10-24-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Vatan Sağ Olsun Skeç, Vatan Sağ Olsun Tiyatro Metni
ÇORBACI — (Korkulu nazarla komutan ve teğmene baktıktan sonra) Yooo  Hayır böyle bir şey söylemedim Hem sonra bundan böyle Türkler'in tarafını tutsam bile aralarında barınamam ki  
KOMUTAN — O halde neden paniğe kapıldınız?
ÇORBACI — (Kekeleyerek) Pa  Pa  paniğe falan kapılmış değilim komutanım Sadece sizi uyarmak istedim
KOMUTAN — Neden uyarma gereksinimi duydunuz? Bunu açıklar mısınız?
ÇORBACI — Ne de olsa Türklerin ne yapacağı belli olmaz Bu bakımdan muhtemel bir saldırıya karşı hazırlıklı bulunmanızı söylemek istemiştim
KOMUTAN — (Bu sırada kapı çalınır Komutan koltuğuna yaslandıktan sonra (İçeriye üç askerin yardımı ile Ayşe kadın girer Kadın oldukça bitkindir Askerlerin yardımı ile yürüyebilmektedir Yüzü kan içindedir Elbiseleri de lime lime olmuştur Yaşlı kadın komutanın karşısında dimdik durmaya çalışır Komutan sandalyeden kalkar Eline kırbacını alıp, yaşlı kadını yakından inceledikten sonra) Kendinize hiç acımıyorsunuz Eğer inat etmeyip konuşmuş olsaydınız bunlar başınıza gelmeyecekti
AYŞE KADIN — (Gülmeye gayret ederek) Asla  Cephaneliğin yerini asla öğrenemeyeceksiniz Öğrendiğiniz an orası size mezar olacaktır
KOMUTAN — Demek oluyor ki, cephaneliğin yerini biliyorsun  
AYŞE KADIN — Cephaneliğin yerini asla öğrenemeyeceksiniz
KOMUTAN — (Ayşe kadının bu sözleri komutanı çok hiddetlendirir Elindeki kırbacı havaya kaldırarak) Beynini dağıtmadan çabuk konuş  
AYŞE KADIN — (Kılını bile kıpırdatmadan gülümseyerek) Ne duruyorsun Ne duruyorsun İndirsene kırbacı İndir de işimi bitir Böylece hem siz, hem de ben kurtulmuş oluruz
GÜRÜLTÜ — (Bu sırada dışardan büyük bir gürültü duyarlar Odadakiler dışarıdaki seslere kulak kabartırlar ) Durun  Durun diyorum size  Yol verin  Yol verin  Onları komutana götüreceğiz
KOMUTAN — Ne oluyor dışarıda (Teğmene dönerek) Git dışarıya bak bakalım Bu gürültünün sebebini öğren
TEĞMEN — Baş üstüne efendim  (Diyerek kapıya doğru ilerler Odadan çıkar Odadakilerin hepsinin gözleri kapıya çevrilir Az sonra içeriye teğmen, ardından da iki Türk köylüsü salona girerler Teğmen biri kadın olan köylüleri komutana doğru iter ) Geçin şu tarafa bakayım
AYŞE KADIN — Osman Ağa  Fatma  
(diye bağırır )
FATMA — (Ayşe kadına doğru koşarak) Ayşe kadın!  Ayşe kadın!  Bu halin ne böyle? İşkence yapmışlar sana!  
KOMUTAN — (Ayşe kadına doğru koşarak gelmekte olan Fatma'ya bağırarak) Dur olduğun yerde
FATMA — (Komutanın sert sözleri üzerine olduğu yerde çivilenmiş gibi durur Sonra parmağı ile Ayşe kadını göstererek) Fakat onun yardıma ihtiyacı var
KOMUTAN — Onun yardıma ihtiyacı olup olmadığına biz karışırız
FATMA — (Yalvarır ) Ne olur izin verin de (bilgi yelpazesi net) yaralarını sarayım
OSMAN AGA — (Karısının yanına doğru yürüyerek) Fatma'nın hakkı var İzin verin de Ayşe kadının yaralarını saralım
KOMUTAN — Kes sesini
AYŞE KADIN — Komutanın dediğini yapın  Benim yardıma ihtiyacım yok Siz bana Mustafa Kemal'den haber verin Bana yapabileceğiniz en büyük yardım bu olur
OSMAN AĞA — Mustafa Kemal'in ordusu, Bursa'dan düşmanı attı Şimdi hızla Eskişehir'e doğru ilerliyorlar  Son aldığımız habere göre bir arslan gibi kükreyen askerlerimiz Bilecik'i de almak üzereymiş  
KOMUTAN — Kes sesini  
OSMAN AĞA — (Konuşmasını sürdürür ) Kocabaş köyünden bir atlı geldi Kahraman ordumuz bir kaç gün sonra Sarıhöyük'te yani burada olacakmış
ÇORBACI — (Birden oturduğu yerden fırlar ) Komutanım sizi uyarmıştım  Az önce söylediğim gibi Türkler bu tarafa gelmeden hemen kaçmalıyız
KOMUTAN — (Çorbacı ya sert sert bakarak ) Sana söz hakkı verilmeden benimle konuşmaya nasıl cüret edersin karşımda
ÇORBACI — Fakat efendim
KOMUTAN — (Çorbacı'nın sözünü keserek, kes sesini, yoksa şimdi seni bir kurşunla gebertirim (Çorbacı korku ve dehşete kapılmıştır Şaşkınlıkla etrafına bakımı: Bu sırada Osman Ağa ile göz göze gelirler)
OSMAN AĞA — (Dişlerini gıcırdatarak) Demek aramızda bir domuz beslemişiz (Diye öfkeyle söylenir )
AYŞE KADIN — (Çorbacı'ya dönerek) Hem de iki taraflı çalışan bir domuz beslemişiz
TEĞMEN — Ne? (diyerek Ayşe kadına doğru atılır) İki taraflı mı çalışıyor? Sen nereden biliyorsun?
