Yalnız Mesajı Göster

Gazi Antep Genel Bilgiler

Eski 10-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gazi Antep Genel Bilgiler




Gazi antep genel bilgiler

Gazi antep genel bilgiler

Dünyanın en eski yerleşimlerinin izlerini taşıyan geçiş bölgesi olduğu için bir çok uygarlığa tanık olmuş Antep’e girdiğimizde zaman uygunsa önce bir karnımızı doyuralım Öyle ya Antep arkeolojik zenginliği kadar mutfağının zenginliği ile de ünlenmiş Kebapları ve baklavalarını bilmeyen yok elbette Ama Antep mutfağının en ünlü yemeği cartlak dedikleri ciğer kebabıdır Özellikle de sabah kahvaltılarının gözdesidir

Şimdi izninizle bir lokantaya girelim Önce bir Ezo Gelin çorbası içiyoruz Ezo Gelin’in acıklı öyküsünü ve bu öyküden doğan uzun havasını hatırlayarak: "Çık şu Suriye dağlarına da / Ordan bana el eyle" Kebaplardan terbiyeli kuşbaşı kebabını (Burada tike kebabı da deniyor) seçip siparişi veriyoruz Çorbadan sonra kebabımız gelinceye kadar araya bir iki orta acılı fındık lahmacun sıkıştırmanın zararı yok (Aman dikkat acının tanımı değişiktir burada sizin ölçülerinize uymaz) Antep’in lahmacunları sarımsakla tadlanır bizimki de öyle Sonra süslü ve kallavi bir tabakta geliyor Ali Nazik Masada en başından getirilmiş ve naneli maydanozlu bol yeşillik tabağı ve soğuk ayran Rakı mı? Rakının hası Antep’de içilir de henüz vakit erken Akşama çiğköfteli içliköfteli bir sofrayla daha bir yakışır Tatlıya geldi sıra künefe mi yesek diye düşünüp vazgeçiyoruz Künefesi iyidir ama "Sezar’ın hakkı Sezar’a" künefeyi Antakya’da yemeli Biz fıstıklı baklava yiyelim Ve fazla kaçırmadan (sanki fazla kaçırmamışız gibi) kalkalım sofradan

Önce Antep’in en yüksek tepesi olan Kudret Kayası’nın üzerine kurulmuş kaleye çıkıyoruz Kalenin Hititliler’den kaldığı sanılıyor Surlar daire biçiminde çevrilmiş toplam uzunluğu 1200 metre Kalede 26 kule ve burç var Batı burçlarının Memlük döneminde yapıldığı üzerlerindeki yazıtlarından anlaşılıyor Kale köprüsünün yanlarındaki iki kulenin Kanuni Süleyman zamanında yapıldığı gene yazıtında var Kuzey burçlarından birinin Roma yapısı olduğu sanılıyor Burçların altında kaleyi çepeçevre dolaşan tonozlu bir koridor bulunuyor Koridordaki kapılar kalenin çepeçevre dolaşan tonozlu bir koridor bulunuyor Koridordaki kapılar kalenin iç bölümlerine açılıyordu Kalenin içinde bir cami ve kırk kadar evin yıkıntılarını görüyoruz Ne yazık ki sağlam kalamamışlar Kalenin üstüne çıkışta solda büyük İslam bilgini Gazali’nin makamı bulunuyor Kale tabanında bulunan bir gizli yolun Dülük’teki eski kentle bağlandığı söylenir

Antep’in 12 km kuzeyindeki Dülük’e gidiyoruz Buradaki kentin adı Dolichenos’du antik çağda ise Antiochia at Tavrum deniliyordu Paleolitik dönemden bu yana yerleşimin izleri bulundu kazılarda Şarklı Mağara’nın duvarlarında ilk sayı sisteminin kullanıldığı tesbit edildi Paleolitik dönemden fosiller ve ok uçları da ilk kez Dülük’te ortaya çıkarıldı Yazılı kaynaklara göre Hititlilerin en büyük tanrılarından Teşup’a adanmış Baal Tapınağı bulunuyordu Günümüze ulaşamadı Dülük Köyü ve Dülük Ormanları içeresinde çok sayıda kaya ve yeraltı mezarı ortaya çıkarıldı Büyük bir nekropol görebiliyoruz Burada daha sonraki dönemlerden bir türbe de var Dülükbaba tepesi denilen yerdeki türbe kentin Araplar tarafından fethi sırasında ölen sahabe Davud-u Ejder’in mezarıdır Dülük Baba İstanbul’un Telli Babası gibidir Ama bir farkı da var Dülük Baba "evde kalmış kızlara" karışmıyor O sadece erkeklerin evlenmesini sağlıyor Öyle inanılıyor

