Yalnız Mesajı Göster

Yeni Kağıt Paralarımızın Arkasındaki Kişiler

Eski 10-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yeni Kağıt Paralarımızın Arkasındaki Kişiler




Yeni kağıt paralarımızın arkasındaki kişiler

1 Ocak 2009’da tedavüle girecek Türk Lirası banknotlarının ön yüzünde Atatürk portreleri bulunurken, arka yüzlerinde Türk bilim, sanat, edebiyat ve müzik tarihinin önde gelen isimlerinin portrelerine yer verildi

5 TL’nin arka yüzünde bilim tarihçisi Ord Prof Dr Aydın Sayılı, 10 TL’nin arka yüzünde matematikçi Ord Prof Dr Cahit Arf, 20 TL’nin arka yüzünde Mimar Kemaleddin, 50 TL’nin arka yüzünde edebiyatçı, felsefeci Fatma Aliye Hanım, 100 TL’nin arka yüzünde bestekar Itri, 200 TL’nin arka yüzünde de Yunus Emre portreleri bulunacak

Merkez Bankası, halen tedavülde olan Yeni Türk Lirası banknotlarda, arka yüzlerinde potre kullanmamıştı 1 YTL’nin arka yüzünde Atatürk Barajı, 5 YTL’nin arka yüzünde Anıtkabir, 10 YTL’nin arka yüzünde Piri Reis’in Dünya Haritası, 20 YTL’nin arka yüzünde Efes Antik Kenti, 50 YTL’nin arka yüzünde Kapadokya, 100 YTL’nin arka yüzünde ise İshak Paşa Sarayı figürlerine yer vermişti



AYDIN SAYILI

Aydın Sayılı, 2 Mayıs 1913 tarihinde İstanbul’da doğdu İlk ve orta öğrenimini Ankara’da tamamlayan Sayılı, lise eğitimini Ankara Erkek Lisesinde (Atatürk Lisesi) tamamladı Lise mezuniyet sınavını Mustafa Kemal Atatürk’ün de yer aldığı sınav heyeti önünde başarıyla vererek mezun olmuştur Sayılı, yaşamındaki bu unutulmaz olayı “Atatürk’le Bir Sınav Anısı” başlığı altındaki bir yazısının bir bölümünde şöyle anlatıyor: “Atatürk benim sınavımdan çok memnun kalmış Bu sebeple Milli Eğitim Bakanına ‘bu öğrenciyle ilgilenin’ şeklinde bir talimat vermiş O zaman Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey, beni makamında kabul ederek bana sınavdaki başarımdan ve Atatürk’ün takdirini kazanmış olmamdan dolayı bir tebrik mektubu verdi ve yüksek öğrenimime ilişkin bir planımın olup olmadığını sordu Ben kendisine su mühendisi olmak istediğimi söyledim Fakat o bana daha geniş bir kültür tabanı üzerine oturan bir alanı seçmenin daha uygun olacağını söyleyerek, bana tarihçi olmamı önerdi ve bunda biraz ısrar etti

O yıllarda bilim tarihi konusu önemlice bir kıpırdanma hareketine sahne olmakta idi Amerika’nın Harvard Üniversitesinde bilim tarihi alanı bu sıralarda belirginlik kazanmakta ve bu çalışmaların odağını George Sarton adlı bir profesörün faaliyetleri oluşturmakta idi Bu faaliyetten bizim o zamanki Milli Eğitim Bakanlığımızın ve yeni kurulmuş olan Türk Tarih Kurumunun seçkin mensuplarının da haberi varmış Bu itibarla konuyu biraz derinlemesine incelemek de benim için mümkün oldu Bu arada George Sarton’un çıkarmaya başladığı Introduction to the History of Science (Bilim Tarihine Giriş) adlı kitabın yayınlanmış olan birinci cildini Türk Tarih Kurumunun Kütüphanesinde gözden geçirme fırsatını da buldum ve bilim tarihini meslek seçtiğim ve yarışma sınavını kazandığım takdirde Sarton’un yanında öğrenimimi sürdürebileceğim de bana söylendi İşte bütün bunlar, benim bilim tarihini meslek olarak seçmemin yolunu açmış oldu

