10-28-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hz. Fatima (As)'İn Yüksek Ahlaki
Fatıma, "yüksek bir ahlâka,
onurlu bir karaktere,
üstün bir nefse, ulu bir duyarlılığa,
çabuk kavrayan bir anlayışa,
keskin bir zihne,
yüce bir erdeme,
parlak bir üstünlüğe,
misk kokan bir nefese,
cesur bir yüreğe,
bitmek nedir bilmeyen bir heyecana,
yüksek bir hamiyet duygusuna,
kendini beğenmişlikten uzaklığıyla hayranlık uyandıran bir izzete sahipti
Kibirlilerin tasavvur ettikleri büyüklük onun düzeyine erişmekten çok uzaktı
Büyüklenenlerin ve zorbaların karşısında eğilmezdi "
O, hoşgörü, sükûnet ve geniş göğsüyle, geniş ufuklu vakarıyla,
öz güven ve yumuşaklığıyla,
ağırlığı ve temkinliliğiyle,
sağlam karakteri ve iffetiyle,
onurunu korumasıyla bir ahlâk abidesiydi
Babasının vefatından önce, parlak bir onur ve açık bir hâyâ timsaliydi
Güler yüzlü ve mütebessim bir güzellik abidesiydi
Ama babasının (s a v) vefatıyla birlikte yüzündeki tebessüm kaybolmuştu
Dilinden haktan başka bir söz dökülmezdi,
sadece doğruyu konuşurdu
Kimsenin kötülüğünden söz etmezdi
Gıybet etmez, kimseyi arkadan çekiştirmezdi
Kimseyi küçümseyici kaş göz işareti yapmazdı
Başkalarının sırrını saklar, verdiği sözü tutardı
İstişarede doğruyu söyler,
onların gerçek hayrını isterdi,
başkalarının mazeretlerini kabul ederdi
Yanlışlıkları hoş görürdü
Çok kere sürçmeleri ve kötülükleri hilim hoşgörüyle karşılardı
"Kötülükten kaçar, daima iyiliğe eğilimliydi
Güvenilirdi
Sözünde doğruydu
İyi niyetliydi ve sözünde kesinlikle dururdu
İffetin en yüksek doruklarındaydı
Tertemiz bir ünü vardı ve adında en ufak bir leke yoktu
Eğilimleri üzerinde hevâsının etkisi yoktu
Hz Zehra az ile yetinen zühd sahibi biriydi
O, ihtirasın kalbi parçaladığını, işlerde düzensizlik ve dağınıklığa neden olduğunu çok iyi biliyordu
O, hayatının sonuna kadar babasının kendisine söylediği şu sözü prensip edindi:
"Ey Fatıma! Ebedi nimetlere kavuşa bilmen için, dünya hayatının acılarına karşı sabret "
Basit bir hayata razıydı
Hayatın zorluklarına karşı sabırlıydı
Helâlin azıyla yetinirdi
Razıydı ve kendisinden razı olunmuştu
Başkasına ait olan, başkasının sahip olduğu şeylere göz koymazdı
Hakkı olmayan bir şeye de gözlerini dikmezdi
Allah"tan başkasından bir şey istemeye tenezzül etmezdi
O, yüzsüzlük etmez onurlu nefsin tam bir timsaliydi
Nitekim babası (s a v) şöyle demişti:
"Asıl zenginlik gönül zenginliğidir "
O, dünyasını bir yana bırakarak kendini Rabbine adayan Hz Betül"dü Dünyanın çekici süslerine arkasını dönmüştü
Dünya hayatının aldatıcı güzelliklerine eğilim göstermiyordu
ve dünyaya meyletmenin ne büyük felâketlere yol açtığını çok iyi biliyordu
Dünya hayatının zorluklarına sabrederken,
dilinden Rabbinin zikrini eksik etmeden
sorumluluğunu yerine getirme hususunda muazzam bir sabır örneği sergiliyordu
Hz Zehra"nın asıl ilgisi ahirete yönelikti
Dünyanın göz alıcı güzelliklerine değer vermiyordu
Çünkü babasının (s a v) dünyadan, dünyanın nimetlerinden, lezzetlerinden ve şehevî arzularından yüz çevirdiğini görüyordu
|
|
|