Prof. Dr. Sinsi
|
Polonya Atasözleri
B
• Biednemu zawsze wiatr w oczy, a bogatemu to i diabeł dzieci kołysze
Zengin bir adam, çocuklarını uyuşturacak bir şeytana bile sahiptir
• Bez soli smutna biesiada
Tuzsuz şölen üzgündür
C
• Czekaj, tatka, latka
Bekle baba, yıllarca  - Çoğu kişi için çözüm yanıtı bulmaktır
Ancak kimyagerler için çözüm, hala karışık hale olan maddedir
D
• Duch chętny, lecz ciało mdłe
Ruh istiyor ama beden zayıf • Dobrego i karczma nie zepsuje, a złego i kościół nie naprawi
İyi bir adam meyhanede bile bozulmayacak, kötü bir adamsa kilisede bile düzelmeyecektir • Dobry żart tynfa wart
İyi bir şaka, tynf (eski bir polonya kuruşu) değerindedir • Dopóty dzban wodę nosi, dopóki mu się ucho nie urwie
Sürahi kulpu kopana kadar suyu taşır
G
• Gadał dziad do obrazu, a obraz [do niego] ani razu
Dilenci resme konuştu, ama resim hiçbir cevap vermedi (duvara konuşmak)
• Gdy kota nie ma, myszy harcują
Kedi olmadığı zaman, fareler oynayacaklardır
• Gdy pies je, to nie szczeka, bo mu miska ucieka
Köpek yerken havlamaz, çünkü yiyeceği kaçar (ağzın doluyken konuşma)
• Gdzie kucharek sześć, tam nie ma co jeść
Altı aşçının olduğu yerde, yiyecek hiçbir şey yok
• Gdy się człowiek spieszy, to się diabeł cieszy
Bir adam acele ettiği zaman, şeytan mutludur
• Gdzie diabeł nie może, tam babę pośle
Şeytan gidemediği yere, bir kadın gönderecektir
• Gdzie drwa rąbią, tam wióry lecą
Nerede kereste kıyılıyorsa, orada talaşlar uçar
• Gdzie dwóch się bije, tam trzeci korzysta
Nerede iki kişi dövüşürse, orada üçüncü kişi kazanır
• Gdzie zgoda, tam i siła
Nerede rıza, orada güç
• Gość w dom - Bóg w dom
Misafir evde - Tanrı evde (Polonya misafirperverliği)
• Grosz do grosza, a będzie kokosza
Kuruşlarını topla ve bir tavuk satın al
I
• Idzie luty, podkuj buty
Şubat geldiğinde, ayakkabılarının altını çivile
J
• Jak Kuba Bogu, tak Bóg Kubie
Yakup Allah a nasıl ikram ettiyse, Allah da Yakup a öyle ikram edecektir
K
• Kiedy wszedłeś między wrony, musisz krakać jak i one
Kargaların arasındayken kargalar gibi öt
• Kowal zawinił, [a] Cygana powiesili
Demirci suçluydu; ama onlar çingeneyi astı (günah keçisi olmak)
• Kruk krukowi oka nie wykole
Bir karga, başka bir karganın gözünü gagalamayacaktır
• Kto daje i zabiera, ten się w piekle poniewiera
Kim verir ve sonra onu geri alırsa, cehenneme geri gider
• Kto rano wstaje, temu Pan Bóg daje
Erken kalkan, Allah tarafından mükafatlandırılır
• Kto szybko daje, dwa razy daje
Çabuk veren ikinciyi verir
• Każdego ciągnie do złego
Kötüye herkes caziptir
• Kropla do kropli i będzie morze
Damlaya damlaya, deniz olacak
• Kto ucieka, winnym się staje
Kaçmak seni suçlu yapar
• Kto nie słucha ojca i matki, ten się posłucha psiej skóry
Kim babasını ve annesini dinlemiyorsa, köpeklerin postunu dinliyordur
L
• Lepiej późno niż wcale
Geç olması, hiç olmamasından iyidir
• Lepsza jedna panna niż cztery wdowy
Bir genç kız, dört duldan iyidir
• Los szczęście rzuca, ale nie każdy je łapie
Kader şans verir; ama herkes kullanamaz
