Yalnız Mesajı Göster

Atatürk İlkeleri (1)

Eski 10-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürk İlkeleri (1)



CUMHURİYETÇİLİK

Cumhuriyetçiliğin Tanımı

Atatürk'ün tanımlamasına göre "Türk Milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare; cumhuriyet idaresidir" Çünkü; Cumhuriyet, milli egemenlik idealini, milletin irade ve egemenliğini, vatandaşın devlete ve devletin vatandaşa karşı hak ve vazifelerini en iyi olarak düzenleyen yönetim şeklidir Atatürk'ün sözleri ile, "Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir" Diğer bir deyişle, "Demokrasi prensibinin, en modern ve mantıki uygulanmasını sağlayan hükümet şekli, Cumhuriyettir" Atatürkçülük'te, "Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir Cumhuriyet, fazilettir Cumhuriyet idaresi, faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir"

Cumhuriyetçiliğin Nitelikleri

Cumhuriyetçiliğin en başta gelen niteliği, Atatürk'ün "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesinde yansır Çünkü; çağdaş Türk Devletinin dayandığı temel prensiplerden biri olan bu ilkenin en iyi korunduğu ve gözetildiği yönetim, Cumhuriyet yönetimidir Bu husus, Atatürk'ün şu sözlerinde açıkça göze çarpar: "Cumhuriyet'te son söz, millet tarafından seçilmiş Meclistedir Millet adına her türlü kanunları o yapar Hükümete güven oyu verir veya düşürür Millet, vekillerinden memnun olmazsa, belirli zamanlar sonunda başkalarını seçer Millet, egemenliğini, devlet idaresine katılmasını, ancak, zamanında oyunu kullanmakla sağlar" Atatürk'e göre, "Cumhuriyet, milletvekillerinden oluşan Meclisi ve belirli zaman için seçilmiş Devlet Başkanı ile, milli egemenliğin korunmasının en iyi kefilidir Cumhuriyette, Meclis, Cumhurbaşkanı ve Hükümet, halkın hürriyetini, güvenliğini ve rahatını düşünmekten ve sağlamaya çalışmaktan başka bir şey yapamazlar Ve yine bunlar bilirler ki, iktidara saltanat sürmek için değil millete hizmet için getirilmişlerdir Millete karşı durum ve vazifelerini kötüye kullandıkları takdirde, şu veya bu şekilde kendilerini milli iradenin kararı karşısında bulabilirler"

Millet tarafından millet adına, devleti idareye memur edilenler için, gerektiğinde millete hesap vermek zorunluluğu, laubalilik ve keyfi hareketle bağdaşamaz Halbuki, kuvvetinin ve yetkisinin Allah'tan geldiğini ve yalnız ona karşı, ahirette hesap verebileceğini varsayan, devleti, ülkeyi, miras kalma mal, mülk gibi kabul eden bir hükümdar, her türlü kayıttan kendini affedilmiş görür Böyle bir idarede, milletin benliği hürriyeti söz konusu bile olamaz Bundan dolayı yetkisi sınırlı bile olsa, hükümdarlık şekli demokrasiye, milli egemenlik prensibine uygun değildir Hükümetin belirli insanların, sınıfların elinde bulunması bile millet varlığının asla kabul edemeyeceği bir husustur Bütün milletin çoğunlukla, devlet idaresine katılmasına engel olan bu "oligarşi usulü de bir grubun kendi çıkarlarını korumak için bütün millete ait egemenliği, zorla almasından başka bir şey değildir"

Atatürkçülüğe göre; Cumhuriyet yönetiminin belirgin bir niteliği, hükümet ile millet arasında ayrılık bırakmamış olmasıdır Halbuki ; padişahlık, milleti hükümetten ayırmakta idi Osmanlı saltanatının son dönemlerinde, hükümet ayrı bir cephede, millet ayrı bir cephede idi Aralarında bir bağlantı yoktu Atatürk, şu sözlerinde bunu açıkça belirtmiştir

"Geçmişte; en büyük felaketleri hazırlayan bir geçmişte, çok derin geçmişlerde bile Türk milletini benliğinden çıkaran bir teşkilat vardı ki, ona, devlet ve hükümet teşkilatı derlerdi Millet, hükümet teşkilatının görünüşte esiri idi Bu onun görünen manzarası idi Halbuki Türk, esaret kabul etmeyen bir millettir Türk Milleti esir olmamıştır

