Konu
:
El-Rızk Cami (Hasankeyf)
Yalnız Mesajı Göster
El-Rızk Cami (Hasankeyf)
10-14-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
El-Rızk Cami (Hasankeyf)
El-Rızk Cami (Hasankeyf)
El-Rızk Camisi Dicle Nehri’nin güneydoğusundaki dik kıyı üzerinde kale ile köprü arasında bulunmaktadır
Hasankeyf’in kuzeybatısındaki bu caminin birçok bölümü yıkılmış olmasına rağmen yine de planı çıkarılmıştır
Caminin güneyde kale tarafındaki ibadet mekanı heyelan yüzünden nehre uçmuştur
Günümüze ibadet mekanının bir bölümü ile en kuzeydeki anıtsal taç kapısına kadar olan 53
28 m
uzunluğundaki kalıntıları gelebilmiştir
Camiden günümüze gelebilen en önemli eser başlı başına bir anıt niteliğinde olan silindirik gövdeli minaresi, anıtsal kapısı ve ibadet mekanının kalıntılarıdır
Yapının hemen hemen bütünü gibi bunlar da düzgün kesme taş bloklardan yapılmıştır
Ayrıca ileri düzeydeki taş oymalarla süslenmiştir
Hasankeyf’in simgesi olan bu minare, üzerindeki kitabeye göre 1409’da Eyyubi Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır
Ancak caminin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır
Minare, doğudaki sokak zemininden 37
57 m
, çukurda kalan ibadet mekanından 40
85 m
olarak ölçülmektedir
Kare prizma şeklindeki kaidesi 3
61 m
, silindirik gövdesinin çapı da 3
41 m
dir
Caminin kuzeydoğu köşesine bitişik yüksek kare prizma kaide üzerindeki minare küçük mozaikler halinde kesilmiş renkli taşlar ve kakma tekniği ile düzenlenmiş ince geometrik örgülerle bezenmiştir
Bu kaidenin üzerinde daha çok Selçuklu kubbeye geçiş sistemlerine benzeyen biri baş aşağı, ondan sonra gelen başı yukarda olmak üzere üçgenler dizisi bulunmaktadır
Bunları sekizgen prizma şeklinde ara bölümler tamamlamaktadır
Bunun üzerinde yükselen silindirik gövdenin tüm dış yüzleri son derece ileri düzeyde bir taş işçiliği ile yapılmıştır
Gövde üzerinde plastik etki bırakan yatay profil kuşaklar minareyi üçe bölmüştür
İlk bölümde damla motifi şeklinde dört büyük rozet belirli aralıklarla dizilmiştir
Bu rozetlerin içerisine girift örgü kompozisyonları işlenmiştir
İkinci katta ise profil kuşakları sekiz kemer oluşturacak şekilde gövdeyi dolaşmaktadır
Üçüncü kat profilli sütuncuklar, mukarnas dilimleri ile bezelidir
Minarenin şerefesi dışarıya fazla çıkıntı yapmamakta, üzerindeki petek kısmı da oldukça kısadır
Burası da küçük sivri kemerlerle sekiz sahte cepheye ayrılmıştır
Bunun üzerine de dilimli bir kubbe şeklinde minare külahı oturtulmuştur
Minarenin gövdesi içerisinden iki ayrı merdivenle şerefeye ulaşılmaktadır
Anadolu taş mimarisinde o zamana kadar görülmeyen, yalnızca anıtsal kapılarda uygulanan bu tür bezemeler Artuklular döneminde kullanılmıştır
Büyük olasılıkla da bu tür süsleme Zengiler döneminde başlayarak İlhanlıların etkisi ile zenginleşmiş ve Eyyubiler zamanında da klasik bir konuma getirilmiştir
Günümüze harap bir durumda gelebilen avlunun kuzey duvarının ön yüzü de ileri düzeyde bir taş işçiliği göstermektedir
Ancak arka yüzü çeşitli dönemlerde değişikliklere uğramıştır
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul