10-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Binbaşi Halis Ataksor - Biyografisi Kısaca Hayatı
BiNBAŞI HALiS ATAKSOR
Binbaşı Halis (Kör Halis) 1299 (Miladi 1876) yılında Kütahyada doğudu
Babası Aydınlıoğulu Hamlacı Muhtar, annesi Germiyanoğullarından Havva Naime dir
Harp okulunu bitirdikten sonra subay olarak katıldığı türk ordusunda önce Trablusgarb-Balkan-Çanakkale
ve son olarak milli mücadelede Fransız cepesinde (Diyarbakır-Mardin-Urfa-Siverek)
menzil mıntıka müfettisliği hizmetinde bulundu Diyarbakırda bulunduğu yıllarda önceleri
tanışdığı Ziya Gökalp'in çıkardığı küçük mecmuada makaleler yazdı
Bunlar Diyarbakır Tarihinde Komuk (Koummoukh) Eli ile Diyarbakır abideleridir
ÇANAKKALE BERATI: Mevk-i harpte fevkal-ade şecaat ve cesaret ibraz suretiyle hizmet-i
vataniyede bulunan erkan ve ümera ve zabitan ile küçük zabitan ve efradın ve
memurin-i askeriye ve mülkiyenin beynel-emasil bais-i fahr u mübahat olacak
surette taltif ve tesririemr u ferman-ı humayun-padişahanem iktizayi
celilinden bulunduğuna ve yirmiyedinci alayın üçüncü tabur kamutanı
binbaşı kı dvetül-emacid vel-ekarim Halis efendi muharebedesebkeden
hüsn-i hizmet ve gayretinden naşi şayeste-i telattufat-i seniye-i
şahanem olduğuna binaen bil-istizan şeref sadir olan irade-iseniyye-i
mülükanem hüku-i münifine ve nizamname-i mahsusuna tevfikan kendisine gümüş
liyakat muharebe madalyası ita kılınmış olduğunu mütezammın işbu berat-alişan
isdar olundu Hurrire fil-yemil-aşir min şehri muharremil-haram liseneti
erbain ve selasune ve selasemie ve elf ( 10 muharrem 1334)
Ömrünü savaş meydana getiren ve genç yasında hayatın tamamlayan Binbaşı Halis doğu ve batı
dillerine vakıf bir askerdi Son derece mütevazi ve o nispettede kahraman bir askerdi
Miralay (Albay) Şefik Aker'in Çanakkale'de Mustafa Kemal paşa yerine 19 Tümen Komutanı olarak
tayini üzerine boşalan 27 Alayın Alay komutanlığına getirilmiştir Birbirlerine halef-selef olan Halis Bey için Miralay Şefik Aker
(Çanakkale-Arıburnu Savaşları ve 27 Alay) isimli eserinin 55 sayfasında (her iki taraf muannidane birbirine mukavemet
etmeye ve baş kaldırmaya başladı Tabur Komuntanı vaziyeti nazik gördü Bu sırada kolunun pazu kısmından yaralandı
Çok kıymetli ve şeci (kahraman) olan Tabu Kumandanı Yüzbaşı Halis yaralı olduğu halde dahi sağ cenahını
bu tehlikeli vaziyette bırakmak istemedi ve bir müddet bekledi Fakat kaybetmekte olduğu kan
sebebiyle ve arkadaşlarının ısrarı ile geriye, sargı mahalline gitmeye mecbur kaldı
Geriye gitmeden evvel subay arkadaşlarına 57 Alay buraya gelinceye kadar habercilerden başka hiç kimse
geriye bir adım atmasın ve icab ederse orada ölerek mevzilerine terk etmemelerini söyledi) demektedir
ISTiKLAL BERATI:
Türkiye Cumhuriyeti Istiklal madalyası Vesikası No: 5692 Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 30 Mayıs 1926 Tarihinde vukubulan üçüncü içtima
senesinin yüzonuncu içtimasının birinci celsesinde kabul buyurulmuş
olan Istiklal madalyası kanunun birinci maddesinin müzeyyel 30 mayıs 1926
tarihli ve 869 nolu kanunnamenin ikinci maddesine tevfikan Milli orduda
vazife almış olan mütekaid piyade binbaşı Halis efendinin kırmızı şeritli
Istiklal madalyası ile taltifi 9 8 1927 tarihinde tastik-i aliye iktiran
eylediğini mübayyin vesikadır
Istiklal madalyası alan zatın hüviyeti Mütekait piyade binbaşı Halis efendi
Kütahya 314-32
27 Alayın genç teğmenlerinden Mucip Kemalyeri "Çanakkale Ruhu Nasıl Doğdu ve Azerbaycan Savaşları"
