ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Hayatından Kesitler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=396)
-   -   Bir Gencin Ata'ya Hitabesi (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=890706)

Prof. Dr. Sinsi 10-10-2012 09:33 PM

Bir Gencin Ata'ya Hitabesi
 
Sevgili Atam!

Bu hitabeyi gelecek güzel günlerden çoktan umut kesmiş,

Temel eğitimini tamamlamış ve ancak şimdilerde seni tanıyabilmeye başlayan, Türk istikbalinin evlatlarından biri olarak yazıyorum.

Seni ilk gördüğüm günü dün gibi hatırlarım.

İlkokul birdim. Miniciktim. Elimde beslenme çantam, önlüğümün cebinde annemin sevgisi, sınıfımda bilim öğrenecektim.

Karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun. Bakışların keskindi.

ABC'den sonra ilk öğrendiğimdin; Gazi Mustafa Kemal'din. Çocuktum...

Bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin.

Armağanını, uygun adım sol-sağ-sol Sol-sağ-sol Kutladık...

Kaçımızın ayağı su toplamıştı, kaçımız bayılmıştık... Biz bayramlarda ağlayan çocuklardık..

(Ne zaman salıncakta sallanan fotoğrafını görsem, geçen 23Nisan'lara

yanarım.)

Ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana...

Dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin...

Şahin bakışların vardı, hürriyete âşıktın...

En azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin, Ama savaş meydanlarında

karşında kimse duramazdı.

Aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin...

Özgür geleceklere açılan pencereydin.

Sözün özü benim sevgili atam;

Kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı.

Beni milli bir şekilde eğitenler,

Failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini, Niagara Şelalesi'nin

yükseklik ve debisini,

Yes, it is a pencil demesini, Deli İbrahim'in küpesini, Bir bir kafama

yerleştirdiler de;

Bana senin insan yönünü anlatmadılar.

Sigara tiryakisi olduğunu, Rakı içtiğini, Âşık olduğunu, Evlendiğini,

Boşandığını anlattilar.

Kim bilir kaç geceler Savaş meydanlarında cesetlere bakıp için için

ağladığını,

Özlemlerini, hasretlerini, Geleceği kazanmaya dair fikirlerini,

Anlatmadılar.

Bana, bize, tüm dünya gençlerine Bayram armağan etmiştin.

Armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol Kutladık...

Kaçımızın ayağı su toplamıştı.

Kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemişti. Biz bayramlarda bunalan gençlerdik.

( Ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, geçen 19 Mayıs'lara yanarım.)

Bir yandan;

Heykellerini diktik,

Dağa-taşa siluetlerini çizdik, Her kitaba, her yazıya Mutlaka senden

alıntılar yerleştirdik.

Bir yandan;

Her işin kolayına kaçtık,

Ticarette kazık attık,

Üretim yerine kopyaladık,

Bilim adamlarını sindirdik,

Aydınları yargıladık,

Yoktan yere nice vatan hainleri ürettik, Çoktan yere nice amaçsız gençler yetiştirdik.

Zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik.

Eğitimi siyasete kurban verdik,

Ekonomiyi siyasete kurban verdik, Aydınlık olması gereken gelecekleri

Siyasete kurban verdik.

Varlığımız siyasi emellere armağan oldu...

Benim biricik Atam;

Biz Demokrasinin kılıcını sapından değil Keskin yanından tutmayı marifet bildik.

Sözün özü sevgili Atam ;

Senin ruhunu gıdım gıdım içtik,

Tükettik... Tükettik... Tükettik...

Dedemden babama, babamdan bana Politikacı tabiriyle "enkaz devralmış"

bulunmaktayız.

Bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek Enkaz bile bulamayacağız...

Türk'tük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli;

Birinci vazifemiz; Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyeti'ni İlelebet muhafaza ve müdafaa etmek,

Ülkümüz; Yükselmek, ileri gitmekti...

Uzun bir yoldu...

Yorucu ve yıpratıcıydı...

Adidas'larımız eskidi, McDonalds’ta mola verdik.

Belki de "Bir Türk dünyaya bedeldir" deyişini Biz "Her Türk dünyaya

bedeldir" anladığımız için emanetini,

1 milyon beş yüz seksen bin kat küçültmeyi becerdik...

Verdiğin en önemli görev:

Bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem

Türk istiklalini ve cumhuriyetini İlelebet muhafaza ve müdafaa etmektir,

bilirim.

Muhtaç olduğum kudretin,

Sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir, ellerinden hasretle öperim...

[size="2"]

Prof. Dr. Sinsi 10-10-2012 09:33 PM

Bir Gencin Ata'ya Hitabesi
 
BİR TÜRK GENCİNİN ATA'YA HİTABESİ

Sevgili Atam;

Sana bu hitabeyi 33 yaşına girmiş

Gelecek güzel günlerden çoktan umut kesmiş

Temel eğitimini tamamlamış

Ve ancak şimdilerde seni tanıyabilmeye başlayan

Türk istikbalinin evlatlarından biri olarak yazıyorum.

Seni ilk gördüğüm günü dün gibi hatırlarım.

İlkokul birdim. Miniciktim. Elimde beslenme çantam önlüğümün cebinde annemin sevgisi sınıfımda bilim öğrenecektim.

Karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun.

Bakışların keskindi.

