ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Bir Tutam Hikaye (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=456)
-   -   Garcia'ya Mektup|Masal Ve Hikaye Özetleri (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=981912)

Prof. Dr. Sinsi 10-24-2012 01:13 AM

Garcia'ya Mektup|Masal Ve Hikaye Özetleri
 

GARCİA'YA MEKTUP

1904 Rus-Japon harbinden önceydi. Amerikan gazetelerinin
birinde "Garcia'ya Götürülecek Mektup" başlıklı bir yazı çıktı.
Yazan tanınmamış bir muhabirdi. Fakat bu kısa yazının anlattığı
gercekler, yüzlerce kitapla anlatılanlardan daha derin, daha özlü
idi. Yazı tesadüfen Çarlık Rusya'sının Demiryolları Nazırı'nın eline
geçti. Nazır, bütün memurlarının bu yazının kopyasını yanlarında
taşımasını sağladı. O sırada Rus-Japon savaşı başladı. Japonlar esir
ettikleri Rus demiryolları mensuplarının hepsinin üzerinde bu yazıyı
görerek meraka düştüler. Japon Maarif Nezareti bu yazıyı
inceledikten sonra birer nüshasının bütün Japon yurttaşlarının
okuyup yanlarında taşımalarını emretti. Bu yazı şimdi Birleşik
Amerika'da bütün kara ve deniz kuvvetleri mensuplarına ve izcilere
verilmektedir. Bu bir gelenek olmuştur.
Amerika Kurtuluş Savaşı'nın bir safhasında İspanya Sömürge
Ordusunu tecrit edebilmek için Kübalı General Garcia'nın ordusuna
talimat göndermek icabetti. Cumhurbaşkanı Mc Kinley, General
Garcia'ya bir mektup yazdı. Mektubun süratle yerine ulaşması
gerekiyordu. Başkomutanlık Karargahında Garcia hakkında bilgi yoktu.
Neredeydi? Nasıl gidilirdi? Hepsi meçhuldü.
Mektubu götürmeye Teğmen Rowan görevlendirildi. Teğmen Rowan
mektubu aldı, torbasına koydu, gitti, döndü ve tekmilini verdi.
Garcia talimata uyacaktı. Teğmen Rowan mektubu alınca: "Bu Garcia da
kimdir? Nerede bulunuyor? Oraya nasıl gidilir? Atla mı, trenle mi?
Harcırahımı kim verecek? Arkadaşım Thomas ata daha iyi biner, onu
gönderseniz daha iyi olmaz mıydı? Eşim biraz rahatsız, hem bu hafta
izin sırasındaydım" demedi.
Benim burada anlatmak istediğim, Teğmen Rowan'ın dört gün
sonra Küba kıyılarına ulaşmasının, ormanlara dalarak üç haftalık bir
seyahati yaya olarak tamamlamasının, dağlarda ve ormanlarda
Garcia'yı bulmasının hikayesi değildir. Burada anlatmak istedigim
husus, bu adamın kişiliğinin her okula örnek insan olarak
tanıtılmasının gerekliliğidir. Dünyanın her yerinde, Allah'ın her
günü, milyonlarca yöneticinin Garcia'ya gönderilecek mektubu vardır.
Öte yandan, gençlerin muhtaç oldukları bilgiler sadece bir dizi
teoriler değildir. Kendilerinden istenen vazifeleri kendi
iradeleriyle sonuçlandırma idrakine ve eğitimine de sahip
olmalarıdır. Bugün en çok muhtaç olduğumuz budur.
Hizmette fertlerin ilgisizliği ve bilgisizligi, toplumları ve
örgütleri felç eder. Hizmetin çarkı dönerken, çarkın her dişlisinin
her defasında yeni baştan bilinmesi için zaman yoktur. Yeniden
eğitim yapmak gerekir. Öte yandan hizmet devamlı akmaktadır ve
sürekli işlerlik içinde olmak zorundadır. Çarkın bir dişi kendi
işini hiçbir nedenle durdurmaya yetkili değildir. Bu takdirde hizmet
durur.
Bir defasında her yönetici gibi öylesine meşgul iken odama
giren bir memur bana: "Efendim siz, birlikte çalıştığım
arkadaşlarımdan birini terfi ettirdiniz. Yaş ve kıdem bakımından
aramızda hiçbir fark yok. Öğrenimimizde aynı. O benden daha
yakışıklı da değil. Beni hala terfi ettirmiyorsunuz." dedi. Ben ise
dalgınlık halinde mırıldandım.
"-Sokakta gürültü var. Duyuyor musunuz? Nedir acaba?"
"-Gidip sorayım efendim" diye memur can sıkıntısı ile cevap
verdi.
Biraz sonra döndü.
"-Bir arabaymış efendim..."
"-Yükü neymiş?" diye sordum.
"-Gidip bakayım efendim..."
Biraz sonra döndü.
"-Arabanın yükü bir sürü çuval efendim."
"-Çuvallarda ne varmış?"
"-Gidip bakayım efendim."
Biraz sonra döndü.
"-Çuvallarda çimento varmış efendim..."
"-Nereye gidiyormuş bu araba?"
"-Gidip bakayım efendim."
Biraz sonra dönüp cevap verdi.
"-X ve Y inşaat şirketinin şantiyesine gidiyormuş efendim..."
"-Çok güzel.." dedim. "Şimdi bana terfi eden arkadaşınızı
çağırır mısınız lütfen? Hani haksız yere terfi eden arkadaşınızı."
Beriki geldi. Ben mırıldandım:
"-Sokakta bir takım gürültüler oluyor nedir acaba?"
"Gidip bakayım efendim."
Döndüğü zaman şöyle cevap verdi:
"-Kırk çuval portland çimentosu yüklü araba. Çimentoların
menşei New Orleans. X ve Y inşaat şirketinin merkez şantiyesinen
gidiyormuş." Ve devam etti. "Uluslararası ulaşıma ait bir kamyon
çuvallarını istasyondan almış. Çuvallardan biri patladığı için şimdi
bunu değiştirmeye çalışıyorlar."
Bu iki örnekten bir takım sonuçlar çıkarmak için bir takım
yorumlar yapmaya hiç gerek yok. Dünyayı dolduran özel müesseselerle
resmi dairelerdeki bütün memurları kendime düşman etmek niyetinde
değilim. Bunlar belirli bir öğrenim döneminden sonra bir masanın
başına kurularak hiçbir iş yapmadan devlet baba hesabına geçinip
gitmeyi meşru bir hak saymakla zaten meşru olmayan bir iş yapmış
olmuyorlar mı? Sabahtan akşama kadar sigara tüttürmek, kahve içmek,
vergi yolu ile kendini besleyen halkı hırpalamak, sadist bir zevk
uğruna en basit işlemleri bile karma karışık etmek, baştan savmak,
istedikleri bir müracaatçıyı masadan masaya dolaştırmak, masadan
masaya dolaşarak "Bugün git, yarın gel" teranesiyle hedefinden iyice
uzaklaşan evrakı arşivin küflü derinliklerine gömmek. Ay sonunda
alacakları paraya karşı yaptıkları iş bu ise şayet, hiç zahmet
buyurmasınlar. Millet parası onlara helal olmayacaktır.
Klemanso'nun meşhur sözü ne kadar güzel. "Bakanlık geç
gelenlerle, erken gidenlerin karşılaştığı yerdir" demiş. Bakanlığı
süresince de garip vakalara şahit olmuş ki bir çok vecize değerinde
sözler söylemiş.
1906 yılında bir gün aklına esmiş. Emrindeki memurların
durumunu şöyle bir yakından görmek istemiş. Odalardan birine girmiş,
kimse yok.. İkincisine girmiş bomboş.. Üçüncü odada bir memur
varmış.. O da uyuyormuş. Yanında bulunan daire müdürüne dönmüş:
"-Sakın uyandırmayın, yoksa oda o da çekip gider."
İşte böyle, uzun söze ve uzun izaha benim de, sizin de vaktiniz
yoktur.
İnsanlığın, Garcia'ya mektup götürecek teğmenlere ihtiyacı
çoktur.




Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.