Yalnız hükümet başka bir durumda kalmış, millet de hükümete ilgisiz ve ondan nefret eder bir durumda kalmıştır İşte bunun için çok felaketler oldu Fakat bunların meydana gelişleri devlet, hükümet teşkilatı üzerinde oldu Mahvolan devletler idi ve devlet ölmüştür Fakat Türk Milleti görüyorsunuz ki, daha kuvvetli, daha şerefli olarak yaşamakta devam etmektedir Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilatımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilatı ve hükümettir ki, onun ismi, Cumhuriyettir Artık hükümet millettir ve millet hükümettir Artık hükümet ve hükümet mensupları kendilerinin milletten başka bir şey olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır Hepimizin efendisi olan milletin ilerlemesi, yücelmesi ve ona hizmet eden devlet memurları için başarılar dilerim"

Cumhuriyet yönetiminin önemli bir niteliği de düşünce serbestliğidir Atatürkçülük'te Cumhuriyet, düşünce serbestliği kurmak demektir Samimi ve yasal olmak şartıyla, her fikre hürmet edilir

Cumhuriyet yönetiminin çok dikkate değer bir niteliği de, bu yönetimin Türk Milletinin hayatına yeni bir yön vermiş olmasıdır Atatürk, bu hususu şöyle vurgulamıştır: "Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk Milletini güvenli ve sağlam bir gelecek yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur"

Cumhuriyet Yönetiminin Güvencesi

Türk Devleti, belirtilen niteliklere sahip olan Cumhuriyeti tehlikelere karşı savunmaya kararlıdır Atatürkçülük'te, Türkiye Cumhuriyetinin iç ve dış tehditlere karşı güvencesi milletin kendisi ile onun Silahlı Kuvvetleridir Atatürk, bu esası şu şekilde açıklamıştır; "Türkiye Cumhuriyeti yalnız iki şeye güvenir Biri millet kararı, diğeri en üzücü ve güç şartlar içinde dünyanın takdirlerine hakkıyla layık olma niteliğini kazanan ordumuzun kahramanlığı; bu iki şeye güvenir"

Atatürkçülük'te, Türk toplumunun bütünlüğü bu güven duygusuna dayanır Cumhuriyetimizin dayanağı Türk Milletidir Milletin kişileri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, Türkiye Cumhuriyeti de o kadar kuvvetli olur Atatürkçülük'te, Cumhuriyetçilik ilkesi, kişilerin değil, milletin tümünün benimsediği bir ilkedir İnkılapçı Türkiye Cumhuriyetinin, kişilerin varlığına dayandığını zannedenler, çok aldanırlar Türkiye Cumhuriyeti, bütünüyle, büyük Türk Milletinin öz ve aziz malıdır O, Türk Milletinin benliğinde daima yükselecek ve sonsuza kadar var olacaktır

Atatürkçülük'te sağlam bir gençlik yetiştirmek, Türkiye Cumhuriyetinin parlak geleceğini gerçekleştirmede temel bir güç kaynağıdır Bu nedenledir ki ; Atatürk "Gençler! Cesaretimizi kuvvetlendiren ve devam ettiren sizsiniz Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli sembolü olacaksınız Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz" sözleri ile Türk gençliğini yüceltmiştir Çünkü, Atatürk'ün Türk gençliğine güveni sonsuzdur Bu güven duygusu, O'nun "Bütün ümidim gençliktedir" sözlerinde açıklıkla yansır Nitekim; Bu neticeyi Türk gençliğine emanet ediyorum diyerek, en büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyetinin yaşatılması ile Türk gençliğini görevlendirmiş ve bu görevi şu tarihi sözlerle belirtmiştir: "Ey Türk Gençliği! Birinci Vazifen Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuza kadar korumak ve savunmaktır Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur" Atatürk, böylece, Türk gençliğini onurlandırırken; Cumhuriyet ve bağımsızlığın Türk Milletinin temel varlığını oluşturduğu inancını da bir kere daha vurgulamıştır

MİLLİYETÇİLİK

Milliyetçiliğin ve Türk Milliyetçiliğinin Tanımı

Milletler topluluğu içinde, Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir

Atatürkçülüğün birlik ve beraberlik yaratma hususundaki ilk temel ilkesi, milliyetçiliktir Atatürk "Bir milletin, diğer milletlere oranla doğal veya sonradan kazanılmış, özel karakter sahibi olması, diğer milletlerden farklı bir özellik göstermesi genellikle onlardan ayrı olarak onlara paralel gelişmeye çalışması niteliğine milliyetler prensibi denir Bu prensibe göre her kişi ve her millet kendi hakkında iyi niyet, topraklarına bizzat kayıtsız sahip çıkmayı istemek hakkına ve bu hakkın kullanılmasını önleyen veya sınırlayan engelleri ortadan kaldırmak hak ve hürriyetine sahiptir

Bu prensip, bize hangi milletlerin hür, hangilerinin hürriyetinden şu veya bu şekilde yoksun olduklarını, yani millet adını taşımaya layık olmadıklarını kolaylıkla gösterir" diyerek, milliyetçilik kavramını tanımlamıştır

Türk milleti dil, kültür, ideal birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu, doğal, toplumsal, ekonomik ve siyasal bir bütündür Atatürkçülük esaslarına uyarak Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumak, Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk Milletinin görevidir

Türk Milleti birdir ve bütündür Türkiye'de, Ben Türk'üm diyen herkes Türk'tür "Her Türk hür doğar, hür yaşar"Türk Milleti, Türkiye Devletinin egemenliğinin kaynağı ve kayıtsız şartsız sahibidir "Siyasi kuvvet, milli irade ve egemenlik milletin bir bütün halinde ortak kişiliğine aittir; birdir, bölünemez, ayrılamaz ve devredilemez"

Türk Milleti bütün insanlığa karşı sorumluluklarını bilen, insanlık dünyasının hür, bağımsız, onurlu bir üyesidir Kişisel ve ortak hürriyete aynı önemi verir Her ikisini birlikte ele alır Türkiye Devleti ülkesi; milli kara sınırları, uluslararası hava ve deniz sahaları ile çevrili bir bölgedir Karası, denizleri ve havasıyla bir bütündür Ülke üzerinde devlet egemenliği tamdır Bölünmez ve iştirak kabul etmez

Türk Milletinin "doğrudan doğruya yaşamın gerektirdikleri ile uğraşması", milliyetçiliğin esasını meydana getirir Milliyetçilik "gerçek, ilmi, müsbet anlamı ile milli bir devir yaşamayı" öngörür

Türk milliyetçiliği her ilerlemenin ve kurtuluşun esası olarak kabul ettiği hürriyeti amaç edinmiştir

Türk milliyetçiliği, halkçılıkla birlikte yürür, ancak halkçılığın uygulanması için milliyetçi olmak esastır Bu esasa uygun olarak Türkiye'de "milli devreye yani halk devrinin de başlangıcına" girilmiştir

Milli devirde milliyetçilik, devletin bütün müesseselerinin iç ve dış bütün faaliyetlerinde göz önünde tuttuğu bir ilkedir Atatürkçülüğün öngördüğü, Türk Devletinin Dinamik İdeali; Türk Milletinin refahını, zenginliğini, mutluluğunu ve varlığını yükseltmeyi sağlayacak hedefleri kapsamaktadır İç politika ve dış politika aynı hedefleri ele geçirmeyi amaçlamalı ve bu amaçla bütün faaliyetler milli güce dayalı ve milli gücün arttırılmasına yönelik olmalıdır

Atatürkçülüğe göre, "Türk milliyetçiliği, ilerleme ve gelişme yolunda ve milletlerarası temas ve ilişkilerde, bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla bir uyum içinde yürümekle beraber, Türk toplumunun özel karakterini ve başlı başına bağımsız kimliğini korumaktır" Milletler, milletler topluluğunda ayrı ayrı, kendi kendine bir bütün olan organizmalardır