AYŞE KADIN — (Nefretle Çorbacıya bakarak) Mehmet Çavuş, Çorbacı'nın Yunan ordusunun kuvveti ve sayıları hakkında kendilerine bilgi getirdiğini hatta Yunan askerlerinden aldıkları silâhları, Türklere sattığını söylemişti
KOMUTAN — (Çorbacı ya doğru yürür) Bu kadının söyledikleri doğru mu?
ÇORBACI —Asla
KOMUTAN — Ya Türklere silâh sattığın
ÇORBACI — Ayşe kadın yalan söylüyor İşbirliğimizi yıkmak istiyor
KOMUTAN — Bunu ispatlamalısın
ÇORBACI — Nasıl?
KOMUTAN — Az önce bize Türklerin saldırıya geçtiğini sen söyledin
ÇORBACI — Evet Size yakın olmasaydım böyle bir şey söyler miydim?
KOMUTAN — (Elindeki kırbacı, Çorbacı'nın gırtlağına dayayarak) Bu Türklerle temas halinde olduğunu göstermez mi?
ÇORBACI — İnanın bana komutan bey her şeyi bir rastlantı sonucu öğrendim
KOMUTAN — (Teğmene dönerek) Çorbacı hakkında siz ne düşünüyorsunuz teğmenim
TEĞMEN — Para karşılığında babasını bile satabilecek yaradılışa sahip İki taraflı çalışan bir adam
KOMUTAN — (Çorbacı'ya) Teğmenin düşüncesine ne dersin?
ÇORBACI — (Komutana doğru koşar Ayaklarının dibine kapanır) Yemin ederim ki komutanım, sizlere hiç ihanet etmedim
Türklerin sözlerine sakın kanmayınız
KOMUTAN — İhanet sözünü de nereden çıkarıyorsun Biz sana hiç ihanet ettiğine dair bir şey söyledik mi?
ÇORBACI — (İki eliyle komutanın ayaklarını tutar) İnanın bana komutanım, doğruyu söylüyorum
KOMUTAN — (Çizmesiyle Çorbacıyı iterek) Pis ellerini çek üzerimden, (diyerek hiddetle bağırır Sonra Ayşe kadının yanına giderek) Sen  Hâlâ susmaya devam edecek misin?
AYŞE KADIN — (Gururla) Size daha önce de söyledim Cephaneliğin yerini bilmiyorum
KOMUTAN — (Bakışlarını Osman Ağa'ya çevirir Sinsice gülerek onun yanına doğru ilerler ) Belki sen bir şeyler biliyor-sundur (Sonra da Fatma kadının yanına gelir ve bu kez de kırbacının ucunu gırtlağına dayar ) Belki de sen Bakalım sizler Ayşe kadın kadar dayanabilecek misiniz?
FATMA — (Korkuyla komutana bakar) Biz bir şey bilmiyoruz
OSMAN AĞA — Bizler zavallı ihtiyarlarız Orduyla hiç ilgimiz yok
KOMUTAN — Fakat Mustafa Kemal'in ordusunun Bursa'yı aldığını, Bilecik'e girmek üzere olduğunu biliyorsun Hani sizin ordu ile bir ilişiğiniz yoktu
OSMAN AĞA — (Çaresizlik içinde önce komutana, sonra da Ayşe kadına bakar Gözleri hâlâ yerde yatmakta olan Çorbacı'ya takılır Sonra da komutana doğru yürür) Karım doğru söylüyor Biz hiç bir şey bilmiyoruz
KOMUTAN — (Teğmenin yanına gelir) Teğmen götürün bu adamı işkence odasına Belki orada dili çözülür
TEĞMEN — (İleri atılır Osman Ağa yi omuzundan yakalayıp kapıya doğru sürükler) Yürü bakalım
KOMUTAN — (Masanın başına gelir Yerde yatan Çorbacı ya bakar Sonra da yüksek sesle bağırarak) Ayağa kalk Çorbacı Yerde yatıp kendini acındırmaya çalışma Şu karşında duran kadınlar kadar bile yürek yokmuş sende
AYŞE KADIN — O yürekli biri olsaydı, hain olur muydu hiç?
KOMUTAN — Soru sorulmadıkça ağzınızı açmayın (diye bağırır Bu sırada dışarıdan acı bir feryat yükselir Osman Ağa'nın sesidir bu Salonda bulunanların hepsi sesin geldiği yere kulak kabartırlar Fatma, Ayşe kadına doğru koşar ve boynuna sarılır )
AYŞE KADIN — Metin ol Fatma Metin ol
|
|
|