10-09-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ben Senin Beni Sevebilme İhtimalini Sevdim.
soğuk ve şehirlerarası
otobüslerde vazgeçtim
çocuk olmaktan
ve beslenme çantamda
otlu peynir kokusuydu babam  
Ben seninle bir gün Veyselkarani`de haşlama yeme ihtimalini sevdim
İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
(ankara`da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman)
özlemeye başladım herkesi  
Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki,
adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra  
Bizim Kemalettin Tuğcu`larımız vardı  
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı  
Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan
kahverengi sıralarda, solculuk oynamaya başladık  
Ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla  
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu, pütürlü duvarlara
ve Türk Dil Kurumu`na inat bir Türkçeyle  
Ağbilerimizden öğrendik, Ş harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi  
Ankara`ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu
Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri
Oysa Ankara`da hiç sevişmedim ben
Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim  
(Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak  )
Ankara`ya usul usul kurşun yağıyordu  
Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri  
Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim  
Ve hiçbir mahkeme tutanağına geçmedi adım  
çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece  
sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde
ama sen yoktun  
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni tenefüs saatlerinde  
Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu  
Ben, senin benimle Tunalı Hilmi Caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum  
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum
yaz sıcağı toprağa çekiyordu tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini  
Sonra otobüs oluyordum,
kırık yarık yoların çare bilmez sürgünü  
Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum Muş ovasının yalancı maviliği  
Otobüs oluyordum bir süre  
Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum,
yanağım otobüs camının garantisinde  
Otobüs oluyordum  
Bir ülkeden bir iç ülkeye  
Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum  
Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin  
Korkuyordum  
Sonra iniyordum otobüsten  
Çarşıdan bizim eve giden,
ömrümün en uzun,
ömrümün en kısa,
ömrümün en çocuk,
ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum  
Çünkü sonunda annem oluyordum
babam kokuyordum sonunda  
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim, çocuk olmaktan  
Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam  
Ben seninle bir gün Van`daki bir kahvaltı salonunda  
Ben seninle (sadece bilmek zorunda kalanların bildiği) bir yol üstü lokantasında  
Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan Doğubeyazıt`ın herhangi bir toprak damında  
Ben seninle herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim  
Ben senin,
beni sevebilme ihtimalini sevdim!
Yazan : Yılmaz ERDOĞAN

|
|
|