ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   ForumSinsi Ansiklopedisi (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=476)
-   -   Keloğlan-Masal Kahramanı (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=89732)

Şengül Şirin 08-03-2009 09:44 AM

Keloğlan-Masal Kahramanı
 
1 Eklenti(ler)
Keloğlan-Masal Kahramanı


Başlangıçta beceriksiz, tembel biri gibi gözükürken olayların gelişmesiyle kurnaz, cesur ve becerikli olduğu ortaya çıkar ve sonunda mutluluğa ulaşır. Bu masal kahramanının başından geçen olayları konu edinen masallara da "Keloğlan Masalları" adı verilir.
Keloğlan yalnız Türk masallarında değil Arap ülkeleri, İran, Kafkasya, Orta Asya, Rus ve Batı Avrupa masallarında da karşımıza çıkar. Adları, kişilikleri, görünüşleri farklı olmakla birlikte bu masal kahramanlarının birbirine benzeyen yanları olduğu görülür. Her ülkenin kendine özgü bir "Keloğlan"ı vardır. Dünya masalları konusunda karşılaştırmalı çalışmalar yapan araştırmacılar Keloğlan tipinin özellikleri üzerinde de durmuşlardır.

Türk masallarında Keloğlan, yaşlı annesiyle birlikte yaşayan öksüz ve yoksul bir delikanlıdır. Birçok masalda anlatılan şehzadelere, üstün nitelikli kimselere benzemez. Yoksulluğunu ve kimsesizliğini kurnazlığı, yardımseverliği ya da cesaretiyle unutturur. Başlangıçta miskin miskin oturan, annesinin zoruyla istemeye istemeye iş tutan, aptallığı ve unutkanlığı yüzünden yaptığı işi eline yüzüne bulaştıran biridir. Beklenmedik bir anda, güç durumda kalmış bir insan ya da hayvana yardım ettiği için onlardaki olağanüstü güçlerin desteği ile talihi döner. Keloğlan'm yazgısı kıyıcı, acımasız, haksızlık yapmayı huy edinmiş kimseler karşısında kurnaz ve akıllıca davranışlarıyla da değişebilir. Her iki durumda da Keloğlan sonuçta varlıklı, güçlü bir insan olur ve annesiyle birlikte mutlu bir yaşama kavuşur. Bu yönüyle Keloğlan tipi ve Keloğlan masalları halkın yoksulluktan kurtulma, varlıklı ve güçlü olma, zulmedenlerden öç alma özlemlerini dile getirmektedir.


Türk masallarının kahramanı olan Keloğlan iki ayrı görünüşte karşımıza çıkar. Birincisi masalın başından sonuna kadar genellikle değişmeden kalır. Varlıklı, güçlü bir insan olduktan sonra da asıl kimliğini korur. Bazı masallarda ise Keloğlan, yardım ettiği iyi kalpli bir insanın desteği ile kellikten kurtulur, saçları çıkar. Bazı kahramanlar da başlarına işkembe ya da tüyleri ütülenmiş deriden bir takke geçirerek Keloğlan kılığına girerler. Bu yapay kellik ve sahte Keloğlanlık masal boyunca sürer ve olumsuz durumun ortadan kalkıp kahramanın kurtulmasıyla sona erer. Bu ikinci türden Keloğlan tipine "Sahte Keloğlan" da denmektedir. Bunlar çeşitli nedenlerden ötürü gizlenme gereği duyan kimselerdir.



Başına gelenler, davranışları ve sevimliliğiyle Keloğlan tipi toplumda herkesçe bilinir ve sevilir. Keloğlan halk hikâyelerinde, Karagöz ve ortaoyununda da yer alır. Masallardaki kadar olmasa da buralarda da kendini gösterir ve olaylara karışarak etkili olur. Türk halk edebiyatı içinde önemli bir yeri olan Keloğlan masalları birçok araştırmacı tarafından derlenmiş ve yayımlanmıştır. Bunlardan 18 tanesi Tahir Alangu'nun Keloğlan Masalları (1967) adlı kitabında bulunmaktadır.