ABC'den sonra ilk öğrendiğimdin; Mustafa Kemal'din. Çocuktum... Bana bize tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin. Armağanını uygun adım sol-sağ-sol Sol-sağ-sol Kutladık... Kaçımızın ayağı su toplamıştı kaçımız bayılmıştık...

Biz bayramlarda ağlayan çocuklardık.

(Ne zaman salıncakta sallanan fotoğrafını görsem geçen 23 Nisan'lara yanarım.)

Ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana...

Dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin...

Şahin bakışların vardıhürriyete aşıktın...

En azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin

Ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı.

Aslandın kaplandın kartaldın panterdin...

Özgür geleceklere açılan pencereydin.

Sözün özü benim sevgili atam;

Kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı.

Beni milli bir şekilde eğitenler

Failatün failatün failatün failün ölçü sistemini

Niagara Şelalesi'nin yükseklik ve debisini

Yes it is a pencil demesini

Deli İbrahim'in küpesini;

Bir bir kafama yerleştirdiler de;

Bana senin insan yönünü anlatmadılar.

Sigara tiryakisi olduğunu

Rakı içtiğini

Aşık olduğunu

Evlendiğini

Boşandığını

Kim bilir kaç geceler savaş meydanlarında cesetlere bakıp için için ağladığını

Özlemlerini hasretlerini

Geleceği kazanmaya dair fikirlerini

Anlatmadılar.

Bana bize tüm dünya gençlerine bayram armağan etmiştin.

Armağanını uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol Kutladık...

Kaçımızın ayağı su toplamıştı.

Kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemiştik.

Biz bayramlarda bunalan gençlerdik.

(Ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem 19MMayıs'lara yanarım.)

Bir yandan;

Heykellerini diktik

Dağa-taşa siluetlerini çizdik

Her kitaba her yazıya

Mutlaka senden alıntılar yerleştirdik.

Bir yandan;

Her işin kolayına kaçtık

Ticarette kazık attık

Üretim yerine kopyaladık

Bilim adamlarını sindirdik

Aydınları yargıladık

Yoktan yere nice vatan hainleri ürettik

Çoktan yere nice amaçsız gençler yetiştirdik.

Zeki çevik ve aynı zamanda düzenciydik.

Eğitimi siyasete kurban verdik

Ekonomiyi siyasete kurban verdik

Aydınlık olması gereken gelecekleri siyasete kurban verdik.

Varlığımız siyasi emellere armağan oldu...

Benim biricik Atam;

Biz Demokles'in kılıcını sapından değil

Keskin yanından tutmayı marifet bildik.

Senin ruhunu gıdım gıdım içtik

Tükettik...

Tükettik...

Tükettik...

Dedemden babama babamdan bana

Politikacı tabiriyle 'enkaz devralmış' bulunmaktayız.

Bu gidişle biz çocuklarımıza devredecek

Enkaz bile bulamayacağız...

Türk'tük doğruyduk çalışkanlığımız şüpheli;

Birinci vazifemiz; Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyeti'ni ilelebet

muhafaza ve müdafaa etmek

Ülkümüz;

Yükselmek ileri gitmekti...

Uzun bir yoldu...

Yorucu ve yıpratıcıydı....

Adidas'larımız eskidi

McDonalds'ta mola verdik.

Belki de 'Bir Türk dünyaya bedeldir' deyişini

Biz 'Her Türk dünyaya bedeldir' anladığımız için emanetini

1 milyon beş yüzseksen bin kat küçültmeyi becerdik...

Verdiğin en önemli görev:

Bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem

Türk istiklalini ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektirbilirim.

Muhtaç olduğum kudretin

Sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir ellerinden hasretle öperim...

Baştan sonuna kadar okuyanlara teşekkürler sizler gerçek bir Atatürkçüsünüz bence

YER: TÜRKİYE

YIL: 1938

SAAT: 09.05

ATATÜRK ÖLÜYOR ARADAN ONLARCA YIL GEÇİYOR

YIL: 2007

ATATÜRK TEKRAR DÜNYAYA GELİYOR...

DOĞRUCA MECLİSE GİDİYOR

MEMLEKET NASIL YÖNETİLİYOR GÖRMEK İÇİN...

MECLİS KAPISINDA CUMHURBAŞKANI BAŞBAKAN DEVLET BAKANLARI KARŞILIYORLAR.

SALONDA EN ÖNE OTURTUYORLAR VE O GÜNKÜ ÜLKE SORULARI TARTIŞILIYOR...

OTURUM BİTİYOR ATATÜRK'Ü MECLİS LOKANTASINA GÖTÜRÜYORLAR

YEMEKTEN SONRA OTELE GÖTÜRÜP YATIRIYORLAR....

ERTESİ SABAH OTELDEN ALMAYA GİDİYORLAR ATATÜRK'ÜN ODASI BOMBOŞ..!!

VE MASANIN ÜZERİNDE BİR KAĞIDA YAZILMIŞ ŞU SÖZLER VAR:

'EFENDİLER...

BEN İSTANBULA GİDİYORUM

ORDAN BİR VAPURA BİNİP TEKRAR SAMSUNA ÇIKACAĞIM.

ÇÜNKÜ BU ÜLKENİN BİR KURTULUŞ SAVAŞINA DAHA İHTİYACI VAR...'

BU KADAR ANLAMLI BİRŞEY DAHA YOKTUR SANIRIM

BU ÜLKEMİZ İÇİN...

UNUTMA;

sen bir TÜRK evladısın...

VE

MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR!

NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.