Böylelikle, Atatürk’ün sınavıma gelmesi benim hayatımın seyri üzerinde büyük bir etki yapmış oldu Atatürk hepimizin yaşamına yeni bir yön vermiş bir kişidir Fakat benimki daha kişisel ve özel türden bir etki oldu Atatürk sınavı işe karışmış olmasaydı su mühendisi olacaktım Elbette ki o saha da çok önemli ve yararlı bir mesleği temsil ediyor Fakat ben bilim tarihini ve üniversite hocalığı mesleğini seçmiş olmaktan çok memnunum Bunda hiçbir zaman en küçük bir şüphem de olmadı

Sayılı, Maarif Vekaletinin (Milli Eğitim Bakanlığı) yurt dışına öğrenci göndermek için açtığı sınavı kazanarak Harvard Üniversitesinde Bilim Tarihi Bölümünde yüksek öğrenimini yapmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne gönderildi Columbia ve Cornell gibi bazı üniversitelerde yaz öğrenimine de katılarak, 1942 yılında Harvard Üniversitesinden doktora derecesi aldı Tezinin konusu “İslam Dünyasında Bilim Kurumları”dır Bu doktora Harvard Üniversitesinde ve bilindiği kadarıyla da dünyada bilim tarihi dalında verilen ilk doktora derecesidir

Aydın Sayılı, 1943 yılında, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Kürsüne “İlmi yardımcı” olarak tayin edildi Askerlik görevi nedeniyle bir süre akademik yaşamına ara verdikten sonra 1946 yılı sonunda adı geçen fakültenin Felsefe Kürsüsüne “Bilim Tarihi Doçenti” olarak atandı 1952 yılında “Bilim Tarihi Profesörlüğü”ne yükseldi ve aynı yıl Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde kurulan Bilim Tarihi Kürsüsü’ne başkan olarak atandı 1958 yılında Ordinaryüs Profesörlüğe yükseldi 1974 yılında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü Başkanlığına seçilen Ord Prof Dr Aydın Sayılı, bu görevini 1983 yılı başında yaş haddi nedeniyle emekli oluncaya dek kesintisiz sürdürdü Sayılı 1984 yılında kurulan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezine başkan olarak atandı Sayılı, 16 Eylül 1993 tarihinde yaş haddi nedeniyle emekli oldu

Sayılı, 1947’de Türk Tarih Kurumunun tam üyeliğine seçilmiş, 1957’de Uluslararası Bilim Tarihi Akademisinin muhabir üyesi, 1961’de aynı akademinin tam üyesi olmuş ve 1962’de üç yıllık bir dönem için başkanlığını yapmıştır Türk Kütüphaneciler Derneğinin şeref üyesi olmuş, Türk Tarih Kurumu Ortaçağ Şubesinin başkanı olarak da birkaç yıl hizmet etmiştir

Sayılı, 15 Ekim 1993’te evinin önündeki sokakta geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti Cenazesi 18 Ekim 1993 tarihinde Ankara-Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi

MATEMATİKÇİ CAHİT ARF

Kendi adıyla anılan “Arf Sabiti”, “Arf Halkaları” ve “Arf Kapanışları” gibi terimleri bularak, matematik ve bilim dünyasına önemli katkılarda bulunan ünlü matematikçi Ord Prof Dr Cahit Arf, 11 Ekim 1910’da Selanik’te dünyaya geldi Arf, 1912 yılında henüz iki yaşındayken Balkan Savaşı nedeniyle ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşti

İstanbul’da başlayan ilkokul öğrenimini İzmir’de devam ettiren Arf, Milli Eğitim Bakanlığının verdiği bir bursla Paris’e giderek Ecole Normale Superieure’dan mezun oldu

Türkiye’ye döndükten sonra Galatasaray Lisesi’nde matematik öğretmenliği yapmaya başlayan Arf, 1933 yılında İstanbul Üniversitesi Matematik Bölümüne girdi 1937 yılında Almanya’ya giderek, çalışmalarını Göttingen Üniversitesinde devam ettiren Arf, doktora eğitimini 1938 yılında bu okulda tamamladı Arf, burada tanıştığı Alman matematikçi Helmut Hesse ile beraber Hesse-Arf Kuramı’nı geliştirdi

