Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat V Harfi
Osmanlıca Sözlük Lügat V Harfi
VA f "Arkada, geri" mânâlarına gelerek birleşik kelimeler yapar
VA "Vah, yazık" meâlinde olup hayf, hasret, esef gibi kelimelerle birlikte söylenir (Buna Arabçada "edât-ı nüdbe" denir )Türkçede bunun yerine; vâh, vây, eyvâh edatları kullanılır Bunlar bâzan şiddet ve te´yid için tekrar edilir
VA´ Çakal
VAAD (Bak: Va´d)
VAAZ (Bak: Va´z)
VA´B Ulaştırmak, vardırmak * Toplamak, cem´etmek
VABESTE f Bağlı, mütevakkıf, olması bir şeye bağlı olan (Bir fikre davet, cumhur-u ulemanın kabulüne vabestedir M )
VABİL Yağmur İri katreli yağmur
VÂCİB (Vücub dan) (C : Vâcibât) Lüzumlu, mecburi olan * Fık: Yerine getirilmesi her müslüman için gerekli ve borç olup, yapılmadığı takdirde büyük günah olan Allah´ın emirleri Yapılması zannî delil ile belli olan Terki câiz olmayan Yapılması şer´an kat´i derecede bir delil ile sâbit olmamakla beraber, her halde pek kuvvetli bir delil ile sâbit bulunan şeydir (Vitir ve Bayram namazları gibi ) * İlm-i Kelâm´da: Varlığı zaruri olup, olmaması imkânsız bulunan
VÂCİB-ÜL İFA İfa edilmesi lüzumlu olan Yapılması gerekli olan
VÂCİB-ÜL VÜCUD Vücudu mutlak var olan, yokluğu mümkün olmayan Cenâb-ı Hak (Vâcib-ül vücuddur, yâni; O´nun vücudu zâtîdir, ezelîdir, ebedîdir, ademi mümteni´dir Zevali muhaldir Tabakat-ı vücudun en râsihi, en esaslısı, en kuvvetlisi, en mükemmelidir Sair tabakat-ı vücud O´nun vücuduna nisbeten gayet zayıf bir gölge hükmündedir M ) (Bak: Kıyam-ı binefsihî, Vücud)
VÂCİBÂT (Vâcibe C ) Yapılması lüzumlu olan şeyler Vâcib olan şeyler
VÂCİBE Yapılıp yerine getirilmesi vâcib derecesinde lüzumlu olan şey
VACİD(E) Vücuda getiren * Varlıklı Fâtır Gani ve zengin * Mevcud olan
VACİFE Muztarib olan Istırab çeken Korkan * Sallana sallana yürüyen
VACİZ(E) Kısa
VA´D Söz verme Söz verilen şey Bir kimsenin yapacağına veya yapmayacağına dâir söz vermiş olduğu husus Bir şeyi yapmak veya bir şey için söz vermek va´ddır Hayır işlenecek iş için masdar "va´d" veya "vaide" dir İşlenecek şey şer ise; ev´ide denir Masdarı "Îâd: $ " dır Va´d hayırda, îâd ve vaîd şerde kullanıldığına göre; vaîd: $ masdarı şerre niyet ettiğini, korkulacak iş işleyeceğini haber vermekle korkutmaktan ibarettir
VAD f Oğul
VADADE f Reddolunmuş, geri çevrilmiş Merdud
VA´DE Bir iş için önceden belli edilen zaman Bir işi te´hir etmek, sonraya bırakmak için olan belli vakit * Ecel
VADİ İki dağ arasındaki uzun çukur Dere Bir nehrin aktığı yer Nehir yatağı * Yol, tarz, usül * Saha
VADİ-İ HÂMUŞAN Kabristan, mezarlık
VADK Yağmur damlamak * Alışmak * Yağmur * Genişlik * Kolaylaştırmak, yakın olmak
VA ESEFA Vah, esefler olsun! Eyvah, çok yazık!
VÂFİ(YE) (Vefâ dan) Tam, elverişli, kâfi, yeter * Sözünün eri * Va´dini mutlak yerine getiren Cenab-ı Hak
VÂFİ VE KÂFİ Bol bol yeter
VAFİD (C : Vüffed - Evfâd - Vüfud) Elçi, temsilci
VAFİH Kilise kayyımı
VAFİR(E) (Vefret den) Bir çok, bol, çok * Edb: Aruz kalıplarından bahr-ı rabi´nin ismidir
VAFTİZ (Vaftis) (Rumcadan) Hristiyanlarca çocuğun ve hristiyanlığa yeni girenin dine girme şartı sayılan, suya sokma merasimi (Bak: Ta´mid)
VAGD Tamahkâr, cimri, hasis * Alçak, bayağı, âdi
|