Türk milliyetçiliğine göre, Türk Milleti ilerleme ve gelişme yolunda ve milletlerarası temas ve ilişkilerde, bütün milletlere paralel yürür Onlarla uyum sağlar Bütün milletleri ve insanlığı sever Bu bakımdan Türk milliyetçiliği medeni insanlık içinde, onun bir unsuru olarak insanlığın yükselmesine ve bütün milletlerin mesut ve zengin olmasına yönelik örnek bir milliyetçiliktir Türk milliyetçiliği, Türk Milletinin şeref, onur ve çıkarlarına ilişilmesine asla izin vermez Bu bakımdan milli olmayan ve Türk milliyetçiliğine aykırı akımların ülkeye girmesini ve bu akımların teşkil ettiği yurt dışındaki kuruluşlara katılmayı kabul etmez

Milli Sınırlar Dışındaki Türkler

Atatürk'ün tanımladığı Türk milliyetçiliği, milli olmayan akımların ülkeye girmesini önlemekle birlikte, dünyada yaşayan bütün Türkleri sever Onlarla olan doğal ilişkileri kabul eder, kardeş sayar, onların uygar ve zengin olmasını, onların gelişmelerini diler Ama, kendisine siyasi alan olarak yalnız Türkiye Cumhuriyetinin sınırlarını ve bu sınırlar içinde varlığını sürdürmeyi benimser Onlarla siyasal bütünleşmeyi öngörmez Nitekim Atatürk "Türk Milleti Kurtuluş Savaşından beri, hatta bu savaşa atılırken bile mahkum milletlerin hürriyet ve bağımsızlık davalarıyla ilgilenmeyi, o davalara yardım etmeyi benimsemiştir Böyle olunca kendi soydaşlarının hürriyet ve bağımsızlıklarına ilgisiz davranması elbette uygun görülemez Fakat milliyet davası şuursuz ve ölçüsüz bir dava şeklinde düşünülmemeli ve savunulmamalıdır Milliyet davası siyasi bir mücadele konusu olmadan önce şuurlu bir ideal meselesidir Şuurlu ideal demek, müsbet bilimlere, bilimsel yöntemlere dayandırılmış bir hedef ve amaç demektir O halde, propagandalarda denenmiş yöntemlere müracaat etmek şarttır Hareketlerin imkan sınırları ve öncelikleri mutlaka hesaba katılmalıdır Türkiye dışında kalmış Türkler, önce kültür meseleleriyle ilgilenmelidirler Nitekim biz Türklük davasını böyle uygun bir ölçüde ele almış bulunuyoruz Büyük Türk tarihine, Türk dilinin kaynaklarına, zengin lehçelerine, eski Türk eserlerine önem veriyoruz Baykal ötesindeki Yakut Türklerinin dil ve kültürlerini bile ihmal etmiyoruz" diyerek Milli sınırlar dışındaki Türklerle olan ilişkilerimizin, ilgimizin esaslarını belirtmektedir

Milli Sınırlar İçindeki Dil, Duygu ve Kültür Birliği

Türk milliyetçiliği, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Türk dili ile konuşan, Türk kültürü ile yetişen ve Türklük idealini benimseyen, yani dil, kültür ve amaç birliği ile birbirine bağlı vatandaşlardan oluşan doğal, siyasi, sosyal ve ekonomik bir bütünü, Türk Milleti olarak kabul eder Bunlar hangi dinden olursa olsun Türk'tür Bu ilkeye bağlı olan her kişi kendini Türk milletinin üyesi sayar Böylece Türk vatanının gerçek sahibi olan Türkler, vatanlarının coğrafi zenginliklerinden hem kendileri faydalanır ve hem de bütün insanlığı faydalandırırlar Bu bakımdan Türk milliyetçiliği, dar ve tekelci değildir

Atatürk'ün "Türkiye halkı ırki veya dini ve kültürel yönden birleşmiş, bir diğerine karşı karşılıklı hürmet ve fedakarlık hisleriyle dolu ve kaderi, geleceği ve çıkarları ortak olan bir toplumdur"

"Millet, dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu bir siyasi ve sosyal toplumdur" şeklindeki sözleri ile milli sınırlar içindeki dil, duygu ve kültür birliğinin Türk Milleti için zorunluluğunu açıklamaktadır Milliyetçilikte milli terbiyeyi esas olan Atatürkçülük ; onun "Dilini, usulünü, vasıtalarını da milli yapmayı" öngörmüş ve bunun için esasları belirlemiştir

Milli Karakter ve Milli İdeal

Atatürk, Türk milliyetçiliğini tanımlarken özellikle milli karakter ve Milli İdeale önem vermiş, Türk toplumunun özel karakterinin saklı tutulmasını istemiş ve Türk karakterini şöyle belirtmiştir:

"Türk Milletinin karakteri yüksektir Türk Milleti çalışkandır Türk Milleti zekidir Çünkü Türk Milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir Ve çünkü, Türk Milletinin yürümekte olduğu gelişme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meş'ale, müsbet ilimdir"

Atatürk, Milli İdeali de şöyle açıklamıştır " Yüksek bir insan toplumu olan Türk Milletinin tarihi bir niteliği de, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorgunluk bilmeyen çalışkanlığını, yaradılıştan sahip olduğu zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli birlik duygusunu, devamlı olarak ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek, milli idealimizdir Bu sözleriyle Atatürk, Türk milletine gelecek için bir amaç göstermiş, Türk Milliyetçiliğinin başlıca unsurlarından biri olan bu inanç ve ideali şöyle belirtmiştir

"Milletimiz, bundan sonraki çalışmalarında da başarılı olabilmek için milli hedefini bütün açıklık ve kesinliği ile bütün vatandaşların nazarında ve vicdanında bütün parlaklığıyla belirlemiş bulunuyor İsterseniz benim burada hedef dediğim şeyi, siz milletin ideali olarak kabul ediniz Fakat bu değerlendirmeyi yaparken dikkat ediniz ki, hayali bir anlama kendimizi kaptırmayalım Milletimizin hedefi, milletimizin ideali, bütün dünyada tam anlamı ile medeni bir sosyal toplum olmaktır Bilirsiniz ki, dünyada her kavmin varlığı, kıymeti, hürriyet ve bağımsızlık hakkı, sahip olduğu ve yapacağı medeni eserlerle uyumludur

Medeni eser meydana getirmek kabiliyetinden yoksun olan kavimler, hürriyet ve bağımsızlıklarından ayrı tutulmaya mahkumdurlar İnsanlık tarihi baştan başa bu dediğimi doğrulamaktadır"

Milli Birlik ve Beraberlik

Birlik ve beraberlik Türk Milletinin niteliklerinden biridirMilli birlik ve beraberlik Türk Milletinin bir bütün olması, içinde hiçbir bölücü, ayırıcı unsura yer vermemesi demektir Milli birlik, en değerli varlığımızdır

Atatürk, milliyetçiliğin başlıca unsurlarından saydığı birlik ve beraberliğin sağlanmasında Milli Eğitimin önemini belirtmiş ve "Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun, ilk önce ve her şeyden önce Türkiye'nin bağımsızlığına, kendi benliğine, milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir

Dünyada, uluslararası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevi unsurlara sahip olmayan kişiler ve bu nitelikte kişilerden oluşan toplumlara, hayat ve bağımsızlık yoktur

Çocuklarımızı aynı eğitim derecesinden geçirerek yetiştireceğiz Kesinlikle bilmeliyiz ki iki parça halinde yaşayan milletler zayıftır, hastadır Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz öğrenim sınırı ne olursa olsun onlara esaslı olarak şunları öğreteceğiz; Milletine, Türkiye Devletine, Türkiye Büyük Millet Meclisine, düşman olanlarla mücadele ; (bu mücadelenin) sebep ve vasıtaları ile donatılmayan millet için yaşama hakkı yoktur " Bu esaslara inanan her Türk, Milli birlik ve beraberliğe inanacak ve onun en güçlü savunucusu olacaktır Milli birlik ve beraberlik, milletlerin güçlü ve sağlam olması demektir

Atatürk, Türk Milliyetçiliğinin başlıca unsuru olan milli birlik ve beraberliğin gerekliliğine ve milli birliği sarsacak hareketlere karşı dikkati çekmiş bulunmaktadır

Bugünkü Türk Milleti, siyasi ve sosyal topluluğu içinde kendilerine kürtlük fikri, çerkezlik fikri ve hatta lazlık fikri veya boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve milletdaşlarımız vardır Fakat geçmişin bu keyfi idare devirlerinin sonucu olan bu yanlış adlandırmalar, düşmana alet olmuş birkaç gerici, beyinsizden başka, hiçbir millet ferdi üzerinde kederlenmekten başka bir etki meydana getirmemiştir Çünkü bu milletin fertleri de, genel Türk toplumu gibi aynı ortak geçmişe, tarihe ahlaka hukuka sahip bulunuyorlar Bugün içimizde bulunan Hıristiyan, Musevi vatandaşlar, kader ve talihlerini Türk Milletine vicdani arzularıyla bağladıktan sonra kendilerine yan gözle, yabancı gözü ile bakmak; medeni Türk Milletinin asil ahlakından beklenebilir mi ?"