Daha sonra tekrar Türkiye’ye dönen Arf, bir süre İstanbul Üniversitesinde görev aldıktan sonra, 1962 yılında, dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in atamasıyla TÜBİTAK’ın kuruluş çalışmalarını başlattı Arf, 1963 yılına kadar bu kurumda kurucu ve yönetici olarak görev aldıktan sonra, Robert Kolej’in matematik bölümünde çalışmaya başladı 1964 ve 1966 yılları arasında çalışmalarını New Jersey’deki Institude for Advanced Study’de sürdüren Arf, Türkiye’ye döndükten sonra Ortadoğu Teknik Üniversitesinin Matematik Bölümünde çalıştı 1980 yılında emekli olana kadar buradaki görevini sürdürdü

Matematik bilimine yaptığı büyük katkıları için hayatı boyunca çok sayıda ödülle onurlandırılan Arf, Türkiye’de matematik biliminin bugünkü konumuna gelmesinde çok önemli role sahip oldu Cahit Arf, 26 Aralık 1997’de geçirdiği bir kalp rahatsızlığı sonucu hayata veda etti

MİMAR KEMALEDDİN BEY

Ahmet Kemaleddin Bey, 1870 yılında, İstanbul’un Acıbadem semtinde dünyaya geldi İlköğretimine 1875 yılında, İbrahim Ağa Mektebi’nde başladı

Ortaöğrenimine, 1881 yılında Girit’te devam eden Kemalettin Bey, 1882 yılında ailesiyle birlikte İstanbul’a döndü Yüksek eğitimini 1887;1891 yılları arasında Hendese-i Mülkiye’de tamamlayan Kemaleddin Bey, sanata yatkınlığı nedeniyle daha çok resim ve mimarlık derslerine özen gösterdi ve diplomasını aldıktan sonra hiçbir zaman mühendislikle uğraşmadı

1895’te mimarlık eğitimini ilerletmek için devlet tarafından Berlin’e gönderildi Almanya’daki eğitim yaşamı, mimarın üzerindeki Alman kültürel etkisini pekiştirdi Berlin’de Charlottenburg Technische Hochschule’de iki yıl mimarlık eğitimi gördükten sonra, iki buçuk yıl da Berlin’de mimarlık bürolarında çalıştı

Yurda döner dönmez Hendese-i Mülkiye’deki görevine yeniden başladı 1901’de Harbiye Nezareti Ebniye-i Askeriye mimarlığına ek görevle atandı Kemalettin Bey’in mimarlık açısından en verimli dönemi, 1909;1919 arasındaki 10 yıllık dönemde oldu

1909 yılında Evkaf Nezaretinin başına atanan Kemalettin Bey’in Vakıflar’daki görevi, kentin önemli eski yapılarının büyük ya da küçük kapsamlı onarımlarını yürütmekti

Bu görevdeki yoğun onarım çalışmaları, kendisinin ulusal mimarlık anlayışını geliştirmesine zemin hazırladı Vakıflar’ın yaptırmayı düşündüğü bir dizi yeni yapı için Vakıflar bünyesindeki İnşaat ve Tamirat Heyet-i Fenniyesi kadroları genişletildi; örgütün büyük bir mimarlık ve inşaat bürosu biçiminde çalışması sağlandı

“Kemalettin Okulu” olarak da anılan bu büro, ulusal mimarlık anlayışını ülkenin tüm yörelerinde uygulayan bir dizi mimar, mühendis ve yapı ustasının yetişmesine olanak tanımış; böylece Evkaf Nezareti, İnşaat ve Tamirat Heyet-i Fenniyesi, Birinci Ulusal Mimarlık akımının odak noktasına dönüşmüştür

MESCİD-İ AKSA’NIN ONARIMINDA ÇALIŞTI

Kemalettin Bey, 1908 yılında kurulan Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyetinin kurucuları arasındadır 1914 yılında Evkaf Nezaretindeki görevine ek olarak İstanbul Şehremaneti Heyet-i Fenniye Müşavirliğine atandı

İşgal döneminde, 1919 yılında Nezaretteki işine son verilen Kemalettin Bey, bu yıllarda yalnızca Şehremanetinde ve özel atölyesinde çalışmalarını sürdürdü

1919 yılında İngiliz yönetimine geçen Kudüs’te Mescid-i Aksa’nın onarımı için Müftü tarafından Kudüs’e çağrıldı Çağrıyı kabul eden Kemalettin Bey, Mescid-i Aksa Camiinin onarımında gösterdiği başarıdan dolayı, İngiliz Kraliyet Mimarlar Akademisine (RIBA) şeref üyesi olarak seçildi



Alıntı Yaparak Cevapla