• Lepszy wróbel w garści niż gołąb na dachu
Elindeki serçe, çatıdaki güvercinden iyidir
• Ładnemu we wszystkim ładnie
Güzel bir kişi, her giysinin içinde güzeldir
M
• Między młotem a kowadłem
Çekiç ile örs arasında
• Myszy harcują, gdy kota nie czują
Fareler etrafta oynar, kedi kokusu almadıklarında
N
• Najlepsze mienie - czyste sumienie
En iyi varlık – temiz bir vicdan
• Na pochyłe drzewo wszystkie kozy skaczą
Tüm keçiler ağaçlara atlamaya meyillidir
• Nie masz na upór lekarstwa
İnatçılığını iyileştiremezsin
• Nie ma tego złego, co by na dobre nie wyszło
Kötü şeyler sık sık (senin için) iyi hale gelirler
• Nie mów o nikim, nie będą o tobie
Başkaları hakkında konuşmayın, sizin hakkınızda konuşmayacaklardır
• Nie chwal dnia przed zachodem słońca
Gün batımından önce günü övme
• Nie dziel skóry na niedźwiedziu
Hala ayıdayken derisini paylaşma
• Nie od razu Kraków zbudowano
Kraków bir kerede inşa edilmedi
• Nieznajomość prawa szkodzi
Kanunların cehaleti zararlıdır
• Nie wszystko złoto, co się świeci
Parlayan herşey altın değildir
O
• O umarłych mówi się dobrze albo wcale
Ölü hakkında ya iyi konuşun ya da hiç konuşmayın
• O wilku mowa, a wilk tuż tuż
Bir kurt hakkında konuş ve kurt burda
P
• Panu Bogu świeczkę, a diabłu ogarek
Tanrı için bir mum yak ve şeytan için de mumdan kalan izmarit (pay)
• Paluszek i główka to szkolna wymówka
Acıyan bir parmak ve baş ağrısı, okula girmemek için standart bir mazerettir
• Piękna miska jeść nie daje
Güzel dekore edilmiş bir tabak kimseyi doyurmayacaktır
• Dobrymi chęciami piekło jest wybrukowane
Cehenneme giden yol, iyi niyetlerle kaplıdır
• Pokorne cielę dwie matki ssie
Mütevazi buzağı iki anneden beslenecektir (alçakgönüllülüğün yararı)
• Przyszła koza do woza
Keçi at arabasına geldi (önyargının getirdiği pişmanlık)
R
• Ręka rękę myje (Rączka rączkę myje)
Bir el diğerini yıkar
S
• Szlachcic na zagrodzie równy wojewodzie
Bir beyefendi kendi çiftliğinde, bir efendiye eşittir • Szukajcie, a znajdziecie
Araştır ve bulacaksın
Ś
• Śpiesz się powoli
Yavaşça acele et
T
• Tylko trzewik wie, że pończocha dziurawa
Sadece ayakkabı bilir, çorap delik (sırlarımızı bize yakın olanlar bilir)
• Ten się śmieje, kto się śmieje ostatni
Son gülen iyi güler
U
• Ucz się ucz, bo nauka to [do] potęgi klucz
Öğrenmeye devam edin, çünkü bilgi gücün anahtarıdır
W
• Wolnoć, Tomku, w swoim domku
Özgürsün Tom, kendi evindesin
• Wszędzie dobrze, ale w domu najlepiej
Her yerde iyi; ama evde en iyi
• Wszystko dobre, co się dobrze kończy
İyi biten herşey iyidir
• Wszystkie drogi prowadzą do Rzymu
Bütün yollar Romaya çıkar
• W zdrowym ciele zdrowy duch
Sağlıklı bir bedende, sağlıklı bir ruh
Z
• Zobaczysz (coś) jak świnia niebo
Bir domuzun gökyüzünü gördüğü gibi kesin göreceksin bazı şeyleri (domuzlar yukarı bakamaz)
• Za dukata brat sprzeda brata
Bir gümüş paraya, kendi erkek kardeşini satacaktı
• Złej baletnicy [przeszkadza i] rąbek u spódnicy
Kötü dansçı, eteğinin kenarını suçlar
• Kadın evlenmeden önce, erkek evlendikten sonra ağlar
|