Antep bir geçiş yolu olmanın özelliğini türbeleri yatırları ve evliyaları ile de gösteriyor Boyacı Camisi’nden Kavaflar çarşısına doğru uzanan sokakta Pirsefa denilen yerdeki tek katlı binada Hz Musa’nın yeğeni Yuşa Peygamber ve Pir Sefa’ya ait iki türbe görüyoruz Pir Sefa’nın kimliği konusunda rivayet muhtelif Hacıbaba Ökkeşiye Şeyh Fettullah Bedrüddin Ayni ve Antep ile Maraş’ta çok bulunan Ökkeş adının isim babası Ökkeşiye Türbesi diğer türbeler

Meraklıları için Antep gecelerine ilişkin bir not düşüp çevreyi dolaşalım Antep sanayileşmede hızlı adımlar atmadan önce de ekonomisi hep canlı bir kentti Bölgenin en ünlü pavyonları da hep Antep’tedir Üzüm fıstık satıldı mı pavyonlar tıklım tıkış olur ve sahneye çıkanlara tepsi tepsi rakı şişesi gönderilirÇiçek yerine rakı şişeleri elbette dolu olarak sahnenin önüne dizilir Şan olur!

Yesemek Açıkhava Müzesi

Şimdi İslahiye’ye doğru gidelim İslahiye Antep’in batıdaki ve en uzak ilçesi 90 km uzaklıkta (Bu arada yeni bir yer ilçe yapılmadıysa böyleydi) İslahiye’ye varmadan sola Antakya - Kilis yoluna dönüyoruz Yol asfalt Antep’ten çıktıktan 113 km sonra Yesemek köyüne ulaşıyoruz Karatepe Sırtı denilen yamaç Yesemek Açık Hava Müzesi’dir Buradaki taş ocağı ve heykel atelyesi dünyanın bilinen ilk açık hava heykel atelyesidir Dolarit denilen bazalttan yapılmış yaklaşık 350 heykel yayılmış yamaca Bazıları dev boyutlu bazıları yarı işlenmiş Sfenskler tanrılar aslanlar değişik yaratık tasvirleri kocaman bir alana yayılmış Taş bloğunun ana kütleden koparılışından işlenişine kadar heykelciliğin bir çok aşamasını bir arada görüyoruz

Yörede ilk kazılar 1890’da başlamış 1958-61 arasında Prof Alkım tarafından geniş çaplı kazılar yapılmış Araştırmalar atelyenin MÖ 1300’lü yıllarda Hitit egemenliği sırasında işletildiğini ortaya koyuyor Yemyeşil bir bitki örtüsüyle sarılan opak renkli baraj gölü de bu etkileyici heykel atelyesine hoş bir çevre fonu oluşturuyor

Yesemek’teki heykelleri tarihin kadim yalnızlığı ile başbaşa bırakıp içimizde bir hüzünle ayrılıyor İslahiye yoluna giriyoruz 14 km sonra Tilmen Höyük’e varıyoruz

Tilmen Höyük

Höyükte 1958-64 arası yapılan kazılarda MÖ 3000 yıllarına tarihlenen iki renkli keramikler bulunmuş Saray kalıntıları ve sarayı iki sıra halinde çevreleyen surlar görülebiliyor Sarayın ancak temel kalıntılarını görebiliyoruz Taş döşeli saray yolunda yürüyoruz

Daha çok zaman ayıran okurlarımız Araban ve Yavuzeli ilçeleri arasında kalan Karadağ üzerinde Elif Hisar ve Hasanoğlu köylerindeki üç anıt mezarı; Yavuzeli’nin Kasabası köyünde Fırat ile Merzimen Çayı’nın birleştiği yerdeki sarp kayaların üzerindeki heybetli Rum Kale’yi; Kilis’e 21 km uzakta ve ulaşımı zor olan Ravanda Kalesi’ni görebilirler

Gaziantep yayla tracking rafting gibi alternatif turizm olanaklarına da sahip Seyahat Acentalarına başvurursanız ayrıntılı bilgi alabilirsiniz (Bu arada bilgi ve dia açısından bize de yardımcı olan Arsan Turizm’in - Tel: 336 86 76 - yöneticisi Ayşe Nur Arun Hanım’a selamlarımızı gönderelim)

Şimdi Antep’ten doğuya doğru hareket ediyoruz Yol ikiye ayrılıyor soldan ve sağdan gidebiliriz Sağdan ana yolu izliyoruz hem daha iyi hem biraz daha kısa Nizip kavşaktan 1 km içeride Nizip’e 10 km uzaklıktaki Belkıs Köyü’ne Belkıs Harabelerini görmeye gidiyoruz Höyük biçimindeki Akropolde Hellenistik Roma ve Bizans dönemine ait kalıntılar bulunmuş Zeugma kenti Roma döneminde kendi adına para basacak kadar güçlüymüş Commagene Krallığının dört büyük kentinden biriymiş

