Prof. Dr. Sinsi
|
Kutuplaşma Paradoksu İşığında Fiziksel Ve Ruhsal Hastalıklar Nelerdir
Kutuplaşma Paradoksu Işığında Fiziksel ve Ruhsal Hastalıklar nelerdir
Kutuplaşma Paradoksu Işığında Fiziksel ve Ruhsal Hastalıklar hakkında bilgi

Gece-gündüz, yaz-kış, güney-kuzey, doğu-batı, soğuk-sıcak, alt-üst, iç-dış, yakın-uzak, kadın-erkek, artı-eksi, doğru-yanlış, siyah-beyaz, nemli-kuru, helal-haram, dertli-dertsiz, ölü-diri, genç-yaşlı, kibar-kaba, sorumlu-sorumsuz, duyarlı-duyarsız, konuşkan-suskun, sakin-telaşlı, paralı-parasız, zengin-fakir, mutlu-mutsuz, anlayışlı-anlayışsız, zeki-aptal, yeterli-yetersiz, bağımlı-bağımsız… Zıtlıklar, kutuplar Çağlar ve asırlar öncesine dayanan doğu felsefelerinde bu konu yoğunlukla işlenmiş Buda, Lao-Tzu, Herakleitos, Mevlana Celaleddin-i Rumi, Abdülkadir Geylani ve daha bir çok isim zıtlık kavramına büyük önem vermiştir
Örneğin, Lao-Tzu, insanların iyi-kötü, alçak-yüksek, aydınlık-karanlık gibi kavramlara yüklediği anlamların istek ve hedefleri doğurduğunu ve, insanın ancak bu anlamlardan sıyrılarak, hedefleri bırakarak eylemsizliğe geçebileceğini, ancak eylemsizliği içselleştirmeyi başaran kişinin uyumlu bir yaşama geçebileceğini savunmuştur Bugün hepimizin kabul edeceği “Geçmişin pişmanlıkları geleceğin kaygılarıyla cedelleşen insanın içinde bulunduğu anı yakalamaya fırsat bulamayacağı” gerçeğini, anda kalamayanların dengeli bir yaşam süremeyeceğini söylemiştir Ona göre, dengeye oturmanın tek yolu uyumlu yaşama geçmek ve akışa teslim olmakla mümkündür
Bir başka filozof Herakleitos ise, “Karşıtlıklar arasında,
savaş olmasaydı hiçbir şey olmazdı der ” O, karşıtların bir araya gelerek uzlaşmaz olandan en güzel uyumu doğduğunu savunur Varlıkların ve evrenin meydana gelişini zıtların çatışmasına bağlar Bu zıtlıklar arkasında bir olanın yani Allah’ın durduğunu, Allah’ın kimini özgür kimini köle, kimini erkek kimini dişi yarattığını söyler Ona göre, inen ve çıkan yol aynıdır, iyi ve kötünün aynı olduğunu gibi Sıcak soğur, soğuk ısınır, kuru nemlenir, nemli kurur Ona göre, zıtlıklar sadece bir olanın ayrı yanlarıdır
Mevlana Celalaeddin-i Rumi “Gel, gel, ne olursan ol yine gel, İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel, Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel  Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim, Ben Hz Muhammed'in ayağının tozuyum, Biri benden bundan başkasını naklederse, Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim  ” diyerek zıt sanılan şeylerin aslında nasıl bir olduğunu geniş hoşgörüsüyle anlatmaktadır “Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik  ” deyişi ne zıtlığı her şey bir, her şey tek diye yankılanmaktadır
Zıtlık ve zıtların bütünleşmesi kavramama en büyük katkı sağlayan kaynak Abdülkadir Geylani’nin Fethurrabbani adlı eseri oldu Yalnız hala halledemediğim şeyler haletliklerimin yanında deniz gibi duruyor Zıtlıkları anlamak, içselleştirmek, dengeyi bulmak kolay değilmiş, her gün bunun idrakine biraz daha fazla varıyorum; çünkü her zıt kavram kümesine ait temel bilgileri edinmek, uygulamak, aslında ilimle amil olmak gerekiyor Zaten bir gıdım yol gitmek kolay değilken temel bilgileri edinmeden ve onları uygulama alışkanlığı kazanmadan yürümek sanırım kumsalda iğne aramaya benziyor
Abdülkadir Geylani, Lao-Tzu, Herakleitos, Mevlana, Buda, Platinos, Platon ve daha birçok kişi aynı şeyi farklı şekillerde anlatıyor o kadar, hepsinin özü bir Hepsinin özü birlik, hepsinin özü şimdide sabit kadem durmakta yatıyor Hepsinin özü zıtlıkları eriterek yokluğa yani birliğe ulaşmaktan geçiyor
Bizler, zıtlıklara yani kutuplara göre algılayan, kutuplara göre düşünen, kutuplara göre tepki veren varlıklarız Bir insana mutsuz diyebilmemiz için onun mutlu olmadığını, anlayışsız diyebilmemiz için anlayışlı olmadığını, sorumsuz diyebilmemiz için sorumluluk almadığını bir şekilde gözlemlemiş olmamız gerekiyor Birine kelimenin hakkını vererek sorumsuz dediğimizde sorumluluk almıyor, onu sorumluluk alırken hiç görmedim, kendini sorumlu boyutunda var etmiyor, demek istiyoruz Oysa Sorumlu ve Sorumsuz aynı şeyin iki farklı uçları, farklı yüzleri sadece Bir özelliğin olması ya da olmaması hali
Doğu felsefesinden temellerini alan Geştalt Terapi’de de kutuplara büyük önem veriyor Bu akım, kişilik özelliklerini her iki ucunda zıtların bulunduğu doğrusal bir düzlemde değerlendirir Akıma göre; Sorumsuz-Sorumlu uç noktalardır, bu uçlar arasında iki kutbun dengede olduğu bir nokta bulunur, kişi bu noktada iki kutba da eşit mesafede durduğundan ihtiyacına uygun olan kutba doğru hareket etme şansına sahiptir Aslında denge noktası kişiye seçme özgürlüğü tanır Bu bağlamda kutuplara iyi ya da kötü yakıştırması yapılmaz Örneğin, kaba-kibar boyutunda kaba kötüdür, kibar iyidir ya da kibar kötüdür kaba iyidir denilemez, önemli olan kişinin kendi ihtiyaçları doğrultusunda, çevresel koşulları göz önünde bulundurarak, nerede, ne zaman, kime karşı, ne ölçüde kaba ya da kibar davranacağına karar verebilmesidir Yani kişi duruma göre kibar, duruma göre kaba olabilmelidir Bu sebeple Geştalt Terapi insanların davranışlarını onların ihtiyaçlarını ve çevresel koşullarını dikkate alarak değerlendirir
|