10-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Düşlerin En Güzelinde Çıktın Karşıma Dost
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost Seni pamuklara yatırıp uyutmak geçti içimden O kadar narindi yüreğime yansıyan duruşun O kadar narin 
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost Ben garip bir küçük çocuk, sana baktım uzun uzun Yüzümden döküldü parçalanmış yaşanmışlar Sen ne kadar erişilmezsen, ben o kadar çukurdaydım Sen ne kadar mutmain bakıyorsan dünyaya, ben o kadar eksiktim
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost Parıldayan bir gözlerin, bir parmaklarının ziyneti kıymetli yüzüklerin değildi Her şeyinle, nurdu üzerinden damlayan Ben o damlalardan birine dokunabilsem diye iç geçirirken  her şey karardı
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost Düşlerin en güzelini en güzel yapan, senin duruşun  bakışın  ve suskunluğundu Gökten inen her kar tanesini, her yağmur damlasını taşımakla vazifeli meleklerden biriydin belki  belki öyle gelmiştin düşüme Bir rahmet  bir bereket 
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost Bir sarkıt gibi dondum yerimde; ne bir adım ileri, ne de geri  Sen gelmiştin düş senfonime, sen gelmiştin  insan seni göürünce belki ne istemesi gerektiğini farkediyor Ben de belki, işte sırf bu yüzden uzandım sana, ‘bir dokunsam’ dedim Dedim de öylece kaldım
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost Biri aldı götürdü beni senden Bir evdi belki, bir oda  bir  bir  düş bu dost Gerçeğin çizgilerine uymuyor ki Oturdum bir başıma, gözlerimde sönmeyen ışıltın Bembeyazlığınla kalabalıklara yön oldun
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost ‘Yüzünü dökme küçük kız’ dedim kendime ‘Bırak üzülmeyi’ dedim ‘Yalnız sen misin bir düşün, unutan sevilmeyi ’
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost Biliyorum, bir kere çıktın karşıma, düş olsa da farketmez Bir kere girdin yüreğime Biliyorum, ‘her siyahın bir beyazı, gecelerin gündüzü de vardır ’
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost Yürüdüğüm düş bahçeleri beni sana taşıdı Yine de kalakalsam da böyle tek  böyle kimsesiz; dedim, ‘yüzünü dökme küçük kız, kızma onlara ’ Buruk bir tadı vardı yalnızlığımın, sen hep kalabalıklar içinde kim? Ben hep yalnızlıklar içinde kim?
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost Dedim kendime, ‘yalnız sen misin bir düşün, zincir oranda buranda Her tutsağın bir kaçışı, uykunun uyanışı da vardır ’ Uyansam yitiririm seni ben Biliyorum ki, uyansam yitiririm seni ben Bir daha çıkmazsın karşıma hiç Üstelik dokunamadım da o naz ellerine Ellerin ki belki kurtuluşum  ellerin ki belki tek umudum 
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost ‘Gördüm düşümden büyük bahçe yok ’ Ve gördüm düşümün en güzel çiçeği sensin Kalabalıkların sevdiği, kalabalıkların sende dinlendiği  gecenin aydınlığı sensin
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost ‘Düş’ dedim, ‘görmek istediğim mi?’ ‘Düş’ dedim, ‘geleceğimden bir mektup mu?’ Seni buldum dost, düşte de olsa  İzin ver dokunayım, belki hep kalırım yanında Gittin  Hangi yöne? Hangi gemiyle? Yine kalan ben oldum
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost Ve ben, ‘yüzünü dökme küçük çocuk’ dedim kendime ‘Yaşamın anlamını bul, sonra dinle kendini yolunu bil’ dedim Sen uzaklardan ses veren, bir kere çıkıp karşıma ışıltını da alıp giden dost  Sen yüreğinin götürdüğü yeri bilen, ben yüreğimin sesini bile duymaktan aciz  Aramızdaki ayrılıkların dozajının ayrımına varmak ne güç Ne güç seni bir kere görüp yeniden bulma ümidiyle yaşamak
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost Ne kadar güzel, ne kadar derin 
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost Bir dahası olur mu düşlerin? Tekerrür eden düşler de var mıdır? Geceler midir düşlerin mekanı? Mekansa sınırlar mı seni?
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost Velhasılı 
Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma dost
alıntı
|
|
|