söz verdin ağzıma
Kurânla konuşan Sen,
taşları, dağları, denizleri konuşur eyleyen
Sen dilime kelâm verdin
Söz verdin ağzıma  
Sözden anlayan dostlar verdin  
Bir tebessümden habersizken, ben gülmeyi bilmezken, bana rahmetinle Sen tebessüm ettin
İki dudak verdin, bir dil Cümle dudakları gül eyledin
Gülücükler verdin
Güller verdin

Ayaklarım yoktu, beni varlığa Sen yürüttün Çıkış yok yollar kapalı  ne dağlar, ne vadiler yürünesi değil  iki ayağım yokluk çukurunda adım atacak yer yok ayaklarım yok  güzel ayakkabılarım da 
Çiçekli çoraplarım, yeni örülü patiklerim kayıp Coşkuyla koşacak kimsem yokken, ağı ağı yürüyeceğim yolları bilmezken, Sen beni bilinmez yolardan geçirdin
Ayaklar verdin Yokluktan varlığa yürüttün bedenimi Hiç yoktan ayağa kaldırdın beni Yol verdin
Ve çiçekli çoraplar ve güzel ayakkabılar verdin Ayakalarımı verdiğin gibi, yürünesi yolları, dağları, denizleri ve vadileri ayaklarımın altına serdin
Gelmeye yüzüm yoktu, Sen bana yüz verdin
Bani tanmıyordu annem babam bile  
Varlığımdan haberli bile değillerdi
Ban de bilmiyorum var olduğumu
Var olma arzumun bile farkında değilim İnsan olduğumu da bilmem “anılmaya değer bir şey” değilim Kimse saymıyor beni
Adım yok, adam yerine koyulmuyorum
Yüzüm yok Çatık bir kasım, gamzeli bakışlarım yok Saçlarım, kirpiklerim yok kaşlarım kirli bile değil; yok  yüzüme çamur bulaşmamış; çünkü yok
Şekilsiz, biçimsiz, kaba, belirsiz ve korkunç görünüyorum Böyle görseydi beni annem, belki yüz vermezdi bana Yüzüme bakmazdı
Yüzüme bir Sen baktın Bana Sen yüz verdin Yokluğun kirli, çirkin maskesini yüzümden indirdin Rahman suretini indirdin yüzüme Annemin gözlerine değesi, “bebek yüzlü” tenler giydirdin ete kemiğe  
Kirpiklerimin ucuna gamzeli bakışlar düşürdün Ve yanaklarıma gülücükler saldın Saçlarımı verdin, “zülf-ü yâr” olası çizgiler çizerek, kaslarımı eğri kıldın yay gibi,
Bakışlarıma nur verdin ay gibi
Karşısına vurulası âşıklar koydun  
Güneşi göz ucuma Sen getirdin
Bilmezdiler oysa ilgimi
Tanımazdılar beni
Sen yüz vermesen, yüzümü kalplerine âşina eylemesen, yüz süremezdim annemin yüzüne
Hayatı yitirdiğimde de bana yeniden hayat verecek Sensin
Birgün toprağa yüz sürdüğümde de tanımayacaklar yine  
Yüzüme bakmayacaklar
Varlığımı belki hesaba katmayacaklar
Taşlara kazıyacaklar adımı en fazla  
Unutmamak için  
Ama beni hiç unutmayacaksın Sen
Beni bilecek, anlayacak, hatırımı Sen soracaksın
Gözümü ve gördüklerimi gören, elimi ve eilmdekileri tutan,dilimi ve dilimdekileri konuşturan, dudağıma tebessüm güller koyan, ayaklarımı yokluktan varlığa ulşatıran, var olmaya yüzüm yokken bana yüz veren Sen;
Çürümüş kemiklerim, toprağa düşmüş ellerimi, karanlığa akmış gözlerimi, erimiş dudaklarımı, yokluğa kaymış ayaklarımı, işitmez olmuş kulaklarımı, yitik tebessümümü, unutulmuş yüzümü,
Verir de yine Sen verirsin elbet
Yine, yeni, yeniden diriltirsin beni
Ey Hayatı Veren ve Ey Hayatın Sahibi
|