Din ve mezhep ayrılıklarını dikkate almayan milli birlik ve beraberlik esasen laikliği öngörmektedir

Milli birlik ve beraberliğin en belirgin işareti, bütün vatandaşların içtenlikle Türk'üm diyebilmesidir

Milli Ahlak

Her milletin kendine özgü bir ahlak anlayışı vardır Ahlak toplumsal vicdanla içiçedir Kişilerin çoğunluğunun davranışı milletin aynasıdır Kişilerin, toplumun, milletin, davranışını etkileyen esaslar, değerler sistemini meydana getirir Atalarımız vatan, bayrak ve namus tehlikede olduğu anda kendilerini toplum için feda etmekten hiç bir zaman kaçınmamışlardır Türk ahlakı, milli değerlerde birleşmeyi, ailede, okulda ve vicdanlarda huzuru amaç edinmiştir Karşılıklı saygı ve sevgi esasına göre kurulmuş ve gelişmiştir

Ahlâkı bu şekilde oluşup gelişen Türk Milleti, yaşamı boyunca her zaman ahlakın en güzel örneğini dünyaya göstermiştir

Ahlak, iyi niyete dayanır Ahlak, geniş ölçüde insanın davranışlarıyla ilgili bir olgudur İnsana neyi yapmanın iyi, neyi yapmanın kötü olduğunu öğretir İrade ile davranışların birbirini tutmasının değerini belirtir Kuşkusuz ahlak geniş ölçüde fazilete dayanır Faziletin ise, adalet, bilgelik, doğruluk, ölçülülük, yiğitlik gibi ilkeleri vardır

Bu ilkeler; toplumun yaşadığı çevre koşullarına bağlı olarak kişilere değişik ölçülerde yansır Fakat toplumdaki kişilerin ahlakları genelde, birbirine çok benzer Çünkü; "Türk Milletinin her kişisi aralarında, bir takım farklar olmakla beraber genel olarak birbirine benzer Bazı yapılış farklarını ise normal karşılamak lazımdır Çünkü başka başka iklimlerin etkisi altında başka başka cinsten yerlilerle binlerce yıl yaşamış, kaynaşmış bu kadar eski ve bu kadar büyük bir insan toplumunun, bugünkü çocuklarının tamamı tamamına birbirlerine benzemeleri mümkün müdür ? Böyle olmakla beraber, bugünkü Türk Milletinin esası ayın kökün ve ayın uzun ve ortak geçmişin tesbit ettiği belirli tiptir Türk tipi" Atatürkçülük'te "Bazı işler vardır ki, kendiliğinden insanda onu yapmak için içte bir arzu, eğilim doğar, o iş arzulanmaya değer olur İşte ahlaki işler aynı zamanda hem mecburi hem de arzulanabilir işlerdir" ve "Türk Milletinin ortak görünen bir hali vardır Gerçekten dikkat edilirse, Türklerin aşağı yukarı ahlakları hep birbirine benzer Bu yüksek ahlak, hiç bir milletin ahlakına benzemez Ahlakın bir milletin meydana gelmesinde yeri, çok büyüktür, önemlidir"

Türk milletinde ortak görünen bu haller, Türk'e özgüdür ve millidir Atatürkçülük'te milli ahlak, klasik ahlak kitaplarında yazılanların üzerindedir Ona göre, milli ahlakın kaynağı, toplumdur, millettir Bunları, toplum doğurmuştur ve benimsemiştir Bu bakımdan kişilere karşı emredici bir nitelik taşır

"Gerçekte, ahlaklılık kişilerden ayrı ve bunların üstünde, ancak toplumsal, milli olabilir

Milli ahlak; milletin, sosyal düzeni ve huzuru, şimdiki ve gelecekteki refahı, saadeti, selameti ve güvenliği medeniyette ilerleme ve yükselmesi için insanlardan, her hususta ilgi, gayret, nefsin feragatını ve gerektiği zaman seve seve canının verilmesini isteyen ahlaktır"

