10-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yıldızları Kokladım, Gelmediğin Geceler...
Yıldızları kokladım, gelmediğin geceler 
Sanki 
Ve sanki koptu geceye bağlandığı ipinden, sabah
Çektii, çekti de kör saatler ardındaki şafağı;
Tükenmedi karanlık! 
Gün doğmadı 
Söküldüğünden beri düğümü benden; umudunun! 
Ben, yıldızları kokladım; gelmediğin geceler boyu! 
Halbuki, biliyordum; gece, sadece bir kara çarşaf gibiydi başımda, incecik 
Biliyordum ki bin deliğinden de karanlığın, ümitti salan bana ışıktan iplerini;
Adını 'yıldız' koyup! 
Kara bir çarşaftı gece, başımda Kara bir çarşaftı nefesimi tıkayan ve ben; adına "yıldız" denen her minik deliğin ağzına yapışıp, umut soluyordum! 
Ben, yıldızları yokluyordum geceler boyu  
Yıldızları kokluyordum; olmadığın geceler!
İçim, sızlıyordu, çünkü "içim" sızıyordu her yaramdan dışıma  
Her yaram yâââr kokuyordu! 
Bir yıldız dudağıydı aradığım; soluksuz gecelerimde  Hangisiydin, bilmeden  Bilmeden, ışıktan bakışların hangisi olduğunu! 
Yıldızları kokluyordum gelmediğin geceler  
Ve ben ümit içiyordum ışık dökülen kurnalardan Turnalar haber uçuruyorken aydınlık kıtalara, ben umuyordum  
Umuyordum ki;
Hiç bitmeyecek kadar çok yarınımız var  
Ben, yıldızları kokluyordum gelmediğin geceler  
Biliyordum ki, kimse bilmez kokusunu ben gibi; yıldızların Kimse bilmez; her biri nasıl da ayrı kokar, her biri bir çiçek gibi  
Yıldızları kokluyordum gelmediğin geceler  
Yıldızları kokladım, gelmediğin geceler  
|
|
|