isimli kitabında Binbaşı Halis'in kahramanlığından övgüyle bahsetmektetir:
"Arıburnunda bulunduğumuz sıralarda muharebenin tesiri bizim taraf içinde kendini göstermeye başladı Dakikalar ilerledikçe
mücadele bütün manasıyla dehşet ve ehemmiyet peydah ediyordu Bu sırada Tabur Komutanımız Uşaklı Halis Bey geldi
Henüz 20 yaşındaydım Onun gelişi benim için imdat kuvveti oldu Düşmanın vaziyetini tetkike başladı Vaziyetin lehimize
olduğuna dair bir kanaati olmadığını yüzünden okumak mümkündü Bana durum muhakemsi yaptıkdan ve emir verdikten sonra:
'Düşman herhalde denize dökülecektir' dedi
Gittikçe sararan yüzünden ve bakışlarındaki kuvveti kaybolan gözlerinden bir mana çıkarmak istiyorum, fakat bunun için çok
düşünmeye ve sebeb aramaya lüzüm kalmadı Sol kolunun haki kumaşı yavaş, yavaş kızarıyor, ve parmaklarının ucuna
kan damlaları birikiyordu
- Yaralanmışsınız dedim
- Şimdi değil sizin bölüğe gelirken yolda oldu
Sıhhiye Çavuşu diye bir defa seslendim Beni susturdu ve hemen ilave etti
'Asker yaralandığımı duymasın' dedi
Avcı hattında durumu tetkik etti Bu tetkikin ne kadar sürdüğünü kestiremedim Fakat Komutanımın her dakika içinde
yattığı yerde bile takatsizliğinin artmakta olduğunu hissettim Bize karşı çok manalı ve müfen bakışları vardı Anlıyordumki
yanlız bırakmak istemiyordu Komuntanımızı haddinden fazla tatmin ve temin etmeye çalıstık Fedakar Kumandanımız yavaş,
yavaş müsterih olmaya ve bize ehhemiyet etmeye başladığını hissediyordum Biraz sonra sesi toklaştı
-'Kattiyen geri çekilmeyiniz size derhal takviye kuvveti göndereceğim' dedi
Bu emre müteakip bir erin yardımıyla yavaş, yavaş geriye doğru inmeye başladı "
Çanakkale'ye ait bazı kitaplar ve bazı yazarlar, Şevki Yazman, Abdurrahman Özgen ve diğerleri Halis Bey hakkında hatıralar kaydetmişlerdir Mahiyetinde çalışan Gelibolunun Uygardere köyününden 1299 doğumlu Halil oğlu Ahmet Uzun, Seddülbahirde geçen bir olayı anlatır Şöyle der
"Biz iskelede mevzilenmişken bir kez iskeleye bir düşman torpido botu yanaştı İçinden babalarının evindeymiş gibisine 20-30
kişi çıktı Meğer düşman neferleri ara sıra buraya çıkarmış Bölük Komutanımız Halis efendi (Ona Kör Halis derlerdi) bize:
'Buraya mevzilendiniz, vazifeniz hiç kimseyi karaya çıkartmamaktır Eğer karaya bir tek düşmanı neferi çıkartırsanız
hepinizi vururum Bende size bir hile yaparsam sizde beni vurun' dedi
Hani Yüzbaşımız çok yaman adamdı doğrusu Düşman ikinci taburla buluşuyordu Arıburnu'na sırta gelince birden Yüzbaşımız
Halis Efendi ayağından yaralandı Atından atladı, çok kızgındı Hepimizi yere yatırıp süngü taktırdı Düşman sırta tırmanmış
bize doğru geliyordu Hemen ateş açtık Hani biraz daha gecikseydik düşman sırta yerleşecektı Aramızda mesafe gittikçe
kapanıyordu Halis Efendi süngü hücümu verdi Allah-Allah sesleriyle sırtdaki düşmana saldırdık, birbirimize girdik Halis Bey
muhtelif savaşlarda yaralanmış cesur bir askerdi Daima cesaretini tevazu ile gizler dururdu "Tarih Konuşuyor"
isimli mecmuada ona dair çıkan hatırada hatıra sahibi şöyle bahseder:
' Top ve mermilerin göz açtırmayacak şekilde üzerimize geldiği bir sırada Halis Beyin ayakta duruşu dikkatimi çekti,
yaklaşıp 'Kumandanım niçin hedef küçültmüyorsunuz?' dediğimde o askere metanet vermek için ayakta kalışını
tevazu ifade eden şu sözlerle gizlemiştir: 'Nasıl olsa kalkmayacakmıyız, bu ağır gövde ile yatıp kalkmak zor
oluyorda onun için ayaktayım' diye cevap verdi ' "
|
|
|