Millet uğruna gerektiği zaman canını vermek kuralı, Atatürkçülüğün benimsediği önemli kurallardan biridir Nitekim Atatürk ölümünden bir buçuk yıl öne sahip olduğu çiftliklerini hazineye bağışlaması dolayısıyla, Millet Meclisinin teşekkür bildirisine karşı verdiği cevapta "Söz konusu olan hediyenin,yüksek Türk Milletine benim asıl vermeyi düşündüğüm hediye karşısında hiçbir kıymeti yoktur Ben, gerektiği zaman, en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim" demiştir

Milli ahlakın istekleri doğru olmak, çok çalışmak, çevresindeki insanları, Türk Milletini saymak ve sevmek, ülkesini ve milletini her şeyin üstünde tutmak, yükselmek, ileri gitmek, varlığını Türk varlığına armağan etmeye hazır olmaktır

Atatürk, Milli Ahlak'ı kutsal sayar Çünkü, Türk milleti bu kutsal varlığa dayanarak yurdunu, bağımsızlığını ve milli egemenliğini korumasını bilmiştir

Atatürk, "Ahlakın, milli, sosyal olduğunu söylemek ve toplumsal vicdanın bir ifadesidir demek, aynı zamanda ahlakın kutsallık sıfatını da tanımaktır Ahlak, kutsaldır; çünkü, aynı değerde eşi yoktur ve başka hiçbir çeşit değerle ölçülemez" diyerek, ahlakın kutsallığını belirtmiştir

"Millet varlığını ve yurt erginliğini korumak için bütün yurttaşların canını ve her şeyini derhal ortaya koymaya karar vermiş olması, bir milletin en yenilmez silahı ve korunma vasıtası" kabul eden Atatürk, bu fedakarlığı sağlayan nitelikleri "Milli birlik, milli duygu, milli kültür en yüksekte göz diktiğimiz" hedefler şeklinde ele almıştır

Türk Milleti, milli olduğuna inandığı işlerde zamanla tarihin akışını değiştirmiştir Türk Milletini milli idealine ulaştıracak önemli araçlar millidir Bu araçların başında, çok çalışmak gelir

Ekonomik kalkınma, milli gücün artırılmasında belkemiği oluşturur Ekonomik alanda kalkınma için ise, çok çalışmak gerekir Türk Milletinin, çok çalışmasının milli bir vazife olduğunu anlaması, başarı için yeterlidir Bu yönden "Bütün halk için bir Çalışma Milli Andı (Misak-ı Milli)" sağlayacak programa ihtiyaç vardır

Milli His

Milli his, milli ahlakla iç içedir Mükemmel bir milletin vatandaşları, milletin selameti söz konusu olunca, milli ahlakın gereği olarak, vicdanından kopan duygularla canlarını feda etmekten çekinmezler En büyük milli his, milli heyecan, işte budur Şu var ki, Türk Milleti, milli hissi, insani hisle yan yana düşünür Onun vicdanında, milli hissin yanında insani hissin şerefli yeri de vardır Ayrıca, Türk Milleti uygarlık yolunda, bağımsızlığını koruyarak uygar milletlerle ilişkisini sürdürür Bu, onun, gelişme ve kalkınması için gereklidir Çünkü Türk Milleti, insanlık dünyasının bir ailesidir

Görülüyor ki, milli ahlakın temellerinden biri olan milli hissin mükemmel milletlerde yeri yüksektir

Analar, babalar, öğretmenler ve millet büyükleri, bu hissi sağlamlaştırmak için bütün güçlerini kullanmalıdırlar Millet çocuklarına verecekleri eğitimin amacı, bu yüksek milli hissin sağlanmasına yönelik olmalıdır

Atatürk bu temel esası;

"Mükemmel bir millete, milli ahlakın gerekleri, o milletin fertleri tarafından adeta düşünülmeksizin, vicdani, hissi bir sebeple yapılır

En büyük milli his, milli heyecan, işte budur Millet analarının, millet babalarının, millet öğretmenlerinin ve millet büyüklerinin; evde, okulda, orduda, fabrikada, her yerde ve her işte millet çocuklarına, milletin her ferdine bıkmaksızın ve devamlı olarak verecekleri milli terbiyenin amacı, işte bu yüksek, milli hissi sağlamlaştırmak olmalıdır" sözleriyle vurgulamıştır