Şengül Şirin 08-03-2009 09:47 AM

Keloğlan ile Balık
 
Keloğlan ile Balık

http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1323253399

Bir gün Keloğlan odun kesmek için ormanın yolunu tutar. Giderken "imdaat, beni kurtarın!" diye bir ses duyar. Sağına bakar soluna bakar kimyesi göremez. Aynı sesi tekrar duyar. Bakınırken bir de ne görsün! Toprağın üstünde bir balık "imdaat beni kurtarın!" diye bağırıyor. Meğerse balığı sudan çıkarmışlar. Kendini suya atacak birisi duysun diye bağırıyormuş, Keloğlan balığı suya atar. Balık:
- Keloğlan benim hayatımı kurtardın. Sana minnet borçluyum. Sana hediye vermek istiyorum. Dağdan dönüşte bana uğra sana bir şey söyleyeceğim, der. Keloğlan dağdan döner. Suyun yanına gelir. Balık suyun kenarındadır. Balığa:
- Dönüşte bana uğra demiştin. Geldim, söyle ne diyeceksin?
- Şu dağı görüyor musun?
- Evet görüyorum?
- O dağın arkasında bir torba var. Falan yerde, git onu al, ihtiyacın olunca: Açıl susam açıl! dersin açılır. İhtiyacını karşılarsın. İhtiyacını karşılayınca: Kapan susam kapan! dersin kapanır. Fakat bu sırrı kimseye söyleme ki çaldırırsın, der.
Keloğlan dağın arkasındaki torbayı alır. Eve getirir. Eve gelince anasına:
- Ana, ana! Bana bir balık bunu verdi, der. Anası:
- Keloğlum, keleşoğlum! bir balıktan ne beklenir. Nedir onun içindeki diye merak eder.
Keloğlan :
- Açıl susam açıl dersin açılır. Her istediğini verir. Kapan susam kapan deyince kapanır der. Keloğlan anasının yanında bunları söyler ve kocaman bir sofra açılır. Görmediklerini ve yemediklerini yerler. Karınlarını iyice doyururlar.
Keloğlan anasına:
- Ana ben bunu komşulara göstereceğim, der.
Anası:
- Keloğlum, bundan kimsenin haberi olmasın. Sır saklamasını bilmelisin. Yoksa çalarlar der.
Keloğlan anasını dinlemez, gider komşuları çağırır, olanları anlatır. Torbayı gösterir açıl susam açıl der her istedikleri gelir. Komşularla birlikte yerler içerler. Kötü komşulardan birisi Keloğlan'ı kıskanır ve torbanın aynısını yapar, Keloğlanın sihirli torbası ile yer değiştirir.
Ertesi gün Keloğlan karnı acıkınca torbaya:
- Açıl susam açıl! der torba açılmaz. İki kere daha der yine açılmaz. Keloğlan tekrar ormanın yolunu tutar. Suyun kenarına gelir. Balığa der ki:
- Balık, balık! Senin verdiğin torba birinci gün çalıştı. İkinci gün pıss... der.
Keloğlan sana bir torba daha var, aynı yerde git onu al. Ama kimseye gösterme, sırrını söyleme der. Keloğlan gider aynı yerden ikinci torbayı da alır eve getirir. Anasına:
- Ana ana! Balık bana bir torba daha verdi, der. Keloğlan ikinci torbayı da açar bakar ki bir de ne görsün? Sihirli bir değirmen. Çevirdikçe para çıkarıyor. Anası:
- Keloğlum, bunu bari kimseye gösterme, çalarlar yine parasız kalırız der. Keloğlan balığın da anasının da sözünü dinlemez yine komşuları çağırır. Sihirli değirmenin hünerlerini gösterir. Kötü komşu kötü bir değirmen yaparak, sihirli değirmeni ile yer değiştirir. Ertesi gün Keloğlan değirmeni çevirir çevirir para çıkmaz. Yine ormanın yolunu tutar. Balığa:
- Balık, balık ! Senin verdiğin değirmen birinci gün iyiydi, ikinci gün pıs.... Balık bu sefer kızar:
- Bak Keloğlan, bu son şans. Yine aynı yerde bir torba daha var. Git onu al. Dediklerimi yap der. Keloğlan eve gelir anasına:
- Ana ana! Bak bana balık bir şans daha tanıdı der. Keloğlan üçüncü torbayı da açar ve içine bakarlar ki bir tokmak. Bu tokmak, vur tokmadığım vur! deyince çalışır. Dur dokmağım dur deyince durur. Balık bu tokmağı hırsızları cezalandırmak için vermişti. Keloğlan tokmağı anlatmak için komşularına gösterir. Vur tokmağım vur deyince tokmak kötü komşunun başına vurmaya başlar. Onu eşek sudan gelinceye kadar döver. Keloğlan:
- Demek bütün sihirli torbalarımı sen çaldın? ha! Der. Kötü komşu:
- Hayır ben çalmadım, dedikçe tokmak vurur. Sonra:
Evet ben çaldım, toprağın altına gömdüm. Gider bakarlar ki sofra çürümüş, değirmen paslanmış.
Bu sırada tokmak Keloğlan'ın başına da vurmaya başlamış. Keloğlan acısından tokmağı nasıl durduracağını unutmuş. Eşek sudan gelinceye kadar dayak yer. Sır tutmamanın ve anasının, büyüklerin sözünü dinlemememin cezasını çeker.
Evet, sizde büyük sözü dinlemez ve gerekli yerde sır tutmazsanız başarılı olamazsınız.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.