ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Sorularla İslamiyet (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=620)
-   -   Ahsen-İ Takvîm, Alâ-Yi İlliyyîn, Esfel-İ Sâfilîn (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=895669)

Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 07:32 PM

Ahsen-İ Takvîm, Alâ-Yi İlliyyîn, Esfel-İ Sâfilîn
 

Ahsen-i takvîm, Alâ-yi illiyyîn, Esfel-i sâfilîn
Hakkında Ahsen-i takvîm, Alâ-yi illiyyîn, Esfel-i sâfilîn




Ahsen-i takvîm, “kivama koymanin, biçimlendirmenin, mânen ve maddeten dogrultmanin en güzeli” demetir. Alâ-yi illiyyîn; “yücelerin en yücesi; en ileri nokta.; cennetteki üstün makam”, esfel-i sâfilîn ise “asagilarin asagisi, sefillerin en sefili, cehennemin en derin azap mahalli” seklinde tarif edilmis.

Âlemlerin Rabbi, “Muhakkak biz insani ahsen-i takvîmde yarattik” buyuruyor. Ve insan, bu üstün yaratilisiyla, nice güzelliklerin tohumunu sakliyor. Anlamaga, inanmaga, amel etmege, sevmege, sefkat etmege, feyz almaga aday.

Peygamberlik bu ulvî mahiyetten çikiyor. Evliya, asfiya bu mahiyetin meyveleri. Âlimler, ârifler, muttakiler, sâlihler, cömert simalar, âdil hükümdarlar hep bu ulvî mahiyetin degisik sahalardaki farkli meyveleri.

Yine Nur Külliyatinda, “küfür, mahiyet-i insaniyyeyi yikar, elmastan kömüre kalbeder” denilerek, büyük bir hakikat dersi verilir. Demek ki, insan ahsen-i takvim ile ifade buyrulan bir elmas mahiyetinde yaratilmis. Kendisini riza çizgisinden, istikamet hattindan disari çikarirsa, ceza alarak asagilarin asagisina atiliyor. Bu çöküs “kömür” olmakla sembolize edilmis.

Buna göre,

Ahsen-i takvim, “ömür sayfasina en güzeli yazabilecek kivamda, kabiliyette yaratilmis olma.”

Alâ-yi illiyyîn, “bunu basarabilenlerin yüksek makami.”

Esfel-i safilîn, ise “yanlis yazanlarin büyük düsüs ve çöküsüdür,” diyebiliriz.

Nur Külliyatinda insanin iman nuruyla alâ-yi illiyîne çikacagi, küfür zulmetiyle de esfel-i safilîne düsecegi kaydedilir. O halde, insan bu iki makama da bu dünyada eriyor yahut düsüyor. Dünya ahiretin tarlasi oldugu için de, ahirette de buna göre cennetin en yüce mertebelerine çikiyor, yahut cehennemin en derinliklerine iniyorterimlerini açiklar misiniz?

Ahsen-i takvîm, “kivama koymanin, biçimlendirmenin, mânen ve maddeten dogrultmanin en güzeli” demetir. Alâ-yi illiyyîn; “yücelerin en yücesi; en ileri nokta.; cennetteki üstün makam”, esfel-i sâfilîn ise “asagilarin asagisi, sefillerin en sefili, cehennemin en derin azap mahalli” seklinde tarif edilmis.

Âlemlerin Rabbi, “Muhakkak biz insani ahsen-i takvîmde yarattik” buyuruyor. Ve insan, bu üstün yaratilisiyla, nice güzelliklerin tohumunu sakliyor. Anlamaga, inanmaga, amel etmege, sevmege, sefkat etmege, feyz almaga aday.

Peygamberlik bu ulvî mahiyetten çikiyor. Evliya, asfiya bu mahiyetin meyveleri. Âlimler, ârifler, muttakiler, sâlihler, cömert simalar, âdil hükümdarlar hep bu ulvî mahiyetin degisik sahalardaki farkli meyveleri.

Yine Nur Külliyatinda, “küfür, mahiyet-i insaniyyeyi yikar, elmastan kömüre kalbeder” denilerek, büyük bir hakikat dersi verilir. Demek ki, insan ahsen-i takvim ile ifade buyrulan bir elmas mahiyetinde yaratilmis. Kendisini riza çizgisinden, istikamet hattindan disari çikarirsa, ceza alarak asagilarin asagisina atiliyor. Bu çöküs “kömür” olmakla sembolize edilmis.

Buna göre,

Ahsen-i takvim, “ömür sayfasina en güzeli yazabilecek kivamda, kabiliyette yaratilmis olma.”

Alâ-yi illiyyîn, “bunu basarabilenlerin yüksek makami.”

Esfel-i safilîn, ise “yanlis yazanlarin büyük düsüs ve çöküsüdür,” diyebiliriz.

Nur Külliyatinda insanin iman nuruyla alâ-yi illiyîne çikacagi, küfür zulmetiyle de esfel-i safilîne düsecegi kaydedilir. O halde, insan bu iki makama da bu dünyada eriyor yahut düsüyor. Dünya ahiretin tarlasi oldugu için de, ahirette de buna göre cennetin en yüce mertebelerine çikiyor, yahut cehennemin en derinliklerine iniyor

Ahsen-i takvîm, “kivama koymanin, biçimlendirmenin, mânen ve maddeten dogrultmanin en güzeli” demetir. Alâ-yi illiyyîn; “yücelerin en yücesi; en ileri nokta.; cennetteki üstün makam”, esfel-i sâfilîn ise “asagilarin asagisi, sefillerin en sefili, cehennemin en derin azap mahalli” seklinde tarif edilmis.

Âlemlerin Rabbi, “Muhakkak biz insani ahsen-i takvîmde yarattik” buyuruyor. Ve insan, bu üstün yaratilisiyla, nice güzelliklerin tohumunu sakliyor. Anlamaga, inanmaga, amel etmege, sevmege, sefkat etmege, feyz almaga aday.

Peygamberlik bu ulvî mahiyetten çikiyor. Evliya, asfiya bu mahiyetin meyveleri. Âlimler, ârifler, muttakiler, sâlihler, cömert simalar, âdil hükümdarlar hep bu ulvî mahiyetin degisik sahalardaki farkli meyveleri.

Yine Nur Külliyatinda, “küfür, mahiyet-i insaniyyeyi yikar, elmastan kömüre kalbeder” denilerek, büyük bir hakikat dersi verilir. Demek ki, insan ahsen-i takvim ile ifade buyrulan bir elmas mahiyetinde yaratilmis. Kendisini riza çizgisinden, istikamet hattindan disari çikarirsa, ceza alarak asagilarin asagisina atiliyor. Bu çöküs “kömür” olmakla sembolize edilmis.

Buna göre,

Ahsen-i takvim, “ömür sayfasina en güzeli yazabilecek kivamda, kabiliyette yaratilmis olma.”

Alâ-yi illiyyîn, “bunu basarabilenlerin yüksek makami.”

Esfel-i safilîn, ise “yanlis yazanlarin büyük düsüs ve çöküsüdür,” diyebiliriz.

Nur Külliyatinda insanin iman nuruyla alâ-yi illiyîne çikacagi, küfür zulmetiyle de esfel-i safilîne düsecegi kaydedilir. O halde, insan bu iki makama da bu dünyada eriyor yahut düsüyor. Dünya ahiretin tarlasi oldugu için de, ahirette de buna göre cennetin en yüce mertebelerine çikiyor, yahut cehennemin en derinliklerine iniyor



Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.