Atatürk Milliyetçiliği İnsancıldır

Atatürkçülükte Türk milliyetçiliği, insancıldır Türk Milletinin dünya milletleri arasında yüksek ve şerefli bir yeri vardır Çünkü insanı sever, insanları ezecek, yok edecek savaşlardan korur Atatürk'ün, "İnsanları mutlu edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak, insani olmayan ve son derece üzücü olan bir sistemdir İnsanları mutlu edecek tek vasıta onları birbirine yaklaştırarak, onlara birbirini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan hareket ve enerjidir Dünya barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarılı olmasıyla mümkün olacaktır" şeklindeki sözleri, O'nun Türk milliyetçiliğindeki insancıl unsurunu kesin olarak belirlemektedir Bu yönden Atatürk, devlet yönetiminde vazife alanların bencil değil, insancıl olmasını, gelecek nesilleri düşünmesini istemektedir

Atatürk, "Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamlar mutsuzdurlar Apaçıktır ki, o adam, insan olarak yok olacaktır Herhangi bir şahsın yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lazım gelen şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır Olumlu düşünen bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir Hayatta tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir

Bir insan böyle hareket ederken, "Benden sonra gelecekler acaba böyle bir ruhla çalıştığımı fark edecekler mi ? diye bile düşünmemelidir Hatta en mutlu olanlar, hizmetlerinin bütün nesillerce bilinmemesini tercih edecek karakterde bulunanlardır" demekle gelecek nesiller için çalışmanın insanları yücelteceğini ortaya koymuştur

Atatürk Milliyetçiliği diğer milletlerin de iyiliğini öngörür

Atatürkçülük, insanlığı bir vücut ve milletleri de onun organları sayar Bu bakımdan milletleri yönetenlerin, önce, kendi milletlerinin mutluluğunu istemeleri, ama kendi milletleriyle birlikte bütün milletler için de, aynı şeyi arzu etmeleri gereklidir Zira, en uzakta sanılan bir felaket, bir gün bize de gelebilir Ülkenin dış politikasına yön verirken milletler topluluğu ile, Türk Milleti arasında organik bir bağ kurulmalı ve bu bağa göre dış politikaya yön verilmelidir

Atatürk'ün "Dünyada ve dünya milletleri arasında huzur, anlaşma ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın, huzurdan yoksun kalır Onun için ben sevdiklerime şunu tavsiye ederim :

Milletleri yönetenler doğal olarak öncelikle kendi milletinin varlığı ve mutluluğunun gerçekleştiricisi olmak isterler Fakat aynı zamanda bütün milletler için aynı şeyi istemek lazımdır

Bütün dünya olayları bize bunu açıktan açığa ispat eder En uzakta zannettiğimiz bir olayın bize bir gün etki etmeyeceğini bilemeyiz Bunun için insanlığın hepsini bir vücut ve bir milleti, bunun bir organı saymak gerekir Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün organlar etkilenir" şeklindeki sözleri, Türk Milliyetçiliğinin, diğer milliyetçilik akımlarına ve teorilerine göre üstün olan noktalarını belirtmektedir

Türk Milliyetçiliği fikren, fiilen, hissen milli benliğe sahiptir

Atatürkçülük; milliyetçiliği, Türk Milletini sevmeyi, saymayı, Türk Milliyetçiliği ile övünmeyi, büyük atılımların gerçekleşerek hayati sorunların çözülmesinde bir güç kaynağı olarak görür Bu esasın en güçlü kanıtını Atatürk vermiştir "Ben 1919 senesi Mayıs'ı içinde Samsun'a çıktığım gün elimde maddi hiçbir kuvvet yoktu Yalnız büyük Türk Milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk Milletine güvenerek işe başladım"

Atatürk milliyetçiliği, Türk Milletine mensup olmakla övünmeyi, Türk Milletine inanmayı ve güvenmeyi "Ne mutlu Türk'üm diyene" vecizesinde açıklamış ve bu fikri, "Türk! Övün, Çalış, Güven" esası ile harekete dönüştürmüştür

Alıntı Yaparak Cevapla