Yalnız Mesajı Göster

Akil Okulu - Masal

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Akil Okulu - Masal




AKIL OKULU

Gecelerden bir gece, sevgili aynacık bakın neler anlatmaya başlamış

Birgün ülkenin küçük kasabalarından olan Yitan’da şöyle bir haber yayılmış:

- Güzel başkentimizde bir Akıl Okulu varmış Her kim o okula giderse orada ona akıl öğretiliyormuş

Herkes bu haberi şaşkınlıkla birbirine anlatıyormuş Şehrin en zenginlerinden olan bir adam da bu haberi duyunca kahkahalarla gülmeye başlamış:

- Efendim, hayatımda hiç bu kadar komik bir şey duymamıştım Bir insan akıllıysa akıllıdır Sonradan akıl kazanılır mı hiç? Olacak şey midir? Duyulmuş mudur? Görülmüş müdür?

Bu adam çok zengin olduğu için çocuklarının hiçbirisini okutmamış Öyle çok parası varmış ki, istese şehrin tamamını satın alabilirmiş Fakat çocuklarına devamlı şöyle diyormuş:

- Şükürler olsun çok paramız var Yine de paramıza para katmalıyız Ne kadar çok kazanırsak o kadar güçlü oluruz

Çocuklarından biri ise, babasının bu düşüncesine katılmıyormuş Devamlı;

- Babacığım, okumak gibisi var mıdır, diyormuş Bak ne çok paramız var Ama bu parayla bilgi satın alamayız Buna kimsenin de gücü yetmez Neden okumayı kötü görüyorsun?

Adam, çocuğunun bu sözlerini günlerce, gecelerce düşünmüş durmuş Sabahlara kadar sayıklar olmuş: Akıl Okulu Akıl Okulu

Bir sabah dayanamamış ve kararını vermiş:

- Böyle olmayacak Şu Akıl Okulu neymiş gidip göreceğim

Adam yolculuk için hazırlanmış Atına binmiş ve yola koyulmuş Günler geçmiş Geceler geçmiş Memleketinden ayrılalı tam otuz-iki gün olmuş Günün birinde, yolda ağır ağır yürüyen bir ihtiyara rastlamış İhtiyarın gözleri görmüyormuş Adam bu ihtiyarın hâline acımış Yanına yaklaşarak;

- Ey yolcu, nereye gidiyorsun, diye sormuş

İhtiyar da başkente gitmek istediğini söylemiş Bunun üzerine adam atından inmiş ve ihtiyarı atına bindirmiş:

- Ben de başkente gidiyorum, demiş Bir günlük yolum kaldı Birlikte konuşa konuşa gideriz

İhtiyar atın üzerinde, adam yaya yolculuklarına devam etmişler Şehre vardıkları zaman adam ihtiyara;

- İşte başkente geldik, demiş Burada inebilirsin

Fakat ihtiyar, adama şunları söylemiş:

- Madem bir iyilik yaptın, bunun gerisini de getir Beni şehrin meydanına kadar götür Ondan sonra var git nereye gideceksen

Adam hiç karşı çıkmamış ve “tamam” demiş Beş-on dakika sonra şehrin meydanına gelmişler Tam bu sırada ihtiyar bağırmaya başlamış:

- İmdat! Yardım edin Bu adam atımı çalmak istiyor Bu garibana yardım elini uzatacak yok mu? İmdat!

Meydandaki insanlar koşa koşa gelmişler onların yanına İhtiyar kör olduğu için ona acımışlar ve adamı suçlamışlar:

- Utanmıyor musun bu yaşta hırsızlık yapmaya Hem de kör bir adamın atını çalmaya çalışıyorsun

Adam haykırıyormuş:

- Hayır, yalan söylüyor Bu at benim Onu yoldan ben aldım İhtiyardır, yorulmasın, bir iyilik yapmış olayım, dedim Bu at benim Ben hayatımda hırsızlık yapmadım O yalancıdır

Fakat gelgelelim insanlar adamı dinlememişler Atı, kör ihtiyarı ve adamı doğruca şehrin hakimine götürmüşler Hakim önce kör ihtiyarı, sonra adamı dinlemiş Ardından da şöyle demiş:

- Bana bir baytar, bir nalbant, bir de saraç çağırın Hemen gelsinler Bekliyoruz

Adam bu üç kişinin neden çağrıldığını bir türlü anlayamamış Kimseye de soramamış Mecburen çağırılanların gelmesini beklemiş Kısa bir zaman sonra da hepberaber gelmişler Hakim gelenleri tek tek huzuruna kabul etmiş Önce baytar alınmış odaya Hakim ona sormuş:



Alıntı Yaparak Cevapla