Prof. Dr. Sinsi
|
Ataturk
Tabii ki insanlar saçmalayabilirler
Ama saçmalığı bir ideoloji haline getirip “herkes bu saçmalığı tekrarlamak zorunda” dediğiniz zaman sorun da başlamış demektir
Can Dündar’ın “Mustafa” filmi fevkalade ciddi bir saçmalama yarışı başlattı
Filmle ilgili şöyle eleştiriler okudum:
“Atatürk’ü kısa göstermiş ”
Eee, ne olmuş?
Uzun boylu muydu Mustafa Kemal?
Yoo, kısa boylu, ince sesli bir adamdı
Onun bu fiziksel özellikleri, onun yaptıklarını ya da yapmadıklarını değiştirir mi?
“Atatürk’ü içki içerken gösteriyordu,” diyorlar
İçmiyor muydu?
Sıkı içiciydi ve içiyordu
Ne var bunda?
Tabii filmle ilgili asıl söylemek istedikleri şu:
“Atatürk’ün insani zaaflarını gösteriyor ”
Yok muydu Atatürk’ün insani zaafları?
Vardı ve çoktu
Kimin yok ki?
Hepimizin var
Mesele tam da burada işte
“Atatürk sıradan fanilere benzeyemez, benzetilemez, o bizler gibi değildir ”
“Onun insani zaafları olamaz ”
Türkiye’nin çok önemli kilitlerinden birini çözecek soru burada karşımıza çıkıyor işte
“Neden Atatürk’ü insanüstü biri gibi anlatmak istiyorsunuz bize?”
Niye onun önemli bir lider, tarihte yerini almış bir şahsiyet olması yetmiyor da, ona “tanrısal” bir görüntü yüklemek istiyorsunuz?
Bir insanı, bütün insani zaaflarından soyarak tanıtmak, ona bir tür “dinî dokunulmazlık” sağlamaya uğraşmak, “laiklikle” ne kadar bağdaşır, o da ayrı bir soru
Her dinden insan için “peygamberi” kutsaldır, buna rağmen peygamberlerle ilgili filmler yapıldı
Hatta Hıristiyanlar kendi peygamberleriyle dalga geçen filmler bile çektiler
Bizde ise, Atatürk’e, neredeyse “peygamberlerin” bile sahip olmadığı bir “tanrısallık”, bir dokunulmazlık yüklemeye uğraşıyorlar
Neden yapıyorlar bunu?
Çünkü Atatürk, bu ülkenin yaşadığı birçok çarpıklığın, çürümüşlüğün sorgulanmasını önleyen bir kalkan gibi kullanılıyor birçokları tarafından
Atatürk’e “tanrısal” bir statü verip, onun arkasına saklanıyorlar
Şu anda, halkı tarafından böyle algılanan ve böyle algılanması için çaba gösterilen bir tek “lider” var
O da Kuzey Kore’nin yöneticisi
Doğrusu ya, Atatürk’ün o adama benzetilmek isteyeceğini de hiç sanmıyorum
Kendi yaptıklarını Atatürk’ün arkasına saklanarak yapmak isteyenler, saçmalıklarını gittikçe artırıyorlar
Ne İskender, ne Napolyon, ne Lenin, ne Washington kendi halkları tarafından böyle değerlendirilmiyor
Değerlendirilmemesi de gerekir
Bu insanlar, özel yetenekleri olan liderlerdi
Ama hepsinin de zaafları vardı
O zaafların açıkça bilinmesine, söylenmesine rağmen hâlâ saygı görürler, halkları, insanları onları zaaflarıyla sever ve saygı gösterir
Ya da sevmez ve saygı göstermez
Atatürk bir diktatördü
Bunu kendisi bizzat Fethi Okyar’a da söylemişti
Katı bir adamdı
Muhaliflerine karşı çok sertti
Çok ihtiraslıydı
Bir asker olarak kendisini çok mutlu edecek kadar büyük başarılara sahip değildi ve yaşadığı dönemde onu en çok kızdıran eleştirilerden biri “bir meydan savaşını bizzat kazanmamış olduğunun” söylenmesiydi
Buna karşılık olağanüstü iyi bir örgütçü, dengeleri her zaman çok iyi gözeten yetenekli bir politikacıydı
Kendi ilkeleri yoktu, duruma göre görüşlerini değiştirirdi, pragmatikti
Kendine ait bir kuramı, derinliğine kapsamlı bir fikir sistemi bulunmuyordu
“Bu, Mustafa Kemal’in kendi fikriydi, daha önce hiç söylenmemişti” diyebileceğiniz tek bir fikir bile bulamazsınız zaten
Batılı bir hayat tarzını Türkiye’ye getirmek isterdi
Ve o Batılı ülkeyi de kendisinin yönetmesini isterdi
Bir asker olduğu için “emirlere” inanırdı
Klasik Batı müziğini bile Türk köylüsüne emirle sevdirebileceğini sanmıştı
Denemişti
Bunu “iyi niyetli” bir şekilde yapmıştı, çünkü Sofya’da, Selanik’te, Berin’de gördüğü hayatın Türkiye’de de yaşanmasını istiyordu
Sadece o hayatın nasıl şekillendiğini, hangi aşamalardan geçilerek o noktaya gelindiğini bilmiyordu
Zorla şapka giydirip, zorla müzik dinleterek Batılı bir toplum yaratabileceğini sanıyordu
Yaratılamazdı, yaratamadı
Ama Kurtuluş Savaşı’nı çok iyi örgütledi, cumhuriyeti kurdu
Liderliği ile ülkenin önemli bir dönemeçten geçmesini sağladı
Bu gerçek değişmez
Atatürk’ün zaafları bulunan bir insan olduğu gerçeği de değişmez
Onun kurduğu cumhuriyetin hâlâ demokratikleşemediği gerçeği de değişmez
Zaten gerçekleri değiştirmeye değil, o gerçekleri görmeye ihtiyacımız var
O gerçekler görüldüğü zaman Atatürk’ün ne değeri eksilir ne de değeri artar, sadece onun arkasına saklananların asıl yüzü ve amaçları ortaya çıkar
Esas korktukları da bu, onun için bu kadar saçmalıyorlar zaten
Ahmet Altan/Taraf
|