Üst yöneticilerden birine ait olduğu anlaşılan evin tabanında ortaya çıkarılan mozaiklerde Şarap Tanrısı Dionysos’un düğünü tasvir edilmektedir Meleklerin yüz ifadeleri zengin kıyafetleri çeyiz sandığı çok iyi işçilikle tasvir edilmiştir Nekropolden elde edilen heykellerle birlikte diğer buluntular Gaziantep Müzesi’nin Belkıs ( Zeugma ) Salonunda teşhir edilmektedir

ŞANLI URFA

Nizip’den Urfa’ya doğru yol alıyoruz Fırat’ı görünce Birecik’e geldik demektir Antep’ten Urfa’ya 145 km’lik iyi bir yolun sonunda ulaşıyoruz

Mimarisi Harran'ı Ceylanpınar'ı Balıklı Göl'ü "Peygamberler Kenti" olması ile zengin bir kültür mirasına ve doğaya sahıp Urfa

Türkiye'nin ulusal kurtuluş savaşında gösterdiği şanlı direniş nedeniyle "Şanlı' ünvanını alan Urfa aynı zamanda 'Peygamberler Kenti' olarak da biliniyor Gerçekten dünyada bu kadar çok peygamberin gelip geçtiği çok az şehir vardır Eyyüb İbrahim MusaYakub peygamberler yalnızca bilinenleri Urfa dinler kenti olmadan önceki dönemlerde de büyük imparatorluklara merkezlik etmiş bir şehir

Şimdi isterseniz gelin bu Peygamberler Kenti'nde birlikte bir geziye çıkalım

ÖNCE ÇARŞI

Önce şöyle çarşıya bir uğrayalım Urfa çarşısı herhangi bir batı şehrinde gidilen çarşıdan çok farklı Bu çarşıda Osmanlı döneminden kalma çok sayıda han var Bu hanlar arasında en ünlüleri ise Gümrük Hanı Hacı Kamil Hanı Mencek Bican Ağa Hanı ve Topçu Hanı'dır

İşte bu hanlardan oluşan çarşıya girdiğinizde mimarisi ve görünümü ile kendinizi bir anda Mardin'de Diyarbakır'da benzer yerlerde olduğu gibi 16 yüzyılda sanabilirsiniz

Rengarenk kumaş ve yöre giysilerinin segilendiği tezgahlarda ayrıca yörenin ünlü "Faru" denilen kuzu kürkünden yapılan abalar bakır ağaç keçe gibi geleneksel sanatların üretildiği otantik ortamdaki dükkanları gezerken yüzyıllar önce de ticaret merkezleri olan hanların orta yerindeki kürsi denilen küçük sandalyelerine otururken elinde taze pişirilmiş Mırra'yı ikram eden kahveciler ile Urfa çarşısı size tam anlamıyla bir 16 yüzyıl ortamı yaşatacaktır ( Mırra küçücük fincanlarla şekersiz içilen acı bir özel kahvedir)

Çarşıyı gezerken dükkan sahipleri size Urfa'dan alabileceğiniz ilginç hediye olarak şehir nüfusunun bir bölümünü oluşturan ve şehir kültüründe ağırlığı olan Arapların güneşten korunmak için başlarına sarmak için kullandığı kefiye ve agali gösterecekler

Agali ve kefiye daha önce Suriye'den gelen önemli kaçak mallardan biriydi Tabii bir de çay Şimdi size kaçak diye satılan kefiyeler aslında Bursa ya da İstanbul'daki bir fabrikanın dokuması olan kumaşlardır

Urfa çarşısını gezerken almak isteyeceğiniz şeyler arasında elbette isot yani acı biber olacak Ama bu bilinenlerden başka almanız gereken bir şey daha var O da nar ekşisi Başta kısır olmak üzere bir çok yemekte kullanılabilen ve çok özel bir tadı olan nar ekşisi bağırsak bozukluklarına karşı çok etkili bir doğal ilaçtır

Yöreye özgü başka birşeyler almak isterseniz bunun için Bakarcılar çarşısına girdiğinizde tanıdık biriyle karşılaşacaksınız Hani şu Eşkiya filminde türkü söyleyince ünlenen kazancı Bedih var ya işte Kazancı Bedih'in ta kendisi bakınrcılar çarşısında işinin başında oturmuş bakır dövüyor

Kazancı Bedih yalnız söylediği türkülerdeki hali ve sesiyle değil halen yaptığı kazancılık mesleği ile de gerçek

Şimdi çarşıdan Balıklıgöl'e doğru yürümeye devam edelim

Balıklıgöl'e gelmeden cami içinden geçerken Hz İbrahim'in içinde saklandığı mağarayı görün İçinden su akan bu delikten bir tas su içmek sevap ve şifalı sayılıyor



Alıntı Yaparak Cevapla